"Günahların kalbin ölümüne sebep olduğu ve günahlara bağımlılığın zilleti doğurduğu bilinen bir gerçektir.. Diğer taraftan günahları terk etmek kalbe hayat verir ve kişinin nefsine isyan etmesi daha hayırlıdır."
Gerçekten bütün günahlar kalbi zehirler, onun hastalanmasına ve yıkılmasına yol açar. Onu hasta eder ve Allah'ın (kulunun) isteği dışında bir şey olarak iradesini belirler, dolayısıyla kalbe, gerçek zehirlerin bedene verdiği zarar kadar zararlıdır.
Günahların bu dünyada ve ahirette kalbe ve bedene verdiği zararın derecesi yalnızca Allah tarafından bilinir. Ancak bu dünyada ve ahirette her kötülük ve her hastalık günahlara ve isyanlara bağlanabilir.
Hiç Düşündünüz mü ?
Hazreti Âdem ile Hz.Havva (Selam Onların üzerine olsun) neden sevinç, lezzet, mutluluk ve saadet yurdu olan Cennet’ten kovuldular da acı, keder ve felaket yurduna götürüldüler?
Şeytan neden Cennet’ten kovuldu? Neden dışı ve içi lanetlendi ve çirkinleştirildi, ta ki dış görünüşü çok çirkinleşti, içi de dış görünüşünden daha çirkin ve iğrenç oldu?
Günahların bu dünyada ve ahirette kalbe ve bedene verdiği zararın derecesi yalnızca Allah tarafından bilinir. Ancak bu dünyada ve ahirette her kötülük ve her hastalık günahlara ve isyanlara bağlanabilir.
Hiç Düşündünüz mü ?
Hazreti Âdem ile Hz.Havva (Selam Onların üzerine olsun) neden sevinç, lezzet, mutluluk ve saadet yurdu olan Cennet’ten kovuldular da acı, keder ve felaket yurduna götürüldüler?
Şeytan neden Cennet’ten kovuldu? Neden dışı ve içi lanetlendi ve çirkinleştirildi, ta ki dış görünüşü çok çirkinleşti, içi de dış görünüşünden daha çirkin ve iğrenç oldu?
Neden rahmet yerine lanetlendi ve güzellik yerine çirkinlik verildi ve Cennet yerine Cehennem verildi?
Allah katında değersizleşti, rahmetinden mahrum kaldı ve gazabına uğradı. Allah ondan o kadar nefret etti ki onu helake sürükledi, ta ki her ahlaksız ve suçlu insanın önderi oldu.
Şeytan da daha önce Allah’a ibadet ettiği halde bu durumu kabul etti.
Yeryüzündeki bütün insanlar neden boğuldular [Nuh zamanında] ve su dağların zirvelerini suya batırdı?
Ad kavmine neden şiddetli bir rüzgar çarptı ve cansız bedenleri sanki içi boş hurma gövdeleriymiş gibi yeryüzünde kaldı?
Semud kavmine neden kalplerini içten parçalayan yüksek bir çığlık düştü ve hepsi öldü?
Lut peygamberin ( selam ona olsun) kavminin köyleri neden meleklerin köpeklerinin havlamasını duyacakları kadar göğe yükseltildi ve sonra ters çevrildi ve bu da onların ölümüne yol açtı; ve neden kat kat sert kilden yapılmış taşlarla atıldılar? Böylece, başka hiçbir kavme olmamış bir şekilde iki kez cezalandırıldılar.
Bugünkü benzerleri de aynı cezaya çarptırılabilir ve bu, zalimlerden asla uzak değildir.
Şuayb ( selam ona olsun) kavmine gelince, neden azap bulutları onlara isabet etti ve başlarının üzerine yaklaştıklarında üzerlerine alevli ateş yağdırdılar?
Firavun ve askerleri neden denizde boğuldu ve ruhları tarafından Cehenneme taşındı?
Karun, evi, malı ve ailesiyle birlikte neden yer tarafından yutuldu?
Nuh'tan (Ona selam olsun) sonraki nesiller, İsrailoğulları, neden çocukları ve kadınları esir alan askeri açıdan üstün insanlar tarafından denendiler?
Neden bu düşmanlar daha sonra tekrar onlara geldi ve yok olma noktasına kadar ellerinden gelen her şeyi yok ettiler?
Neden çeşitli işkence türlerine maruz bırakıldılar: ölüm, hapis, evlerinin yıkılması, kralların zulmüne boyun eğdirilme ve maymunlara ve domuzlara dönüştürülme?
Bu zorlukların sonuncusu, Yüce Allah'ın şu ayetinde belirtilmektedir: {O, kıyamet gününe kadar onlara mutlaka gönderecektir. Onlara en kötü azabı tattıracaktır.} Araf:167]”
İsyan ve günahların bazı sonuçları:
Bunlar, günahkârın düşmanına verdiği mühimmattır; rakibine kendi nefsine karşı orduyla destek olur.
Başkalarını, daha önce asla cesaret edemeyecekleri şekillerde günahkara meydan okumaya teşvik ederler.
Bunlar, kişinin kalbini yavaş yavaş mühürler; günahlar biriktikçe, onları yapan gafil olur. Alimler, Yüce Allah'ın: {Hayır! Bilakis, kazandıkları şeyler kalplerini kaplamıştır.} [Mutaffifîn Suresi 14. Ayet ] buyurduğu ayetin, günahların birikip kalbin körelmesine yol açacak kadar birikmesinden söz ettiğini söylemişlerdir. Çünkü kalp günahlarla paslanır, günahların artmasıyla paslanma artar, paslanma da artar. Bu da giderek bir mühür ve sürgü haline gelir, sonunda kalbi tamamen sarar.
