Hapiste olan kişiler namazı kısaltabilir ya da cem ederek kılabilir mi ?
Hapiste bulunan kişi bulunduğu yerden 80 km uzaklıkta bir yere gidiyor ve orada ne kadar kalacağını bilemiyorsa yolcunun mükellefiyeti ile yükümlüdür. Farz namazları 2 şer rekat olarak kılabilir.
Eğer ne zaman çıkacağını bilmiyorsa; çıkıncaya kadar veya onbeş günden daha fazla kalacağını öğreninceye kadar namazı kısaltır.
Şayet onbeş günden fazla kalacağını biliyorsa ve belirli bir süre hapis cezası verilmişse bu durumda fıkıh alimlerinin cumhuruna göre yolculuk hükümleri geçerli değildir.
Yolculuk ruhsatını meşru kılan süre ise fıkıh cumhuruna göre yaklaşık 80 km’dir. Her kim bu mesafede veya daha uzak bir yere yolculuk yaparsa mestleri üç gün boyunca mesh etmesi, namazları kısaltması, cem’ etmesi ve ramazanda orucu yemek gibi ruhsatları kullanabilir.
Ancak işi ne zaman biteceğini bilmeyen bir yolcu ve ikameti için belirli bir süre belirlenmeyen kimse için ikamet süresi uzasa bile yolculuk ruhsatını kullanabilir.
Mahkumların Cuma namazı kılma hali
Hapiste koğuşunda kapalı olanlara Cuma namazı farz değildir. Ancak hapishane mescidinde kılmaları mümkünse vacip olur. Her koğuş sakini, beş farzı cemaatla kılar.
Ancak hapishanenin mescidi var ve Cuma namazı kılınıyorsa o zaman cemaata tabi olabilir izin verilmediği takdirde ona vacip olmaz ve öğlen namazı olarak kılar. Her koğuş sakinleri beş vakit namazlarını cemaatla kılarlar.
Şayet tutuklu olanlar hakkında hüküm verilmiş olup hapishanelerde istikrarlı bir şekilde ikamet ediyorlarsa, bu durumda onların durumu ikamet edenlerin hükmündedir. Namazı kısaltamaz ve cem’ edemezler, ramazanda oruçlarını yiyemezler. Ancak namazlarını cemaatla kılarlar yönetim izin verdiğinde cumayı kılabilirler.
Cezaevinde mahkûm olan şahsın cuma namazını kıldırması caiz midir?
Cezaevindeki mahkûmlar cuma namazı kılmakla mükellef değildir (İbn Âbidîn, Reddü’l-muhtâr, III, 28-29). Cezaevi şartlarında cuma namazı kılma imkânı bulamayan kimseler, cuma namazı kılmadıkları için günahkâr olmazlar. Ancak öğle namazını kılmakla yükümlüdürler. Cuma namazı kılma imkânı bulmaları hâlinde, mahkûm olan bir şahsın cuma namazı kıldırması caizdir.
Şâfiî mezhebine göre Cuma namazı kılınan yerin herkese açık olması (izn-i âm) şartı bulunmadığından (Gazzâlî, el-Vasît, II, 65) cezaevindekiler kırk kişi olmaları ve imkân bulmaları hâlinde cuma namazını kılmakla mükellef olurlar. Bu durumda da içlerinden birinin imamlık yapması caizdir (Remlî, Nihâyetü’l-muhtâc, II, 287).
Şayet hapis yatan kişiler, yarın nerede olacaklarını bilmez durumundalar ise, hapis yönetimi onları sürekli şehirden şehire taşıyorsa söz konusu kişiler yolculuk ruhsatına tabi olup onlara namazı kısaltmak ve cem etmek caizdir.
Tüm tutsak mazlum Müslümanların esaretten kurtulmalarını yüce Allahtan dileriz.
En iyisini Allah bilir.
Eğer ne zaman çıkacağını bilmiyorsa; çıkıncaya kadar veya onbeş günden daha fazla kalacağını öğreninceye kadar namazı kısaltır.
Şayet onbeş günden fazla kalacağını biliyorsa ve belirli bir süre hapis cezası verilmişse bu durumda fıkıh alimlerinin cumhuruna göre yolculuk hükümleri geçerli değildir.
Yolculuk ruhsatını meşru kılan süre ise fıkıh cumhuruna göre yaklaşık 80 km’dir. Her kim bu mesafede veya daha uzak bir yere yolculuk yaparsa mestleri üç gün boyunca mesh etmesi, namazları kısaltması, cem’ etmesi ve ramazanda orucu yemek gibi ruhsatları kullanabilir.
Ancak işi ne zaman biteceğini bilmeyen bir yolcu ve ikameti için belirli bir süre belirlenmeyen kimse için ikamet süresi uzasa bile yolculuk ruhsatını kullanabilir.
Mahkumların Cuma namazı kılma hali
Hapiste koğuşunda kapalı olanlara Cuma namazı farz değildir. Ancak hapishane mescidinde kılmaları mümkünse vacip olur. Her koğuş sakini, beş farzı cemaatla kılar.
Ancak hapishanenin mescidi var ve Cuma namazı kılınıyorsa o zaman cemaata tabi olabilir izin verilmediği takdirde ona vacip olmaz ve öğlen namazı olarak kılar. Her koğuş sakinleri beş vakit namazlarını cemaatla kılarlar.
Şayet tutuklu olanlar hakkında hüküm verilmiş olup hapishanelerde istikrarlı bir şekilde ikamet ediyorlarsa, bu durumda onların durumu ikamet edenlerin hükmündedir. Namazı kısaltamaz ve cem’ edemezler, ramazanda oruçlarını yiyemezler. Ancak namazlarını cemaatla kılarlar yönetim izin verdiğinde cumayı kılabilirler.
Cezaevinde mahkûm olan şahsın cuma namazını kıldırması caiz midir?
Cezaevindeki mahkûmlar cuma namazı kılmakla mükellef değildir (İbn Âbidîn, Reddü’l-muhtâr, III, 28-29). Cezaevi şartlarında cuma namazı kılma imkânı bulamayan kimseler, cuma namazı kılmadıkları için günahkâr olmazlar. Ancak öğle namazını kılmakla yükümlüdürler. Cuma namazı kılma imkânı bulmaları hâlinde, mahkûm olan bir şahsın cuma namazı kıldırması caizdir.
Şâfiî mezhebine göre Cuma namazı kılınan yerin herkese açık olması (izn-i âm) şartı bulunmadığından (Gazzâlî, el-Vasît, II, 65) cezaevindekiler kırk kişi olmaları ve imkân bulmaları hâlinde cuma namazını kılmakla mükellef olurlar. Bu durumda da içlerinden birinin imamlık yapması caizdir (Remlî, Nihâyetü’l-muhtâc, II, 287).
Şayet hapis yatan kişiler, yarın nerede olacaklarını bilmez durumundalar ise, hapis yönetimi onları sürekli şehirden şehire taşıyorsa söz konusu kişiler yolculuk ruhsatına tabi olup onlara namazı kısaltmak ve cem etmek caizdir.
Tüm tutsak mazlum Müslümanların esaretten kurtulmalarını yüce Allahtan dileriz.
En iyisini Allah bilir.
Erol Kara tarafından @Dinierk için derlenmiştir.
Hoş geldiniz. Fikirlerinizi paylaşmanızdan mutluluk duyarız