Eşine Eş Olmuş Gülün Adısın Sen… (Salli Aleyhi ve Sellem) …
“Senden bahsettiklerinde yüreğimin göğüs kafesinden çıkarak beni terk edeceğini hissetmiştim. Düşünmek, hayal etmek dahi uzaktı. Seninle ben. Olacak, düşünülecek hatta hayali bile uzak bir durum idi.
Mekke’nin en asil ailesi Kureyş’in soyu, şeref ve haysiyetiyle ve asla gözümde olmayan zenginliğim ile benimle boy ölçüşecek hiçbir kadın yok iken sana o teklifi gönderdiğimde ben de şaşırmıştım.
Ruhundaki güzelliği yüzüne nakış nakış işlendiğini gördüğüm. Gönlündeki sevginin gözlerindeki parıltısı ile yanmaya başladığım. Ciddiyet ve samimiyetin, dürüstlük ve utanmanın yürek çırpıntısında nağmeye döndüğünü hissettiğim Muhammed im (as)..
Bana “evet, neden olmasın ey Hatice” dediklerinde seni kaybedebileceğim korkusu ile böyle bir teklife razı olamamıştım. Olmadım.
Bu Kureyş ki, Bu Mekke, hatta tek olduğuna inandığım, içine konulan putlardan dolayı sürekli rahatsızlık duyduğum Beyt’in Rabbi olan Allah’a (c.c) yemin ederim ki evlenmeyi hiç düşünmüyordum
Olmayacağını düşündüm. İşte o güne kadar.
Ve o gün hani mallarımı satıp hesabını getirdiğin günlerden birinde seni gördüğüm için gönül dağarcığımın nasıl da genişlediğini, yüreğimin, sevdalısını gören genç kız yüreği gibi uçup gideceğini hissettiğimde sana arkadaşım Nefise’yi gönderecek kadar gururumu ayaklar altına almış, seni kendime istetmiştim.
Nefise yanımdan çıkıp gözden kaybolana kadar ben bende olmadığımı hissettim. Hissettim ancak Nefise’nin yanımda olmayışını hissettiğim o an kafam dank etmişti.
“Ey Hüveylid kızı Hatice”
“Ey, alemin Tahire dediği kadın”.
“Ey, kocamış, artık ihtiyarların safına geçmeye, yolun yarısını bitirmeye çalışan Hatice sen ne yaptın” dedim.
“Kızdım ki ey sevgili, kızdım ki kendime bu ne yanlış bir karar idi”.
Evlilik teklifini sana gönderdiğimden pişman olmuş, yerin dibine geçmiş, utanmış, sıkılmış bir daha, kabul etmediğinde sana bir daha nasıl bakabilirdim.? Mallarımı sana teslim edebilecek miydim? Benim için kervanlarla yola çıkacak mıydın?
Teklif gönderen erkek tarafı iken ben Mekke’nin Tahiresi, Hüveylid’in kızı, Kureyş’in asil kadını Hatice’nin teklifini reddettiğinde artık bu şehirde nasıl dolaşabilirdim.
Nefise, senin “kabulünü” getirdiğinde Onun boynuna nasıl sarıldığımı hatırlamıyorum bile.
Sevincimin Ebu Kubeys’den Uhud’a , Uhuddan Hira’ya dalga dalga yayıldığını sandığımda ve senin bu sözünden sonra yanıma gelişini, geldiğinde yüzümün nar gibi kızardığı halde “Ey amcamın oğlu, Sen, kavmimizin içinde şerefli, güvenilir, güzel huylu, doğru sözlü olduğun için eşim olmamı ister misin” dediğimde yüzüme bakmaman korkutmuştu, beni..
Hatice’m, Tahire’m. Gönül sarayımın sultanı, ilk göz ağrım, oğullarım ve kızlarımın anası. Gönül gözlüm, gül kokulum, ikram edenim, fedakârların sultanı, evimin kraliçesi, dert ortağım, sırdaşım, bu söylediklerini hatırlıyor musun.?
Ben bugün söylenmiş gibi hatırlıyorum. Sözlerin halen kulaklarımda. Bilgi gönül bahçemin solmayan çiçeğim, yalnız bırakıldığım günlerdeki tesellim, Hira’daki yalnızlığımdaki can yoldaşım, seni unutmadım. Seni bana hiç kimse unutturamazdı da..
Kendisini güllerin kıskandığı, meleklerin imrendiği sultanım. Allah-u Teâlâ’dan, Cebrail (as)’den kendisine selam gönderilenim. Sana müjdem var. Mekke artık bizimdir. Mekke’yi feth ettik. Buralar artık bana inananların şehridir. Yuvamıza döndüm. Bak senin ahiret yurdunun bahçesinden beni daha iyi görebilmen için karşına çadırımı koydurdum. Artık senin yanındayım. Seninleyim Hatice’m.
Bil ki Hatice’m.. Allah bana senden daha hayırlısını vermemiştir. Sen bana hep inandın. Herkes beni yalanlarken sen beni tasdik ettin. Çevremdekiler benden mallarını esirgerken, sen benim için bütün malını feda ettin. Doğrusu ben senin sevginle rızıklandırıldım”
Tahire’m; Kasım’ımın, Abdullah’ımın annesi. Zeyneb’imin, Rukiye’min, Fatıma’mın, Gülsüm’ümün biriciği seni hiçbir şey bana unutturamaz.
Ben seni hep sevdim. Hep seveceğim.
****
Değerli okurlar.. Sevgili peygamberimiz Hazreti Muhammed Mustafa salli aleyhi ve sellem’in hayatından sevgili eşleri, kıymetli annemiz Hazreti Hatice Tül Kübra’ya bağlılığını, sevgisini, sadakatini ifade etmeye çalıştığım yazımı okuduktan sonra salât ve selamlarınızı, dualarınızı onlara, yukarıda isimleri geçenlere ve sahabelere göndermeyi unutmamanızı rica ederim
* Gülsena Kara *
“Kızdım ki ey sevgili, kızdım ki kendime bu ne yanlış bir karar idi”.
