Mimar Sinanın Kendi Adına Yaptırdığı Mescid, Fakirin Mescidi
Cumartesi, Kasım 02, 2024
0
Bu kez yolumuz Fatih Vatan Caddesi üzerinde bugün Gelirler Müdürlüğünün ve İstanbul Emniyet Genel Müdürlüğünün binaları arasından Hırka-ı Şerif'in muhafaza edildiği meşhur Hırka-ı Şerif Camine götüren yol üzerinde, Sarı Nasuh ile Korkut Ata sokakları arasında kenarda, çukurda, bir çocuk parkının gölgesinde kalmış bir mescide düştü.
Osmanlı İmparatorluğunun sahip olduğu toprakların dört bir yanında binlerce eser meydana getiren Mimar Sinan'ın bir kez, sadece bir kez kendi adına yaptırdığı bir mescidden bahsedeceğiz.
O mescid yazımızda dile getirmeye çalışacağımız dünün mescid, bugünün camisidir.
Belki, bir çok İstanbullunun haberinin dahi olmadığı cami Akşemseddin Mahallesindeki mescidin üzerinde tarih kitabe yok ise de mescid, Mimar Sinan tarafından kendi hayratı olarak yapılmıştır.
Günümüzde Mimar Sinan Cami olarak bilinmektedir.
Mescid, “Yenibahçe yakınında bu aciz kulun mescidi”“bu fakir-ül hakirin mescidi” “Yenibahçe kurbinde bâlâdaki hayratları bina iden Mi’mar Sinan b. Abdülmennan mescidi” isimleriyle bir çok eserde adı geçen mescid zaman içerisinde yangın ve deprem gibi tabii âfetlerden zarar görmüş, en büyük zararı ise, 1918 Fatih Yangını’nda tamamen yanmış; yangından sadece minaresi ve duvarları kurtulabilmiştir.
Fakat ne yazık ki bu şekilde yıllarca bakımsız kalan mescidin bir süre sonra duvarları da temel hizasına kadar indirilmiştir. 1950’li yıllardan itibaren İstanbul’un gecekondu istilasına uğramasıyla mescidin içine de gecekondular yapılmaya başlamış ve bu gecekondular birkaç yıl sonra iki katlı beton evlere dönüşmüştür.
Prof. Dr. Semavi Eyice’nin gayretleri ile mescid ve arazisi 1976 yılında Vakıflar İdaresi tarafından ihya edilerek tekrar ibadete açılan bina, eski temeller üzerine yeniden inşa edilmiştir.
Mimar Sinan, kendi imkânları ile inşasını gerçekleştirdiği bu mescid için bir de vakıf tesis ederek içinde sundurma, köşk, havuzlar ve akarsuyun bulunduğu, mescide bitişik bir bostanı, çok sayıda ev, dükkân ve 300.000 gümüş akçe vakfedip geliriyle “kıyamete kadar” yaşatılmasını ve kendisinden sonra başmimar olacakların evkafına nezaret etmesini şart koşmuştur. Ayrıca vakfiyesinin vazife kısmında mescidde imamlık yapacak kişiye namaz kıldırması için günde 3 akçe ve her gün Yâsîn okuyup sevabını vâkıfın ruhuna bağışlaması için de 1 akçe verilmesini istemiştir.
Mimar Sinan Mescidi’nin tek farkedilen kısmı,minaresidir,diyebiliriz. Sinan’ın kendisine has dehasının eseri olan bu minare baca şeklindedir. Minarenin pabuç ve kürsü kısımları yok. Dıştan sekizgen köşeli bir plana sahip olan minare 10 metre yüksekliğinde imiş.. Gövde bitim noktasında “ezan köşkü” denilen sekiz adet ezan penceresi bulunmaktadır.
Erol Kara @dinierk için derledi
Hoş geldiniz. Fikirlerinizi paylaşmanızdan mutluluk duyarız