
Cami dilencilerini toplayan belediyeler bu resmi dilencilere bir şey demedikleri gibi toplanan paraların ne kadar olduğu, kimlere ya da nerelere ne kadar aktarıldığının denetlenmemesi, kamuoyuna şefaf bir şekilde söylenmediği tartışma konusu olmaya devam etmektedir. Bunun yanı sıra para toplayanların komisyon olayları da, para toplama sonrası çıkan tartışmalar da, dermek içi savaşlar da sokaklara taşmaya başladı.
Cami yapmak, camileri inşa etmek, camilerin bakım ve düzeni ve cami görevlileri yıllar yılı konuşulan bir konu. Kur'an-ı Kerim, hadisi şerifler, ilmihaller ve sayısız alimin yazıları ve sokaktaki insana kadar konuşulan bir konu...
Camiler finans kaynağı olmadan yapılmaz. Yapılamaz. İyi ama bu finans nereden sağlanacak. Selçuklu ve Osmanlı zamanında o yöredeki hayırseverin kendi imkânlarıyla yaptığı camiler zamanla bugüne yoldan geçen garibanın cebine kadar göz dikilmesiyle yer değiştirdi.
Önceleri cami yapanların vakıf kurarak malını, mülkünü bu uğura harcarken hatta dışarıdan kimsenin yardımı olmadan yapılırken bugün önce hazine arsasına göz dikilir oldu. Hazine arsasının ardından bir köşeye konulan kulübeler ve oluşan sözde derneklerle ve tutulan adamlarla yapılacak camiler oluşmaya başladı. Mimari ve mühendislik durumunu bir yana bırakalım birbirinin kopyası , kör bir zihniyetin daraltılmış seçimleri ile yapılan yerin adı cami oluvermeye başladı. Ve ayyaştan haramzadeye, faizciden tefeciye, helal kazanandan harama batmışa kadar zengin fakir herkesin sevap işleme amacıyla katkı sağladığı camiler ortaya dökülür oldu.
Ve maneviyatsız, manasız, huzursuz taş yapılar içinde ibadet etmeye çalışan sözde Müslümanlar. Mescidi Dirarlar...
Bilenler bilir, bilmeyenlere biz söyleyelim..
“Mescid-i Dırar”, “Mescidü’d-Dırâr”, “Mescidü’ş- Şikak”,[İbn Hişam (es- Sire, IV, 529-530) ve Taberi (Cami’ul- beyan, XI, 17-26)] “
“Mescid-i Dırar” adı üzerinde bugünün deyimiyle bir camidir. Bu cami, Allah-u Teala'nın bildirmesiyle bizzat Hazreti Muhammed (sav) tarafından yıkılmış ve yaktırılmıştır. Nedeni ise açık, münafık ve fitnelerin yaptığı bir cami idi.
Bugün de şan olsun, şöhret olsun, mal mülk sahibi olunsun diye camiler yapılmakatdır. Hiç birinde huzur yoktur. Hiç birinde manevi bir hava , kutsi ir ortam yoktur.
Oysa konuyu daha fazla dağıtmadan camilerin para toplanarak yapılmayacağı, cemaatten sürekli yardım istenmeyeceğinin caiz olmadığını söyleyen kaynakların gündeme gelmediğini de belirtelim.
Oysa alimlerin söz birliği ile, "Camiler, dilencilik yapmak, para toplamak maksadıyla bina edilmemişlerdir. Zira, Hanefi Mezhebine göre mescidlerde dilencilik yapmak, para toplamak haramdır. İsteyene para vermek ise mekruhtur. Diğer üç mezhebe göre ise; mescidlerde dilencilik yapmak, para toplamak mekruhtur. İsteyene para vermek ise caizdir.(el-Fıkhu'l-İslami, 1/396)
Maalesef günümüzde Diyanet İşleri Başkanlığı bile meydana gelen bir afetten, yurt dışında mağdur olmuş kimselere, yurt içi bir yana yurt dışında on milyonlarca dolara mal olan camileri bahane ederek veya Kur'an kurslarının ihtiyacından dolayı camilerden para topluyor. Hatta hatta müftülere makam arabası alınması, lojman binası alınması, imamlara lojman yapılması veya acı olan imam ya da müezzinlere kira yardımı için bile camiye yardım adı altında para toplanıyor. Fukahanın tespitine göre, bu yanlıştır. Zira, camiler para toplama yeri değildir. İnfak hususunda teşvik yapılabilir, ama para toplanamaz."
