Sitemizde aramak istediğiniz konuyu
                                      "

DiniErk - Doğru Dini Bilgi

Hazreti Cabir Cami Ziyaretçilerini Bekliyor


İstanbul Fatih Ayvansaray Mahallesi Çember Sokağı’nda bulunan ve içinde Ebû Eyyûb el-Ensârî’nin alemdarı olduğu kabul edilen Câbir b. Abdullah (veya Câbir b. Semüre) el-Ensârî’nin ( Allah ondan razı olsun ) makamı bulunduğundan dolayı Hazreti Câbir Camii de denilen Atik Mustafa Paşa Camii ya da Koca Mustafa Paşa Cami olarak da adlandırılan yapı restore sonrası ziyaretçilerini bekliyor.Birkaç yıl süren son restorasyon çalışmasından sonra tekrar 6 Mayıs 2024 'te ibadete açılan cami eskisine oranla daha bir ferah olmuş.
Bununla birlikte Hazreti Cabir'in kabri perdelerle kapatılarak cemaatin namaz kılarken dikkatini dağıtmasına da engel olmuş. Ayrıca cami olmadan önceki kiliseinni duvarları da duvarlarda görünür hale getirilmiş.
Bu arada kiliseden döndürülen camide bulunan kabirde Hazreti Cabir'e adet bir vücut bulunmamaktadır. İstanbul'da sadece iki sahabenin gerçek anlamda kabri bulunduğunu daha önce yazmıştık. O nedenle makam kabir olarak bilinmesinde fayda vardır. 
Bir rivayete göre Cabir (rah) İstanbul’un Fethine katıldığı sırada bu kiliseyi ziyaret ettiği ve burada da namaz kıldığı çok bilinen bir rivayettir. Daha sonra 2. Mahmut tarafından da sandukası yapılmış ve üzerine kendi tuğrası konulmuştur..
Bir başka anekdota göre de,  cami II. Bayezid ‘in sadrazamı olan ve1512’de Yavuz Sultan Selim’in idam ettirdiği Koca Mustafa Paşa tarafından camiye çevrildiği kayıtlardan anlaşılmaktadır.

İSA AS HATIRASI OLAN CAMİ
Bir rivayete göre I.Leon döneminde (457-474) Galbios ve Kandidos adlarında iki patrik Kudüs’ü ziyaretlerinde bir Yahudinin evinde bulunduğunu öğrendikleri Meryem’in elbisesini (mafarion) çalarak 458’e doğru Constantinapolis’e getirirler. Daha sonra bugünkü Ayvansaray (Blaherna) semtinde havari Petros ve Markos adlarına bir kilise yaptırarak bu kutsal elbiseyi küçük bir yapı olan bu kiliseye koyarlar. Fakat İmparator bunu öğrenince daha büyük olan Blaherna Kilisesi’ni inşa ettirerek, elbiseyi oraya taşıtır. Bu eşyanın oraya konulmasının hatırası için her yıl 2 Temmuz günü büyük tören yapılıyormuş.
Caminin dışında bulunan, yekpare mermerden oyulmuş bir vaftiz teknesi 1922’de Arkeoloji Müzesi’ne taşınmıştır. 1957’de Amerikan Bizans Enstitüsü, binanın güney cephesinde badana tabakası altında fresko tekniğinde yapılmış bazı aziz resimlerine rastlamışlardır. Bunlardan ikisi hekim asıllı azizlerden Ayios Kosmas ve Ayios Damianos olarak teşhis edilmiştir. Diğeri ise melek Mikael’dir.

GÜNEŞ SAATİ OLAN CAMİ
Caminin duvarında bir güneş saati vardı. Güneş saatleri güneş hareketlerine göre tasarlandığı için genellikle güney duvarlarda görülmektedir. Dörtgen bir mermer levhadan imal edilmiş olan bu güneş saatinin üst kenarında 1073 te (1662) Mehmet Efendi tarafından imal edildiğini ve Hacı Oruç Ağanın hayratı olduğu Arapça yazılmaktadır.
Caminin apsisinin sağ tarafındaki hücre, bir türbe şekline sokularak, buraya konulmuş olan hatla yazılı bir levhada buranın Hazret-i Cabir’in kabri olduğu bildirilir. Bu bölmenin kapısı üstünde de “Haza merkad-i Cabir bin Abdullahü’l Ensari” yazısı vardır. 
Restorasyon sonrasında Vakıflar genel Müdürlüğünden yapılan açıklama "Restorasyon çalışmaları çerçevesinde Bizans mimarisine ait çini, mermer ve sütunların yanı sıra cehennem tasvirlerinin yer aldığı fresklerin keşfedildiği yapının zemini camla kaplanarak adeta müzeye çevrildi. Halısı kaldırıldıktan sonra ortaya çıkan cam zeminin altına döşenen ışıklandırma sistemiyle, Bizans ve Osmanlı tarihine ışık tutan eserler sergileniyor." denilse de ibadet ve ziyaret amaçlı girdiğimiz camide böyle bir görselle karşılaşmadık. 



Hz. Cabir bin Abdullah El-Ensârî Rahmetullah Aleyh Kimdir

Cabir bin Abdullah'ın babası, İkinci Akabe Biatı'nda bulunarak İslam'a girmiştir. Cabir bu sırada henüz 18-19 yaşlarında bulunuyordu. Bedir ve Uhud savaşlarına katılmak istediyse de babası ona engel olmuştur.
Cabir'in babası Abdullah, Uhud Savaşı'nda şehit düştü. Cabir bu konuda şunları söylemiştir: "Babam Uhud'da şehit edildi. Kız kardeşim bana bir deve vererek: "Git babanı bu deve ile taşı, onu Selemeoğullarının kabristanına defnet." dedi. Ben birkaç kişi ile savaş alanına gittim. Benim oraya varış haberim Allah Rasulü'ne (s.a.v.) ulaşınca, beni yanına çağırttı. Allah Rasulü o sırada Uhud'da bulunuyordu. Şöyle buyurdu: "Nefsim kudret elinde olan Allah'a yemin olsun ki, Abdullah da ancak kardeşleri (Uhud şehitleri) ile birlikte gömülecektir. Bunun üzerine babam arkadaşları ile birlikte Uhud'a defnedildi.
Hazreti Cabir, Allah Rasulü'nden 1500 hadis rivayet etmiştir. Kabri, Ayvansaray, Çember Sokak, No.2'de, Cabir Camii'nin içinde, mihrabın sağ tarafında bulunmaktadır.

















Yorum Gönder

0 Yorumlar
*Yorumlar Editör tarafından incelenmekte olup, spam mesajlar dikkate alınmaz. Engellenir.*