Sitemizde aramak istediğiniz konuyu

DiniErk - Doğru Dini Bilgi

Mini Banner

                                  "

Vaaz... Mümin Nasıl Tanınır, Mümin Nasıl Olunur

Euzü Billahi mineş şeytanir racim - Bismillahirrahmanirrahim..

قَدْ اَفْلَحَ الْمُؤْمِنُونَۙ
Kad eflehal mü'minun.
اَلَّذ۪ينَ هُمْ ف۪ي صَلَاتِهِمْ خَاشِعُونَۙ
Ellezıne hüm fı salatihim haşiun
وَالَّذ۪ينَ هُمْ عَنِ اللَّغْوِ مُعْرِضُونَۙ
Vellezıne hüm anil lağvi mu'ridun
وَالَّذ۪ينَ هُمْ لِلزَّكٰوةِ فَاعِلُونَۙ
Vellezıne hüm liz zekati faılun
وَالَّذ۪ينَ هُمْ لِفُرُوجِهِمْ حَافِظُونَۙ
Vellezıne hüm li fürucihim hafizun
اِلَّا عَلٰٓى اَزْوَاجِهِمْ اَوْ مَا مَلَكَتْ اَيْمَانُهُمْ فَاِنَّهُمْ غَيْرُ مَلُوم۪ينَۚ
İlla ala ezvacihim ev ma meleket eymanühüm fe innehüm ğayru melumın
فَمَنِ ابْتَغٰى وَرَٓاءَ ذٰلِكَ فَاُو۬لٰٓئِكَ هُمُ الْعَادُونَۚ
Fe menibteğa verae zalike fe ülaike hümül adun
وَالَّذ۪ينَ هُمْ لِاَمَانَاتِهِمْ وَعَهْدِهِمْ رَاعُونَۙ
Vellezıne hüm li emanatihim ve ahdihim raun
وَالَّذ۪ينَ هُمْ عَلٰى صَلَوَاتِهِمْ يُحَافِظُونَۢ
Vellezıne hüm ala salevatihim yühafizun
اُو۬لٰٓئِكَ هُمُ الْوَارِثُونَۙ
Ülaike hümül varisun
اَلَّذ۪ينَ يَرِثُونَ الْفِرْدَوْسَۜ هُمْ ف۪يهَا خَالِدُونَ
Ellezıne yerisunel firdevs hüm fıha halidun

Şüphesiz doğruyu Allah-u Teala Söyler

Kıymetli Müslümanlar..

Allah-u Teala'nın kıymetli sözlerini, biz kullarına olan emir ve yasaklarını bildiğiniz gibi vahiy yoluyla peygamberlerine bildirmiş ve tüm bunlar sahifeler ya da kitaplar halinde bizlere kadar ulaşmıştır.
Peygamberlerin en sonuncusu olan ve ümmeti olmaktan şeref duyduğumuz peygamberimiz Hazreti Muhammed aleyhisselam'da Allah'tan aldığı emir ve yasakları, yine Kuran-ı Kerim vasıtasıyla bize bildirmiştir.
Allah-u Teala'nın emir ve yasaklarına, birliğine, kitaplarına, peygamberlerine, meleklerine, hayır ve şerrinden Allah'tan olduğuna, kaza ve kadere, öldükten sonra tekrar dirileceğine inanan herkes iman etmiş olur. Ve bu imanın tüm hasletlerini ömür boyunca taşıyınca da mümin olduğuna kanaat edilir.
İmanını son nefesine kadar koruyan da kurtuluşa erer 
Bu müjdeyi, kurtuluşa erenleri, müminleri Firdevs cennetine koyacağını söyleyen de, bu müjdeyi bize bildiren de Allahu Teala c.c hazretleridir. Bu müjde, az önce okuduğum ayeti kerimelerle yani Müminun süresinin ilk 10 ayeti ile bize bildirilmiştir.
Bu ayetlerle müminlerin vasıflarını öğrenmiş bulunmaktayız.. Bizler de bunları öğrenip, yaşantımızı buna göre şekillendirmemizi gerekecektir.

