
Hacca gidene eskisi gibi itibar da kalmadı.
Hacılarda hacı gibi gelmiyor, istisnalar dışında..
Yıllar önce, Müslümanlar, İslam'ın en kutsal mekanı olan Mekke'ye hac ziyaretini gerçekleştirmek için aylarca yolculuk yaparlardı.
1900'lü yıllar öncesi hacca gitmek büyük bir külfetti, hacca gidiş-geliş kervanlarla gerçekleştirilmekte, yolculuk süresi altı ay ile bir yıl arasında değişmekteydi. Kervanların koruyucu güvenlik güçleri olmasına rağmen, yolların fiziksel koşullarının ağırlığının yanı sıra, kervanlara yapılan saldırılar, geçilen bölgelerdeki kabile çatışmaları, susuzluk açlık gibi tehlikelerle karsı karşıyaydılar.
Bu zor koşullarda yaşamını kaybedip evine dönemeyen çok sayıda hacı adayı olmuştur. Bu nedenle hacca giden sayısı azdı.
1900-1908 tarihleri arasında II. Abdülhamit tarafından Sam ile Medine arasında inşa ettirilen Hicaz demiryolu, daha çok sayıda hacı adayının kutsal topraklara güvenli bir şekilde ulaşmasını sağlamış ve bu hacılar için gerekli olan ihtiyaç maddelerinin (yiyecekler içecekler kişisel malzemeler) taşınması da çok daha kolay bir hale gelmiştir.
1900-1908 tarihleri arasında II. Abdülhamit tarafından Sam ile Medine arasında inşa ettirilen Hicaz demiryolu, daha çok sayıda hacı adayının kutsal topraklara güvenli bir şekilde ulaşmasını sağlamış ve bu hacılar için gerekli olan ihtiyaç maddelerinin (yiyecekler içecekler kişisel malzemeler) taşınması da çok daha kolay bir hale gelmiştir.
Yolculuk o kadar zordu ki hacılar hayatta kalamazlarsa diye yanlarında götürdükleri ihramların aynı zamanda kefen olarak kullanılmasını birbirlerine, yol arkadaşlarına söylerdi.
Çileli, meşakkatli ve hasret dolu günler her iki taraf için de, hacca gidene de de geriye kalana da aynıydı. Aylarca gözler yollara bakardı.
Bu arada kurbana bayramları yaşanır, bayram sonrası yol beklemeler daha da artardı.
Hacca giden sağ salim dönmesi için yapılan dualar artarken, bir yandan da hazırlıklar yapılırdı.
Aileler büyük bir karşılama hazırlığına girerlerdi.
Hele eve döndükten sonra kaynamaya başlayan kazanların sayısı bütçeye göre az veya çok ateşe konardı. Koyunlar, danalar , Allah ne verdiyse kurbanlar kesilir, pilavlar pişirilir
Ev de süslenirdi
Hele eve döndükten sonra kaynamaya başlayan kazanların sayısı bütçeye göre az veya çok ateşe konardı. Koyunlar, danalar , Allah ne verdiyse kurbanlar kesilir, pilavlar pişirilir
Ev de süslenirdi
Hacının dönüşüne ev üç gün üç gece açık kalırdı.
Hacca giderken eş dost, akraba ve komşularını ziyaret edip helâllik dileyenler, dönüşte de misafirlerine başta hurma, zemzem ve misvak olmak üzere birçok hediye getirirdi, yükleri taşıyabildikleri kadarıyla..
Bu arada dış kapının üzerine de Mekke'deki kutsal taş olan Kâbe'nin, Mescid-i Haram'ın resimleri yapılır, Allah c.c ve Hz. Muhammed (as) peygamberin ismi şerifleri mutlaka yazılırdı. 'Besmele' veya isteğe göre (Ayet'el Kürsi ve İnne fettahnaleke Fatiha' ayeti de kapılar da görmek nadirde olsa görülürdü.
Bu motiflerin yanı sıra, kapının sağında ve solunda hayat ağacı, servi ağacı, bazen besmele ve Kur’ân-ı Kerimden ayetler yazılır. Bazı hacı evlerinin kapısında da, kâsesi, bayrak, degnek, balta cezve, çubuk, buhardanlık gibi çeşitli simgelerin yer aldığını görebilirsiniz. Bitkisel desenlerde çoğunlukla; ağaca dolanmış karanfil ve lale motifleri, saksıda gül, ağaç olarak Mekke'nin simgesi hurma ya da palmiye ağacı, kutsal meyve, Selvi betimlenmiştir. Hayvan olarak kus ve yılan ve kervanları simgeleyen develer resmedilmiştir.
Süslemelerde insan ve hayvan motifi kullanılmazdı. İstisna olarak kus ve yılan kullanılmıştır. En sık kullanılan renkler yeşil, kırmızı, sarı ve kahverengi olup, mavi ve siyah renkler nadiren kullanılmıştır. Yazılar hat bilgisi olan usta ya da sanatçı tarafından yazılırdı
Avlulara, iç oda duvarlarına da bu şekilde betimlemeler yapan olsa da bu kişiler çok varlıklı insanalr olurdu.
Bu motiflerin yanı sıra, kapının sağında ve solunda hayat ağacı, servi ağacı, bazen besmele ve Kur’ân-ı Kerimden ayetler yazılır. Bazı hacı evlerinin kapısında da, kâsesi, bayrak, degnek, balta cezve, çubuk, buhardanlık gibi çeşitli simgelerin yer aldığını görebilirsiniz. Bitkisel desenlerde çoğunlukla; ağaca dolanmış karanfil ve lale motifleri, saksıda gül, ağaç olarak Mekke'nin simgesi hurma ya da palmiye ağacı, kutsal meyve, Selvi betimlenmiştir. Hayvan olarak kus ve yılan ve kervanları simgeleyen develer resmedilmiştir.
Süslemelerde insan ve hayvan motifi kullanılmazdı. İstisna olarak kus ve yılan kullanılmıştır. En sık kullanılan renkler yeşil, kırmızı, sarı ve kahverengi olup, mavi ve siyah renkler nadiren kullanılmıştır. Yazılar hat bilgisi olan usta ya da sanatçı tarafından yazılırdı
Avlulara, iç oda duvarlarına da bu şekilde betimlemeler yapan olsa da bu kişiler çok varlıklı insanalr olurdu.
İşte, bu şekilde resimlenmiş kapı önünden geçenler bilirdi ki, evde bir hacı yaşıyor.
Genelde güneydoğu illerinde Mardin, Diyarbakır, Şanlıurfa, Suriye'de bilhassa Halep ve çevresinde ve hatta Filistin'de bu örnekleri, Hacı Kapılarını görmek mümkün olurdu.
Genelde güneydoğu illerinde Mardin, Diyarbakır, Şanlıurfa, Suriye'de bilhassa Halep ve çevresinde ve hatta Filistin'de bu örnekleri, Hacı Kapılarını görmek mümkün olurdu.







Hoş geldiniz. Fikirlerinizi paylaşmanızdan mutluluk duyarız