Mekke'nin 7 Önemli Dağı
Her yıl dünyanın dört bir yanından binlerce Müslüman Hac ve Umre yapmak için Mekke'ye gidiyor. Mekke, her biri ayrı kıymette olan 7 büyük dağla çevrilidir. Mekke'yi çevereleyen dağlayan Faran Dağları da denişlmektedir. Bu dağlardan en önemli olan yedi tanesine yer veriyoruz.
İbrânîce’si Paran dağı İslâmî kaynaklarda İbrânîce kelimenin Fârân şeklinde Arapçalaşmış şekli olarak belirtilir ve Mekke’nin veya Mekke dağlarının diğer adıdır.
Keşke dağlar konuşabilseydi. Yüzyıllar boyunca, büyük gri kayalıklı dağların ortasındaki kutsal bir şehir olan Mekke, birkaç bin yıl boyunca binlerce tarihi olaya tanık olmuş ve yıllar boyunca milyonlarca insanı barındırarak birçok gelişim aşamasından geçmiştir.
Yedi ayrı dağla çevrili, hiçbir bitkinin yetişemeyeceği bir vadide bulunan bir zamanlar çıplak arazi, İslam'ın en kutsal yeri olan Mekke Ulu Camii'ndeki Kutsal Kabe'yi barındırıyor. Farklı kültürlerden, ırklardan, geçmişlerden, mezheplerden ve geleneklerden oluşan bir şehre yerleşmek ve gelişmek için her kesimden insanı kendine çekmiştir.
Yedi ayrı dağla çevrili, hiçbir bitkinin yetişemeyeceği bir vadide bulunan bir zamanlar çıplak arazi, İslam'ın en kutsal yeri olan Mekke Ulu Camii'ndeki Kutsal Kabe'yi barındırıyor. Farklı kültürlerden, ırklardan, geçmişlerden, mezheplerden ve geleneklerden oluşan bir şehre yerleşmek ve gelişmek için her kesimden insanı kendine çekmiştir.
Mekke sakinleri, Al-Misfalah semtinden dağlara tırmanma ve Ulu Camii'nin Al-Mallah bölgesinden İbrahim El-Khalil olarak bilinen vadi boyunca inmeyi alışkanlık haline getirdiler.
- Ebûkubeys Dağı
- Khandama Dağı
- Kuaykıân Dağı
- Nur Dağı
- Sevr Dağı
- Ömer Dağı
- Sebir mountain
- Ebu Kubeys Dağı - Yeryüzündeki İlk Dağ
Yüce Allah'ın yarattığı ilk dağ. Bu dağ, Safa Dağı'na yakın Kâbe'nin tam karşısındadır. Hz. Âdem ( AS ) yeryüzünde ilk defa Kâbe'yi inşa ederken bu dağdan kayalar aldı . İbrahim (as) Kâbe'yi inşa ettikten sonra bu dağın üzerinde durmuş ve insanları Allah'a ibadet etmeye çağırmıştır . Hazreti Nuh [ AS ] tufanı geldiğinde, bu dağın üzerine Hacerül Esvedi [Kara Taş] yerleştirdi. Peygamber (s.a.v.) İslam'ı ilk kez halka duyurmaya başladığında, Ebu Kubeys'in üzerinde durmuş ve insanları Allah'a teslim olmaya davet etmiştir. Peygamber (s.a.v.) bu dağdayken ayı ikiye böldü.Muhammed Mustafa (sav) Ay'ı ikiye bölme mucizesini bu dağın üzerinde gösterdi. Mekkenin fethinden sonra Hz Bilal Habeşi bu dağ üzerine çıkarak ilk ezanı okudu. Bu dağın üzerinde Bilal Camii adında küçük bir mescidi vardı. Bu cami artık burada değil. Kralın sarayı buraya inşa edilmiş ve bu yer şimdi saraya aittir.. Bugün bu dağın içinden irili ufaklı bir çok tünel vardır ve araçlar bu tünelleri kullanmaktadır.Ebu Kubeys Dağı
