
Allah'a hamd olsun, Allah'ın Resulü'ne salat ve selam olsun:
Namaz Kılmayanın Cezası Ölüm müdür
Sosyal medyada dini konuların yer aldığı video, görsel ya da yazıların sınırsız ve denetimsiz yer almasıyla doğru ve yanlışlar da karışmaya başladı. Sözde ya da değil ilahiyatçı olduğunu söyleyen, söylemeyen farklı inanca, farklı fikre, farklı yaşlara sahip kişiler, popüler olmak, reyting tutturmak derdinde olanlar paylaşımlarda bulunuyorlar. Geçenlerde sayfamıza düşen bir videoda "namaz kılmayanın öldürülmesi", "oruç tutmayanların dövülmesi" gerektiği konusunda yer alan bir sohbette konu ballandırıla ballandırıla anlatılıyor. Dinledik, gerçekten mi böyle. Namaz kılmayan öldürülür mü ? Oruç tutmayan dövülür mü ? Allah c.c ve resulü bu konuda neler bildirmiştir. Geçek midir ? Yalan mıdır ? Tartışma konusu mudur ?
Mevcut kaynakları, farklı görüşlerin yer aldığı video ve makaleleri incelediğimizde böyle bir eylemin varlığını araştırdık. Namaz kılmayana böyle bir korkunç bir ceza veriliyor muydu ? Bir dine inana her insana yaptırımlar, zorlamalar vardır, farklı bir dinde olanı farklı bir dine bağlamanın zorlamasının olmadığını da savunanlardan olarak, namaz kılmıyor diye bir insanın öldürülmesine İslam'ın izin verdiğini pek mantıklı bulamadık. Çünkü, İslam "Dinde zorlama yoktur." ilkesine sahiptir. Bakara suresi 56. ayette Allah-u Teâlâ'nın buyurduğu "Dinde zorlama yoktur." sözünün arkasında "Doğru eğriden açıkça ayrılmıştır. Artık kim sahte tanrıları reddeder de Allah’a inanırsa kopmayan sağlam bir kulpa yapışmıştır. Allah her şeyi işitir ve bilir." denilmektedir.
Barışcıl bir din olan, şiddete, insan öldürülmesine karşı olan İslam'da namaz kılmayanın öldürülmesinin nasıl mümkün olacağını ayet ve hadislerde nasıl yer aldığına bakmak istedik
İşte sonuçlar;
*********
“Kim namazı terk ederse, Allah ona on beş azap verir; altısı dünyada, üçü ölürken, üçü kabirde, üçü de kabirden çıkarken…” hadisi, Allah Resulü’ne (sallallahu aleyhi ve sellem)'e yalan yere nispet edilen uydurma hadislerden biridir. Böyle sayı ile, orada şöyle, burada böyle diye bir sınırlama yoktur. Normalde namaz kılmayanın kesin cezası varsa da böyle sayı sayarak , mekan belirtilerek ayrıştırılacağı insani bir görüştür. Bunu es geçtik.
Namaz kılmayan kimsenin cezası hakkında Allah'tan ve Resulünden (sallallahu aleyhi ve sellem) rivayet edilenler yeterlidir. Günah olduğunu, kalplerin karardığını biliyoruz ancak fiziki bir uygulamayı göremedik.
Namaz kılmayan kimsenin cezası hakkında Allah'tan ve Resulünden (sallallahu aleyhi ve sellem) rivayet edilenler yeterlidir. Günah olduğunu, kalplerin karardığını biliyoruz ancak fiziki bir uygulamayı göremedik.
Kur'an'da Namaz
Namazın ehemmiyetini ifade eden bazı âyet meâlleri:
Allah Teala şöyle buyurmaktadır:
- “Şüphesiz namaz, müminler üzerine vakitleri belli bir farzdır.” [Nisa 4:103]
- Allah cehennem ehli hakkında şöyle buyurmaktadır: “Seni Cehenneme sokan şey nedir?” Onlar: 'Biz namaz kılanlardan değildik' derler.” [el-Müddessir 74:42-43]
- "Sabır ve namaz ile Allah'tan yardım isteyin. Şüphesiz o (sabır ve namaz), Allah'a saygıdan kalbi ürperenler dışında herkese zor ve ağır gelen bir görevdir." (Bakara, 2/45)
- "(Resûlüm!) Sana vahyedilen Kitab'ı oku ve namazı kıl. Muhakkak ki, namaz, hayâsızlıktan ve kötülükten alıkoyar..." (Ankebut, 29/45)
- "Ve onlar ki, namazlarına devam ederler." (Mü'minun, 23/9)
- “O mü’minler ki, gayba iman ederler, namazlarını kılarlar..." (Bakara, 2/3)
- "...onlar namazlarını hakkıyla kılmaya devam ederler." (En'am, 6/92)
- "Onlar namazlarını dosdoğru kılan ve ..." (Enfal, 8/3)
- “Şüphe yok ki ben Allah’ım. Benden başka hiçbir ilah yoktur. O halde bana ibadet et ve beni anmak için namaz kıl.”Tâhâ 20/14.,
Resul-i Ekrem Efendimiz de (s.a.v.) birçok hadis-i şeriflerinde namazın faziletini ve terk etmenin ağır vebalini ifade etmiştir.
