
Camiye girerken , namaza dururken edebi unutmayın
Havaların sıcak gitmesi, bilhassa sahil yerlerinde erkeklerin şort , bermuda, kısa pantolon ile namaz kılmak için camilere geldiği görülmektedir.
Hatta ileri gidenler şortla dahi namaz kılmakta bir beis görmemektedir. İslam'da örtünmenin sadece kadına has olduğunu iddia eden zihniyetle kısa şortla namaz kılmaya cüret eden beyinleri ne yazık ki aynı kefeye koymak zorunda kalmaktayız. Bu tür düşünenlere söyleyecek sözümüz bulunmamaktadır.
(Allahu Teâlâ hidayet etsin)
Hatta uzun şortla namaz kılanlara baktığınızda eğildiklerinde veya diz büktüklerinde veya oturduklarında şortun boyu ne yazık ki diz kapağını açıkta bırakmaktadır.
Namaz bozulmakta, bundan gafil bir halde ibadet ettiklerini sanmaktadırlar.
Bermuda denilen kısa pantolon ya da diz kapağını geçer şekilde dikilmiş uzun şortlarla namaz kılma meselesine.
İbadette ilk önce Kuran -hadis -içtihada bakılarak ibadet edilir. Erkeğin örtünmesinin diz kapağı ve göbek arası olur diyenlere hak vermemek yanlış olur. Evet, ictihadda bir erkeğin örtünmesi için göbek üstü ile diz kapağı arasının yeterli olacağı ve bu şekilde namaz dahi kılabileceği belirtilmektedir. Doğrudur. Aksi dahi iddia edilemez.
Ancak zamanımızda buna dayanarak camilere koşmaya örf içerisinde uygundur demek, buna müsamaha göstermek hiç te uygun değildir.
Aşağıda çeşitli kaynaklardan alınan yazılar dikkatle okunduğunda görüleceği gibi erkeğin örtünmesi kadının örtünmesi kadar önemlidir. Hele hele huzuru ilahiyeye çıkarken, samimi bir kimsenin karşısına çıkmak kadar rahat hareket etmenin saygısızlık olacağından şüphe edilemeyecektir. Bir insan misafiri geldiğinde nasıl kendisine çeki düzen veriyorsa, bir iş görüşmesine giderken ne kadar titiz davranıyorsa, bir mülki amirin, bir üst düzey yetkilinin karşısına çıkarken nasıl dikkat ediyorsa namaz kılmak için Allah-u Teala’nın huzuruna çıkarken de çok ama çok daha fazla üzerine dikkat etmesi, titiz davranması gerekir mi gerekmez mi sormak isterim.
Bu soruyu kendinize sorun.
Dinen caiz olarak bildirilen diz-göbek arası örtünme konusu ve bu şekilde namaz kılınması ancak ve ancak ZORUNDA KALDIĞINIZDA, MECBUR OLDUĞUNUZDA geçerlidir.
Eğer sahibi olduğunuz bir uzun pantolon , uzun kollu bir gömlek , bir takke varken bunları sıcak diyerek kenara koyar da yarı çıplak vaziyette, caizdir diyerek namaz kılmanın size fayda sağlamayacağını belirtmek isteriz.
Çünkü Allahu Teala örtünmeniz için size imkan vermiştir.
Eğer bunlar yok ise, namazı kaçırmamak için caiz olan sınırları şaşırmak durumunda kılabilirsiniz. Dağda kaldınız, yangından çıktınız , eşyalarınız çalındı, gibi zaruret dışında sokağa dahi çıkarken edep sınırları içinde, herkes giyinmiş ben neden giyinmemeyim düşüncesiyle sokağa çıkmanız bile yanlış.

"Her namaz kılarken, süslü [temiz, sevilen] elbiselerinizi giyiniz" (Araf 31)
"Elbisenin kollarını sıvayarak kolları açık namaz kılmak mekruhtur."(Hindiyye)
Dürrül-muhtar’da diyor ki:
(Namazda toz, topraktan korunmak için yen ve paçasını sıvamak mekruh olduğu gibi; elbiseyi toplamak, yani kaldırmak da mekruhtur.)
