Sitemizde aramak istediğiniz konuyu
                                      "

DiniErk - Doğru Dini Bilgi

Servet Sahibi Olanları Bekleyen Tehlike


Bir arsam vardı, bir tane de falan yerden aldım. Bir yazlığım vardı, bir tane de falan yerden aldım. Şu kadar kilo altınım oldu. Şu kadar yerde tarlam var. Şu kadar şuyum var bu kadar buyum var. Var da var. Aldıkça aldım. Verdikçe Aldım. Karıun gibiyim.."
Karun'un akıbetini biliyor musunuz ? Sakın Karun gibi olma. Neden...? (Kısaca, Karun ve tüm serveti,
yanında çalışanların tamamı bir gecede yerin dibine geçmiştir)
Her Müslüman bilir ki, İslam'da sadaka vardır, fitre vardır, fıtır vardır ve zekat vardır.
Neydi zekat..?
Nisap miktarına sahip her Müslümanın biriktirdiği paranın/malın kırkta birini Allah yolunda infak etmesi “zekât”tır.
Bu kazancın sonunda bir yıllık birikimin artması ile oluşan bir borçtur. Bir de ihtiyaç dışı biriktirilen mal/para kısaca "servetim" dediği bir bölümü var ki, bunun adına "istifçilik" diyorlar. Servetini katlamak, birin üzerine bir daha katmak.. Sadece var desinler diye almak, almak, doyumsuzca almak aşırı şekilde zenginleşmek.. Arsa üzerine arsa almak gibi, kilolarca altın, ziynet almak gibi, yazlık üstüne yazlık, araba üstüne araba almak gibi.. Elbiseler, eşyalar, mallar ve daha nice birikimler.. Dünyamın en zengin insan Hazreti Musa aleyhisselam'ın kuzeni Karun imiş. Karun gibi, sözü buradan çıkmış. Sadece hazinelerinin anahtarlarını rivayet odur ki, 40 deve taşırmış.
Karun gibi gizli , aşikâr zenginlerimiz var.
Cehaletine, bilgisizliğine, zekasına, acizliğine bakmadan daha çok malına mülküne bakarak kendini Karun sananlar. Hatta, eş üstüne eş alanlar da bunlardır.
İnsanlar, hali hazırda zekatlarını ya vermiyorlar ya da eksik veriyorlar, ya da sağ cepten sol cebe koyarak bu dini vecibeleri yerini getirmekte olduğunu ifade etse de aslında "yapamamaktadırlar."
Sadaka, zekat verildikten sonra elde bulunan aşırı birikim KENZ'dir
İşte konumuz bu.
"KENZ:"
"KENZ" Define, hazine, yeraltında ya da yer üstünde saklı kalmış değerli eşya, para veya altın, malları üst üste yığıp stok etme.
İnsan yaşamak için, korunup korunmak , barınmak ve çocukları için yatırım amaçlı ve sair işler için yatırım yapacak, haliyle servet biriktirecektir.
Zekatı adam gibi, usulüne göre, ilahi emre göre verdikten sonra elinde birikim mutlaka kalacaktır. Zaten, infak edenlere Allah-u Teala "Eli sıkı olma, büsbütün eli açık da olma ki, herkes tarafından ayıplanan, kaybettiklerine hasret çeken bir hale düşmeyesin.” (İsra, 17/29)." şekline uyarıda bulunmaktadır.
Malımızın zekatını vereceğiz, sadakalarımızı vereceğiz bir de kendimiz için tasarruflu olacağız.
Allah, zekâtı farz kılarken, zekatlarını verdikten sonra, normalde ellerinde kalan ihtiyaç dışı mallarının/paralarının büyük bölümünü ya da tamamını infak etmelerini farz kılmamıştır. Bir sınırda getirmemiştir.
Her ne kadar, sahabe döneminden örnek verirken mallarının tamamını infak edenlere rastlasak da , Bunların neyi, neden, niçin, ne sebeple yaptığı da araştırılmalıdır.
Mesela, büyük bir afet olsa.. Deprem, yangın, sel gibi.. Bir yöredeki insanlar çok duruma düşer, o yöre insanı içindeki zenginler, devlet dahi buna bir erişim sağlayıp yaraları saramaz duruma gelse, çaresiz insanlara yardımcı olamayacak duruma gelse, serveti olan diğer zenginlerin buralara ellerinden gelen en iyi şekilde yardımcı olmaları farzdr. İşte KENZ burada ortaya çıkmaktadır. Tevbe suresindeki uyarıda bundandır
(Tevbe Suresi 34) “Altını ve gümüşü biriktirip de Allah yolunda harcamayanlar… Onlara acı bir azabı müjdele.”
Altın ve gümüşü biriktirip Allah yolunda harcamamak haram. Hem de cezası da var.
Onlara acı bir azabı müjdele. Bunların üzerlerinin cehennem ateşinde kızdırılacağı gün, onların alınları, böğürleri ve sırtları bunlarla dağlanacak (ve:) "İşte bu, kendiniz için yığıp sakladıklarınızdır; yığıp sakladıklarınızı tadın" (denilecek).” (Tevbe Suresi 35)
Mallarını kenz edip üstelik zekâtlarını da ödemeyen kişilerin âhirette çekeceği azapla ilgili hadislerin birinde şöyle buyurulmaktadır:
"Ölüp de arkasında kenz bırakan kişi, kıyamet günü bıraktığı o kenz, gözlerinin üstü simsiyah kocaman kel bir yılana dönüşür ve onun ardına düşer. Kişi; 'Ne oluyor sana, ne istiyorsun benden?' der. Yılan; 'Öldükten sonra geriye bıraktığın kenzinim.' der ve o kişiyi takip eder; ağzıyla elini lime lime ederek çiğner, sonra da gövdesini kırıp çiğnemeğe başlar." (Buhâri, Tefsîru Sûre 3, 14, Hayl, 3; Müslim, Zekât, 27, 28; Nesâî, Zekât, 2, 6; İbn Mâce, Zekât, 2).  
Burada şuna dikkat etmeliyiz.
Zekâtı verilmiş ama biriktirilmiş mal haram değildir. Zekâtı verilmiş, yine de ihtiyaçtan fazla elinde birikimi olan birisi bu servetini fakire, muhtaca vererek tüketme yoluna gitmeden önce topluma faydalı yatırım yapması da kenzden oluşacak cezadan kurtulmuş olacaktır. Okul, cami, yol yapma, işletme açma, işyeri açma, fakirleri evlendirme, ilim öğrenmek isteyenlere yardımcı olma, ilaç, tedavi için gereken cihazları alamayacak olanlara yardımcı olmak, yanında çalışanların haklarını tam vermek, sosyal güvence primlerini ödemek, huzur ve sağlıklı bir çalışma ortamı sağlamak, kiracı ise kirasını adil bir şekilde vermek, ev sahibi ise kiracılarına zulmetmemek gibi şekilde harcamaları yaptığında istiflerinin bereketini görmesine sebep olacağı bir gerçektir. 

