
Ramazan'ın ortasına geldiğimiz bugünlerde müminlerin gönüllerine yeni bir heyecan düşmeye başladı. İtikaf.. Ramazan ayının son 10 gününde insanın kendini bulmasına yarayan bir ibadet şekli İtikaf..
İ'tikaf sözlükte, ''kendi kendisini bir yerde bekletme, engelleme ve bir şeye yönelip ona devam etme'' mânâlarına gelir.
Terim olarak da, bir camide veya cami hükmünde olan bir yerde niyetli olarak bir müddet beklemek demektir.
İ'tikâfa girene "mu'tekif veya akif" denir.
İ'tikaf, erkek için, ezan okunup, kamet getirilen, yani cemaatle beş vakit namaz kılınan cami içinde; kadın için ise, evinin namaz için tahsis ettiği bir odasında veya odasının bir köşesinde i'tikaf niyetiyle bir süre beklemek ve oturmaktır.
HÜKMÜ
İ'tikaf Kur'ân-ı Kerîm'le ve Hz. Peygamber'in (sav) bizzat yaptığı bir ibadettir.
Kur'ân-ı Kerîm'de: "Siz mescidlerde i'tikaf halinde iken - ne gece, ne gündüz- kadınlarınıza asla yaklaşmayınız. Bunlar Allah'ın sınırlarıdır; onlara yaklaşmayın." (Bakara: 187) buyurulmuştur.
Bu ayet-i kerime, i'tikafın bir ibadet ve Allah'a manen yaklaşma vesilesi olduğunun bir delili sayılmaktadır. Ayrıca: "Evimi ziyaret edenler, ibadet için kalanlar, rükû ve secde edenler için temiz tutun, diye İbrahim ve İsmail'e emir verdik" (Bakara: 125) mealindeki ayet-i kerimede geçen "Ve'l-akifine-İbadet için kalanlar" ifadesinden ve Hz. Zekeriyya ve Meryem (as) kıssaları hakkındaki ayet-i kerimeden (Al-i İmran: 37vd.) i'tikafın eski hak din ve şeriatlerde de yeri bulunduğuna delil getirilmektedir.
Başta Hz. Aişe (ra) olmak üzere birçok Sahabi, Resûlullah Efendimiz'in (sav), Ramazan'ın son on gününü mescidde i'tikafla geçirdiğini rivayet ederler.
Bu süre içerisinde Resûlullah (sav) ibadet için daha fazla vakit ayırırdı. Her zamankinden daha fazla Kur'ân okur ve dua ederdi. Ayrıca aile fertlerini de ibadet etmeleri İçin uyandırırdı. Hz. Peygamber'in (sav) bu âdeti, Mcdine-i Münevvere'ye teşriflerinden itibaren mübarek ömrünün sonuna kadar devam etmiştir.(1)
Ancak bir defasında mü'minlerin annelerinden Hz. Aişe, Hz. Hafsa ve Hz. Zeyneb'in (Allah onlardan razı olsun) dahi gelip Mescid-i Saadette birer çadır kurarak i'tikafa girmeleri üzerine Resûlullah (sav) bunları nehyetmiş ve kendisi de o sene Ramazan'da i'tikafı terkederek tâ Şevval ayının ilk on gününde i'tikaf etmişti.
Mü'minlerin anneleri olan Hz. Peygamber'in hanımları, Resûlullah'ın vefatından sonra da, Ramazan'ın son on gününde evlerinde i'tikâfa devam etmişlerdir.
Fıkıh alimleri yazdıkları kitaplarda oruç bölümünden hemen sonra i'tikaf bölümüne yer verirler. Bunu yaparken Kur'ân-ı Kerîm'e uyarlar. Çünkü yukarıdaki ayet-i kerimede de görüldüğü gibi Kur'ân, orucu zikrettikten sonra i'itikaftan söz etmiştir.
Oruçtan sonra i'tikaftan söz etmesi, i'tikafın özellikle oruçlu olarak yapılmasına dikkatleri çekmek, ya da Hz. Peygamber'in (sav) uygulamasında görüldüğü gibi Ramazan ayının son günlerinde i'tikafa girmeye teşvik etmek içindir.(4)
İ’TİKAFIN ÇEŞİTLERİ
İ'tikaf, vacib, sünnet-i-müekkede ve müstehap olmak üzere üç çeşittir.
Vacib i'tikaf: Adamak suretiyle yapılan i'tikaftır.
Bir kimse bir şarta bağlamadan, "Allah rızası için on gün i'tikafa girmek üzerime borç olsun" veya bir şarta bağlayarak, "Falan işim olursa Allah rızası için on gün i'tikafa gireyim" diye adakta bulunsa i'tikafa girmesi vacip olur. Fakat bu adağını sadece içinden geçirmesi yeterli değildir. Adağın kesinleşmesi için dil ile söylenmesi şarttır.
