Sitemizde aramak istediğiniz konuyu

DiniErk - Doğru Dini Bilgi

Kametleri Bölen İmamlar Büyük Hata Ediyor.


Sizleri bilmem ancak ben usandım ve sonunda bu olayı gündeme taşıyıp bilhassa Diyanet İşleri Başkanlığını bu konuda uyarı vermesi için göreve davet ediyorum. İsteğimizde sözümüzde şu..
Kamet okunurken ‘bölücü’lük yapılmasın.
Cemaatle namazın en büyük ve anlamlı anı muhakkak ki kametin getirilmesidir. Hele kamet üslubuna göre okunduğunda dinlemekte, riayet etmekte bir başka güzel oluyor.
Hele hele "Kad kamet-is-salah" “Namaz başladı” dendiğinde ayağa kalkmalar, safı ayarlamalar, boşlukların doldurulma gayreti veya namaza geçişin bu en güzel anı mükemmel oluyor.
Gel gelelim nereden öğrendiler, nasıl alıştılar bilmem ancak birçok imam bu iç davetin anlamını, ahengini bozdukları gibi müezzinlerin de o anki ruh haletini bozar oldu.
Kamet namaza başlamanın son uyarı anıdır.
Kameti okumanın inceliklerinden tutun da kameti okuyan kimseye kadar birçok uyarı noktası vardır.
Ve bunun en başında kamet ezan gibi değildir. 
Bununla birlikte kamet ezan tarzında da okunmaz ve işte en önemlisi kamet bölünmez.
Diyanet İşleri Başkanlığı İslam ilmihali sayfa 269 da “Kamet duraklama yapılmaksızın seri okunur. Buna da “hedir” denilir” diye özellikle belirtir.(2005 basımı)
Kim biliyor bunu...
Büyüklerini taklit etmeyi bilen, okumayı araştırmayı bilmeyen imamlar mı.. ?
Koskoca heyet bunu bu şekilde belirtir ancak mihraba çıkan zatı muhteremler de kendi kelamını bunu arasına sıkıştırmaktan mutlu olurlar.
Bunun sebebi çokbilmişlik midir, kibir midir, cehalet midir anlaşılmaz vesselam.
Kamet sonunda yapılması gereken veya müezzinin kamet öncesi söylemesi gereken “safları sıklaştırın” tarzı emri gelir de kametin tam ortasında ortalığı karıştıracak şekilde söylenince maneviyat dolu ruh haletinden asla söz edilemez.
Bazen bu söze başka cümleler eklenir. “Safların ayakucuna doğru olmasına dikkat edin, cep telefonlarınızı kapatın, namazın ahengini bozacak davranışlardan kaçının, ön safları doldurun” gibi uzayıp giden sözlerde eklenince müezzin çaresiz susmuş olur. Yutkunur, durur, ahengi bozulmuş ses farklı bir tona bürünür ve kamete ara verdikten sonra bir anda bitirmiş olma yolunu seçer.
Ortada ne kamet kalmıştır, ne ahenk…
Susulması gereken ortamda imamın çok bilmişliği ve kamete saygısızlığının fotoğrafı çekilmiş olur.
Bu arada cemaat kameti mi dinlemeli, kameti takip ederken dua mı etmeli, yoksa mihraba çıkan kişinin uyarısına mı uymalı anlaşılır gibi değil.
Hatta ve hatta bazen mihrapta görev yapan kişi hızını alamaz "Kad kamet-is-salah" ”Namaz başladı” sözünü duyar duymaz “Allah-u Ekber” diyerek iftitah (namaza başlama) tekbirini almaz mı? ( bazı alimler buna müsaade etse de yapmamak daha güzel olur, diye de belirtir.)
İşte o zaman Müezzin Efendi başta olmak üzere cemaatin kafası karmakarışık şaşırır durur.
O an da sorasım gelir.
İmam efendi bu hızla nereye?
Nereye koşuyorsun? Ne yapmak istiyorsun? Acelen ne?
Kamette müezzin "kad kameti's-salâh" deyince, işitenler ”Allah namazı hep aramızda tutsun ve yerler gökler devam ettikçe onu devam ettirsin” diye dua edilmesine bile fırsat vermeyenlerin sayısı da giderek artar.
Konu hakkında araştırma yaparken “Ezan ve ikamet okunurken konuşmamak en uygun olan davranıştır. Bu, saygıyı ifade eder” sözlerini sıkça okurken bu saygısızlığı yapanların çoğaldığını ve bununla ilgili önemli bir mevkide olanın yaptığı aklıma geldiğinde kahroluyorum.
Ne yazık ki ezana karşı olan tahammülsüzlük ezana sahip çıkacak olanlar tarafından kamet esnasında yapılmaya başlanması “sizin onlardan ne farkınız kaldı, ey cahil imam” demeye getirtiyor.
Ne yazık ki günümüzde ezana ve kamete karşı olması gereken saygı çok azalmış, Müslüman halkın çoğu bu davete karşı ilgisiz kalmaya başlamıştır.
Bir kez daha diyoruz ki
Ezan ve kameti dinleyen kimsenin, bunların arasında ko­nuşması, icabetten başka bir şeyle meşgul olması ve Kur'an-ı Kerim okuması uygun olmaz. Ezan ve kamet esnasında, Kur'an-ı kerim okumakta olan kimse için, münasip olan, okumayı kesip, ezan ve kameti dinlemek ve usulünce onlara icabet etmekle meşgul olmaktır. Bedâi'de de böyledir.
Ey Diyanet, konuyu gündeme taşıyıp bunu cuma hutbelerinde dile getirmenin vakti gelmiştir.
