Sitemizde aramak istediğiniz konuyu

DiniErk - Doğru Dini Bilgi

Vaaz.. Ölülerin Arkasından Konuşurken


Euzü Billahi mineş şeytanir racim - Bismillahirrahmanirrahim

كُلُّ نَفْسٍ ذَآئِقَةُ الْمَوْتِ وَإِنَّمَا تُوَفَّوْنَ أُجُورَكُمْ يَوْمَ الْقِيَامَةِ فَمَن زُحْزِحَ عَنِ النَّارِ وَأُدْخِلَ الْجَنَّةَ فَقَدْ فَازَ وَما الْحَيَاةُ الدُّنْيَا إِلاَّ مَتَاعُ الْغُرُورِ

Kullu nefsin zaikatul mevt, ve innema tuveffevne ucurekum yevmel kıyameh, fe men zuhziha anin nari ve udhılel cennete fe kad faz, ve mal hayatud dunya illa metaul gurur. (Ali İmran 185)

Herkes ölümü tadacaktır; yaptıklarınızın karşılığı size eksiksiz olarak ancak kıyamet gününde verilecektir. Kim cehennemden uzaklaştırılır da cennete konursa artık kurtulmuştur. Dünya hayatı zaten aldatıcı şeylerden ibarettir.


كُلُّ نَفْسٍ ذَائِقَةُ الْمَوْتِ ثُمَّ إِلَيْنَا تُرْجَعُونَ

Kullu nefsin zaikatul mevti summe ileyna turceun. (Ankebut süresi 57) 
Her nefis ölümü tadıcıdır. Sonra Bize döndürüleceksiniz.

Cenaze namazına katılan herkes, tabut üzerinde bulunan yeşil örtüde mutlak surette son okuduğum ayeti kerimeyi görmüştür. Ve cenazede imam efendiler bu ayeti hatırlatarak herkesin, her canlının günü geldiğinde ölümle tanışacağını bilir.
Ölümden kaçılmayacağını biliyoruz. İster mümin olun ister kafir ister çok iyi bir insan olun, peygamber olun isterseniz zalim olun, firavun olun, nemrut olun ölüm muhakkak gelecektir.
Bugünkü vaazımızın konusu ölüm, ölüm ötesinde, kabirde, ahirette, hesap gününde yaşayacaklarımız değildir.
Vaazımızın konusu, hepimizin öyle ya da böyle cenazenin arkasında konuşma meselesi üzerinedir. Her ne kadar ölünün arkasında konuşulmaz diyorsak ta gerçekten böyle midir. Konuşmayalım mı ?. İyiliklerini anmayalım mı.? Kötülüklerinden bahsetmeyelim mi ? Ölünün arkasından kem söz etmek ya da iyi sözlerde bulunmak caiz midir,. Günah mıdır.Bu konuya bakalım.

Sevgili Müslümanlar..

Allah-u Teala hepinize hayırlı ve bereketli bir ömür, hayırlı bir akıbet nasip etsin. Hayırla yad edilmek kadar güzel hiç bir kazanç yoktur. Her ne kadar yaşarken birbirimize iyi davranmasak da, bir mümin gibi diyalog içine girmesekte , gün olup birbirimizi dünya malı için öldürmeye de kalksak, kavgaların en şiddetlisini de yapsak her nedense ölünce "kör ölür badem gözlü oluverir" Ölen kişiyi meth etmeye, cennete yollamaya çalışırız. "Cennetliktir", deriz. "Cennete gitmiştir", deriz. .
Bu şekilde konuşmanın gidenin cennetlik ya da cehennemlik olduğunu söylememiz çok büyük bir hatadır. Allah'ın işine karışmak demektir. Allah c.c. adına karar vermek demektir ki, alimler böyle sözleri söylemenin imandan edebileceğini dahi söylemekte ve Müslümanları uyarmaktadır.
Allah'a ölü hakkında dua ederken aşırıya kaçıp, Allah'ın vereceği kararı kesin biliyormuş gibi konuşmamız doğru değildir.
Bu konuda, şu hadiseyi anlatırsam konu daha iyi anlaşılacaktır.
Resullulah aleyhisselam , sahabeden Osman b. Maz’ûn (ra)un cenaze namazını kıldırmış ve Medine'ye göç eden muhacirlerin ilk öleni olduğu için “ahirete ilk gidenimizdir” demişti. O anda yanında bulunan sahabeden  Ümmü’l-Alâ “Allah’ın ona ikramda bulunduğundan şüphem yok” diye söylediğinde Rasûlullah (sav) uyarmıştı. "Benim bilemediğimi sen nereden biliyorsun" diyerek sitem etmişti.  (Buhari, Cenaiz, 3, Sulh, 30)
Buradan anlıyoruz ki, Cenaze namazını kıldıran, kabrine defneden Efendimiz de olsa, ölen kişinin cennetlik/cehennemlik olduğu konusunda bilgisi olmamaktadır. Ölen için cenneti murat edebilirsiniz ama cennetlik ya da cehennemlik demeyiniz. Zira, gaybı bilen Allahu Teala'dır. Yanılgıya düşmeyiniz. 

