
Zamanımzıda Yahudiler , Samaritler , Dürziler , Kıpti Hristiyanlar , Etiyopya Ortodoksları , Eritre Ortodoksları , Müslümanlar ve Doğu ve Güney Afrika'daki bazı kabileler tarafından sünnet uygulanmaktadır. İslam'da Hz. İbrâhim’in (aleyhisselam) uygulamasına dayandırılan sünnet geleneği Hz. Muhammed (salli aleyhi ve sellem)'den sonra da devam etmiştir. Hz. İbrâhim’in ilâhî emre uyarak doksan dokuz yaşında iken on üç yaşındaki oğlu İsmâil’le (aleyhisselam) aynı günde, bir hadiste ise seksen yaşında kadûmla (marangozlukta kullanılan kesici bir alet) ile sünnet olduğu dini kaynaklarda yer almıştır. (Buhârî, “Enbiyâʾ”, 11). Yüce Kur'an sünneti doğrudan emretmemektedir; ancak ilgili hüküm, Hz. İbrahim'in izinden gitmenin önemini açıkça ortaya koyan Kur'an yorumcularının yazılarında belirtilmiştir. Yorumcuların esas aldığı ayetlerden biri, Nisa Suresi 125. ayet olup, şöyledir. "Allah'a tam anlamıyla teslim olan, iyilik yapan ve imanda hakikat sahibi İbrahim'in yolunu izleyen kimseden daha iyi dindar kim olabilir? Çünkü Allah İbrahim'i dostu edinmiştir. " Diğer bir ayette "De ki: Allah doğruyu söylemiştir; öyleyse doğru yolda olan İbrahim'in dinine uyun; o, müşriklerden değildi. (Ali İmran 125) "
İbrahim peygamberin sünneti olarak da bu adet tüm Müslümanlar arasında yaygınlaşmıştır.
Bu konuda, İbn Abbas (rah), Hz. İbrâhim’in bazı emirlerle sınandığını ve onları eksiksiz yerine getirince insanlara önder kılındığını bildiren âyette (el-Bakara 2/124) işaret edilen hususları, içinde sünnetin de yer aldığı temizlikle ilgili emirler şeklinde açıklamıştır (Taberî, I, 571). Hz. İbrâhim’den sonra Yahudiler atalarından kalan geleneği sürdürmüştür. Câhiliye Arapları’nda kadınlar da sünnet edilirdi. Kadının sünnet edilmesi uygulamasını Hz. İbrâhim’in eşi Hâcer’e (Allah razı olsun) dayandıranlar vardır (Câhiz, VII, 27). Günümüzde erkek çocukların sünnet edilmesinin kadın ve erkek sağlığı açısından önemi anlaşılmış, bu ameliye Hristiyan toplumlarında da yaygınlaşmaya başlamıştır. Kızların sünnet edilmesi geleneği Arabistan’ın bir kısmında, Mısır, Orta ve Doğu Afrika ülkeleriyle Güneydoğu Asya’da gerek Müslümanlar gerekse Hristiyan ve yerli din mensupları arasında yaygındır (yk.bk.).
Günümüzde kötü uygulamalardan kaynaklanan ve bazen ölümle sonuçlanan vak‘alar sebebiyle Batı ülkelerinde karşı çıkılmakla birlikte sağlık ve cinsel tatmin açısından bunu savunan araştırmacı ve bilim adamları bulunmakta, çağdaş fakihlerin konuya ilişkin görüşleri de bu tartışmalara paralel biçimde değişmektedir.
Hz. Peygamber’in hadislerinde fıtrat gereği yapılan işler arasında sayılan, sünnet mahallindeki deriyi almanın yaratılışı bozma manasında olmayıp tırnak kesme, koltuk altındaki ve kasıklardaki tüyleri temizleme, bıyıkları kısaltma gibi (el-Buhari Ṣaḥīḥ, al-libās Kitāb, al-aẓfār Bāb taklīm. Hadis no. 5552) insana yaraşan fiiller sayıldığına işaret edildiği yorumu da yapılmıştır.
Hz. Peygamber’in hadislerinde fıtrat gereği yapılan işler arasında sayılan, sünnet mahallindeki deriyi almanın yaratılışı bozma manasında olmayıp tırnak kesme, koltuk altındaki ve kasıklardaki tüyleri temizleme, bıyıkları kısaltma gibi (el-Buhari Ṣaḥīḥ, al-libās Kitāb, al-aẓfār Bāb taklīm. Hadis no. 5552) insana yaraşan fiiller sayıldığına işaret edildiği yorumu da yapılmıştır.
Sünnetsizlere Yasak Olanlar
Resûl-i Ekrem’in İslâmiyet’e girmek isteyen kimseye sünnet olmasını emrettiği (Ebû Dâvûd, “Ṭahâret”, 129), bu ameliyenin erkekler için sünnet, kadınlar için fazilet olduğu (Müsned, V, 75), seksen yaşına da gelse Müslüman olan kişinin sünnetsiz kalmaması gerektiği (Ahmed b. Hüseyin el-Beyhakī, VIII, 324) yönündeki hadislerle -sıhhat durumuyla ilgili tartışmalar bulunsa da- sünnetsiz kimsenin Kâbe’yi tavaf edemeyeceği, namazının kabul olmayacağı ve kestiği hayvanın etinin yenmeyeceği yönündeki sahâbî ve tâbiî sözleri (a.g.e., VIII, 325-326) İslâm kültüründe bu geleneğin yerini göstermesi açısından önem taşımaktadır.