Bir diğer sıkıntımız da kamet sırasında ne zaman ayağa kalkılacağını bilmiyor olmamız, aceleci cemaat veya imamın kamet sırasındaki uygunsuz davranışı.
Kametin bölünmeyeceğine değindik.
Ayağa kalma anı da müezzinin “haydi kurtuluşa” anlamına gelen “hayye ale’l-felâh” cümlesini söylediği andadır. (İbn Nüceym, el-Bahru’r-Raik, I, 321), Namaza kametin bitiminde başlanması da caizdir (Ali el-Kari, Fethu Babi’l-İnâye, I, 233)
Cemaatin arasında Şafiî mezhebi dâhil farklı mezheplere bağlı olanlar da düşünüldüğünde kamet bittikten sonra namaz için ayağa kalkmak müstehaptır ve bunu böyle uygulamak gerekir (Nevevî, el-Mecmû’, Dâru’l-Fikr, ts. , III, 253).
Cemaat ise imam ayağa kalkmadan yahut henüz gelmeden namaz için ayağa kalkmamalıdır. Peygamberimiz (s.a.s.): “Namaz için kamet getirildiğinde beni görmeden ayağa kalkmayın” (Buhârî, Ezan, 22) buyurmuştur.
Bir mescitte, müezzin ve imamdan başka, cemaat da bu­lunmakta ise, müezzin «Hayya'alel - felah» demeye başlayınca, imam ve cemaat ayağa kalkar. Bu imamlarımızın üçüne göre de böyledir. Sahih olanda budur.
Eğer, imam, mescide ön taraftan girerse, cemaat, imamı gör­düğü zaman, hep birlikte ayağa kalkarlar:
Eğer, imam ile müezzin, aynı şahıs olur ve mescidin içinde ka­met yaparsa, kameti bitirmedikçe, cemaat ayağa kalkmaz.
Eğer, mescidin dışında kamet etmiş ise, bu imam mescide gir­medikçe, cemaatin ayağa kalkmayacağı hususunda, âlimlerimiz it­tifak etmişlerdir.
İmam, müezzin “kad kameti's – salâh” derken tekbirini alır. Şeyhül -İmâm Şemsü'l - eimmeti – Halvâni “Sahih olan budur” demiştir, Muhıyt'te de böyledir.
Bir kimse, ezan okusa da, başka bir kimse de kamet getir­se, ezan okuyan kimse o esnada, orada yoksa bu durum kerahetsiz olarak caiz olur.
Fakat ezan okuyan, orada hazır bulunur ve başkasının ka­met getirmesinden hoşnut olmaz ise, başkasının kamet etmesi, mek­ruh olur. ( meraklılarına duyurulur)
Bitirirken, başta imam efendilerden ve kıymetli cemaatten cami içinde kamete gereken saygının gösterilmesini, kimlerin okuması gerektiğinin bilinmesini, mümkün olan saygıyı ve haşyeti içimizden de göstermememiz gerektiğini ve okunan ezandan, kametten manevî hazzı duymaya çalışmamızı hatırlatmayı görev addediyorum
Kamet ile ilgili hadisi şerifler
Kamet getirildiği anda ise hiçbir duâ reddolunmaz.”24
Namaz için kamet getirildiği ânın değeri bir başka hadisde şöyle ifade edilmektedir:
Şu dört yerde semanın kapıları açılır ve duâlara icabet edilir. Allah yolunda düşmanla karşılaşıldığında, yağmur yağdığı zamanda, namaz için kamet getirildiğinde ve Kâbe görüldüğünde.” (Kenzu’l-Ummal)
Yine bir başka hadisde Allah Resûlü (s.a.s.), ezanla kamet arasındaki vaktin değerine de dikkatlerimizi çekmektedir:
“Dikkatli olun! Ezanla kamet arasında yapılan duâ red olunmaz. Onun için o vakitlerde duâ edin.” (Kenzu’l-Ummal)
Hadisin başka bir rivayetinde şu ilave de vardır:
“Bunun üzerine sahabe-i kiram; ‘Ya Resûlallah! O an duâlarımızda Allah’tan ne isteyelim?” diye sordular. Resûlüllah (s.a.s.): “Dünya ve ahirette af ve afiyet isteyin” (Kenzu’l-Ummal) buyurdular. Bunun hikmeti ise “ilahî rahmetin inmesi ve her tarafı kaplaması; duâ edenin de tam bir teslimiyet arz ederek ilahî rahmeti hak edecek bir konumda durmasıdır.” (Kenzu’l-Ummal)
Bunun için ezan ve kamet esnasında asla konuşulmaz. Selam verilmez. Aksırana “yerhamukellah” bile denilmez. Hatta bu duâyı o anda içinden bile söyleyemez. Bazı kaynaklarda öksürmenin de konuşmak olarak kabul edildiği belirtilmektedir. (Kenzu’l-Ummal)
Ezanı dinleyip namaza koşanlar, kamete de eşlik etmelidir. O mübarek kelimeleri dinlemek ve ifade ettiği derin manâları üzerinde tefekkür etmek farza hazırlık ve konsantre adına, çok önemlidir.
“Ebu Ümâme (r.a) veya Ashabdan bir başkası tarafından rivayet edildiğine göre: “Hz. Bilâl (r.a) kamet getirirken, ‘Kad kâmeti’s-salât’ deyince, Resûlüllah (s.a.s.); ‘Allah, onu (namazı) ikâme etsin (hakkıyla edaya muvaffak kılsın) ve dâim kılsın!” (Ebu Dâvud) buyurmuştur. Sabah namazının ezanında, “es-salâhü hayrun mine’n-nevm” yani “namaz uykudan hayırlıdır.” kısmında ise “Sadakte ve bererte” yani “doğru söyledin ve iyi söyledin” denilir.
Kamet bölücülerin yaptığı uyarılar yüzünden “Kad kāmeti’s-salâh” cümlesinden sonra da Hz. Peygamber’den rivayet edilen “Ekāmehallāhü ve edâmehâ” (Allah namazı sürekli kılsın) (Ebû Dâvûd, “Ṣalât”, 37) şeklindeki duayı dahi diyemez olduk.

