“Onlar ki Allah ile beraber başka bir ilaha tapmazlar. Allah’ın öldürülmesini haram kıldığı şahsı öldürülmeyi hak edenler müstesna öldürmezler. Zina etmezler. Bu kötülükleri yapan kimse (günahının) cezasına kavuşur. Kıyamet günü onun azabı kat kat olur. Orada zelil olarak daimî kalır. Ancak tövbe edip iman eden ve salih amel işleyen kimseler müstesnadır. İşte Allah bunların kötülüklerini iyiliklerle değiştirir. Allah çok bağışlayan, çok esirgeyendir.” (Furkan: 25/68-70)
“Ey kendilerine kötülük edip aşırı giden kullarım! Allah’ın rahmetinden ümidinizi kesmeyin; doğrusu Allah günahların hepsini bağışlar.”(Zümer 39/53)
Namazı terk etmenin günahı zinadan daha büyüktür, ancak bu zinanın önemsiz sayıldığı anlamına gelmez. Bu nedenle İslam, şirk ve yoksulluk korkusuyla çocuk öldürme (keyfi çocuk aldırma, kürtaj) ile birlikte büyük günahlar kategorisine girdiği için insanlara zinadan kaçınmalarını hatırlatır.
Namazı terk etmenin günahı zinadan daha büyüktür, ancak bu zinanın önemsiz sayıldığı anlamına gelmez. Bu nedenle İslam, şirk ve yoksulluk korkusuyla çocuk öldürme (keyfi çocuk aldırma, kürtaj) ile birlikte büyük günahlar kategorisine girdiği için insanlara zinadan kaçınmalarını hatırlatır.
Bir rivayete göre,
Hazreti Musa (aleyhisselam) zamanında, yalnız bir akşam vakti , İsrailoğullarından bir kadın sendeleyerek yürüyordu. Siyah giysileri derin bir keder içinde olduğunu gösteriyordu. Peçesi neredeyse tüm yüzünü sıkıca örtüyordu. Vücudunda makyaj veya takı yoktu. İncecik vücudu ve güzel yüzü, hayatını mahveden kederi gizleyemiyordu. Hz. Musa'nın (a.s.) evine doğru ağır adımlarla ilerledi. Kapıyı hafifçe vurarak selam verdi ve içeriden bir ses geldi: "Lütfen içeri girin." Güzel kadın, başı öne eğik bir şekilde içeri girdi. Gözlerinden yaşlar süzülürken, "Ey Allah'ın Peygamberi! Bana yardım et, dua et ki Allah günahımı affetsin." dedi.
"Günahın ne kadın?" diye sordu Hz. Musa şaşkınlıkla. "Söylemeye korkuyorum," diye cevap verdi. Hz. Musa "Çekinmeden söyle!" diye ısrar etti. Kadın sonunda ona: "Zina ettim," dedi. Hz. Musa'nın başı kalktı, yüreği sarsıldı. Kadın devam etti: " O zinadan hamile kaldım, çocuk doğduktan sonra hemen boynunu sıktım ve öldü," dedi kadın, kontrolsüzce ağlayarak. Bunu duyan Hz. Musa'nın gözleri alev alev yandı. Öfkeli bir yüzle azarladı: "Seni sapık kadın, defol buradan! Senin yaptıkların yüzünden Allah Teala'nın azabı evime gelmesin. Defol!" diye bağırdı, Hz. Musa, tiksintiyle gözlerini çevirerek. Güzel yüzlü, kalbi kırık kadın, Hz. Musa'nın evinden sendeleyerek çıktı. Ağlaması ve feryadı çok yürek parçalayıcıydı. Başka nereye şikayet edeceğini bilmiyordu.
"Günahın ne kadın?" diye sordu Hz. Musa şaşkınlıkla. "Söylemeye korkuyorum," diye cevap verdi. Hz. Musa "Çekinmeden söyle!" diye ısrar etti. Kadın sonunda ona: "Zina ettim," dedi. Hz. Musa'nın başı kalktı, yüreği sarsıldı. Kadın devam etti: " O zinadan hamile kaldım, çocuk doğduktan sonra hemen boynunu sıktım ve öldü," dedi kadın, kontrolsüzce ağlayarak. Bunu duyan Hz. Musa'nın gözleri alev alev yandı. Öfkeli bir yüzle azarladı: "Seni sapık kadın, defol buradan! Senin yaptıkların yüzünden Allah Teala'nın azabı evime gelmesin. Defol!" diye bağırdı, Hz. Musa, tiksintiyle gözlerini çevirerek. Güzel yüzlü, kalbi kırık kadın, Hz. Musa'nın evinden sendeleyerek çıktı. Ağlaması ve feryadı çok yürek parçalayıcıydı. Başka nereye şikayet edeceğini bilmiyordu.
Aslında ayaklarının onu nereye götüreceğini bilmiyordu.
Bir Peygamber onu reddettiyse, başka bir insan onu nasıl kabul edebilirdi?
Günahının ne kadar büyük, yaptıklarının ne kadar çirkin olduğunu düşündü.
Cebrail aleyhisselam, Hz. Musa'yı karşılamak için indi.
Ruhul Emin Cebrail sordu: "Günahından tövbe etmek isteyen bir kadını neden reddediyorsun? Bundan daha büyük bir günah bilmiyor musun?" Hz. Musa şaşırdı. Hz. Musa merakla Cebrail'e (a.s.), "O zina eden ve katil kadının iğrençliğinden daha büyük günah nedir?" diye sordu.
"O aşağılık kadından daha büyük bir günah var mı gerçekten ?" "Evet!" diye cevapladı Cebrail (a.s.) kararlılıkla. "Bu ne günah?" diye sordu
Hz. Musa merakla. "Namazı bilerek ve pişmanlık duymadan terk eden kişi. O kişinin günahı bin kez zina etmekten daha büyüktür," dedi Cebrail. Bu açıklamayı duyan Hz. Musa, kadını yanına çağırdı. Ellerini kaldırıp Allah'tan kadın için af diledi. Hz. Musa, namazı bilerek ve pişmanlık duymadan terk eden bir kişinin, namazın kendisi için farz ve lüzumsuz olduğunu düşünmesiyle aynı şey olduğunu fark etti.
Bu, Allah'ın emrini hafife aldığı, hatta Allah'ın kullarını düzenleme ve yönlendirme hakkı olmadığını düşündüğü anlamına gelir.
Öte yandan, günahlarından içtenlikle tövbe edip pişmanlık duyan bir kişi, hâlâ kalbinde imanı olduğu ve Allah'ın kendisine itaat yolunda olduğuna emin olduğu anlamına gelir. Bu yüzden Allah, gelişini mutlaka kabul edecektir. Unutulmamalıdır ki, namazı terk etmenin günahı zinadan daha büyük olsa da, bu, zinanın önemsiz sayıldığı anlamına gelmez.
İslam, şirk ve (fakirlik korkusuyla) çocuk öldürmek gibi büyük günahlar kategorisine girdiği için insanlara zinanın kendisinden uzak durmalarını hatırlatır. "Zinâya yaklaşmayın. Çünkü o, çirkinliği apaçık bir hayâsızlıktır ve çok kötü bir yoldur" (İsra Suresi: 32) Zina eden kişi, şerefli vasıflarını kaybeder ve iman nurundan mahrum kalır.
Allah Teala bizi bu iki şeyden uzak tutsun
@Dinierk
Hoş geldiniz. Fikirlerinizi paylaşmanızdan mutluluk duyarız