- "İnsan ile şirk ve küfür arasında namazı terk etmek vardır." (Müslim, Îmân 134; Ebû Dâvûd, Sünnet 15).
- "Bizimle onlar arasındaki ahit namazdır. Kim namazı terk ederse kafirdir." Tirmizi (2621), Nesai (431), İbn Mace (1079)
ve diğerleri
Namaz Kılmayanın Cezası
Yukarıda yer verdiğimiz bazı ayet ve hadislerden görüleceği gibi, "Namaz" İslam'ın en önemli basamaklarındandır. İman etmekten sonra ki ilk basamaktır. Bir insan önce Müslüman olur daha sonra namaz kılar. Oruç tutar, zekat verir hacca gider.. Ancak. önce iman..
Namaz kılmayanlarla ilgili, Allah c.c ve Allah Resûlü’nün (asm) buyurduğu herhangi bir had cezası söz konusu değildir. Namaz kılmayanları çeşitli gruplara ayıran ve ceza uygulamasını getiren müctehid imamları, yani mezhep imamlarıdır. Bir insan namaz kılmadığı durumlarda neyle karşılaşır, ne yapmalıdır, nasıl telafi etmelidir, nasıl uygulamalıdır gibi konularda, namaz kılmama konusunda öncelikle bağlı olduğu mezhebin bu konudaki düşüncelerini öğrenmekle yükümlüdür.
Namazı tembellikten kılmayanlar, namazın önemini idrak etmeyenler ve namazı inkar edip böyle bir emrin varlığını kabul etmeyenler şeklinde ayrılmış olan gruplandırmalara göre farklı cezalar getiren müctehid imamları bunları ifade ederken namazın ne kadar önemli olduğunu anlatmaya çalışmış, korku, tehdit gibi eylemleri de vurgulamıştır.
Mesela, zina edenin öldürülmesi gibi bir olay dinimizde yok iken, zinakarın taşlanarak öldürülmesinin mezheplerin ve geleneklerin etkisiyle öne çıktığı gibi, namaz kılmayana ölüm cezasının verilmesi de yine bu tür uygulamaların anlayıştır.
Esasında Peygamber Efendimizin (asm) “Müjdeleyiniz; nefret ettirmeyiniz! Kolaylaştırınız; zorlaştırmayınız!” (R. Sâlihîn, 635) hadisine istinaden önemli olan İslami emirlere gevşek davrananlara karşı gözüken tek çözüm yolu, aydınlatmak, irşad etmek, bilgilendirmek, kolaylaştırmak, sevdirmek, teşvik etmek ve müjdelemekten geçmektedir.
Korkutmakla, öldürmekle, taşlamakla, kabir azabıyla veya cehennem ateşiyle tehdit etmek, zor kullanmak, küfürle itham etmek, kınamak, küçümsemek, dışlamak hatadır. İnsanı din düşmanı yapar.
Konuya bir de şöyle bakalım.
Resullulah zamanında münafıkların var olduğunu bilmeyen yoktur. Bunu ayetlerden de anlıyoruz. "Münafıklar Allah’a oyun etmeye kalkışıyorlar. Hâlbuki Allah onların oyunlarını kendi başlarına çevirmektedir. Onlar namaza kalktıklarında üşenerek kalkarlar, insanlara gösteriş yaparlar, Allah’ı da pek az hatıra getirirler.. (Nisa, 142) "
Ayette münafıkların Medine'de gösteriş için yani insanların içinde/ mescitte namaz kıldıklarını, yalnızken namaz kılmadıklarını, Mescitlere de istemeyerek zoraki geldiklerini anlıyoruz.
Bu durumu bilen Resullulah, namaza gelmeyenleri, kılmayanları muhakkak biliyordu. Pekala, hiç bir münafığı namaz kılmıyor diye öldürdü / öldürttü mü ? Kaynaklarda baktığımızda böyle bir durum yok.
Bu durumu bilen Resullulah, namaza gelmeyenleri, kılmayanları muhakkak biliyordu. Pekala, hiç bir münafığı namaz kılmıyor diye öldürdü / öldürttü mü ? Kaynaklarda baktığımızda böyle bir durum yok.