Kıymetli Cemaat,

Şu anda aldığınız her nefesin kıymetini bilmelisiniz. Ölüm bir nefeslik haldir. Öleceğimizi bildiğimize göre yaşarken de tüm davranışlarımıza dikkat etmeli, birbirimizi kırmadan yaşamaya çalışmamız çok önemlidir. Yaşarken, birbirimizin değerini bilir ve seversek, öldükleri zaman, öldükten sonra o tanıdıklarımız hakkında ne yapsak, ne kadar güzel söz söylesek, ne kadar ağlayıp sızlasak ağzımızla kuş tutsak fayda etmez. 

Değerli Müslümanlar, zaman zaman duyuyoruz. Cenazede hakkını helal etmedi, diye.. Bu ne kadar acı bu ne kadar kahredici bir durum. Hak helal etmeden, üzerinde kul hakkı ile gitmek kadar acı hiç bir durum söz konusu olmaz. 
Bunun için yaşarken kalp kırmamaya, kul hakkını almamaya, kimsenin malına, namusuna, haremine, makamına, gıybetine girmeden yaşamayı sağlarsak kurtuluruz. 
Ölmüş birisinin arkasından konuşmak günah mıdır ? diye sorarsanız..Kur'ana göre böyle bir durum söz konusu değildir. Yani, Allah-u Teala, ölü arkasından konuşup konuşmama konusunda bizleri serbest bırakmış, bir yasaklama ya da bir serbestlik vermemiştir. Bu durumda, ikinci bakacağımız kaynak Resullullah aleyhisselam'dır. Alemlerin efendisinin bu konuda konuşup konuşmadığı, bize ne emrettiğine bakmamız gerekir. 
Allah-u Teala'nın Habibim diye seslendiği efendimiz aleyhisselam'ın kutlu sözlerine baktığımızda ölünün arkasından konuşmanın caiz olmadığını görüyoruz.. .Kendi nefsinden konuşmayan Resullulah'ın Allah'ın bilgisi haricinde yasak getiremeyeceğine göre, bunun da Allah'ın bir emri olduğunu bilmeniz gerekmektedir. Kuranı Kerim'de olmayanın peygamber vasıtasıyla da bize bildirilmiş, emredilmiş, yasaklanmış olduğunu bilmelsiniz. Bunda asla şüphe duymamanız gerekir. Bu nokta çok önemlidir.
Hz. Aişe validemizden rivayet edilen bir hadisi şerif'de Peygamberimiz (sav)in "Bir arkadaşınız öldüğü zaman onu bırakın, onu gıybet edip ayıplamayın." buyurmuştur.(Ebu Davud, Sünen, Edeb, 49, c. IV, s. 275)
Abdullah b. ömer'den rivayet edilen bir hadiste de "ölülerinizin iyiliklerini, güzelliklerini anın ve kötülüklerini sarfı nazar edin." buyurmuştur. (Tirmizi, Sünen, Cenaiz, 33, c. II, s. 215; Ebu Davud, Sünen, Edeb, 49, c. IV, s. 275.)
Bu hadisi şeriflere bakarak, mümin bir kulun , Allah'a iman etmiş bir kulun arkasından kötü konuşmanın caiz olmadığını görüyoruz. Ancak "konuşulacak olan yok mudur?" derseniz. Resullulah aleyhisselam'ın kabirleri gezerken bir kaç ölü hakkında kötü sözler sarfettiğini, ölülerin kabirde ne durumda bulunduklarını sahabeye bildirdiğini görüyoruz.