Erzurumlu İbrahim Hakkı hazretleri buyuruyor ki:
Çiğini [omuzlar] ve kollar açık olarak namaz kılmak mekruhtur. (Marifetname s.268)
Şir’a şerhindeki hadis-i şerifte, (Yakası kapalı kılınan namaz, yakası açık kılınandan yetmiş derece daha sevaptır) buyuruluyor. Demek ki yakayı bağrı açıp teni göstermemelidir.
"Sarıkla kılınan namaz, sarıksız kılınan yetmiş rekat namazdan efdaldir." [Ebu Nuaym]
"Yahudiler, namaz kılarken nalın veya mest ile ayaklarını örtmezler. Siz onlara muhalefet edin, nalın veya mest giyinin!" [Müslim, Ebu Davud, Hakim, Taberani]

Sizin uyluklarınızı açarak, diz kapak üstünüzü göstererek insanlar arasında dolaşmanız dahi günahtır. Haramdır.
Örtünmek erkeğe de farzdır. Kadınların örtünmesi gibi hassas bir konudur.
Bir erkekte bir kadın gibi örtünme konusunda hassas olmalı ve Allahu Tealanın huzuruna edeple çıkmalıdır. Yani baştan ayağı örtünmelidir.
İki kere iki dört eder gibi bunun altını çiziyoruz. İşte erkeğin namaza dururken setri avret yapmasının dışında edeple huzura çıkmasını destekleyecek ayet ve hadisler"Her namaz kılarken, süslü [temiz, sevilen] elbiselerinizi giyiniz" (Araf 31)
"Elbisenin kollarını sıvayarak kolları açık namaz kılmak mekruhtur."(Hindiyye)
Dürrül-muhtar’da diyor ki:
(Namazda toz, topraktan korunmak için yen ve paçasını sıvamak mekruh olduğu gibi; elbiseyi toplamak, yani kaldırmak da mekruhtur.)
Erzurumlu İbrahim Hakkı hazretleri buyuruyor ki:
Çiğini [omuzlar] ve kollar açık olarak namaz kılmak mekruhtur. (Marifetname s.268)
Şir’a şerhindeki hadis-i şerifte, (Yakası kapalı kılınan namaz, yakası açık kılınandan yetmiş derece daha sevaptır) buyuruluyor. Demek ki yakayı bağrı açıp teni göstermemelidir.
"Sarıkla kılınan namaz, sarıksız kılınan yetmiş rekat namazdan efdaldir." [Ebu Nuaym]
"Yahudiler, namaz kılarken nalın veya mest ile ayaklarını örtmezler. Siz onlara muhalefet edin, nalın veya mest giyinin!" [Müslim, Ebu Davud, Hakim, Taberani]

Avret mahalli açık iken namaz kılmak.
İnsanlar bu hususta şu hataları işlemektedir:
1. Bir kişi, setr-i avrete engel olan, veya vücut hatlarını belli eden ya da şeffaflığı sebebi ile azaları açıkça gösteren bir ‘pantolon’ veya kısa gömlek giydiğinde, rüku ve secde esnasında bu gömlek, -her zaman olmasa da bazen- pantolondan çıkıp namaz kılanın bel kısmı ve avret mahallinin bir parçası açıkça görünür. Bu durumda, namaz kılanın kaba avret mahalli ortaya çıkmış olur ki, bu duruma sebep olan cehaletten ve cahil insanlardan Allah’a sığınırız. Zira, rüku ve secde hallerinde iken avretin ortaya çıkması namazı geçersiz kılar. Bunun sebebi de, küfür diyarından ithal edilen ‘pantolon’dur.
2. İster cehaletten, ister tembellikten, isterse kayıtsızlık sebebiyle olsun, Rabbinin huzurunda iken bütün bedenini örtme hususunda titiz davranmayan, dolayısıyla yarım bir tesettür ile Allah’ın huzuruna çıkan kişinin kıldığı namaz da kusurludur. Cumhur-u ulema, namaz esnasında kadın için caiz olan kıyafetin uzun bir başörtüsü ve uzun bir elbise olduğu konusunda hemfikirdir. Bazen kadınlar, başları, başlarının bir kısmı, kolları veya bacakları (topukları) açık olarak namaza duruyorlar ki, cumhur-u ulemaya göre, bu kıyafetle kılınan namazların ya o anda veya daha sonra mutlaka iade edilmesi gerekmektedir.