DİB İslam Ansiklopedisindeki bilgilere göre; Mekke şehri Ebûkubeys ile Kuaykıân dağları arasında yer alır. Ezrakī’ye göre İyâd veya Mezhic kabilesinden Ebû Kubeys adlı bir şahıs burada bir bina yapma teşebbüsünde bulunduğu için bu dağa Ebûkubeys adı verilmiştir. Yâkūt ise İbn Hişâm’a dayanarak Cürhüm kabilesinden Ebû Kubeys b. Şâmih’in, Amr b. Müdâd ile amcasının kızı Meyye arasında koğuculuk yaparak iki sevgilinin arasını bozduğunu, bunun üzerine Amr’ın kendisini öldürmeye karar verdiğini öğrenince bu dağa kaçtığını, daha sonra bu dağın Ebûkubeys adıyla anıldığını söyler. Hz. Âdem’in ilk ateş parçasını (kabes) bu dağdan aldığı için dağa Ebûkubeys adını verdiği veya Hacerülesved’in buradan alınmış olması sebebiyle bu adın verildiği yolunda rivayetler bulunmakla beraber Takıyyüddin el-Fâsî ilk rivayetin daha doğru olduğunu ifade ettiği gibi Ezrakī de bu rivayetin Mekkeliler nezdinde meşhur olduğunu belirtmiştir (Aḫbâru Mekke, II, 267).Öte yandan Nûh tûfanından Hz. İbrâhim’in Kâbe’yi inşa ettiği tarihe kadar geçen süre içinde Hacerülesved’i saklayıp koruduğu için bu dağa Câhiliye devrinde “el-Emîn” denildiği, ayrıca el-Ahşebü’ş-şarkı, Şeyhü’l-cibâl ve el-A‘râf adlarıyla da anıldığı bilinmektedir. Rivayete göre Cenâb-ı Hak Nûh tûfanı sırasında Hacerülesved’i bu dağa emanet etmiş ve Hz. İbrâhim de Allah’ın, “İnsanlar arasında haccı ilân et” (el-Hac 22/27) emri üzerine bu dağa çıkıp insanları hacca davet etmiştir. Halk Mekke vadisine yerleşmeden önce sel tehlikesi olmadığı için yerleşim alanı olarak burayı seçmişti. Ebûkubeys dağı Câhiliye döneminde halkın mukaddes saydığı yerlerdendi. Mekke’nin zâhid ve âbidleri buraya çıkarak itikâfa çekilirlerdi. Hz. Peygamber kendisini en çok üzen olayın, Tâif’te İbn Abdüyâlîl b. Abdükülâl’den (Abdüyâlîl b. Amr) kendisini himaye etmesini istediği zaman onun bu teklifi reddetmesi olduğunu söyler. Bu olaydan sonra üzgün bir halde Mekke’ye dönerken Hz. Peygamber’e gelen bir melek Ebûkubeys ile Kuaykıân dağlarını (Ahşebeyn) göstererek, “Eğer bu iki dağın Mekkeliler üzerine çökerek bütün müşrikleri ezmesini istersen onu da yaparım” deyince Hz. Peygamber, “Hayır! Ben onların soyundan Allah’a şirk koşmayan bir nesil gelmesini isterim” buyurmuştur (Buhârî, “Bedʾü’l-ḫalḳ”, 7).İslâm tarihinde önemli bir yeri olan Dârülerkam bu dağın eteğinde bulunduğu gibi sa‘yin başlangıç noktası olan Safâ tepesi de Ebûkubeys dağının eteğinde yer almaktadır. Kamer sûresinde (54/1) zikredilen inşikāku’l-kamer mûcizesi de İbn Abbas ve İbn Mes‘ûd’dan gelen bir rivayete göre bu dağın üzerinde gerçekleşmiştir (Süyûtî, ed-Dürrü’l-mens̱ûr, VII, 670-672). Abdullah b. Zübeyr Haccâc tarafından Mekke’de muhasara edilirken kurulan iki mancınıktan birisi Ebûkubeys üzerine yerleştirilmişti. İlk Senûsî zâviyesi de 1837 yılında bu dağın üzerinde bina edilmiştir. Ebûkubeys’in en üst noktasında 1980’li yıllara gelinceye kadar varlığını koruyabilmiş bir mescid vardı. İbrâhim Mescidi olarak anılan mâbedin tarihinin çok eskilere dayandığı ve son olarak Hintli bir müslüman tarafından 1257’de (1841) yeniden yaptırıldığı bilinmektedir. 1980’den sonra Ebûkubeys’in tamamı Suudi ailesi tarafından istimlâk edilerek üstüne saraylar, altına da Harem’i Azîziye ve Mina’ya bağlayan tüneller inşa edilmiştir.