قَدْ اَفْلَحَ الْمُؤْمِنُونَۙ
Kad eflehal mü'minun.

"Mü'minler gerçekten kurtuluşa ermişlerdir." Ayet bildiriyor.. 
Tekrar söylüyorum. "Gerçek şu ki, iman edenler, kurtulmuştur. "
Ayeti Kerimedeki bu müjdeyi duyan hangi Müslüman yoktur ki, sevinmesin. Kurtuluşa ermek, dünya imtihanın başarıyla çıkmak ve kurtulmak.. Cennete girmek. Peygamberlerle, şehitlerle bir arada olmak. Sonsuz nimetler içerisinde sonsuz bir hayat sürmek ve her şeyden öte rabbimizin cemalini görmek gibi en mükemmel bir lütfa ermeyi kim istemez.
Resullullah salli aleyhi ve sellem bu ayetler kendisine bildirildiğinde hemen akabinde, yanındaki sahabelerin duyacağı şekilde «Allahım! Bize çok ver, azaltma; bizi şerefli kıl, alçaltma; bize ver, bizi mahrum bırakma. Bizi gözet, başkalarını bize tercih etme. Bizi hoşnut et ve bizden de hoşnut ol!” 
Sonra da: “Bana şimdi on âyet nâzil oldu. Kim bu âyetleri okuyup gereğini yerine getirirse cennete girer» buyurdu ve bu sûrenin ilk on âyetini okudu.” (Tirmizî, Tefsir 23/1; Ahmed b. Hanbel, Müsned, I,34).
Okumuş olduğum bu hadisi şerifin söylendiği anı da size söylersem ilginizi daha çok çekeceğini ümit ediyorum.
Peygamber efendimiz okuduğum ayetler indiğinde bu sözleri sarf etmiştir. Şu duaya bakar mısınız. "Allahım! Bize çok ver, azaltma; bizi şerefli kıl, alçaltma; bize ver, bizi mahrum bırakma. Bizi gözet, başkalarını bize tercih etme. Bizi hoşnut et ve bizden de hoşnut ol!"
Ve tavsiyesine bakar mısınız
"Kim bu âyetleri okuyup gereğini yerine getirirse cennete girer"
Ya daha hangi müjdeyi bekliyorsunuz, Allah aşkına. Bundan daha güzel müjde mi var. ?  
Okuyoruz ayetleri, sırayla..

Sevgili Cemaat
Lütfen, dış dünyadan sıyrılın. Gözleriniz açın. Oturduğunuz yerde uyuklamayın. Bunlar sizin için en kıymetli sözlerdir. Bunlara uymak, riayet etmek, yerine getirmek ve ömür boyu bunları yaşadıktan sonra kurtuluşa ermek...En büyük saadete ermek.. 

اَلَّذ۪ينَ هُمْ ف۪ي صَلَاتِهِمْ خَاشِعُونَۙ
Ellezıne hüm fı salatihim haşiun
Onlar ki, namazlarında derin saygı içindedirler.
Namazda derin saygı içinde olmak.. Namazı kılarken dünyadan uzaklaşmak. Namazı Yüce Allah'ın huzurundaymışcasına eda etmek. O'nun huzuruna dünyada iken çıkmış olmak yani Mirac yapmak..Her namaz müminin miracıdır. Onun huzuruna Allah-u Ekber diyerek çıkmak, sonunda diz dize, Miracda Resullulahın Allah-u Teala ile oturduğu gibi, namaz kılan kulun Ettehiyatu okurken o anı yaşaması, bunu ruhu ve yüreğiyle hissetmesi.. Ne büyük saadet...
Namazda huşu  içinde olmak. Saygı ile,derin bir kalple yüce bir makamın önünde olduğunu bilmek ce namaz kılmanın mükemmel hazzına ulaşmak. Namazlarını saygı içinde eda edenler o büyük müjdeye, kurtuluşa erecek olanların ta kendileridir.
Bir mümin güzelce abdest alır, sonra da başından sonuna kadar kalp beden âhengi içinde tam bir huzur ve huşû ile  iki rekat namaz kılarsa cennet ona vâcip olur.” (Müs­lim, Ta­hâ­ret 17)
Namazı dosdoğru kılanlar, namaz kılarken Yaradanın huzurunda olduğunu bilen, bunu kemiklerine kadar, sinir hücrelerine kadar hisseden, hissederken hem korkudan, hem sevinçten, hem de huzurda durmaktan titrer. Ve bunun sonunda peygamberimizin o müjdesi ile cennetin ona vacip olacağı ümidi ile yaşar.