İbret Alınacak Ayeti Kerimeler
"Sana ne harcayacaklarını soruyorlar. De ki: “Harcayacağınız mal, ana-baba, yakınlar, öksüzler, yoksullar ve yolcular için olmalıdır. Hayır olarak ne yaparsanız muhakkak ki Allah onu bilir.”  (Bakara, 2/215)
“Sana Allah yolunda ne harcayacaklarını soruyorlar. De ki: İhtiyaçlarınızdan arta kalanı. Allah, size âyetleri böyle açıklıyor ki düşünesiniz.” (Bakara, 2/219)
“Sevdiğiniz şeylerden Allah yolunda harcamadıkça iyiliğe asla erişemezsiniz. Her ne harcarsanız Allah onu bilir.” (Âli İmrân, 3/92)
“Rahman’ın o has kulları, harcamalarında ne israf eder, ne de eli sıkı davranırlar; bu ikisinin arasında bir denge tuttururlar.” (Furkan, 25/67).
Arkadan çekiştirmeyi ve kaş-gözle alay etmeyi alışkanlık haline getirenlerin hepsinin vay haline! O ki, malı toplardı ve onu, tekrar tekrar sayardı. Malının onu ebedî kılacağını sanıyor. Hayır, o mutlaka hutameye (tutuşturulmuş ateşe) atılacak. Ve hutamenin ne olduğunu sana bildiren nedir?  (O), Allah’ın tutuşturulmuş ateşidir. Ki o (hutame) yüreklerin üstüne çıkar (yükselir). Uzatılmış yüksek sütunlarda olacaklar (bağlanacaklar)." (Hümeze 1-9))
Allah kiminize kiminizden daha fazla rızık verdi. Ama kendilerine fazla verilenler, rızıklarını ellerinin altındakilerle paylaşıp da onları bu hususta kendileriyle eşit hale getirmeye yanaşmıyorlar. Peki onlar Allah’ın nimetini inkâr etmiş olmuyorlar mı?” (Nahl; 16/71)
İşte sizler böylesiniz; Allah yolunda harcamaya çağrılıyorsunuz; kim cimrilik ederse, ancak kendi nefsine zulmetmiş olur. Allah ise Ğanî’dir; siz ise fakirsiniz.” (Muhammed 47:38)
Bunlar cimrilik yapan, etraflarındaki insanlara cimriliği emreden ve Allah’ın kendilerine verdiği nimetleri gizleyen kimselerdir. İşte biz onlar için alçaltıcı bir azap hazırladık.” (Nisâ 4:37)
Ve bir hadisi şerif
Peygamberimiz (asm)'in şu hadis-i şerifi de “fazlalıktan” ne kastedildiğine bir işaret sayılmalıdır:
Hz. Cabir anlatıyor. Adamın biri bir miktar altın getirip “bundan başka bir malım yoktur” diyerek Resulullah (asm)’a vermek istedi… Hz. Peygamber (a.s.m): “Biriniz, elinde bulunan malı ne var ne yok hepsini getiriyor, sonra da oturup insanlara el-avuç açmak durumunda kalıyor. Sadaka, ancak ihtiyaçtan fazla kalan maldan verilir. Al şu malını bizim ona ihtiyacımız yoktur.” buyurdu.(bk. Razî, Bakara: 219. ayetin tefsiri).

Derleme : Erol Kara - @Dinierk



Yorum Gönder

0 Yorumlar
*Yorumlar Editör tarafından incelenmekte olup, spam mesajlar dikkate alınmaz. Engellenir.*