
Mesciddeydim, biri bana taş attı. Baktım Ömer İbni'l-Hattâb radıyallahu anh. Yanına varınca bana:
- Git şu iki kişiyi bana getir! dedi. Gidip adamları getirdim. Onlara:
- Nerelisiniz? diye sordu.
- Tâifliyiz, dediler. Bunun üzerine:
- Eğer Medineli olsaydınız, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'in mescidinde sesinizi yükselttiğiniz için canınızı yakmıştım, dedi. (Buhârî, Salât 83
Hz. Ömer'in mescidde yüksek sesle konuşan iki kişiyi, nasıl sorguladığını, Tâifli yani bir anlamda taşralı olduklarını öğrenince ikaz etmekle yetindiğini görmekteyiz. Bu olayda iki nokta dikkat çekicidir. Birincisi Hz. Ömer'in, olayı bize nakleden Sâib İbni Zeyd'i, seslenerek değil, küçük bir çakıl taşı atarak yanına gelmesini sağlaması ve gidip gürültü yapan kişileri kendisine getirmesini emretmesi...
Burada Hz. Ömer, önce kendisi mescidin sükûnetini bozmamaya dikkat ediyor. Yanına getirttiği kişileri de kısa bir soruşturmadan sonra, Medineli olmadıklarını anlayınca sözlü olarak uyarmakla yetiniyor. "Eğer Medineli olsaydınız, yüksek sesle konuşmanızdan dolayı canınızı yakacaktım" demek suretiyle, mescitte yüksek sesle tartışılmayacağını, konuşulmayacağını öğrenmiş olması gerekenlerin, bu konudaki ihmallerinin kabul edilemez olduğunu bildirmektedir.
Mescitte her an namaz kılan, Kur'an okuyan, zikir ile meşgul olan insanlar bulunabilir. Bu insanları rahatsız edecek şekilde gürültü yapmak yasaklanmıştır. İbadetle, Kur'an okumakla meşgul olan kimse olmasa bile yine de mescitte gürültü yapmak yasaktır. Çünkü mabetler, sokak çığırtkanlıklarının sergileneceği yerler değildir.
Esasen Kur'an okurken ve zikir yaparken dahi mescitte gereksiz yere sesi yükseltmek hoş karşılanmamaktadır. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem mescidde itikâfta iken, sahâbilerin yüksek sesle Kur'an okuduklarını duymuş, perdeyi kaldırıp "“Dikkatli olun, her biriniz Rabbine münâcâtta bulunuyor. (O’nunla baş başa ve gizlice konuşuyor) Birbirinizi kesinlikle rahatsız etmeyin! (Kur’ân) okurken veya namazda, biriniz sesini diğerinin sesi üzerine yükseltmesin!”[ Ebû Dâvûd, Tatavvu, 25/1332]!" uyarısında bulunmuştur. Bir başka rivayette de "Okurken birbirinize karşı sesinizi yükseltmeyin!" buyurmuştur (bk. İbni Mâce, Mesâcid 5).
Abdullah İbni Mes'ûd radıyallahu anh de mescidde yüksek sesle salavât getirip, "lâ ilahe illallah" diye tehlil getiren bir gruba rastlamış ve onlara "Biz Resûlullah zamanında böyle şey yapmazdık. Siz bid'atçisiniz!" diye çıkışmıştır (bk. el-Menhelü'l-azbi'l-mevrûd, IV, 89).
Muhtelif fıkıh kitaplarında mescidde namaz kılmakta olanın zihnini meşgul edecek şekilde yüksek sesle Kur'an okumanın haram olduğuna bile işaret edilmektedir. Hatta imamın sesini gereğinden fazla yükseltmesi bile hatalı görülmektedir.
Bütün bunlar cami ve mescidlerde Kur'an okurken ihtiyaç olmadığı halde sesi yükseltmenin, yüksek sesle zikir yapmanın, bağırıp çağırmanın câiz olmadığını, bid'at olduğunu ortaya koymaktadır. Hele hele büyük gruplar halinde üstelik bazı çalgı âletleri eşliğinde yüksek sesle zikir yapıyoruz diye mescidlerde gösteri yapmaya kalkışmak tamamen yersiz bir tavır ve bid'attır.
Aynı şekilde gereksiz yere boğazını patlatırcasına bağıran vâizler, hatipler mevlidhanlar, korolar ve okuyucular, rahmetli bir düşünürümüzün ifadesiyle söyleyecek olursak tüm "mabed artistleri" ne yaptıklarını bir iyice düşünmek ve kendilerine kesinlikle çeki - düzen vermek zorundadırlar. Murakıplık hizmetlerinin bu yönlere kaydırılması, herhalde cami hizmetlerinin mescidlere yakışır bir şekilde icra edilmesini sağlayacaktır.
Yıllarca camiye cemaata devam edip de camiye nasıl girilir, nasıl çıkılır ve camide nasıl davranmak gerekir bunu öğrenmemiş olanların kulakları çınlasın.. Tabiî bu tür cemaati olan cami imamlarının ve görevlilerinin de...Kaynak: Riyazüs Salihin, ( tıklayınız)
Bazı insanlar, camide günah içermeyen dünyalık şeylerin konuşulmasını yasaklarlar. Bu doğru değildir, eğer konuşması bir namaz kılanı veya Kur’ân okuyanı rahatsız etmiyorsa. Peygamber Efendimiz bir keresinde geceleyin sahabeler ile birlikte camideydi ve sahabeler Peygamber Efendimizin davetinden önce hasıl olan şeylerden bahsettiler ve gülüştüler. Peygamber Efendimiz de tebessüm etti.
