Sitemizde aramak istediğiniz konuyu

DiniErk - Doğru Dini Bilgi

                                                   "

Sırlarıyla Kastamonu Atabey Kırkdirekli Cami


Anadolu'da ahşap direkli camilere pek çok ilimizde rastlamak mümkün. Hepsinin ortak özelliği direklerinin sayısıdır. (Beyşehir Eşrefoğlu Camii, Afyon Ulu Camii, Ankara Arslanhane (Ahi Şerafettin Camii) ve Sivrihisar Ulu Cami). Hepsinin sadece kereste ile oluşması ve hepsinin ortak özelliği arkalarında sırların gizli olması.
Bunlardan biri de Kastamonu şehrinin en eskilerinden olan Kastamonu Ulu Cami ya da Atabey Gazi Camii veyahut Atabey Kırkdirekli Cami..
Kastamonu da hüküm süren Ata Beylerden hangisinin yaptırdığı kesin bilinmediği söylenmekle beraber büyük bir ihtimalle Selçuklu Devletinde üst düzey komutanlardan birisi olan ve 200 bin çadırlık aşireti ile önemli bir güce sahip bulunan Hüsamettin Çoban Bey, Kastamonu'yu fethettiğinde Kastamonu Kalesinin hemen dibinde yer alan Bizans kilisesini camiye çevirir ve burada ilk cuma namazını eda eder. İlk hutbeyi okuyan Hüsamettin bey, minbere kılıçla çıktığı için o günden sonra hutbeler kılıç eşliğinde okunur.
Daha sonradan torunu Muzafereddin Yavlak Arslan tarafından kiliseden döndürülerek yapılan cami yıkılarak yerine bugünkü Atabey Camii inşa edilmiştir. Fethin ardından kılınan ilk Cuma namazında minbere kılıçla çıkan Hüsamettin Çoban Bey'in başlattığı gelenek devam ettirilmiştir.
Camin kapısında yer alan yazıya göre 13. yy.’ın ikinci yarısında, 1273 yılında yaptırılan cami, şehrin bilinen en eski camisidir. Selçuklu mimarisi özellikleri gösteren tavanının 40 ahşap direğin üstüne oturtulması sebebiyle halk arasında "Kırk Direkli Cami", ilk Cuma namazının burada kılınmasından ötürü "Fetih Camii" olarak da bilinmektedir.
Tavanı ve direkleri ahşap olan cami, kesme ve moloz taştan yapılmıştır. (Caminin içinde bugünkünden biraz farklı noktalar olduğu, cami civarında başka yapıların da mevcut olduğu mahalle halkı tarafından dile getirilmektedir.) Direkler, girişten mihrab yönüne sıralanmıştır.
Cami, Çobanoğulları (Selçuklu) dönemi eserlerinden olan, Kastamonu Kalesinin eteklerinde, Atabey Mahallesi Kefeli Sokağı’nda bulunmaktadır. 1562, 1800 ve 1871 ve 2009 yıllarında onarımdan geçmiştir. Cami, Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne bağlıdır ve ibadete açıktır.

Caminin Sırları
Cami içerisinde müezzin mahfilinde bir yılan sembolü olduğunu öğreniyoruz. Yaptığımız araştırmada yılanın varlığını Atabeylerden beri bulunduğunu ve hakkında birbirine yakın iki rivayetin olduğunu öğreniyoruz.
Rivayetlerden biri.
Yılan görünümünde olan ağacın hikâyesi Atabey gazi cuma hutbesini okurken karşısına kocaman bir yılan çıkar, kılıcını ona karşı tutunca o yılan taş kesilip kıvrılır kalır. O günden sonra camide yerini alır.
Diğer bir rivayette
Prof. Dr. Abdulkerim Abdulkadiroğlu- Kastamonu’da Bayramilik ve Şemsizade Ailesi sayfa-135'de yer alan bilgiye göre,
Atabey Gazi Camii emekli müezzini Ahmed Dabancacıoğlu bir kısmı şifahi kültüre dayanan anonim anlatılar olmakla birlikte yılanın varlığı hakkında şunları söylemektedir: Atabey Gazi hutbeye çıktığında önüne bir yılan çıkmış, kılıcı ile o yılanı öldürmüştür. Bu olayı anlatmak üzere müezzinlik kısmının üstüne ağaçtan yapılmış yılan asılmıştır.

Atabey Muzaffereddin Gazi Türbesi ve Moni 
Kastamonu Atabey Mahallesi’nde, Çobanoğulları döneminde 1273’te yapılan Atabey Camisi’nin yanında bulunan türbenin yapım tarihi kesin olarak bilinmemektedir. Türbe, cami kıble duvarının doğusuna bitişiktir.
Moloz taştan ve tuğladan yapılmış olup türbe, dıştan silindirik, içten de sekizgen planlıdır. Üzerini örten ahşap kubbesi kurşunla kaplıdır. Dış cephesi yuvarlak olup, tuğlalardan süslemeli vaziyette kaplamalıdır. Sırlı olduğu anlaşılan tuğlaların sırları bozulmuştur. İçerde üç adet sanduka vardır.
Türbe içerisinde büyük olanı Kastamonu Fatihi (Atabey Hüsameddin Çoban Bey) veya Muzafferiddin Atabey, adı bilinemeyen kızı ile şehit Kırkkız olarak bilinen ve büyük ihtimalle, kale kapısının anahtarını Türk askerlerinden (Bayraklı Sultan - Yunus Mühebbi okumak için tıklayınız ) birine vererek babasının ihanet etmesi yüzünden öldürdüğü Bizans beyinin kızı MONİ olduğu sanılmaktadır.
Cami ile türbe geçişi arasında bulunan beş sandukanın kimlere ait olduğu belli değildir. Ayrıca cami girişinde de kabirler mevcuttur. Caminin hemen karşısında da büyük veli İsa Dede’nin türbesi vardır. Türbe kapısı kilitli.. Türbenin sürekli kapalı tutulduğunu öğrendiğimizde içerisinde ne kadar bakımlı olduğunu bilemiyoruz. Cami tuvaletinin aşağı cadde yönünde olması, şadırvanın üst katta bulunması aralarındaki mesafe taharet ile abdest alma arasındaki geçerli olan 40 adım şartını hatırlatsa da, yabancı olanların tuvaleti bulma konusunda sıkıntı çektiği, gerekli yönlendirmenin yapılmadığı konusunda şikayetlere sebep olduğu belirtiliyor.

Yazı ve Fotoğraflar Erol Kara - @dinierk


















Yorum Gönder

0 Yorumlar
*Yorumlar Editör tarafından incelenmekte olup, spam mesajlar dikkate alınmaz. Engellenir.*