
İnsanlar Bizi Övünce Nasıl Tepki Vermeliyiz?
Maliki mezhebi alimlerinden Şeyh Ahmed İbn Ataillah es-Sekandari meşhur eseri Hikmetli Sözler'de şöyle diyor:
"İnsanlar sizin hakkınızda varsaydıkları şeyler için sizi övdüklerinde, kendiniz hakkında kesinlikle bildikleriniz için kendinizi suçlayın".
"İnsanlar sizin hakkınızda varsaydıkları şeyler için sizi övdüklerinde, kendiniz hakkında kesinlikle bildikleriniz için kendinizi suçlayın".
En cahil kişi, kendisi hakkında gerçekten bildiklerini inkar eden ve başkalarının kendisi hakkında varsaydıklarına inanan kişidir.
Yüce Allah'a doğru yolculuk ederken birçok sınava tabi tutulacağız. Bu sınavlardan biri, insanların bizim hakkımızdaki varsayımları nedeniyle bizi övmesiyle ilgilidir. Bir kimsenin gözüne girmek, gücünden yararlanarak menfaat sağlamak gibi ahlak dışı maksatlarla onda bulunmayan güzel nitelikleri sayarak övmek İslam ahlakına aykırıdır ve menedilmiştir.
Yüce Allah'a doğru yolculuk ederken birçok sınava tabi tutulacağız. Bu sınavlardan biri, insanların bizim hakkımızdaki varsayımları nedeniyle bizi övmesiyle ilgilidir. Bir kimsenin gözüne girmek, gücünden yararlanarak menfaat sağlamak gibi ahlak dışı maksatlarla onda bulunmayan güzel nitelikleri sayarak övmek İslam ahlakına aykırıdır ve menedilmiştir.
Bu hikmetli söz şu soruyu cevaplıyor:
İnsanların övgülerine nasıl tepki vermeliyiz?
İnsanların övgüsü ciddi bir tehlikedir.
İnsanların övgüsü ciddi bir tehlikedir.
Bir adamı medh eden ve övgüsünde aşırı laflar sarf eden kimsenin söylediklerini Resûl-i Ekrem (s.a.v.) işitmişti. Bunun üzerine, “Andolsun ki siz onu (kibre sevk ederek) helâk ettiniz veya bu adamı sırtından bıçakladınız.” (Müslim, VIII/228) buyurdu.
Yine bir başka rivayette, Bir adam, Peygamber Efendimiz'in (s.a.v.) huzurunda bir başkasını çok övmüştü. Peygamber Efendimiz, "Yazıklar olsun sana, kardeşinin boynunu kopardın, eğer biriniz bir başkasını övmek durumunda kalırsa ve bunda samimi ise ‘öyle zannediyorum’ desin, onun gerçek durumunu bilecek ve hesabını görecek olan yalnızca Allah'tır, Allah üzerine kimseyi övmesin”" demişti. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) bu cümleyi defalarca tekrarladı ve şöyle buyurdu:
"Birini övmeniz gerekiyorsa, o zaman şunu söylemelidir:
Eğer gerçekten öyle olduğunu düşünüyorsa, 'Ben onun filan olduğunu düşünüyorum' der. Allah onun gerçekliğini bildiği için hesabını görecektir ve hiç kimse bir kimsenin Allah tarafından takdir edildiğini doğrulayamaz.” (Buhari)
Toplumda insanların çoğu, hocalarını, şeyhlerini, ustalarını, arkadaşlarını, yakınlarını… överler ve bunu da hem “güzel zan, öyle sanma” üslubunda değil de kesin olarak yaparlar. Daha ziyade tasavvuf âleminde müridlerin çoğu, şeyhlerinin cennetlik olduklarını söylemenin ötesinde ona mensup olanların, hatta kabrine yakın gömülenlerin de şefaate mazhar ve cennetlik olacaklarını söylerler.
Bunun yanlışlığını Resullullah aleyhisselam'ın şu mübarek sözleri ile dile getirelim.