وَالَّذ۪ينَ هُمْ عَنِ اللَّغْوِ مُعْرِضُونَۙ
Vellezıne hüm anil lağvi mu'ridun
Onlar ki, faydasız işlerden ve boş sözlerden yüz çevirirler.
Bu sözü teyid edecek bir başka ayeti şerife 

 “...Boş bir söz ve davranışa rastladıklarında ise yüz çevirip vakar içinde oradan geçip giderler” (Furkan 25/72) 

Ziya Paşa'nın güzel bir dizesini dile getirmek istiyorum.
"“Söyler isen hayır söyle, sözünden ibret alsınlar.
Söylemezsen sükût eyle, seni insan sansınlar.” 

Kıymetli Müslümanlar

Bir Müslüman malayani, işe yaramaz söz ve davranışlardan uzak durur. Saatlerce televizyon karşısında, elinde telefonla bilmem hangi sosyal medyada boş boş dolaşmaz. Kahve kenarlarında, çay ocaklarında oturmaz. park ve bahçelerde avare avare dolaşmaz. Birilerinin dedikodu yaptığını gördüğünde o muhabbete katılmaz ve orayı terk eder. Günah olabilecek, batıl olabilecek her türlü eylemden uzak durur. Kimsenin malıyla, kişiliğiyle, parasıyla, malıyla, makam mevkisiyle uğraşmaz. hasedlik etmez, İftira atmaktan uzak durur. Kimsenin namusuyla uğraşmaz. İffetiyle, efendiliğiyle ve her an kendisini gözetleyenin olduğunu bilerek her türlü hareketlerine dikkat eder.


وَالَّذ۪ينَ هُمْ لِلزَّكٰوةِ فَاعِلُونَۙ
Vellezıne hüm liz zekati faılun
Onlar ki, zekatı öderler.

Onlar ki, mallarından infak ederler. Sadakalarını verirler. Sadece mal değil ,bildiklerini başka insanlara öğreterek öğrendiklerinin de zekatını verirler. Tarladaki ürünün, kiradaki evinin zekatını verir. Yoksulu gördüğünde doyurur, ihtiyacını giderir. Hırs ve tamaha yönelmezler. Mümin stokçuluk yapmaz. Mümin fırsatçılık yapmaz. Mal biriktirmez. Müslümanların darda kalıp, o mala ihtiyaç duyması için biriktirmez. Malını satarken çalmaz, çırpmaz. Müslümana kalitesiz mal vermez. Onlar yaptığı her işi hakkıyla yapar. Zekat sadece senenin bir günü malın 40 da birini vermek değildir. Hoş ya, şimdi zekat vermemek için bahaneler uyduruyoruz. Allah'ı kandırdığımızı sanıp kendimizin akıbetini hazırlıyoruz. Allah'tan çaldığımızı sanıp ahiretimizi çalıyoruz. Sonra cennet bekliyoruz. Çok beklersiniz.
Zekatlarınızı öylesine veriniz ki, fakirin umudu olsun. Çocuk kandırır gibi zekatı vermeyin. Zekatlarda hile yapmayın. Dünyanın serveti elinde olan Karun, hazinelerinin anahtarlarının onlarca devenin taşıdığı Karun, bir gecede tüm mal varlığı ile, karısı, çocukları, uşakları ile helak oldu. Bunu bilin, ibret alın. Allah'ı kimse kandıramaz. Bir yel, bir sel, bir yangın, bir hastalık elinizde ne var ne yok alır, götürür. Zekat çok önemlidir. üzerine farz olan zengin zekatı vermek zorundadır. Vermelidir. 