****
Bütün bu bilgilere rağmen, bu bilgileri bilecek/bilen olduklarını kabul edeceğimiz cami görevlileri, yeni nesil imamlar olsun , orta yaş üstü hatta emekliliği gelmiş ancak mihrabı bırakmak istemeyen imamlar olsun bir türlü bu huydan vaz geçmek istemiyor.
Camilerdeki mikrofonlar, hoparlörler kadar çirkin olan imamların kameti bölmeleri meselesi.
Birine sormuştum, "Büyüklerimizden öyle gördük" dedi.
Hangi büyüklerde, hangi fıkıh kitabında, hangi ilmihalde, hangi mezhepte diyoruz.
Cevap aynı
"Büyüklerimizden gördük."
Bu kadar.
Kendisi de bilmiyor. "Taklitçi"..
Kamet okunurken ‘bölücü’lük yapılmasın, çok çirkin oluyor.
Kamet bölücü imamlar çok çirkin.
Sadece "Allahu Ekber" demesine izin verilen imam adeta dünya kelamı ile ulvi kelamı parça parça ediyor.
Bir imam arkadaşa "Kamet Allahın sözü senin ki dünya kelamı, niye bölüyorsun" dedim.
"Yo, "Kamet de insan sözü" dedi. 
Şok oldum.
Oysa ezanın rüya ile ilham oluşu gibi kamet de rüya ile ilham olmuştur. 
Bakınız (Ebû Dâvûd, “Ṣalât”, 27, 28) veya Diyanet İslam Ansiklopedisi

Erol Kara - @dinierk

Yorum Gönder

0 Yorumlar
*Yorumlar Editör tarafından incelenmekte olup, spam mesajlar dikkate alınmaz. Engellenir.*