Bunun delili, Aişe’nin (r.anha) rivayet ettiği şu hadistir: Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle demiştir:
( لاَ يَقْبَلُ اللهُ صَلاَةَ حَائِضٍ إِلاَّ بِخِمَارٍ )
« Allah büluğa ermiş kadının namazını, ancak başörtüsü ile kabul eder. »
Burada ‘hayızlı’ kelimesiyle kastedilen, hal-i hazırda hayızlı olan kadın değil, hayız görme çağına ulaşmış (bâliğa) kadındır. Zira ‘hayızlı’ kelimesi, umumi bir lafız olup, o anda hayızlı olmasa bile, hayız görme özelliğine sahip kadını tanımlamaktadır.
Birçok İslam ülkesinde kısa cilbab giyimi ve bununla namaz kılma, genç kızlar arasında yaygın hale geldiğinden, şer’i naslara göre, ayakların avretten olduğu hususunun kendilerine bildirilmesi gerekmektedir. Zira bu tür cilbab giyimi günahtır. Bu şekilde namaz kılan kadın, namazını iptal etme gibi bir tehlikeye sokmuş olur.
3. ‘Onlara yedi yaşında iken namazı emredin’ hadisinden yola çıkarak çocuklarına kısa pantolon veya şort giydirmek suretiyle camilere getiren babalar da kusurludur.
Kuşkusuz, babaların küçük yaştaki çocuklara namaz hususunda emir vermesi de namazın birtakım şartları ve rükünlerini içermektedir. Bu konuda da bilinçli olmak gerekir.
İnsanlar bu hususta şu hataları işlemektedir:
1. Bir kişi, setr-i avrete engel olan, veya vücut hatlarını belli eden ya da şeffaflığı sebebi ile azaları açıkça gösteren bir ‘pantolon’ veya kısa gömlek giydiğinde, rüku ve secde esnasında bu gömlek, -her zaman olmasa da bazen- pantolondan çıkıp namaz kılanın bel kısmı ve avret mahallinin bir parçası açıkça görünür. Bu durumda, namaz kılanın kaba avret mahalli ortaya çıkmış olur ki, bu duruma sebep olan cehaletten ve cahil insanlardan Allah’a sığınırız. Zira, rüku ve secde hallerinde iken avretin ortaya çıkması namazı geçersiz kılar. Bunun sebebi de, küfür diyarından ithal edilen ‘pantolon’dur.
2. İster cehaletten, ister tembellikten, isterse kayıtsızlık sebebiyle olsun, Rabbinin huzurunda iken bütün bedenini örtme hususunda titiz davranmayan, dolayısıyla yarım bir tesettür ile Allah’ın huzuruna çıkan kişinin kıldığı namaz da kusurludur. Cumhur-u ulema, namaz esnasında kadın için caiz olan kıyafetin uzun bir başörtüsü ve uzun bir elbise olduğu konusunda hemfikirdir. Bazen kadınlar, başları, başlarının bir kısmı, kolları veya bacakları (topukları) açık olarak namaza duruyorlar ki, cumhur-u ulemaya göre, bu kıyafetle kılınan namazların ya o anda veya daha sonra mutlaka iade edilmesi gerekmektedir.
Bunun delili, Aişe’nin (r.anha) rivayet ettiği şu hadistir: Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle demiştir:
( لاَ يَقْبَلُ اللهُ صَلاَةَ حَائِضٍ إِلاَّ بِخِمَارٍ )
« Allah büluğa ermiş kadının namazını, ancak başörtüsü ile kabul eder. »
Burada ‘hayızlı’ kelimesiyle kastedilen, hal-i hazırda hayızlı olan kadın değil, hayız görme çağına ulaşmış (bâliğa) kadındır. Zira ‘hayızlı’ kelimesi, umumi bir lafız olup, o anda hayızlı olmasa bile, hayız görme özelliğine sahip kadını tanımlamaktadır.
