
Merkez Efendi
Merkez Efendi, 1463 yılında Denizli’de doğmuştur. Asıl adı Musa Muslihiddin olan Merkez Efendi, ilköğrenimini Manisa'da tamamlamış, daha sonra İstanbul’a gelerek Hızır Velüyiddin Efendi ve Mevlana Ahmed Paşa’dan dersler almıştır. Müderrislik için Bursa, Karaman ve Amasya’ya gitmiş ve bu dönemde “Halveti Tarikatı” icazetini almıştır. Sonrasında İstanbul’a döndüğünde Etyemez Tekkesi’ne devam eden Merkez Efendi, “Sümbül Efendi” lakaplı Şeyh Yusuf Sinaneddin Efendi’nin öğrencisi olmuş, döneminin ileri gelen sûfîlerinden ve hekimlerinden olmuştur. Kanuni Sultan Süleyman’ın annesi Ayşe Hafsa Hatun’un hastalığını iyileştirmek için hazırladığı mesir macunu Merkez Efendi'nin buluşudur. 1551 yılında vefat eden Merkez Efendi için, eşi Şah Sultan, Mimar Sinan’a bir türbe yaptırmıştır. Türbe 1837’de Sultan II. Mahmud tarafından yeniden inşa edilmiştir. Merkez Efendi Türbesi, cami, türbe, çilehane, şadırvan, mutfak, derviş hücreleri, hünkâr köşkü ve hamamdan oluşan bir külliye içinde yer almaktayken, bu yapıların bazıları günümüze kadar gelememiştir.
Merkez Efendi Çilehanesi.
Türbenin hemen arkasında 15-20 basamaklı bir merdivenle inilen çilehane, bir 30 metrekarelik bir kuyu üzerine oturtulmuş küçük bir kapı ve benekli penceresinden başka bir şeyi olmayan bir barakadır. Kırmızı balıkların yüzdüğü havuz çevresini dolanan dar bir yol barakayı kuşatır.
Çilehane ön tarafında parmaklıkla çevrili 8 ince sütuna dayalı ahşap tavanlı bir şadırvan ve etrafında iki kilitli kuyu vardır. Bütün bu bölümlerin etrafı mezarlıktır.
Avludan yaklaşık yedi metre kadar aşağıda kalan çilehânenin içinde, ayazmada biriken fazla suyun çilâhaneyi basmaması için kuyuya aktarılmasını sağlayan bir dehliz bulunmaktadır. Bu kuyu ile alâkalı zaman içinde birçok rivâyet türetilmiş ve İstanbul’un dînî folklorunda önemli bir yer tutmuştur.
Türbenin tarihçesi
Yavuz Sultan Selim'in kızı Şah Sultan, Merkez Efendi'nin 1551 (hicri 959)[2] yılında ölümünden sonra tarikat külliyesi niteliğindeki bu yere 1552-1572 tarihleri arasında cami ve tevhidhane ilave ettirmiştir. Türbe 1837'de Sultan II. Mahmud (1808–1839) tarafından yeniden inşa edilmiştir.
Merkez Efendi Türbesi, cami, türbe, çilehane, şadırvan, mutfak, derviş hücreleri, hünkâr köşkü ve hamamdan oluşan bir külliye içinde yer almaktayken, bu yapıların bazıları günümüze kadar gelememiştir. Günümüzde türbenin yakınında Abdülbaki Paşa Kütüphanesi, hamam, Merkez Efendi Camii ve Merkezefendi Mezarlığı bulunmaktadır.
Türbenin giriş bölümündeki ahşap tavanlı bölümdeki parmaklıkla çevrili tarafta Şeyh Hüseyin Efendi, Şeyh Ahmed Mesud, Mustafa Efendi, Nurullah Efendi, Hatice Hanım, Sıdıka Hanım, Fatma Hatun, Şeyh Mehmed Nureddin yatmaktadır. Bağdadi kubbeli bölmede ise Merkez Efendi'nin sandukası bulunmaktadır. Önünde Hattat Aziz Efendi'nin bir levhası vardır. Türbe dış duvarında ve içerideki duvarda bulunan Türkçe kitabelerde, Merkez Efendi'nin Kanuni Sultan Süleyman ile harbe gitmiş gazi, hekim, din ve tasavvuf alimi olduğu yazmaktadır.
Türbenin Mimari yapısı
Bugünkü türbe II. Mahmud'un yenilediği halindedir. Türbenin ilk yapıldığı durumu hakkında yeterli bilgi bulunmamaktadır. Sultan II. Mahmud'un yaptırdığı türbe iki dikdörtgen bölüm halindedir. Bunlardan birinde Sultan II. Mahmud'un sandukası, diğerinde de dergâh şeyhlerinin ve ailelerinin sandukaları bulunmaktadır. Sonraki yıllarda asıl türbe kısmının kuzeydeki duvarı yıkılmış ve her iki bölüm birleştirilmiştir. Türbeleri birleştiren duvar yıkıldıktan sonra buraya iki sütunun taşıdığı üç kemerli bir ara bölüm eklenmiştir.