وَالَّذ۪ينَ هُمْ لِفُرُوجِهِمْ حَافِظُونَۙ
Vellezıne hüm li fürucihim hafizun
Onlar ki, ırzlarını korurlar.
اِلَّا عَلٰٓى اَزْوَاجِهِمْ اَوْ مَا مَلَكَتْ اَيْمَانُهُمْ فَاِنَّهُمْ غَيْرُ مَلُوم۪ينَۚ
İlla ala ezvacihim ev ma meleket eymanühüm fe innehüm ğayru melumın
Ancak eşleri ve ellerinin altında bulunan cariyeleri bunun dışındadır. Onlarla ilişkilerinden dolayı kınanmazlar.
فَمَنِ ابْتَغٰى وَرَٓاءَ ذٰلِكَ فَاُو۬لٰٓئِكَ هُمُ الْعَادُونَۚ
Fe menibteğa verae zalike fe ülaike hümül adun
Kim bunun ötesine geçmek isterse, işte onlar haddi aşanlardır.

Ey Müslümanlar...
Uyanın..
Devlet zinayı serbest bıraktı diye zinayı normal karşılamaya başlayan ey millet uyanın.
Zina, fuhuş, taciz, tecavüz her ne dersen... Allah-u Teala'nın katında haramdır. Büyük günahlardandır. Büyük cezası vardır. Zina insanlık tarihi boyunca çirkin olarak karşılanmıştır. İğrenç olarak bilinir. Günah diye bilinir. İnsanların kanunları sizi aldatmasın. Devlet ceza vermiyor, nasılsa cezası yok, kafama eseni yaparım, derseniz yanılırsınız. Ahiretinizi yakarsınız. .. Allah Kuran-ı Keriminde "Zina haramdır " diye emrediyor. Daha bu sözün üzerine söz olmaz.
Zina, fuhuş adına ne derseniz deyin bu eylemler büyük ve cezasız kalmayacak şekilde günahların en başındadır. 
Zina yapan erkekte kadında lanetlidir. Nur süresinde "Allah zina yapan kadını zina yapan erkekle, zina yapan erkeği zina yapan kadınla evlendirin" der. "Temiz kızları, oğulları zina yapanlarla evlendirmeyin" der.
Allah böyle emreder.
İşte o ayeti kerime 

لزَّانٖي لَا يَنْكِحُ اِلَّا زَانِيَةً اَوْ مُشْرِكَةًؗ وَالزَّانِيَةُ لَا يَنْكِحُهَٓا اِلَّا زَانٍ اَوْ مُشْرِكٌۚ وَحُرِّمَ ذٰلِكَ عَلَى الْمُؤْمِنٖينَ

"Zina eden erkek ancak zinakâr veya müşrik bir kadınla evlenir, zina eden kadınla da ancak zinakâr veya müşrik bir erkek evlenir. Bu müminlere, tertemiz Müslümanlara haram kılınmıştır."