Kıymetli Müslümanlar,
Arkasından konuşulacak ölüler mümin kullar değildir. Müminin arkadaşı Mümin olacağı için peygamberimizin "arkadaşınızın arkasından kötü konuşmayın" sözü burası içindir. Ancak ölen insan, ka­fir, münafık, günahları açıktan işleyen, sürekli insanları aldatmış, cinayetler işlemiş, mazluma eziyet etmiş, Müminlere etmediği kötülüğü bırakmamış, toplumun felaketine sebep olmuş, vatanına ihanet etmiş, anarşistlik yapmış, çalmış çırpmış, yetim hakkı yemiş, bozgunculuk yapmış, din düşmanlığı yapmış, din ve vatan aleyhine ömrünü çürütmüş hainler için ve bi'dat ehli olan ölülerin arkasından konuşulmasında asla bir engel yoktur.
Eğer böyle olmasaydı ne Nemrut hakkında, ne Firavun hakkında, ne Ebu Cehiller, Ebu lehepler hakkında hiç bir şey duymayacaktık.
Bunlar neden anlatılmıştır. Müminlerin, Müslümanların uyanık olmasını sağlamak içindir. Yapılanlardan ibret alınması içindir. O yoldan çıkmışlara benzememek için, kötülük yapanların akıbeti bilmemiz gerekir. Onların yaptığı hataları, günahları işlememek için onların sonları bilmemiz , birbirimizi uyarmamız gerekir.
Burada aklınıza bir soru gelebilir. "Ya, kötü bildiğimiz insan son nefesinde tevbe etmişse" diye soracaksanız. Bilinen bir gerçek var ki,ölüm kişinin nefesine gelmişse, o saatte yapılan pişmanlık ve tevbenin geçerli olmadığını biliyoruz. Kaldı ki, Firavun denizin dibinde "İsrailoğulları'nın Rabbine iman ettim"(Yunus süresi 90. ayet) demesine rağmen o acıklı akıbetten kurtulmamıştır. Yani, son nefeste tevbe etmiştir, kafirse Müslüman olmuştur gerekçesi asla kabul değildir.
Bu nedenle, yukarıda saydığımız karakterde olanların arkasından yaptıklarını dile getirmekte bir beis yoktur. Ancak, aslı astarı olmayan kötülükleri de öldü diye o kişiye de mal etmek, yapmadıklarını yaptı demek, Müslümana, mümine yakışmaz. Zira, gıybet haramdır. Olmayan bir durumu kendini savunamayan biri için kullanmak da haramdır. Anlatılan her hangi bir kötülük çeşidi ölen kişiye mal edilirse, o iftiradır, yalansa bunun da sorumluluğu o kişiye döner. Bunun için aslı astarı olmayan sözlerle de ölüleri anmamak gerekir.

Sevgili cemaat,
Hazır söz buraya gelmişken, bir cenaze namazında sıkça rastladığımız bir söz var ki imam efendinin sorduğu şu soru ve verilen cevap dikkat çekicidir.
Cenaze namazından imam efendinin "merhumu, merhumeyi nasıl bilirsiniz " sorusunda tanıyan tanımayan kişilerin "iyi biliriz, kötü biliriz" yargısında bulunması yanlıştır. "Allah-u Teala daha iyi bilir. O nasıl biliyorsa biz de öyle biliyoruz" demenizde fayda vardır. Diğer türlü, ölüyü çok iyi tanımıyorsanız söylemeyin. Zira, şahitliğiniz ahirette de söz konusu olacaktır. Yalancı şahitlikte ahiret sevabınızı alıp götürmesin.

Allah'ın merhameti, rahmeti üzerinize olsun El Fatiha...

Hazırlayan : Erol Kara - @dinierk

Yorum Gönder

0 Yorumlar
*Yorumlar Editör tarafından incelenmekte olup, spam mesajlar dikkate alınmaz. Engellenir.*