Sitemizde aramak istediğiniz konuyu
                                      "

DiniErk - Doğru Dini Bilgi

Zekat Vermeyi Unutmuyorsunuz, Değil mi ?


Bazı Müslümanların hatırlamadığı, bazılarının Ramazan ayında hatırlayıp sık sık sorduğu , bazılarının ise verirken elinin titrediği ve bir güzellik olarak zekatının süresinin ve miktarını Allah korkusunu içinde hissedip zevkle, gururla ve cömertlikle verdiği zekat konusunu gündeme getirip hatırlatmak istiyoruz. Sahi, siz zekat vermeniz günü, miktarı bilip de zamanında veriyor musunuz. Kısaca namaz, oruç gibi zekat vermeye mecbur olduğunuzu biliyor msunuz ?
Tabii ki bu soru sadece zekat vermekle mükellef olanlardır, yoksul, geçinemeyen, birikimi olmayanlar için değil. Bilindiği gibi, zekat verme için belirli tarih yoktur ancak kişi zekatın kendisine farz olduğu, bu nisaba eriştiği andan itibaren zekat vermekle yükümlüdür. Zekat yıllık olarak yapılan mali bir ibadettir. Yıllık zekat miktarının hesabı kameri yıla göre, 354 gün üzerinden tutulur. Kişinin zekat vermeye ancak fazla malının üzerinden bir kameri yıl geçtikten sonrasında malik olur. Dolayısıyla her Müslümanın zekat vermeye malik olduğu ve zekat ödediği tarihler farklıdır.
Zekâtı farz kılan Cenab-ı Hak ister toprak sahib,i osun, ister fabrikatör, ister memur,ister işçi kim olursa olsun zenginlik sınırının üzerinde bulunan her Müslüman’a bunu vermekle yükümlü kılmıştır.
Cenâb-ı Allah, “Hayırları işlemede yarış yapınız” (Âl-i İmrân 3/133) buyurur.
Bütün hayır işlerinde acele etmek övüldüğüne göre, malda gerçekleşen fakir hakkının bir an önce hak sahiplerine ödenmesi de övülmeye değer bir iştir.
Altın, gümüş ve parada, ticaret malları ve hayvanlarda zekât, bir kamerî yılın tamamlanması ile farz olur ve bu mallardan zekât her senede bir defaya mahsus olmak üzere ödenir.
Toprak ürünlerinden zekât, senede kaç kere ürün alınırsa o kadar verilir. Yani bir araziden bir senede iki kere mahsul alan kişi iki kere zekât verir.
Hz. Ali’den rivayet edilen bir hadiste Hz. Peygamber, amcası Abbas’ın zekâtını vaktinden önce ödeyip ödeyemeyeceğini sorması üzerine ona ödeyebileceğini söylemiş, Abbas da iki senelik zekât borcunu peşin ödemiştir (Ebû Dâvûd, “Zekât”, 22, 37; İbn Mâce, “Zekât”, 7).
Zekâtın zamanında ödenmesi, ihtiyaç sahiplerinin haklarını doğrudan ilgilendirdiğinden, mükellefin haklı ve geçerli bir sebep bulunmaksızın zekât borcunu geciktirmesi doğru bulunmaz. Hatta fıkıh kitaplarında, zaruret olmaksızın zekâtı vaktinde ödemeyen kişinin şahitliğinin kabul edilmeyeceği, onun bu fiiliyle tıpkı, istendiğinde emaneti sahibine iade etmeyen emanetçi konumunda olacağı ifade edilerek zekâtın vaktinde ödenmesinin önemi vurgulanmak istenmiştir.
Allah-u Teâlâ “Sadakalar (zekâtlar) Allah’tan bir farz olarak ancak, yoksullara, düşkünlere, (zekât toplayan) memurlara, gönülleri (İslâm’a) ısındırılacak olanlara, (hürriyetlerini satın almaya çalışan) kölelere, borçlulara, Allah yolunda çalışıp cihad edenlere, yolcuya mahsustur. Allah pekiyi bilendir, hikmet sahibidir.” ( Tevbe Suresi,60.Ayet ) diye emrederken Diyanet kendi yayınladığı kitaplarda bu sırayı gayet net şekilde yazmasına rağmen buna uymaması ve insanları bu yönde uyarmaması çok acı bir durum olmaktadır.
