Sitemizde aramak istediğiniz konuyu

DiniErk - Doğru Dini Bilgi

Bayram Gazi Türbesinin Sırrı Şaşırtmaya Devam Ediyor


Tarihi ile, medeniyeti ile, İstiklal harbinin cefakar ve vefalı şehri Kastamonu'dayız yine..
Kadim şehir Kastamonu'da hangi taşı elinize alsanız size tarihi anlatır.
Hangi ağaca dokunsanız bir evliyanın nefesini duyarsınız.
Sadece merkezde mi, Hayır.
Kastamonu'nun insan geçmez ancak her türlü börtü böceğin, kuşun özgürce yer aldığı ormanlarına bile baksanız bir başka efsaneyle karşılaşırsınız.
Kültürün, medeniyetin, dini faaliyetlerin, Bizans'tan Pontus'a, Selçuklu'dan Osmanlı'ya, Osmanlıdan Türkiye Cumhuriyetine kadar her olaya şahitlik etmiş bu kadim şehrin bir ilçesine Bozkurt'a ...
Bozkurt ilçesinde Bayram Gazi köyüne gitseniz bir başka hikâyeye, bir başka yaşanmış olaylara şahit olursunuz.
Biz bu esrarengiz yaşanmışlıkları bir başka yazımıza bırakalım, köye adını veren Bayram Gazi'ye misafir olalım.


Aslında Bayram Gazi'ye bir başka yazımızda , Kadı Nasrullah efendiden bahsettiğimiz yazımızda bir nebze olsun yer vermiş, o efsanevi şahsiyetten söz etmiştik.
Bu yazımızda Bayram Gazi hazretlerine misafir oluyor. Ve onu tanımaya çalışıyoruz.
Zamanında Romalılar ya da uzantısı olarak bildiğimiz Bizans'ı hakimiyeti altında bulunan günümüz Kastamonu henüz Türklerin eline geçmemiş kırsal bir yer, bakir topraklardandır.
Anadolu'ya adım adım gelen Selçuklular Anadolu'ya adım adım yerleşmeye başlarken Kastamonu'nun bu sahil beldesine de Türk egemenliğinin ilk imzasını Dnnişmentoğulları atar. Güneyden yani dağlar üzerinden gelerek, Ezine deresi boyunca, sahile doğru inen Danişmentliler, MS.1100 /1200 yılında bölgeyi ele geçirir. Türkler, 1213 yıllarında, Ezine çayını takip ederek, sahile inmeye başlamışlar ve bu sırada karşılarına çıkan o dönem adı Monna olan köyde yerleşik bulunan Bizanslılar, köyün geçidinde direnişte bulunmuştur. Bu direniş sırasında: Türklerin başındaki komutanlardan Aynar Gazi ve Bayramgaziler, şehit olmuşlardır. Mezarları bir söylentiye göre, nehrin iki yakasında karşılıklı olarak yerleştirilmiştir.
Bayramgazi'nin mezarı üzerine 1900'lü yılların başında yapılan türbe Ezine çayının kenarında, son restorasyonu 2012 yılında tamamlandıktan sonra bugün ziyaretçilere açık olarak yer almaktadır. Türbenin ve yanındaki köprüde yenilenerek adı da şehit olduğu köye verilmiştir..


Ancak, çatışmayı Türkler kazanmış ve yollarına devam ederek, bugünkü Bozkurt ilçesinin bulunduğu yere gelmişlerdir. Buraya, bir cami yaparlar ve bir de Pazar yeri kurarlar. Özellikle, Pazar yeri, zamanla yörenin en canlı ve hareketli pazarı olur.
Bayram Gazi köyüne dönecek olursak, bugün yerinde olmayan Candaroğulları döneminde kurulan Bayram Gazi medresesinden söz edebiliyoruz. Bayram Gazi medresesinin kurucu üyeleri, Kastamonu merkezde kabri bulunan Nasrullah kadı efendi ve kardeşleri olmaktadır. Önceki yazımızda da yer verdiğimiz gibi, Nasrullah Kadı, Bayram Gazi'nin soyundan gelmekte olup babası Yakup, dedesi Süleyman olduğu, babasının sahil kasabasında şeyh olduğu ihtimali yüksektir. Bununla birlikte, Kadı Nasrullah efendinin babası Şeyh Yakup Efendi ve annesinin mezarı da Bayram Gazi köyünde olma ihtimali çok yüksektir. (Bkz. 3. Şeyh Şabanı Veli Sempozyumu ) Nasrullah efendi, medresede müderrislik görevinde bulunmuş, Sultan II. Bayezid döneminde kadılık görevine atanmıştır. Nasrullah Kadı hazretlerinin, Bayramgazi'nin kaçıncı kuşaktan torunu olduğu bilinememektedir. Arada, 250/300 yıla yakın bir zaman geçtiği kayıtlardan anlaşılmaktadır.