- Khandama dağı
Khandama dağı, Mekke'deki Ebu Kubeys dağının arkasında bulunan ikinci dağdır. Khandama dağında duruyorsanız, Mekke'nin her yerini şaşırtıcı bir şekilde görebilirsiniz. - Kuaykıân (Quaiqian) Dağı
Kuaykıân dağı, büyük caminin batısında yer alır. Ayrıca Hindi dağı olarak da anılır. Bu dağ da tarihi bir geçmişi temsil ediyor çünkü Curhum ve Katura kabilesi savaşı sırasında kılıçların şıngırtısından sonra Kuaykıân olarak adlandırıldı.Nur Dağı - Nur Dağı ve Hira Mağarası
Hareme-i şerife 5 Km uzaklıkta olan ve içerisinde Hira Mağarasını barındıran dağdır. Hira Dağı diye de söylenir., Mekke’nin Kuzeydoğusunda bulunmaktadır. Peygamber efendimiz (S.A.V) İslam dini gelmeden önce, bu mağaraya çekilip düşüncelere dalardı. 40 yaşında tefekkür ile meşgul olduğu bir Kadir Gecesi’nde, ilk defa gördüğü Cebrail (AS) tarafından O’na Allah’ın gönderdiği emirler vahiy olundu. Hira Mağarası, Mekke’de ziyaret yerleri arasında en önemli kutsal mekanlardan biridir. Vaktiyle dağın tepesinde bulunan bir kubbe daha sonra yıkılmış, mağaranın biraz yukarısında Osmanlılar zamanında yaptırılan su sarnıcının kalıntıları ise günümüze ulaşmıştır. Hira dağının etekleri bugün büyük bir yerleşim merkezi halini almıştır. Mekke’den Tâif’e giden ikinci yol da bu dağın önünden geçer. - Sevr Dağı ve Mağarası
Mescid-i Haram’ın 4 Km güneyinde, Arafat yolu üzerindedir. Yaya olarak 1,5 saatte çıkılabilen 458 metre yüksekliğinde bir dağdır. Peygamberimiz (SAV) Hz. Ebubekir ile birlikte hicret ederken 3 gece bu mağarada kaldılar. Müşrikler onları ararken mağaranın ağzına kadar geldiler. Mağaranın girişine güvercinler yuva yaptılar. Örümcekte mağaranın girişini ağlarıyla ördü. Bu iki mucize karşısında müşrikler mağaraya bakmaktan vazgeçtiler. Böylelikle Peygamberimizin (SAV) Hz. Ebubekir’e (R.A) dediği “Bu iki kişinin üçüncüsü Allah’tır” sözü tasdik olundu..
Ömer Dağı ve yapılması düşünülen oteller |
- Ömer (Umar) Dağı
Ömer Dağı, Mescid-i Haram'ın batı cephesinde yer almaktadır. Al Shabika'dan Mesfeleye kadar uzanmaktadır. Ömer Dağına üzerine 15 otel yapılması için harekete geçilmişti.Sebir (Thabir) Dağı
- Sebir (Thabir) Dağı
Mekke’nin kuzeydoğusunda Kâbe’ye yaklaşık 5 km uzaklıktaki Hira Dağının yakınında bulunan 413 metre yüksekliğinde bir dağdır. Deniz dalgasına benzetilen bu dağın üzerinde seyrek dikenli çalılar vardır. Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm, Mekke’den hicret ettiği ve müşriklerin de kendilerini takibe çıktıkları vakit, Sebîr adındaki dağa çıktı. Sebîr dağı: “Ya Resulallah, benden ininiz! Korkarım, benim üstümde sizi vururlarsa, Allah bana azap verir. Onun için korkarım.” Dedi. Bunun üzerine Hira dağı çağırdı: “Bana gel!” Bu sırdan dolayı, kalb ehli olanlar, Sebir'de korku, Hira'da da güven hissederler diye belirtiliyor. Bâzı kaynaklarda geçtiğine göre, Hz. İbrahim (a.s.) Hz. İsmail’i (a.s.) kurban edeceği sırada, Cenâb-ı Hak melek vasıtasıyla bir koç göndermiş, Hz. İbrahim de (a.s.) bu koçu Sebîr Dağının yakınındaki bir ağaca bağlı bir vaziyette bulmuş ve onu Hz. İsmail’e bedel Mina'da kurban etmiştir. ( Kaynak: Sorularla Risale)
- Arafat , Cebel-i Rahme
Adem (AS)’ın yeryüzüne indikten sonra , Havva annemizle buluştuğu yerdir. Peygaberimiz (SAV) Arefe günü, öğle ile ikindi namazlarını, Cebel-i Rahme denilen yerin eteğinde Mescid-i Nemre’de kılmış, Mescid-i Sahrat’ın bulunduğu yere gelerek Arefe vakfesini yapmıştır. Peygamber Efendimiz (SAV) Müslümanlar için çok önemli nasihatlar içeren, Veda Hutbesini burada okumuştur. Mekke’de ziyaret yerleri arasında apayrı önemi olan kutsal bir mekandır.
Gördüğünüz gibi, Bu örneklerden anlaşılır ki, o koca dağlar birer müstakil kuldur, Allah’ı tesbih ederler ve vazifedardırlar. Peygamber’i (s.a.v) tanır ve severler; başıboş değillerdir.
@Dinierk
Hoş geldiniz. Fikirlerinizi paylaşmanızdan mutluluk duyarız