Allah-u Teâlâ’nın ( c.c ) kudretini idrak etmeyen, edemeyen beyni eksik, aklı kıt bir takım insanlar insanlığın var olduğu tarihten bu yana vardır.
Eksikte olmayacaktır.
Allah’ın dünyada kendi varlığının ispatı olarak gösterdiği sayısız örneklerini göremeyecek kadar kör olanlar nasıl ki peygamberleri katletmeye varan vahşilikler gösterdilerse O’nun mucizelerini de sürekli yok etme, farklı gösterme çabası içinde bulunmuşlardır.
Peygamberleri çivilemeyi, ateşte yakmayı deneyen insan getirilen kitapları da inkâr yolunu kendi kibir ve akıllarıyla yok etme çabasında daima ziyana uğrayanlardan olmuştur.
Allah’ın sayısız mucizeleri için yaşadığımız dünyadaki örnekleri saymaya kalksak başımız döner, aklımız gider ve Kuran-ı Kerim de bu bize İbrahim suresinde 5. Ayette bildirilir.
Haccın en önemli işaretlerinden ve hac ile özdeşleşen zemzem için bir takım insanlar Müslümanların aklını karıştıracak ve aslında bilimsel dahi olmayan saçmalıklar üretmeye başladı. Bunlar devam edecektir.Zemzemi aşağılayan öyle yazılar okuyoruz ki bu zafiyet içindekilerin akıllanması için dua etmekten başka çare düşünmemekteyiz
Ve bu reddiye bu yazıların aslının olmadığını vurgulamak için Rabbin izniyle kaleme alınmaya çalışılmıştır.
Zemzem’in cennetten olmadığını iddia edenlere bir hadis-i şerife dikkat çekerek devam etmek istiyorum
Zeyd b.Erkanı (r.a) derki: Yahudilerden bir kişi Hz. Peygamber'e gelip sordu:
- Ey Ebû Kasım! Sen cennet ehlinin cennette yiyip içeceklerini iddia etmiyor musun?
Daha önce bu Yahudi, arkadaşlarına 'Eğer Muhammed benim söylediklerimi tasdik ederse onu mağlup edeceğim" demişti. Bunun üzerine Hz. Peygamber şöyle dedi:
- Evet! Nefsimi kudret elinde bulunduran Allah'a yemin ederim, cennet ehlinin her birine yemek, içmek ve cinsî münasebet hususunda yüz kişinin kuvveti verilir.
Bunun üzerine Yahudi sormaya devam etti:
- Muhakkak ki yiyen ve içen bir kimse def-i hacete mecbur olur.
- Onların ihtiyaçları derilerinden misk gibi akan terdir. Bir de bakarsın karınlan sırtlarına yapışmıştır.
Bir başka örnek ise, Hazret-i Âdem, Cennette yasak meyveyi yiyince, def-i hacet ihtiyacı hissetti. İhtiyacını giderecek yer bulamadı. Allah-u Teala, “Ya Âdem burada def-i hacet yapılmaz. Onun yeri dünyadır” buyurdu. (İ.Gazali)
Ve bir kıssa da ise şunları öğreniyoruz
Peygamber Efendimizin dedesi Abdülmuttalip bir gün Kâbe’nin yanında uyuyordu. Bir rüya gördü, rüyasında bir kişi kendisine “Ey Abdülmuttalib! Kalk, Tayyibe’yi kaz!” dedi, kayboldu. Ertesi gün, “Kalk, Berre’yi kaz!” dedi. Üçüncü günde aynı kişi, “Kalk, Mednûne’yi kaz!” emrini verdi.
Rüyanın arkası kesilmiyordu. Dördüncü gün ise, yine o kişi, “Ey Abdülmuttalib! Kalk, zemzem kuyusunu kaz!” deyince; Abdülmuttalib; “Zemzem nedir? Kuyu nerededir? Diye sordu. O zât da, “Zemzem bir sudur ki, hiç eksilmez ve dibine erişilmez. Dünyanın dört bucağından gelen hacılara kifâyet eder. Cebrâilin (a.s.) kanadıyla vurduğu yerden çıkmıştır. Allahü Teâlâ’nın İsmail Aleyhisselâm için yarattığı sudur. Susuzları kandırır. Açları doyurur. Hastalara şifa olur. Yerini bildireyim. Kurban kestikleri zaman artıklarını bir yere dökerler. Sen orada iken kırmızı gagalı bir karga gelir. Gagasıyla yeri eşer. Karganın eştiği yerde bir de karınca yuvası görürsün. İşte orası Zemzem’in yeridir.”