Türbede bulunanı, köy halkının kısıtlı imkânlarıyla yaptırdığı türbede bulunan levhada Bayramgazi'nin arkadaşı Aynar Gazi'nin şehit düşmesi sonucu, mezarını bu köyde açtırdığını, Aynar gazinin mezarının şadırvanın altında kaldığı, yapılan muhasara sonucu Bayram Gazi'nin de yaralandığı yer almaktadır. Bununla birlikte, bir çok kayıtta şehit olduğu belirtilen Bayram Gazi'nin yaralı olarak köye yerleştiği levhadaki notlardan öğrenilmektedir. Köye yerleşen Bayram Gazi'nin beraberinde köye yerleşen oba halkına da irşadda bulunduğu, vefat edince de dere kenarına defnedildiği de söz edilmektedir.
Yine, levhadaki notlardan edindiğimiz bilgilere göre, Bayramgazi türbesine gelen ziyaretçilerin arasında çocuğu olmayanların, aydaş olan çocukların, şifa bulmak için hastaların getirildiği adak olarak horoz, bazen keçi koyun kesilerek ikram edildiği yer almaktadır.
 

Rivayetlerden;
Belediye Başkanı Engin Canbaz anlatıyor
"Bir yaz günü belediye önünde oturmakta iken, görevliler türbeyi soran bir karı kocayı başkana getirirler. Kısa bir tanışma ve çay ikramının arkasından başkan gelenlere "Nereden gelir, nereye gitmek istersiniz." der. Karı koca Uşaktan geldiklerini, dile getirdikten sonra başkan, "Buralarda bir türbe olduğunu nereden biliyorsunuz, diye merakla sorar. Adam, rüyasında aksakallı bir zatı gördüğünü, "Kastamonu'nun Pazaryeri bucağının Bayramgazi köyündenim. Bana Bayramgazi derler, beni neden ziyaret etmiyorsun" diye cevap verdiğini söylemiş. Bunun üzerine hanımını alarak, geldiğini söyleyince, başkan görevlilerin eşliğinde türbeye gönderdiğini, dile getirmiş.
*****
Başkanın anlattığı bir diğer olayda da semt pazarında dolaşırken, karşıdan sakaları ağarmış 7 - 8 kişinin geldiğini, bunların yerli halktan olmadıklarını anlayınca sorma gereği duymuş. Grubun yaşlıca olanı, Ankara'dan geldiklerini, tarikat ehli olduklarını, Bozkurt'a gelme nedenlerinin ise rüyada görülen Bayramgazi'nin kendilerine ziyarete neden gelmediğini, hatta yerli halkın kendisiyle ilgilenmediğini, ihmal edildiğini ifade ederek darıldığını dile getirdiğini ifade etmiş. O dönemde yıkık dökük olan türbenin , bazı sorunlardan dolayı onarılamadığını, yakın zamanda restore dileceğini ifade ettiğini belirten başkan türbenin tamamlanacağı sözünü vermiş. Grup ziyaret sonrası ayrılıp gitmiş.
Türbe yapılması için kampanya yapıldığını da anlatılarına ekleyen Başkan, türbe yapımı için söz verip sonra vaz geçen kişilerin kaza geçirerek zor günler yaşadıklarını ifade eder.
*****
Bir başka rivayette yazıdaki fotoğrafları gönderen günümüz Bayramgazi köy Muhtarı Hasan Özkan'dan..
Henüz 7 - 8 yaşlarındayız. Abimle birlikte güneş doğmaya yakın, sürüyü götürürken yolun üzerinde bulunan 15 metreye varan yükseklikte dut ağacının yanından geçiyorduk. O an gördüklerim karşısında tir tir titredim. Gözlerime inanmamıştım. Abime gösterdim. Ağacın yüksek kısıımlarına rahatlıkla ulaşan, oradan dut yiyen ak sakalı bir adam, bir dede gördüm. Resmen ağacın tepesinden dut yiyordu. Aynı görüntüyü abimde o an gördü. Yani, ben görseydim halüsinasyon derdik ama, abimin görmüş olması gördüğümüzün gerçek olduğunun ispatıydı.

Fotoğraflar : Hasan Özkan : Bayramgazi Köy Muhtarı
Derleme : Erol Kara - @dinierk

Yorum Gönder

0 Yorumlar
*Yorumlar Editör tarafından incelenmekte olup, spam mesajlar dikkate alınmaz. Engellenir.*