
Sadabat Cami, Aziziye Cami, Çağlayan Cami ya da Kağıthane Camii de denir
İstanbul'da, Kâğıthane Deresi'nin kenarında cami.
Ortaköy Camii ile benzerlik gösterir
Camii dönemin batı mimari etkileriyle yapılmıştır. Çift sıra pencereli ve muntazam kesme taştan duvarlar üzerinde ahşap bir kubbe bulunur.
Üstü kurşun kaplı kubbenin içi çiçek desenleri ile süslüdür.
Mihrap ve duvarlarındaki süslemelerden günümüzde sadece mihraptakiler kalmıştır.
Üstü kurşun kaplı kubbenin içi çiçek desenleri ile süslüdür.
Mihrap ve duvarlarındaki süslemelerden günümüzde sadece mihraptakiler kalmıştır.
Kare bir yapıya sahip camiinin neogotik üsluba sahip minaresinin içinde her biri 96 taş basamaktan oluşan iki ayrı merdiven bulunmaktadır. Birine camiinin içinden diğerine ise bahçeden girilir. İki kişi aynı anda birbirini görmeden şerefeye çıkabilir.
Şerefesinde zarif sütunlar ve sütun başları ile yapılmış gölgeliği 1940 tamiratında sökülmüş, bir daha da yerine takılmamıştır.
Şerefesinde zarif sütunlar ve sütun başları ile yapılmış gölgeliği 1940 tamiratında sökülmüş, bir daha da yerine takılmamıştır.
1904’te bir tamirat geçirmiş, 1939 depreminde ise minare alemi düşüp kubbeyi delmiştir. İkinci Dünya Savaşı sırasında kandilleri, kapı ve pencere kanatları yağmalanmış, camları kırılmış, kristal avizesi, kubbe ve kurşunları parça parça sökülmüştür.
Aziziye Cami, Bir vakitler gül ve lalelerle bezeli, içinde bir de namazgahı bulunan bahçesinde mermer süs havuzu ise 1974’lerde yok edilmiştir. Şerefe ve havuzdan geriye kalan parçalar 1997'de Kağıthane Belediyesi tarafından korumaya alınır.
Kubbe alemi çalınmış, pencere pervazlarının bazılar düşmüş, kubbesi içten parçalanmış, içerde güvercinler yuva yapmış, duvarları örümcek bağlamış, zemininde altın bulma ümidiyle kazılar yapılmış ve her yağmurda su baskınına uğrar bir durumdayken 1997 Aralık ayında Sadabad Projesi çerçevesinde İstanbul Büyükşehir Belediye tarafından restorasyon başlatılmış, çalışma 1998 Kasım’ında bitirilmiştir.
Kubbe alemi çalınmış, pencere pervazlarının bazılar düşmüş, kubbesi içten parçalanmış, içerde güvercinler yuva yapmış, duvarları örümcek bağlamış, zemininde altın bulma ümidiyle kazılar yapılmış ve her yağmurda su baskınına uğrar bir durumdayken 1997 Aralık ayında Sadabad Projesi çerçevesinde İstanbul Büyükşehir Belediye tarafından restorasyon başlatılmış, çalışma 1998 Kasım’ında bitirilmiştir.
Camiinin biri Hünkar İskelesi, diğeri Vezir İskelesi olmak üzere iki iskelesi bulunmaktadır. İskeleler derenin camii önünde kıvrım yaptığı yerdedir. 1940 sonrası keyfi kaldırılan iskeleler ve 1987’de derede yapılan keyfi yatak değiştirmeler ile tamamen yok edilmiştir. Fakat 1998 restorasyonu ile iskeleler yeniden kurulmuştur.
Bunlar yakın tarihte bilinenler..
Bunlar yakın tarihte bilinenler..
Bir de Osmanlı dönemi var ki..
Hicri 27 Şevval 1134'te yapılan açılış töreninde ise Sultan III. Ahmed namazını bu yeni camide kılar. Patrona Halil Hareketi'nde yıkılan camiyi Sultan III. Selim yeniden yaptırır. Daha sonra Sultan II. Mahmud, Sadabad Sarayı ile birlikte camiyi de yeni baştan inşa ettirir. Zamanın tahribatına uğrayan saray ve camiyi, bu defa Sultan Abdülaziz yeniden yaptırır. Günümüzde Aziziye Camii adıyla halen ayakta olan bu camii 1863'te saray baş mimarları Sarkis ve Agop Balyan Biraderlerin inşa ettiği camiidir.
Sâdâbâd ve Çağlayan’ın ayakta kalabilen son hâtırası olarak da önemlidir.
Rutubet, ilgisizlik ve...
Bugün ağır bir koku, bakımsızlık had safhada.. Kağıthane deresinin hemen yanında yer alan camide rutubet had safhada..
Bilhassa bayanlar kısmına girenlerin burunlarını tutarak dışarı çıktıkları, namaz kıldıkları sürece havasızlık ve ağır koku altında kaldıkları sürekli yapılan bir şikayet. Bir bayan konu hakkında "Caminin bayanlara namaz için ayrılan yerleri, merdivenler ve namaz kılınan yerdeki halılar çok çok çok kirli ve toz içinde. İnsan secde etmeye çekiniyor. Sanırım ki, birkaç aydan beri orada hiç temizlik yapılmamış." serzenişi içinde bu ifadeyi kullanırken, cami duvarların saramaya yüz tuttuğu görülüyor. Ağır bir rutubet baskısı altında bulunan camide temizlikte ilgi bekliyor.



@seyyaherol



Hoş geldiniz. Fikirlerinizi paylaşmanızdan mutluluk duyarız