Evlilik teklifini sana gönderdiğimden pişman olmuş, yerin dibine geçmiş, utanmış, sıkılmış bir daha, kabul etmediğinde sana bir daha nasıl bakabilirdim.? Mallarımı sana teslim edebilecek miydim? Benim için kervanlarla yola çıkacak mıydın?
Teklif gönderen erkek tarafı iken ben Mekke’nin Tahiresi, Hüveylid’in kızı, Kureyş’in asil kadını Hatice’nin teklifini reddettiğinde artık bu şehirde nasıl dolaşabilirdim.
Nefise, senin “kabulünü” getirdiğinde Onun boynuna nasıl sarıldığımı hatırlamıyorum bile.
Sevincimin Ebu Kubeys’den Uhud’a , Uhuddan Hira’ya dalga dalga yayıldığını sandığımda ve senin bu sözünden sonra yanıma gelişini, geldiğinde yüzümün nar gibi kızardığı halde “Ey amcamın oğlu, Sen, kavmimizin içinde şerefli, güvenilir, güzel huylu, doğru sözlü olduğun için eşim olmamı ister misin” dediğimde yüzüme bakmaman korkutmuştu, beni..
Temiz bir soydan gelen ben temiz soydan gelen seninle evlendiğime hiç pişman olmadım. Eşine eş olan, bülbüle yuva olan gül gibiydin.
Sana verdiğim altı çocuk ile, çocuklarına anne olmanın şerefiyle ben seninle evlendiğime hiç pişman olmadım.
Seninle yaşarken ömrüm mana kazandı. Seninleyken ben mutluluğun doruğunda bir kuş gibi özgürdüm. Senin için malını harcadı diyenlere de acırdım ki mal dedikleri neydi. Geçici bir gölge, bir perde, alınır verilir iğreti bir şeydir. Demişimdir.
Muhammed’ime (as) mallarım değil ömrüm fedadır dediğimde hiç pişman olmamıştım.
Ben seni sevmekten, senin eşin olmaktan, seninle bir çatı altında yaşamaktan asla bir an bile pişmanlık duymadım.”
***
Sana verdiğim altı çocuk ile, çocuklarına anne olmanın şerefiyle ben seninle evlendiğime hiç pişman olmadım.
Seninle yaşarken ömrüm mana kazandı. Seninleyken ben mutluluğun doruğunda bir kuş gibi özgürdüm. Senin için malını harcadı diyenlere de acırdım ki mal dedikleri neydi. Geçici bir gölge, bir perde, alınır verilir iğreti bir şeydir. Demişimdir.
Muhammed’ime (as) mallarım değil ömrüm fedadır dediğimde hiç pişman olmamıştım.
Ben seni sevmekten, senin eşin olmaktan, seninle bir çatı altında yaşamaktan asla bir an bile pişmanlık duymadım.”
***
Hz. Hatice Annemize (Allah ondan razı olsun) sevgili eşi kıymetli peygamberimiz, gönüller sultanı Hazreti Muhammed'in (salat ve selam O'nun üzerine olsun) gönderdiği mektup
Hatice’m, Tahire’m. Gönül sarayımın sultanı, ilk göz ağrım, oğullarım ve kızlarımın anası. Gönül gözlüm, gül kokulum, ikram edenim, fedakârların sultanı, evimin kraliçesi, dert ortağım, sırdaşım, bu söylediklerini hatırlıyor musun.?
Ben bugün söylenmiş gibi hatırlıyorum. Sözlerin halen kulaklarımda. Bilgi gönül bahçemin solmayan çiçeğim, yalnız bırakıldığım günlerdeki tesellim, Hira’daki yalnızlığımdaki can yoldaşım, seni unutmadım. Seni bana hiç kimse unutturamazdı da..
Kendisini güllerin kıskandığı, meleklerin imrendiği sultanım. Allah-u Teâlâ’dan, Cebrail (as)’den kendisine selam gönderilenim. Sana müjdem var. Mekke artık bizimdir. Mekke’yi feth ettik. Buralar artık bana inananların şehridir. Yuvamıza döndüm. Bak senin ahiret yurdunun bahçesinden beni daha iyi görebilmen için karşına çadırımı koydurdum. Artık senin yanındayım. Seninleyim Hatice’m.
Bil ki Hatice’m.. Allah bana senden daha hayırlısını vermemiştir. Sen bana hep inandın. Herkes beni yalanlarken sen beni tasdik ettin. Çevremdekiler benden mallarını esirgerken, sen benim için bütün malını feda ettin. Doğrusu ben senin sevginle rızıklandırıldım”
Tahire’m; Kasım’ımın, Abdullah’ımın annesi. Zeyneb’imin, Rukiye’min, Fatıma’mın, Gülsüm’ümün biriciği seni hiçbir şey bana unutturamaz.
Ben seni hep sevdim. Hep seveceğim.
****
Değerli okurlar.. Sevgili peygamberimiz Hazreti Muhammed Mustafa salli aleyhi ve sellem’in hayatından sevgili eşleri, kıymetli annemiz Hazreti Hatice Tül Kübra’ya bağlılığını, sevgisini, sadakatini ifade etmeye çalıştığım yazımı okuduktan sonra salât ve selamlarınızı, dualarınızı onlara, yukarıda isimleri geçenlere ve sahabelere göndermeyi unutmamanızı rica ederim
* Gülsena Kara *
Hoş geldiniz. Fikirlerinizi paylaşmanızdan mutluluk duyarız