İlk muhacir Müslümanlardan değerli sahâbî Osman b. Maz'un vefat etmişti. Medine yerlilerinden Ummu'l-Alâ isimli hanım onu şöyle tezkiye etti: “Allah'ın rahmetine mazhar olasın, ben senin için tanıklık ederim ki, Allah sana ikramda bulunmuştur.” Bunun üzerine Efendimiz ile aralarında şu konuşma geçti:
-Allah'ın ona ikramda bulunduğunu nereden biliyorsun?
-Babam sana feda olsun yâ Resûlallah, Allah (ona değilse) kime ikram eder?
-O şimdi gerçekle karşı karşıya geldi, vallahi ben de onun hakkında hayır umarım, vallahi ben Allah'ın elçisi olduğum halde bana ne yapacağını bilmiyorum.
-Vallahi bundan sonra kimseyi asla tezkiye etmeyeceğim. (Buhârî, Cenâiz, 3)
İbn Hacer'in de açıkladığı gibi Peygamberimizin bu ifadesi Ahkaf suresinin 9. âyetine uygun idi:
“Ben peygamberler arasında benzeri gelip geçmemiş biri değilim, bana ve size ne yapılacağını da bilemem, ancak bana vahyedilene uyarım. Ben yalnızca açık bir uyarıcıyım”.
Başka bir rivayette ise Peygamber Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:“Başkalarını methedenleri gördüğünüz zaman, yüzlerine toprak serpin.” (Müslim)
İnsanların övgüsü, kişinin niyetini Allah'ı razı etmekten, insanları razı etmeye, onların övgüsünü kazanmaya veya eleştirilerinden kaçınmaya çevirebilir. Ayrıca, kişi gerçekten mükemmel olduğuna ve büyük işler başardığına inanıyorsa, daha fazla iyi iş yapmaktan da vazgeçirebilir.
Öz eleştiriye bir engel
Övgünün bir diğer olumsuz yanı da kişinin kusurlarını görmezden gelip, meziyetlerine bakmasına yol açmasıdır.
Şeyh bu hikmetli sözünde şöyle diyor:
"İnsanlar sizin hakkınızda varsaydıkları şeyler yüzünden sizi övdüklerinde, siz kendiniz hakkında kesinlikle bildiğiniz şeyler yüzünden kendinizi suçlayın."
İnsanlar beni, hakkımdaki varsayımlara ve gördükleri bakış açısına dayanarak övüyorlar. Ama ben kendimi ve kusurlarımı başkalarından daha iyi biliyorum.
Şeyhin şöyle dediğini hatırlayın:
"İçinizdeki kusurları keşfetmeye çalışmak, sizden gizli dünyaları keşfetmeye çalışmaktan daha iyidir."
Artık birçok kusurunuzu bildiğinize göre ve eğer insanlar tarafından çok övülüyorsanız, kendinize dönüp bildiğiniz kusurlar için kendinizi suçlamalısınız. Bu, günahlarınızın bağışlanması ve kusurlarınızın düzeltilmesi için Allah'a dua etmenizi sağlayacaktır.
Bu bana Hazreti Ali'nin (Allah ondan razı olsun) salihler hakkındaki muhteşem konuşmasını hatırlatıyor. O meşhur hutbesinde sahabeleri (Allah onlardan razı olsun) şöyle tarif etmişti:
“Bir kimse onlardan birini överse, şöyle der: “Ben kendimi başkalarından daha iyi tanırım. Rabbim de beni benden daha iyi bilir. Allah’ım, onların söylediklerinden dolayı beni sorumlu tutma, onların zannettiklerinden daha hayırlı kıl ve bilmedikleri günahlarımı bağışla.”
İmam Ali'nin tasvirine göre, birisi Peygamber'in sahabelerinden birini övdüğünde, o da ona şöyle karşılık verirdi: "Ben kendimi başkalarından daha iyi tanırım."
Sahabe dedi ki: “Ve Rabbim beni benden daha iyi bilir.” Yani Allah benim kusurlarımı, günahlarımı ve hatalarımı benden daha iyi bilir.