Müminler, iffet ve namus sahibidirler. Her türlü cinsî sapıklık ve aşırılıktan uzaktırlar. Kendilerine yabancı olanların önünde açılması yasak olan yerlerini de örterler. Müslüman mahrem yerlerini helâl olmayanların bulaşıp kirletmesine, kalbini helâl olmayan şeylere ilgi duymasına, toplumda şehvet ve arzuların hesapsız bir şekilde başını alıp gitmesine, aile ve neslin bozulmasına karşı korunmakla mükelleftir. Bunlara meyletmez. Evliyken başkasının yatağına girmez. İşyerine aldığı kadını, kızı kandırıp da tezgah arkasında münasebette bulunmaz. Beraber aynı çatı altında yaşayan kadına, kıza kötü gözle bakmaz. Evli olanın yuvasını bozmaz. Evli bir insanla haram beraberlik bir çok belayı getiri. Haramlardan daha büyük haramdır. Neslin bozulmasına, çocukların babasının kim olduğunun sorularının sorulmasına sebep olur.
Ayette yer alan “ırzlarını korurlar” ilahi bir emirdir. Allahın kesin emridir. Yani “ırzlarını/cinsel organlarını korusunlar” demektir. “Cinsel organın korunması” ise nikâhlı beraberlikler dışında başkasının cinsel organından, onun sperminden veya yumurtasından ya da bunların birleşmesi ile oluşan ceninden korunmayı kapsar. İnsanlığı ilgilendiren bütün ilahi emir ve yasaklarda olduğu gibi ırzı koruma yükümlülüğü konusunda da erkek ve kadın arasında fark yoktur; yani hem erkekler, hem de kadınlar ırzlarını korumakla yükümlüdürler. Namussuz kadın namussuz erkeğin kurbanıdır. Erkek, namuslu olursa kadınlarımz, kızlarımız iffetli olur. 
Irz, namus derken sadece bu cinsellik anlaşılmamalıdır.
Namus kavramı çok geniştir. Allah, "ırzlarını korurlar" derken Müminlerin bacak arası olayından ziyade hayattaki pek çok şeyi de namus olarak bilirler. Dinen namussuzluk; dine gerekli hürmet ve saygıyı göstermemek, alay etmek, riyaya bulaşmak, çıkar için döneklik etmek, ahlak ve iffet sınırlarına uymamak, kaldırmak, yalana müracat etmek gibi halleri sergilemek demektir.
Namussuz ise huzur ve barışı bozanlara, Allah’a teslimiyetsizliği savunanlara, toplumsal kabul ve idrakleri kendi çıkarına yorumlayan ve kullananlara, Allah’ın kanunlarını yani emir ve yasaklarını çiğneyenlere denir. Bir mümin, hayatının her anını namuslu olarak yaşamak zorundadır. 


وَالَّذ۪ينَ هُمْ لِاَمَانَاتِهِمْ وَعَهْدِهِمْ رَاعُونَۙ
Vellezıne hüm li emanatihim ve ahdihim raun
Yine onlar ki, emanetlerine ve verdikleri sözlere riâyet ederler.

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyuruyor: “Doğruluktan ayrılmayınız. Doğruluk sizi birre (iyiliğe), o da sizi cennete ulaştırır.Kişi doğru olur ve daima doğru iş yaparsa Allah katında sıddıklardan yazılır. Yalandan sakınınız. Yalan da insanı günaha, o da cehenneme götürür. Kişi durmadan yalan söyler ve yalan üzere iş yaparsa Allah katında yalancılardan yazılır.” buyurmuştur. (Buhârî, Edeb, 69; Müslim, Birr,105.) 
Ayet ve hadise baktığımızda müminin doğru olması, kendisine teslim edilen bir işi doğru ve zamanında yapmasını emrediyor. Emanet, illa bir malı birine bırakıp, bunu muhafaza et, demek değildir. Emanet işyerinde işçiye verilen malın düzgün yapılması, bir polisin, askerin, bekçinin,koruması ve güvenliği sağlaması gereken yerin muhafazasını, bir doktorun hastasına doğru ilaç vermesine, en iyi tedavi şeklini uygulamasına, bir mühendisin aldığı işi en iyi şekilde yapması demektir. Bir yöneticinin oturduğu koltuğu Allah korkusuyla idare etmesi demektir. Emanet, çok yönlüdür ne var ki, Emanet, günümüzde giderek umursamadığımız bir hal aldı. Üzülüyoruz. Artık kimseye , bir emanet bırakamaz olduk. Artk, kimseye bir iş yaptıramaz olduk. Yapılan iler hileli. Parayı alana kadar. O işi kapana kadar, kırk takla atıyoruas. Sonra akla hayale gelmeyen hilelere müracaat edip, bir  Müslüman bir Müslümana zarar vermiş oluyor. Bakın, Müslüman diyorum, mümin demiyorum. Zira mümin olan yapmaz. Müslüman olmak iman etmek, mümin olmak demek değildir. Müslümanın içinde münafıkta vardır, Müslüman adı altında din düşmanı da vardır. oysa , Resullullah aleyhi ve sellem " Mümini aldatan bizden değildir." İşinde, aşında, hayatında Müslümanları aldatan zaten Müslüman değildir. Mümin hiç değildir. İnsanı aldatan Allah'ı aldatır. Allah'ı aldatan dinden çıkar. Emanet ağızdan söze sahip çıkmak demektir. Sözünüze, işinize, dilinize, belinize, elinize dikkat edeceksiniz ki mümin olarak anılasınız.