Müekked Sünnet olan i'tikaf: Ramazan'ın son on gününde i'tikafa girmek kifaye türünden müekked sünnettir. Bu sünneti canlı tutmak müslümanların görevidir. Bazı müslümanların yerine getirmesiyle diğer müslümanların üzerinden mesuliyet kalkar. Fakat bir yerde hiç kimse i'îikafa girmezse herkes bu sünnete ittiba feyzinden mahrum olur.
Müstehab i'tikaf: Herhangi bir zamanda camiye giren bir kimsenin niyet ederek yaptığı i'tikaftır. Bunun belirli bir vakti yoktur. Mesela namaz için camiye gelen bir kimse, i'tikafa niyet etse, camide bulunduğu süre içinde i'tikafta sayılır.
İ'TİKAFIN SAHİH OLMASININ ŞARTLARI
* İ'tikafa giren kimsenin aklı başında ve temiz olması gerekir. Deliler, ay başı halindeki kadınlar ve cünüp olanlar i'tikafa giremezler.
* İ'tikaf için cami veya cami hükmünde olan bir ibadet mahallinde ibadet maksadıyla kalmaya niyet etmek de şarttır. Niyet etmeden camide beklemekle i'tikaf sünneti yerine getirilmiş olmaz. İ'tikaf için kalb ile niyet etmek yeterlidir. Fakat ayrıca dil ile de söylemek daha güzeldir.
* İ'tikafa girilen yer, her vakit cemaatle namaz kılınan bir mescid veya cami olmalıdır. Büyük camilerde i'tikafa girmek ise daha faziletlidir. Kadınlar da evlerinin bir odasını veya bir köşesini mescid haline getirerek orada i'tikafa çekilebilirler. Vacib olan i'tikafa giren bir kadın tabii ve zaruri ihtiyaçlarının dışında oradan çıkamaz.
* Vacib olan i'tikafta oruçlu bulunmak. Bu, Hanefi mezhebine göredir. Şafiilere göre ise, vacib olan itikatta da oruçlu olmak şart değildir.
İ'TİKAFIN ÂDÂBI
* İ'tikafı Ramazan'ın son on gününde, mümkünse Mescid-i Haram, Mescid-i Nebevi, Mescid-i Aksa'da veya cemaati kalabalık olan diğer camilerden birinde yapmak.
* İ'tikafta bulunan kimsenin Kur'ân-ı Kerîm'i tilavet etmek, Hadis-i Şerifleri, Peygamberlerin hayatlarını okumak, dinî meseleleri öğrenip öğretmek veya dinî eserler yazmakla vakit geçirmesi.
* Hak ve hayırlı sözlerden başkasını konuşmamak. Günah olmayan şeyleri konuşmasında bir sakınca yoktur. İbadet niyetiyle hiç kimse ile konuşmamak ise mekruhtur.
* İ'tikafa giren kimsenin güzel elbiseler giymesi ve güzel kokular sürünmesi.
İ'TİKAFI BOZAN VE BOZMAYAN ŞEYLER
* Vacib olan bir i'tikafta bulunan kimsenin i'tikaf süresince erkekse camide, kadınsa evinin mescid olarak ayırdığı kısmında bulunması gerekir. İster kasden, isterse hataen, özürsüz olarak bir süre için i'tikaf yerinden dışarı çıkmak i'tikafı bozar.
* Hasta ziyareti için, cenaze namazı ve defni için, şahidlikte bulunmak için dışarı çıkılması da vacip olan i'tikafa manidir. Ancak adanan bir i'tikafta, hasta ziyareti ve cenaze defninde bulunmak önceden şart koşulmuşsa, bunları yapmak i'tikafı bozmaz.
* Tuvalet ihtiyacını gidermek, abdest almak ve gusletmek için i'tikaf yerinden çıkmak i'tikafı bozmaz. İ'tikafta olan kimsenin can ve mal emniyeti ortadan kalkarsa, oradan çıkıp başka bir camiye gitmesi de i'tikafa zarar vermez.
* Sünnet veya müstehab olan i'tikaflarda ise, ister zaruri olsun, isterse olmasın mescidin dışına çıkmakla i'tikaf bozulmaz.
* İ'tikafa giren kimsenin, eşi ile cinsi münasebette bulunması, onu öpmesi ve okşaması haramdır ve i'tikafı bozar. Nitekim Kur'ân-ı Kerîm'de "Mescidlerde i'tikafta olduğunuz zamanlarda hanımlarınıza yaklaşmayınız" buyrulur.
* İhtilam olmak i'tikafı bozmaz.
* Birkaç gün süren bayılma veya delirme halleri itikafı bozar.
Hoş geldiniz. Fikirlerinizi paylaşmanızdan mutluluk duyarız