Son olarak sahabe, Allah'a dua ederek cevabını şöyle tamamlar: "Beni, onların benim hakkımda zannettiklerinden daha hayırlı kıl." Onlar benim hakkımda hayırlı zannettikleri için beni bundan daha hayırlı kıl. "Allah'ım, onların bilmedikleri günahlarımı affet."
Bazen insanların övgüsü, Allah'ın belirli bir iyiliğe verdiği mükafatı elinden alır. Çünkü bu övgü aslında kişinin aradığı mükafattır, çünkü niyeti Allah'ı memnun etmek değil, insanları memnun etmektir. Bu, tanımı gereği ikiyüzlülüktür.
Şeyh şöyle diyor: "Mümin övülüyorsa, insanların onu kendisinde olmayan şeyler için övmesinden Allah'tan utanmalıdır. En cahil kişi, kendisi hakkında gerçekten bildiklerini inkâr eden ve başkalarının kendisi hakkında varsaydıklarına inanan kişidir."
Kendimle ilgili kesin olarak bildiklerimi bırakıp, insanların benim hakkımda varsaydıklarına mı inanmalıyım?
Olumlu bir tutum
“Bu, mü’min için ani bir müjdedir .” (Müslim)
Kur’an-ı Kerim’de de aynı mana zikredilmektedir:
"Onlara hem dünya hayatında, hem de ahirette müjde vardır " (Yunus 10: 64)
Bu nedenle mümin, insanların hayatlarında yarattığını düşündükleri fark için Allah'a şükretmelidir. Ancak kendi kusurlarını da unutmamalıdır.
Olumlu bir tutum
Hz. Ebu Bekir (r.a) kendisi övüldüğü zaman, utancından ve Allah korkusundan dolayı el açıp şöyle dua ederdi:
“Ey Rabbim! Sen beni benden daha iyi bilirsin. Ben de kendimi başkalarından daha iyi bilirim. Ey Âlemlerin Rabbı! Halkın bende zannettiği iyilik ve faziletleri bana nasip et ve bende olup halkın bilmedikleri günahlarımı af et! Söyledikleri güzel özellikler karşılığında beni, kendini beğenmişlik ve gurur gibi şeylerden koru!”
Bazı durumlarda da insanların övgüsü mümin için bir müjdedir. Ebû Zer (r.a.) şöyle rivayet etmiştir: Resûlullah (s.a.v.)'e: "İyi işler yapıp da insanların kendisini övmesi hakkında ne dersin?" diye soruldu. Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:“Bu, mü’min için ani bir müjdedir .” (Müslim)
Kur’an-ı Kerim’de de aynı mana zikredilmektedir:
"Onlara hem dünya hayatında, hem de ahirette müjde vardır " (Yunus 10: 64)
Bu nedenle mümin, insanların hayatlarında yarattığını düşündükleri fark için Allah'a şükretmelidir. Ancak kendi kusurlarını da unutmamalıdır.
Son olarak ;
Lokman suresinin 18. âyet-i kerimesinde ise, mealen; “Allah, kendini beğenip övüneni sevmez.” buyurulmaktadır.
Kendisini öven bir kimse, farkına varsın veya varmasın, başkasını kötülemekte, onu kötü bilmektedir. Çünkü övünmek, başkasını hakir, aşağı görmekten ileri gelir. Halbuki Peygamber Efendimiz (sav),:
“Din kardeşini hakir görmek, kötülük olarak yeter.” buyurmaktadır. Övünmek zararlı olduğu gibi, övülmeyi sevmek de zararlıdır ve felakettir. Zira hadis-i şerifte;
“Övülmeyi sevmek, insanı kör ve sağır eder. Kusurlarını görmez olur. Doğru sözleri, verilen nasihati işitmez olur.” buyurulmuştur
@Derleme : @Dinierk



Hoş geldiniz. Fikirlerinizi paylaşmanızdan mutluluk duyarız