Ve diyoruz ki, Zemzem suyu yeryüzündeki suların en kıymetlisidir. Zemzem Cennet sularından efdaldir. Neden efdal olduğunun en güzel örneği de Miraç gecesi Cebrail (a.s.) Kâbe’nin, Hatîm denilen yerinde uyumakta olan peygamberimizin göğsünü yarıp, Kalbini Zemzem’le yıkamasıydı. Şayet Zemzem’den daha fazîletli su olsaydı; Cebrail (a.s.) Peygamberimizin kalbini onunla yıkamıştı.
Hazreti Ömer rah efendimizde zemzemin cennetten olduğunu söylediği birçok aktarımlar mevcuttur.
Ve bu örneklere son bir sözü ekleyerek reddiyemize geçmek istiyorum
Önce “peygamber ne söylemişse doğrudur” sözüne muhalif edenler iman etmemiş olarak kabul edilir. Bunu bilmek gerekir..
Onun öncesinde Yüce Allah, “Şüphesiz, âlemlere bereket ve hidayet kaynağı olarak insanlar için kurulan ilk ev (mâbed), Mekke’deki Kâbe’dir. Onda apaçık deliller, Makâm-ı İbrahim vardır. Oraya kim girerse güven içinde olur; oraya yol bulabilen insana, Allah için Kâbe’yi haccetmesi gereklidir” Ali İmran suresindeki âyetini bildirirken din alimleri buradaki , “onda apaçık deliller”den (âyâtün beyyinâttan) maksadın; Hacerül-esved, Safâ ile Merve, Fil ordusunun hezimeti, zemzem suyunun çıkması ve Zemzem Kuyusu, zemzemin içilene fayda vermesi gibi şeyleri saymışlardır. ( Kur-an’da zemzem geçmiyor diyenlere.. )
Hz. Hâcer ve İsmail (a.s.) dan beri gece gündüz çıkarılıp kullanıldığı ve her yıl milyonlarca hacının ve umrecinin hem içtiği hem de hediye olarak memleketlerine götürdükleri halde hiç azalmayan, renk ve tadı değişmeyen, her sene Berat kandilinde akşamla yatsı arası coştuğu söylenen zemzemin özelliklerini saysak, saymakla bitiremeyiz.
Örneklere bakarak aklıselim olarak düşündüğümüzde şu özellikler zemzemin bize cennetten olduğuna dair ipuçları verecektir
Bir takım insanlar zemzem için farklı görüşler sunmaktadır.
Detaylarına inmeden zemzem için kendi kıt düşünce ve görüşlerine görebir şeyler anlatmaya çalışanlar, onu bildiğimiz su gibi zannedenler onun yeryüzüne çıktığı anda ılık bir süt kıvamında olduğunu görseler orada düşünmeye başlayacaktır. Ama göremezler. Görseler akıl edemezler.
Ne diyor bu garip düşünceli inanlar
Bir tanesi, “Yüce kitabımız olan Kur'an-ı Kerim, hiç bir ayetinde "zemzem" diye bir sudan bahsetmez. Dolayısı ile Zemzem suyu gizemi, sırrı diye tüm yazılanlar aslında sonradan İslam dinine atfedilmiş uydurmalardır. Zemzem suyunun dünyada kaynağı bilinmez, kaynağı aslen cennetten gelmektedir diyerek; Zemzem gizemi, sırları vs gibi uydurmalarla insanları adeta kandırıyorlar. “ diyerek cehaletini ve körlüğünü tüm inananlara atıp “Tabir-i Caizse "Allah ile aldatıyorlar"” demekte ve zemzemin “Mekke'ye 100 km kadar uzaklıkta bulunan Taif kentindeki dağlardan gelen yağmur suları, toprak altında temizlenerek Zemzem kaynağına ulaşır. Bunda herhangi bir sır yahut keramet yoktur.“ demekte ve hatta cehaleti ile “Türkiye'nin her köyüne, dağlardan gelen sularla” kıyaslamaya çalışır. Ve böyle demekle cehaleti ve körlüğe bulanır.