Birçok İslam ülkesinde kısa cilbab giyimi ve bununla namaz kılma, genç kızlar arasında yaygın hale geldiğinden, şer’i naslara göre, ayakların avretten olduğu hususunun kendilerine bildirilmesi gerekmektedir. Zira bu tür cilbab giyimi günahtır. Bu şekilde namaz kılan kadın, namazını iptal etme gibi bir tehlikeye sokmuş olur.
3. ‘Onlara yedi yaşında iken namazı emredin’ hadisinden yola çıkarak çocuklarına kısa pantolon veya şort giydirmek suretiyle camilere getiren babalar da kusurludur.
Kuşkusuz, babaların küçük yaştaki çocuklara namaz hususunda emir vermesi de namazın birtakım şartları ve rükünlerini içermektedir. Bu konuda da bilinçli olmak gerekir.
Erkeğin Örtünmesi Zorunludur

Erkeklerin kendi eşleri dışındaki kimselerin yanında ya da namazda, göbekle diz kapağı arasını örtmeleri farzdır. Sağlam görüşe göre diz kapağı da avret yeri kapsamına girer. Allahü Teala, "Irzlarını da korusunlar." (en-Nur, 24/30) buyurur. Burada "ferc, çoğulu furûc" sözcüğü kadının cinsel organı anlamına geldiği gibi, her iki cins için "apışarası" anlamım da kapsar. İffet yerini en iyi koruma, örtme ile mümkün olacağı için "avret yerini örtme" de bu kapsama girer.
Elmalılı Hamdi Yazır (ö. 1358/1939) erkeğin avret mahalli ile ilgili olarak şöyle der: "İnsanın avret mahalli, bilinen cinsel organdan ibaret değil, apışarası denilen açıklık boyunca uzar ki, bunun azamisi topuklara kadar varırsa da en yakın bilinen azı, diz üstü oturulduğunda belirleneceği üzere göbek altından dizlere kadardır. Bunun için erkeklerde korunması ve örtülmesi farz olan bir avret mahalli bu bilinen en az miktarıdır. Fazlasını örtmek ise müstehaptır." (Elmalılı, a.g.e., VI, 12, 13)
Erkeğin avret yerinin sınırları hadisle belirlenmiştir: "Sizden biriniz kölesini veya işçisini evlendirince artık onun göbekle dizleri arasına bakmasın." (Ebu Davud, Salat, 26, Libas, 34) Başka bir rivayette; "Göbekle iki diz arası avret yeridir" ilavesi vardır." (Ahmed b. Hanbel, II, 187) Darekutnî'nin naklettiği şu hadisle diz kapakları da kapsama girer: "Diz kapakları avret yerlerindendir." (ez-Zeylai, Nasbu'r-Raye, 2. baskı, Kahire 1357/1938, I, 297)
Malikîlere göre, erkekler için avret yeri yalnız ön ve arka, yani "galiz avret" sayılan yerlerdir. Onlara göre uyluk kısmı avret sayılmaz. Delil Enes b. Malikten (ö. 91/709) nakledilen şu hadistir: "Hz. Peygamber Hayber günü izarını (alt peştemal) uyluğunun üzerinden kaldırdı, öyle ki ben onun uyluğunun beyazlığını görür gibiyim." (eş-Şevkani, Neylü'l-Evtar,II, 64) Şu hadis de aynı anlamı desteklemektedir: "Rasülullah (s.a.s) uyluğunu açmış olarak oturuyordu. Ebu Bekir, yanına girmek için izin istedi, ona bu durumda iken izin verdi. Ömer izin istedi, ona da izin verdi. Sonra Hz. Osman izin isteyince, uylukları üstüne elbisesini örttü." (eş-Şevkani, a.g.e., II, 63)
Ancak Hanefilerin de içinde bulunduğu çoğunluk fakihlere göre ön ve arka ile diz kapakları arasında kalan uyluklar da avret yeri kapsamına girer. Çünkü uyluğun avret yeri olduğunu bildiren başka hadisler de vardır. (bk. Buhari, Salat, 12; Ebu Davud, Hammam, 1; Tirmizi, Edeb, 40; İbn. Hanbel, III, 478, 479, V, 290.)

@dinierk
Hoş geldiniz. Fikirlerinizi paylaşmanızdan mutluluk duyarız