İstanbul sırlarla dolu bir şehir..
Her yeni gün yeni bir sırrına şahit olabileceğiniz bu güzide şehirde her taş size farklı bir hikaye ile döner.
Her meydan, her cadde, her sokak bir yana her bina yeni bir hikaye ile , her canlı yeni bir sürprizle karşınıza çıkar.
İstanbul bu.. Hep şaşırtır.
Ve bugün yeni bir sır ile bir camiden söz etmek istiyoruz.
Mescitlerin önderi.. Tabiri caizse "İmamü'l-Mesâcid" olarak bilinen küçük bir mescitten söz edeceğiz
İstanbul Fatih ilçesinde, Cankurtaran olarak bilinen semtinde Akbıyık caddesinde ve aynı adla bilinen Akbıyık mescidinden söz edeceğiz.
TDV tarafından çıkartılmış bulunan İslam Ansiklopedisi bu camiden söz ederken özetle ;
"Kaynaklarda Çarhacı Ahmed Efendi Tekkesi adı ile de geçmektedir. Mescidin inşa tarihi kesin olarak tesbit edilememektedir; ancak vakfiyesinin 869 Rebîülevvelinin başlarında (Kasım 1464) tertip edilmiş olmasına dayanarak bu tarihten az önce yaptırılmış olduğu kabul edilebilir. İstanbul’un en eski mescidlerinden olduğu anlaşılan bu yapıya, sur içindeki İstanbul’un en güneydeki mescidi olduğu için “Evvel-i Kıble” veya “İmâmü’l-mesâcid” denilmiştir.
On dört adet kemerli büyük pencere ile aydınlanan cami hariminde yegâne dikkati çeken unsur tavan göbeğindeki zarif nakışlardır. Şerefesine kadar ilk yapıdan kalma olduğu anlaşılan minarenin kare planlı kaidesi üç sıra tuğla ve bir sıra kesme küfeki taşı ile, üçgenlere sahip küpünden itibaren yükselen daire kesitli gövdesi ise tamamen tuğla ile örülmüş ve sonradan üstleri sıvanmıştır. Şerefenin altında üç sıra halinde testere dişi tuğla konsollar, çevresinde de geometrik kabartmalı küfekiden korkuluklar yer almaktadır. XIX. yüzyılda yenilenmiş olan ve soğan şeklinde bir kubbecikle donatılmış bulunan minare, kurşun kaplı ahşap bir külâh ile son bulmaktadır." demektedir.
Banisinin kesin belli olmadığı cami restorasyonu sırasında temelden çıkartılan bir kırık mezar taşı üzerinde H. 814 tarihini taşıyan Akbıyık Muhyiddin Efendi adı olduğu söylenir. Hatta, mescit yanında bulunan kabirde Muhyiddin Efendi‘nin olduğunu belirten kaynaklar bulunmaktadır. Kaynaklar, Akbıyık Mescidinin Kâbe’ye en yakın camii olma özelliğine haiz olduğunu yazar. Caminin “Evvel-i Kıble” "Mescitlerin önderi" "İmamü'l-Mesâcid" denmesinin nedeni İstanbul’un fethinden sonra ilk inşa edilen cami ve İstanbul’da aynı zamanda Kâbe’ye en yakın cami olmasından kaynaklanıyor. Onu ilk yapan bir başka özelliği de İstanbul’da namaz vakti geldiğinde ezanların okunmasına ilk olarak bu mescitten başlanıyor olması.
Derleme @dinierk
Hoş geldiniz. Fikirlerinizi paylaşmanızdan mutluluk duyarız