Türbe moloz taş ve tuğladan yapılmış olup, Ampir özellikler göstermektedir. Kare planlı 7.50x7.50 m. ölçüsündedir. Türbenin batı cephesi mermer kaplıdır. Asıl türbenin üzeri ise içten bağdadi sıvalı, dıştan da kurşunlu bir kubbe ile örtülüdür. 1836 yılında ilave edilen ek bölüm kırma çatılıdır. Türbenin batı cephesinde çıkıntılı kilit taşları olan yuvarlak üç pencere bulunmaktadır. Merkez Efendi'ye ait olan türbenin duvarları kubbe eteğine kadar XIX. yüzyıl Avrupa çinileri ile kaplanmıştır. Kubbe içerisinde ise yıldızlı bir bezeme görülmektedir. Kubbe içerisindeki yazı “Hattat M.Şevket Vahteti”'nin eseridir. Merkez Efendi'nin sandukası ahşap parmaklıklar içerisine alınmış olup XVIII. yüzyıl üslubunda sedef ve bağa kakmalıdır. Sandukanın önünde de Hattat Aziz Efendi'nin yazdığı Osmanlıca bir levha bulunmaktadır:
Merhaba Ey Merkez-i Devran-ı Can
Merhaba Ey Kutb-u Kevneyn-i mekân
Zahir-ü batında nurun olmada
Aftab ve sen cümleye su’le feşan
Kıymetin bilinmekte acizdir ukûl
Ayni nûr-u Mustafasın bi güman
Doğsa şems garbden dedi Molla-yi Rum
Aynı hurşittir ki meşrikten doğan
Zarf değişse hak hakikat payidar
Gafil olma aç gözün bir gör ayan
Daire meydanda biz içindeyiz
Nur-u zahir körlere Merkez nihan
Lütfü ulviyetini tarif mahal
Çünkü bu tariften acizdir lisan
Aşık-ı hayranının şahım senin
Melceim sensin Habib-i müs’tean
Bendelikten etme azad bizleri
Daima kurban sana ken’an cenan
Merkez Efendi Türbesi Nerededir
Merkez Efendi Türbesi İstanbul, Zeytinburnu'nun Topkapı semti, Merkezefendi mahallesinde, Merkez Efendi Camii bahçesinde yer alır. Türbe günümüzde İstanbul Türbeler Müdürlüğü'nün yönetiminde olup, ziyarete açıktır.
Toplu taşımayla:
Zeytinburnu Metro İstasyonu'ndan yürüyerek 10 dakikada ulaşabilirsiniz.
İETT Otobüsleri: Mevlanakapı durağında inilir. Yaklaşık 400 m yürünerek ulaşılabilir. Duraktan geçen otobüsler:
48A : Göktürk - Kazlıçeşme
85C : Davutpaşa YTÜ - Kazlıçeşme
93 : Zeytinburnu - Eminönü
93C : Zeytinburnu - Beyazıt
93M : Zeytinburnu - Mecidiyeköy
93T : Zeytinburnu - Taksim
MR12 : Kazlıçeşme - Vezneciler
Özel araçla:
E-5 karayolunu kullanarak Zeytinburnu'na ulaşabilirsiniz. Merkez Efendi Camii'nin otoparkını kullanabilirsiniz.

Merkez Efendi Tomb
Merkez Efendi was born in 1463 in Denizli. Merkez Efendi, whose real name was Musa Muslihiddin, went to primary school in Manisa and came to Istanbul afterwards; he took lessons from Hızır Velüyiddin Efendi and Mevlana Ahmed Pasha in Istanbul. He went to Bursa, Karaman and Amasya to become ateacher. In this period, he received permission certificate from “Khalwati Order” to guide people. When he returned to Istanbul, he continued his education in Etyemez Tekke and became a student of Sheikh Yusuf Sinaneddin Efendi, nicknamed “Sümbül Efendi”. Merkez Efendi became one of the notable sufis and doctors of his period. The mesir paste, which Merkez Efendi prepared to heal the disease of Ayşe Hafsa, the mother of Sultan Süleyman the Magnificent, is the invention of Merkez Efendi. Şah Sultan, his wife, had a tomb built by the Architect Sinan for her husband when he died in 1551. The tomb was rebuilt in 1837 by Sultan Mahmud II. Merkez Efendi Tomb was located within a complex consisting of a mosque, tomb, ordeal cell, fountain, kitchen, dervish rooms, sultan’s room, and public bath but some of these buildings could not survive to the present day.
@dinierk



Hoş geldiniz. Fikirlerinizi paylaşmanızdan mutluluk duyarız