Diyanet “Müslüman gençlere Din Bilgisi” kitabının “zekât kimlere verilir” başlığı altında sırayı şu şekilde belirtmiştir. “ Zekât Verirken Şu Sırayı Gözetmeli: Önce kardeşler, kardeş çocukları, amca, hala, dayı ve teyze, sonra diğer akraba ve komşular, bunlardan sonra mahallesinde ve oturduğu memleketteki fakirler. Aldığı zekât parasını günah yolunda harcayacak veya israf edecek olan kimselere değil, gerçek ihtiyaçları için harcayan fakirlere vermek daha iyidir.
Kuran-ı kerimde belirtilen, hak olan mezhep imamlarının de belirttiği ve üzerinde fikir birliği yaptığı sıralama budur. Yani zekâtı vermek için önce yakın akrabadan, yakın komşudan vermekle başlarsınız. Adam kalkmış “ya çevremde fakir yok ki ne yapayım” diyor. Ne yani onurlu bir Müslüman bağıra bağıra “ben zekâta muhtacım mı” diyecek. Sen onu kendin aylar öncesinden irtibatını kesmeksizin göreceksin. Anlayacaksın. Akrabanda yoksa komşun var. Komşun yoksa mahalle, ilçe, memleketin var. Araştıracaksın. Bulacaksın. Vereceksin. Kolaya kaçıp ta “verdim gittim” yapmayacaksın
Hastanelerde çaresizlikten tedavisi yarım kalmışlar yok mu? Oğlu, eşi askere gidip darda kalan olmamış mı, evine ekmek götüremediği için intihar eden aile babalarının geride bıraktığı yetimler yok mu? Çevrenizde hiç mi ölen yok. Bunların geride kalanları nasıl geçinecek dönüp bakmaz mısınız? Memleketlerini bırakıp üniversite için farklı şehirlere giden öğrencilerden de mi haberiniz yok. Bunların arasında parasız kaldığı için fuhuşa sürüklenen kız evlatlarından sağır mısınız? Yakınlarınızda askeri birlikler yok mu ? Oraya giderek mağdur durumda kalan askerleri sordurdunuz mu? Ya da bunların ailelerini..
Zekât, fitre, fidye bizzat insana verilir. Sadaka da öyle tabii.. İnsanın eli verdiğini hissedecek. Aranızda el şahitliği oluşacak. Bir güzel bakışla gönüller ısınacak.
Zekât; cami, çeşme, yol ve köprü gibi yerlere de verilmez. Çünkü zekâtta temlik şarttır. Yani fakirin eline verilerek mülkiyetine geçirilmesi gerekir. Cami ve benzeri yerlerde ise böyle bir durum yoktur.
Kişi elinle verdiğini elinin şahitliğini ahrette görecek.
Allah-u Teâlâ bize emretmiş.
”Bir de akrabaya, yoksula, yolda kalmışa hakkını ver.” İsra Suresi(26)
”O halde sen akrabaya yoksula, yolda kalmışa hakkını ver.”Rum Suresi(38)
”De ki, hayırdan harcayacağınız şey ana-baba, yakınlar, yetimler, fakirler ve yoksullar içindir.”Bakara Suresi(215)
”Allah adaleti, iyiliği, akrabaya yardımı emreder.”Nahl Suresi(90)
Muhakkak ki Allah, adaleti, iyiliği, akrabaya yardım etmeyi emreder, çirkin işleri, fenalık ve azgınlığı da yasaklar O, düşünüp tutasınız diye size öğüt veriyor (Nahl 60 )”
“Allah’a ibadet edin ve ona hiçbir şeyi ortak koşmayın. Ana babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya, yanınızdaki arkadaşa, yolcuya, elinizin altındakilere iyilik edin. Şüphesiz Allah, kibirlenen ve övünen kimseleri sevmez.” (Nisa, 4/36)

Dini kendinize uydurmayınız. Dine siz uymak zorundasınız. Huzurda hesap vermek vergi kaçırmak için yaptığınız hesap oyunlarına benzemez. Allah HER ŞEYİ HAKKIYLA BİLİR. Siz ise bir damla sudan yaratıldınız. Yaratıcınıza karşı hile ASLA YAPAMAZSINIZ.
Biz yazdık. Uyardık. Zekatınızı zamanında ve olması gerekenden fazlasıyla yerine getirmeniz size zenginlikleri getirecektir. Biz hatırlattık.
Bundan sonrası size kalmış, ne haliniz varsa görün.

Vereceğiniz zekatı hesaplamak için buraya tıklayınız

Yorum Gönder

0 Yorumlar
*Yorumlar Editör tarafından incelenmekte olup, spam mesajlar dikkate alınmaz. Engellenir.*