Mezheplerde Namaz Kılmayanlara Cezalar
Hanefîlerce, zekât, oruç ve hac gibi ibadetlerin terkinden dolayı had kapsamında ölüm cezası verilmediği gibi namaz için de aynı durumun geçerli olduğu görüşünü savunmaktadırlar. Hanefîlere göre namaz kılmayan mürted olmamakla birlikte büyük günah işlemiş sayılmaktadır. Onlara göre bu kişiye verilecek ceza ta’zir cezasıdır.
Mâlikîler’e, Şâfiîler’e ve Hanbeli mezhebinde Ahmed b. Hanbel’den yapılan bir rivayete göre inandığı halde namaz kılmayan Müslüman olmakla birlikte namaz kılmadığı için had suçu kapsamında öldürülür. Bazı Mâlikî fakihlere ve Ahmed b. Hanbel’den yapılan bir diğer rivayete göre namaz kılmayan mürted olup küfre düştüğü için öldürülür. Onlara göre namaz kılmayana verilen ölüm cezası irtidâd kapsamında had cezasıdır.
Bu arada aklımıza gelmişken, tek bir vakit namazını kılmamanın cezasının cehennemde seksen sene yanmak olduğu söyleniyor. Böyle bir sözün gerçekliği de ayetlerle bağdaşmamaktadır. Cehennem ebedidir, giren çıkmayacaktır. Bununla ilgili yazılarımıza sitemizde mevcuttur. Cehennemde süreler yoktur.
*********
Dediğimiz gibi, bunlar kulların kanaatidir. Kur'an'da ve sünnette böyle bir durum söz konusu değildir.
İslâm Hukukunda had cezaları, bir takım suçlar karşılığında bizzat Allah ve Allah Resûlü (asm) tarafından tesbit edilmiş cezâlardır. Ta’zîr cezâları ise, vahiy tarafından netlikle belirtilmeyen; hâkimin takdirine ve âlimlerin içtihadına bırakılmış olan cezâlardır.
Sonuç olarak diyebiliriz ki, mezhepte olsa, Kur'an'da ve sünnette olmayan bir kuralın Allah'ın emri gibi görülmesi yanlıştır. Peygamberden 100 / 200 yıl sonra oluşan anlayışın zamanla mezhep olarak anılan düşüncelerin zorunlu din kuralı olmadığını bilmek zorundayız. Hiç bir kural Kur'an'a ve sünnete aykırı olamaz. Kur'an e sünnette olmayan ve bağdaşmayan ne kadar kural, bilgi, tavsiye ile yaptırım varsa ictihad alimlerinin şahsi düşünceleridir. Bugün mantığın dışında yer alan çoğu eylemlerin hakkında verilen kararlar o alimlerin yaşadıkları dönemlerdeki toplum anlayışına bakmak gerekir. Ve o dönemin toplum kurallarına, yönetimine, halkın anlayışına göre filizlendiğinin de bilmek gerekir. Mesela
Emeviler ve daha çok Abbasiler döneminde Zındıklar olarak bilinen, 9 ve 10'uncu yüzyıllarda Abbasi İmparatorluğu hakimiyetine girmiş olan Gnostikler, Maniheist ve Zerdüştîler mevcut devlet hukukuna aykırı bir oluşum içinde idiler. Müslüman gözüküp devletin merkezine yönelik terör faaliyetlerine denk gelen bir tehdit olarak görülüyordu. Sözde ehli sünnet gözüken ancak devlete ihanet eden bir yapı oluşunca, Abbasiler, münafıklık dalgasını şiddetle bastırmaya çalıştı. Çünkü Zındıklar, namaz ve ezanla dalga geçen eserler yayınlıyor, şarkılar, şiirler uyduruyordu. Bunların tespit ve cezalandırılması için Devlet, içki içmeye ve namazı terk etmeye yönelik fetvalar çıkartarak, bu teröristleri cezalandırıyordu. Namaz kılmayanın öldürülmesinin altında yatan neden budur. O dönem alimler eserlerinde devletin emriyle bu tür fetvalara yer vermiştir.
Nasıl ki, ülkemizde Diyanet'in hükümetin ısrarcı baskılarıyla zaman zaman fetva çıkartması gibi..
Öz olarak, Allah c.c ve Resulünde namaz kılmayanların cezalandırılması sadece ahirete bağlı bir olaydır. Namaz kılmayan, içki içen, zina eden, faiz yiyen, şirk koşan insanlar hakkında İslam Adına, Allah adına , Peygamber adına karar veremez, hapsedemez, öldüremez,. Verseler de, bu şahsi ve siyasi bir düşüncedir. O insanların şahsi tasarruflarıdır. İlahi bir emir değildir.
Vesselam / Şüphesiz En Doğrusunu Allah Bilir
Derleme @Dinierk & Erol Kara




Hoş geldiniz. Fikirlerinizi paylaşmanızdan mutluluk duyarız