
"Rahman’ın misafirleri"ne hizmet için seçilen bu "nasipli insanlar" maaşlarını alırlar, harcırahlarını da alırlar, ceplerinden (özel alışverişleri hariç ) kuruş harcamadan gider, gelirler.
Gerek umre gerekse hac zamanı kutsal topraklara gidenler "davet edilmedikçe gidemeyen, "nasipdar kulların" oluşturduğu bir "ümmet toplantısı" içinde bulunurlar.
Kimi elinin bolluğunca, kimi darlığında sonuçta davete uyup "lebbeyk - buyur " nidalarıyla kutsal topraklara giden Müslümanların her biri rahmeti bol olan Allah-u Teala'nın aziz misafirleridir. Bu "Kutlu insanlara" hizmet, anlayan için ibadettir.
Ne var ki görevli giden bir çok kişi gidince asli vazifesini unutmakta, ne oldum delisi olup hacıya, Rahmanın misafirlerine gereken görevini yapmamaktadır.
İşi yokuşa sürme dışında gayretleri yanında araziye karışıp arandığında da bulunmazlar.
İstisnaları muhakkak varsa da genel kanı böyle...
Hacıya hizmeti kendine zul gören, zihniyeti fukara ve nankör görevli zaman zaman gerginliklere de neden olmaktadır.
Tabii görevli de gitse kutsal toprakların maneviyatını solumak, damarlara, yüreğe işlemek her Müslümanın arzusudur.
Aslında Hac umre organizasyonu yapanların da bir gerçek olarak bildiği bu durum hep korkulan, söylemeye haya edilen, ardı arkası kesilmeyen şikayetlerden dolayı yine de yola çıkmadan bunalra hatırlatılır.
"Hac ibadeti büyük bir ibadet ve bu ibadetin içinde sizler ayrı bir ibadet yapıyorsunuz. Rahman’ın misafirlerine hizmet edenler ayrı bir sevap kazanıyor. Hem hac ibadetini yapmak hem de Rahman’ın misafirleri ile ilgilenmek, onlara şefkatle yaklaşmak, onların dertleriyle ilgilenmek ibadet içinde ibadettir”
Deniliyor ki, "orada ibadetini, hac ya da umre menasikisini yaparken asli görevini unutma."
"Seni gönderiyorum ama kendini ibadete ya da oranın atmosferine kaptırıp da hizmetten elini ayağını çekme."
“Hac ibadetinde hacı adaylarının işleriyle ilgilenirken kendinizi de unutmayın" diyerek verilen vazifenin yanında ödülü de hatırlatılıyor.
Yaptığın vazifeyi "adam gibi" yaparsan ibadet etmiş olursun. Bir de dini vazifeni yaparsan iki kere ibadet etmiş olursun.
"Belki kendi imkanınla gelemeyeceğin bu topraklara vazife alarak geliyorsun. Haccını yapmak isterken kendini, asıl vazifeni unutup da sakın vebal altına girme" diye söylense de söylenmese de görevli giden her kişinin mutlaka yerine getireceği hac görevini yapması gerektiği hatırlatılıyor.
Şu unutulmamalı ve düşünülmemelidir ki,, hacca görevli gidenler " Hacı adaylarının işleriyle ilgilenirken bunun yanında Kabe’ye gidip kendinizle de baş başa kalın. Kendi yolculuğunuza çıkın' deniliyor " bunu yaparken asli vazifeyi sallamayın, o hacılar yüzünden, o sebeple oralara gittiğinizi asla unutmayın.
Birbirinize göz yummayın.
Hak yemeyin.
İzinli saatleriniz dışında dini vecibeleri yapmaktan uzak durun.
Size verilen saatlere riayet eder, Allah'a sığınır, kul hakkından uzak durur ve kolaylık isterseniz "huzurlu, mutlu" evinize dönersiniz.
Yoksa kabus dolu saatleri eve döndüğünüzde sıkça yaşarsınız. Huzursuzluk ve psikolojik dengeniz bozulur.
Yetkililer bize "Kabe’ye gidip kendinizle de baş başa kalın. Kendi yolculuğunuza çıkın" dedi, ben yolculuğa çıktım" diyerek mağdur yüzlerce hacıyı zor durumda kıvrandırmayın.
Hacıdan alacağınız haklı bir beddua ömrü billah üzerinizden kalkmaz.
Çünkü haccın her günü edilen dualar kabul edilir.
"Hac meşakkettir" diyenlerin çoğunun kendi egolarından, işbilmezliğinden, basiretsizliğinden, adam sendeceliğinden oluşturduğu meşakketlere kılıf olarak kullandığını da unutmayın.
Hacının haklı bedduasını alıp da erdem sahibi olunan görülmemiştir.
Allah şimdiden vazifenizi ve haccınızı mebrur eylesin.
Erol Kara - @Dinierk
Hoş geldiniz. Fikirlerinizi paylaşmanızdan mutluluk duyarız