Günahların büyüklükleri kalpten öyle bir şekilde silinir ki, artık onları sadece birer alışkanlık olarak kabul eder.
Günahlar günah doğurur ve kötülüğün devam etmesine sebep olur.
Kötülükler, gecenin gölgeleri gibi insanın kalbinde karanlıklar yaratır. İbn Abbas'tan (Allah ondan razı olsun) rivayet edildiğine göre o şöyle demiştir: "İyilik, yapanın yüzünde ve kalbinde nur, rızkında bereket ve insanların gönüllerinde sevgi meydana getirir. Günah ise, insanın yüzünde ve kalbinde karanlık, rızkında eksiklik ve kalplerinde kin meydana getirir."
Günahlar kalbi ve bedeni zayıflatır. Kalbin ise, ancak ömrü sona erdiğinde sona eren sürekli bir yapısı vardır. Beden de zayıflar, çünkü müminin gücü kalbindedir ve kalbi ne kadar güçlüyse bedeni de o kadar güçlüdür.
İnsanın işini zorlaştırırlar; insan bir şey yapmak istediğinde onu zor veya imkânsız bulur. Günahlar, onu işleyenle diğerleri, özellikle de iyiler arasında yabancılaşmaya neden olur. Ebu'd-Derda' (Allah ondan razı olsun) şöyle tavsiyede bulunmuştur: "Bilmiyorken müminlerin kalpleri tarafından lanetlenmekten sakının! Siz gizlice günah işliyorsunuz ve bu yüzden Yüce Allah, onların kalplerine size karşı kin yerleştiriyor."
Günahlar, Allah Teâlâ'nın ve yarattıklarının nezdinde insanın şeref ve haysiyetini yerle bir eder. Zira Allah şöyle buyurmaktadır: {Allah kimi hor ve hakir kılarsa artık onun için şeref verecek kimse yoktur.} [Hac Suresi 22:18]
Kötülükler, kalpteki şevk ateşini söndürdüğü gibi, kalbin hayat kaynağı olan haya duygusunu da giderir.
Günahlar, kalbin Allah'ı razı etme ve ahirette kazanma şevkini azaltır.
Kişi, kötülük yapmaya devam eder, ta ki onları küçümseyip önemsiz görünceye kadar. İbn Mes'ud (Allah ondan razı olsun) şöyle demiştir: "Mümin kişi, günahını, üzerine düşeceğinden korktuğu bir dağ gibi görür. Hakir kişi ise, günahını, burnuna konan ve onu kolayca savuşturan bir sinek gibi düşünür." [İmam Tirmizi] Yine Enes (r.a.) şöyle demiştir: "Siz, önemsiz gördüğünüz şeyleri yapıyorsunuz. Oysa biz, Peygamber (s.a.v.) zamanında bunları büyük günahlar arasında sayıyorduk." [İmam Buhari]
Bilal İbn Sa'd (Allah ona rahmet etsin) şöyle tavsiye etmiştir: "Günahın küçüklüğüne bakma, isyan ettiğin zatın büyüklüğüne bak."
Kalbe etki eden ve en yaygın olan beş kötülüğün başında ise; çok konuşmak, harama bakmak, gıybet etmek, yemek yemek ve çok uyumak gelir.
İnsanın işini zorlaştırırlar; insan bir şey yapmak istediğinde onu zor veya imkânsız bulur. Günahlar, onu işleyenle diğerleri, özellikle de iyiler arasında yabancılaşmaya neden olur. Ebu'd-Derda' (Allah ondan razı olsun) şöyle tavsiyede bulunmuştur: "Bilmiyorken müminlerin kalpleri tarafından lanetlenmekten sakının! Siz gizlice günah işliyorsunuz ve bu yüzden Yüce Allah, onların kalplerine size karşı kin yerleştiriyor."
Günahlar, Allah Teâlâ'nın ve yarattıklarının nezdinde insanın şeref ve haysiyetini yerle bir eder. Zira Allah şöyle buyurmaktadır: {Allah kimi hor ve hakir kılarsa artık onun için şeref verecek kimse yoktur.} [Hac Suresi 22:18]
Kötülükler, kalpteki şevk ateşini söndürdüğü gibi, kalbin hayat kaynağı olan haya duygusunu da giderir.
Günahlar, kalbin Allah'ı razı etme ve ahirette kazanma şevkini azaltır.
Kişi, kötülük yapmaya devam eder, ta ki onları küçümseyip önemsiz görünceye kadar. İbn Mes'ud (Allah ondan razı olsun) şöyle demiştir: "Mümin kişi, günahını, üzerine düşeceğinden korktuğu bir dağ gibi görür. Hakir kişi ise, günahını, burnuna konan ve onu kolayca savuşturan bir sinek gibi düşünür." [İmam Tirmizi] Yine Enes (r.a.) şöyle demiştir: "Siz, önemsiz gördüğünüz şeyleri yapıyorsunuz. Oysa biz, Peygamber (s.a.v.) zamanında bunları büyük günahlar arasında sayıyorduk." [İmam Buhari]
Bilal İbn Sa'd (Allah ona rahmet etsin) şöyle tavsiye etmiştir: "Günahın küçüklüğüne bakma, isyan ettiğin zatın büyüklüğüne bak."
Kalbe etki eden ve en yaygın olan beş kötülüğün başında ise; çok konuşmak, harama bakmak, gıybet etmek, yemek yemek ve çok uyumak gelir.
Hoş geldiniz. Fikirlerinizi paylaşmanızdan mutluluk duyarız