Zemzem kuyusunun kapatılan girişi |
Birçok kişinin yazdıklarından esinlenen birileri de “Araştırmalar zemzemin ana damarlarından birinin kaynağının Taif kenti olduğunu söylüyor. Zemzemin kaynağını oluşturan bu ana damarlardan birisinin Taif kentini çevreleyen bu dağlara yağan yağmurlardan oluştuğu ifade edilmektedir. Nitekim bu kentin her gün yağış aldığı ve ikliminin de çok serin olduğu bilinmektedir.( ) Buraya genellikle her gün yağmur yağmaktadır. Serin bir havası vardır. Dolayısıyla bugün Mekke'ye bu kadar yakın mesafedeki Taif’in görmezlikten gelinmesinin, bütün bilimsel gerçeklerin gizlenerek hala zemzeme gizemler atfedilmesinin ve bu zemzemin kaynağının bilinmediğinin ifade edilememesinin, bilimsel bulgulara ve ilmi gerçeklere ters olduğu anlaşılmaktadır.” demektedir
Espri hayal gücüyle bir araya gelmiş ve bunlar da buna inanıyor
Hacer-ül Esvedin olduğu yerden geldiği birçok kaynaklarca söylenen zemzemin asıl kaynağını bulan ve bunun ne şekilde yeryüzüne geldiğini bilen yoktur. Olmayacaktır. Bu Allah-u Teâlâ’nın kudreti ile yeryüzüne gönderilen cennetten bir sudur ki bunun en bariz ispatı da zemzem içen birinin def-i hacet yolu ile vücuttan atamamasıdır. Zemzem içen kişi bunu ter vasıtasıyla atar. Tıpkı cennet yiyeceklerini yiyen ve Hazreti Âdem Aleyhisselam’a söylenen şekli ile “cennette def-i hacet yoktur”. Cennette ne yerse yesin insanların vücutlarını saran atıkları mis kokulu terleriyle atacaklarıdır. Ve zemzem de içildiğinde defi hacet yaptırmamasıdır.
Bunların uydurmalarına paralel bir soru sormak gerekir.
Pekala, neden Mekke’nin her yanında bulunan kuyulardan zemzem çıkmaz. Neden Kâbe’ye en yakın olan “Davudiye” adlı kuyunun suyu içilemeyecek derecede tuzlu ve acı çıkmıştır. Taifte neden zemzem yoktur. Neden sadece Kâbe yakınında zemzem var da Mekke’nin hatta Bekke dediğimiz Harem’in bir başka yerinde yoktur. Neden yeraltına kaç kat inerek yeni binalar yapıldığı halde 4000 yıllık zemzemin tadını bozacak bir karışım ortaya çıkmaz.
Asırlardır zemzemin tadı neden bozulmaz. Sormak gerekmez mi?
Sadece 47 metre derinliğindeki ufak bir kuyudan çıkan su,hac mevsimi boyunca milyonlarca hacının tüm su ihtiyacını karşılamaktadır. Bu nasıl dünyevi sudur ki zaman zaman debileri kuruyan ve unutulan nehirler gibi olmuyor.
Zemzem mucize kent Mekke’deki sayısız mucizelerden sadece bir tanesidir.
Sahabelerden İbni Ebu Cemre de (r.a.) şöyle dedi: “Peygamber Efendimiz (s.a.v.) cennetten gelen bir su ile yıkandı, çünkü Zemzem cennetten çıkan bir sudur. Yeryüzünde bulunmasının sebebi Peygamber Efendimizin (s.a.v.) yeryüzünde bulunmasının bir nimetidir.” dedi.
Nasıl ki bir takım insanlar peygamber efendimizin peygamber olmadığını iddia etmişse, Miraca yükselmesinin akıl dışı olduğunu kabul etmişse, Hacer-ül evsedin bir krater ya da göktaşı olduğunu kabul ediyorsa, ölümden sonra ahiret inancının olmadığını kabulleniyorsa hatta Allah’ı inkar ediyorsa zemzem dahil sayısız mucizeleri göremeyecek kadar kör olanlara ve zemzemin tadına, şifasına kavuşmayanların attığı iftiralara inanmayın.
Zira onlar için Efendimiz, Zemzem hakkında; “Münafıklarla bizim aramızdaki fark, onların zemzemi kana kana içmemeleridir. “ ( Kütüb-i Sitte) diye buyurmuştur.
Muhakkak doğrusunu Allah c.c bilir
Erol Kara - @dinierk
Hoş geldiniz. Fikirlerinizi paylaşmanızdan mutluluk duyarız