Yardım Neresi İçinse Oraya Harcanmalı
Diyanet İşleri Başkanlığı Fetva Kurulundan bir şahsın televizyon ekranlarından yaptığı şu açıklama çok manidar değil midir?"İslam kültüründe aslında cami önünden para toplama ne zamandan itibaren var bilmiyorum. Dolayısıyla bu soruyu biraz İslam kültürü şeklinde sorulması pek vakaya uygun değil. Camilerde hocalar ilan ediyor, diyorlar ki mesela, "namazdan sonra şu iş için yardım toplanacak, yardımlarınızı bekliyoruz." Çıkarken kişi de ona istinaden para veriyor. Şimdi burada para verenlerden bir kısmı alışkanlık, her halükarda veriyor. Bir kısmı da öyle denildiği için veriyor. Mesela son bir iki aydır camilerde en çok toplanan yer deprem bölgesi. Her hafta olmasa da iki haftada bir toplanıyor ve ihtiyaç da var, gerekiyor. Oraya vatandaş para atarken filan kursuna yardım ediyoruz denildiği zaman atacağından farklı atıyor. Birine 5 lira atıyorsa ötekine 50 lira atıyor. O parayı veren kişinin de niyeti onun deprem bölgesine gitmesi. Dolayısıyla bunu cami ihtiyaçları için kesmek doğru değil. Çünkü vatandaş onu filan yere, filan hizmete diye veriyor. Onun istediği şeye uymak lazım. Tabi camilerin de ihtiyaçları var. Mesela ısıtma ihtiyacı için para gerekecek. Bunun iki yolu var. Ya vatandaş al şu parayı ısınmaya ver diyecek cami başkanına yahut da cami önünden toplayacaklar. Bazen camimizin ihtiyaçları için diye topluyorlar onda problem yok. Ama filan hizmet için para toplanacak dendiği zaman cami derneklerindeki ilgililerin o parayı bölmemeleri gerekiyor. Cami ihtiyaçlarını cemaatten rızalarını alarak karşılamalı."
Ne Oldukları Bilinmeyenlerin Kuran Kursu İçin Para Toplaması
Yıllardır camilerimizde hep yardım toplanıyor bu toplanan yardım artık cemaati canından bezdirme noktasının ötesine geçmiştir. Bugün Diyanet’e ayrılan yıllık bütçe çoğu kurumların önünde olmasına rağmen neden cami ve mescitlerin yapım ve onarımı cemaat yardımları ile yapılmaya çalışılıyor halen anlaşılmış değil. Oysa Diyanet bütçesinden yapılacak yardım ile bu sorun çözülebilir. Her Cuma yardım ve bağış adı altında yardım toplanmaya devam edilmektedir. Camiler ibadet yerleri olmasına rağmen mevcut hocalar vaaz esnasında yardım konusunu dile getirmektedir. Konu cemaat arasında nahoş karşılanmaktadır. Diyanet’in müftülüklerin talep ve isteklerini karşılamak, yardımda bulunmak asli görevlerinden olması bir gerçek iken ortaya çıkan tablo gösteriyor ki gelinen noktada henüz bir yaptırım görülmemektedir.
Halkın Ortak Katkısı Yapılan Her Yer Kamu Malı Sayılmalıdır. Tapusu Devletin Olmalıdır
Bununla birlikte, kim oldukları, ne oldukları, neci oldukları bilinmeyen sözde cemaat, dernek, vakıf, tarikat her neyse sosyal medyadan hız kesmeden resmi / gayriresmi kişilerin milletten Allah adına, peygamber adına cennet adına (!) hayır (!) adına şu adına bu adına kanunsuz, usulsüz para toplamları da hiç bir denetime tabi değil. Önüne gelen vakıf deyip, dernek deyip, önce küçük bir daireden sonra, arabadan, sonra arsadan, ardından inşaat şu bu derken servetine servet topluyor ve bunun adına Allaha hizmet, İslam'a hizmet diyor. Oysa, yapılan binalar, sözde külliyelerin sahibi kim belli değil. Muris ve varisiler kim belli değil. Hatta, öyle bir uygulama yapılmalı ki, kamudan toplanan paralarla yapılan her neresi ise orası artık milletin malıdır, tapusu devlette olmalıdır
@Dinierk




Hoş geldiniz. Fikirlerinizi paylaşmanızdan mutluluk duyarız