وَالَّذ۪ينَ هُمْ عَلٰى صَلَوَاتِهِمْ يُحَافِظُونَۢ
Vellezıne hüm ala salevatihim yühafizun
Onlar ki, namazlarını kılmaya devam ederler.
Beş vakit namazı devamlı kılmak, teheccüde kalkmak, kuşluk, işrak kılmak ve namazlarında devamlı olmak müminin işaretlerindendir. Namaz kılmak size ağır gelmesin. Namaz, şükürdür. Namaz teşekkürdür. Sonsuz nimetlerini insanlara vermiş olan Allah sadece günde 5 kere teşekkür etmek için huzura çıkıp, teşekkür edip geri dönüyorsunuz. Huzura çıkıp, yaradana karşı minnetinizi ileteceksiniz. Huzura varıp, sizi başıboş bırakmamasını, size sahip çıkmasını isteyeceksiniz. Ölüm gelene kadar namazdan mesulüz. Bırakmayınız.

اُو۬لٰٓئِكَ هُمُ الْوَارِثُونَۙ
Ülaike hümül varisun

İşte bunlar varis olanların ta kendileridir.
Ve diyor ki, Allahu Teala müminun süresinde onlar varsilerdir. Varis kim, müminlerdir. Müminler neyin varisi, onu da hemen arkasından gelen 
اَلَّذ۪ينَ يَرِثُونَ الْفِرْدَوْسَۜ هُمْ ف۪يهَا خَالِدُونَ
Ellezıne yerisunel firdevs hüm fıha halidun
Onlar Firdevs cennetlerine varis olurlar. Onlar orada ebedî kalacaklardır.

ayetinden anlıyoruz. Firdevs cennetinin varisi olmak istemeyen, bu saydıklarınızdan uzak olsun. Ebedi kalacağınız cennete gidebilmek için de kendimizi düzeltip, mümin olmak için çalışmalıyız.
Mümin dedik. Allaha teslim olana mümin diyoruz. Allah, kendisine iman edene kendi ismini verip ona Mümin diyor. Zira mümin kelimesi ismi azamda geçer. Mümin, Allahu Tealanın en güzel isimlerinden sadece biridir. İçinizden kim O'nun ismi ile anılmak istemez, söyler misiniz.. Mümin olalım. Mümin gibi davranalım. Mümin olmanın mutluluğuna, huzuruna erelim.
İşte mümin olmanın vasıflarını dinlediniz.
Bundan sonrası sizin gönlünüzde, beyninizde.. Selamette kalınız, imanla kalınız, Allah'a emanet olunuz. 
Elfatiha..

Erol Kara / @Dinierk için yazdı

Yorum Gönder

0 Yorumlar
*Yorumlar Editör tarafından incelenmekte olup, spam mesajlar dikkate alınmaz. Engellenir.*