Hz. Peygamber’in sünnetli doğduğu yaygın şekilde kaydedilmekle birlikte yedi günlükken dedesi Abdülmuttalib tarafından sünnet ettirildiğine dair rivayetin daha kuvvetli olduğu belirtilir (İbn Kayyim el-Cevziyye, s. 140-144).
Erkek bakımından sünnet olmanın hükmü Hanefî ve Mâlikîler’e göre sünnet, Şâfiî ve Hanbelîler’e göre vâciptir. Ancak Hanefîler bunu ezan gibi İslâm’ın sembol hükümlerinden (şiâr) sayarlar ve topluca terkedilmesine izin verilmeyeceğini belirtirler. İmam Mâlik’ten, sünnet olmayan kişinin imamlık yapamayacağı ve şahitliğinin kabul edilmeyeceği nakledilmiştir. Bununla beraber Hasan-ı Basrî Resûl-i Ekrem’in, kendisine başvurup Müslüman olmak isteyen farklı milletlerden insanların sünnetli olup olmadıklarını araştırmadığını söyler. Ahmed b. Hanbel de yaşlı iken Müslüman olan kimsenin sağlığına zarar gelmesinden endişe edilmesi durumunda sünnet edilmeyebileceği görüşündedir (İbn Kayyim el-Cevziyye, s. 113). Kadın bakımından sünnetin hükmü ise Hanefîler’e göre fazilet, Mâlikîler’e göre mendup, Şâfiî ve Hanbelîler’e göre vâciptir.
Yeni Doğanların Sünnet Olması
Yeni Doğanların Sünnet Olması
Hz. Peygamber’in, torunları Hasan ve Hüseyin’i yedi günlükken sünnet ettirdiğine dair rivayete dayanan Şâfiîler (Ahmed b. Hüseyin el-Beyhakī, VIII, 324) çocuğun doğumun yedinci gününde sünnet edilmesini müstehap görürken diğer üç mezhepte bu rivayet kuvvetli bulunmamış ve belirtilen uygulama Yahudiliğe benzeme görünümü taşıdığı için mekruh sayılmıştır. Sünnet olmayı vâcip diye niteleyen fakihlere göre vücûb hükmü bulûğ ile başlar. Sünnet , çocukluk döneminde veya sonunda yapılmalıdır.
Sünnetin Faydaları
- Daha kolay hijyen. Sünnet, penisin yıkanmasını kolaylaştırır.
- İdrar yolu enfeksiyonu (İYE) riski daha düşüktür.
- Cinsel yolla bulaşan enfeksiyon riskinin azalması. S
- Penis problemlerinin önlenmesi.
- Penis kanseri riski daha düşük.
Sünnet Edenlerin Durumu
Öte yandan sünnet ameliyesini yapacak kimsenin bu işe ehil bir doktor veya sünnetçi olması gerekir. Resûl-i Ekrem’in bu hususta uyarıları bulunduğu gibi (meselâ bk. Hâkim, III, 603) Hz. Ömer’in sünnet ettiği çocuğa zarar veren sünnetçileri tazminata (Abdürrezzâk es-San‘ânî, IX, 470), çocuğun ölümüne sebebiyet veren sünnetçileri ise diyet ödemeye (İbn Ebû Şeybe, V, 420) mahkûm ettiği rivayet edilmiştir.
Sünnet Aleyhtarı Çatlak Seslere Aldırış Etmeyin
Son zamanlarda sosyal medyada sıkça karşımıza çıkan sünnet aleyhtarlığı hiç bir zaman dikkate alınmamalıdır. İslâm'da sünnet yoktur, Kur'anda sünnet yer almamıştır. Sünnet yapmak vahşiliktir tarzında çıkan söylentiler Allah'ın dinini düşman olanların uydurmalarıdır.
Filistinli Hristiyan kökenli İsviçreli yazar Sami Awad Aldeeb Abu-Sahlieh gibi çatlak sesler, son zamanlarda Müslümanları sünnet uygulamasını sonlandırmaya ve bunu kutsal insan bedenine bir ihlal olarak görmeye çağırdı. Bu tür sesler alışılmadık, az ilgi görüyor ve gerçek uygulamada hiçbir etkisi yok. Bu aktivistler, sünnetin fiziksel doğayla çeliştiğine ve vücudun sağlıklı ve işlevsel bir parçasının kesilmesi anlamına geldiğine inanıyorlar. Sünnet derisinin yeniden oluşturulmasına yönelik birkaç nadir girişim olsa da, Müslümanlar arasında buna benzer bir durum bildirilmemiştir. Unutmayın ki, İslam, bedenin şerefine ve korunmasına olağanüstü bir ilgi gösterir. Birçok Kur'an ayeti ve Peygamber hadisleri, bedenin bakımı için kısıtlamalar ve talimatlar ortaya koymaktadır. İslam, bedeni ilahi bir mucize olarak görür; bu mucize, Yaratıcının varlığına ve yaratılışının büyüklüğüne işaret eder. Buna göre, Yüce Kur'an'da Allah, insanları bedenleri üzerinde düşünmeye defalarca çağırır.




Hoş geldiniz. Fikirlerinizi paylaşmanızdan mutluluk duyarız