Cami dışı haram olan konuşma, camide de haramdır, mesela gıybet gibi.
Öyleyse bazı insanların Peygamber Efendimize iftira edip, ona atfettikleri şu sözden sakının:
Mescitte her an namaz kılan, Kur'an okuyan, zikir ile meşgul olan insanlar bulunabilir. Bu insanları rahatsız edecek şekilde gürültü yapmak yasaklanmıştır. İbadetle, Kur'an okumakla meşgul olan kimse olmasa bile yine de mescitte gürültü yapmak yasaktır. Çünkü mabetler, sokak çığırtkanlıklarının sergileneceği yerler değildir.
Esasen Kur'an okurken ve zikir yaparken dahi mescitte gereksiz yere sesi yükseltmek hoş karşılanmamaktadır. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem mescidde itikâfta iken, sahâbilerin yüksek sesle Kur'an okuduklarını duymuş, perdeyi kaldırıp "“Dikkatli olun, her biriniz Rabbine münâcâtta bulunuyor. (O’nunla baş başa ve gizlice konuşuyor) Birbirinizi kesinlikle rahatsız etmeyin! (Kur’ân) okurken veya namazda, biriniz sesini diğerinin sesi üzerine yükseltmesin!”[ Ebû Dâvûd, Tatavvu, 25/1332]!" uyarısında bulunmuştur. Bir başka rivayette de "Okurken birbirinize karşı sesinizi yükseltmeyin!" buyurmuştur (bk. İbni Mâce, Mesâcid 5).
Abdullah İbni Mes'ûd radıyallahu anh de mescidde yüksek sesle salavât getirip, "lâ ilahe illallah" diye tehlil getiren bir gruba rastlamış ve onlara "Biz Resûlullah zamanında böyle şey yapmazdık. Siz bid'atçisiniz!" diye çıkışmıştır (bk. el-Menhelü'l-azbi'l-mevrûd, IV, 89).
Muhtelif fıkıh kitaplarında mescidde namaz kılmakta olanın zihnini meşgul edecek şekilde yüksek sesle Kur'an okumanın haram olduğuna bile işaret edilmektedir. Hatta imamın sesini gereğinden fazla yükseltmesi bile hatalı görülmektedir.
Bütün bunlar cami ve mescidlerde Kur'an okurken ihtiyaç olmadığı halde sesi yükseltmenin, yüksek sesle zikir yapmanın, bağırıp çağırmanın câiz olmadığını, bid'at olduğunu ortaya koymaktadır. Hele hele büyük gruplar halinde üstelik bazı çalgı âletleri eşliğinde yüksek sesle zikir yapıyoruz diye mescidlerde gösteri yapmaya kalkışmak tamamen yersiz bir tavır ve bid'attır.
Aynı şekilde gereksiz yere boğazını patlatırcasına bağıran vâizler, hatipler mevlidhanlar, korolar ve okuyucular, rahmetli bir düşünürümüzün ifadesiyle söyleyecek olursak tüm "mabed artistleri" ne yaptıklarını bir iyice düşünmek ve kendilerine kesinlikle çeki - düzen vermek zorundadırlar. Murakıplık hizmetlerinin bu yönlere kaydırılması, herhalde cami hizmetlerinin mescidlere yakışır bir şekilde icra edilmesini sağlayacaktır.
Yıllarca camiye cemaata devam edip de camiye nasıl girilir, nasıl çıkılır ve camide nasıl davranmak gerekir bunu öğrenmemiş olanların kulakları çınlasın.. Tabiî bu tür cemaati olan cami imamlarının ve görevlilerinin de...Kaynak: Riyazüs Salihin, ( tıklayınız)
Bazı insanlar, camide günah içermeyen dünyalık şeylerin konuşulmasını yasaklarlar. Bu doğru değildir, eğer konuşması bir namaz kılanı veya Kur’ân okuyanı rahatsız etmiyorsa. Peygamber Efendimiz bir keresinde geceleyin sahabeler ile birlikte camideydi ve sahabeler Peygamber Efendimizin davetinden önce hasıl olan şeylerden bahsettiler ve gülüştüler. Peygamber Efendimiz de tebessüm etti.
Cami dışı haram olan konuşma, camide de haramdır, mesela gıybet gibi.
Öyleyse bazı insanların Peygamber Efendimize iftira edip, ona atfettikleri şu sözden sakının:
“Camide konuşmak, ateşin kömürü yok ettiği gibi, iyi amelleri siler.”
Bu yalandır ve kesinlikle Peygamber Efendimizin bir hadisi değildir.
Çokça susmak iyidir, hayırlı şeylerde hariç. Bu cami içerisi için ve cami dışı için de geçerli.
Çokça susmak iyidir, hayırlı şeylerde hariç. Bu cami içerisi için ve cami dışı için de geçerli.
Derleme Erol Kara - @dinierk
Hoş geldiniz. Fikirlerinizi paylaşmanızdan mutluluk duyarız