
Makus talihleri bir türlü düzelmeyen hatta aynı çatı altında çalışanlarca horlanan, ötelenen ve korkutulan sessiz kahramanları.Kuran Kursu Öğreticisi
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın hayalim dediği "Diyanet Akademisi"nin mezunları başta olmak üzere yaklaşık 20.000 (yirmi bin) çalışanın ismidir, Kuran Kursu Öğreticisi...
Her biri biri "öğretmen" statüsünde olmasına rağmen Milli Eğitim'in çalışanı olan öğretmenlerin hatta Diyanet İşleri, Başkanlığı bünyesine alınan "öğretmenler" kadar hakları olmayan çalışanların adıdır, Kuran Kursu Öğreticisi
2013 yılından itibaren "paldır küldür" alınan ilkokul, ortaokul, lise ve aralarında yer alan üniversite mezunu öğreticiler hariç son yıllarda, bilhassa Akademi'ye alınan lisans ve lisansütü eğitim almış, bir çoğunda pedagoji formasyon belgesi olan ve hatta ve hatta bir çoğunun geriye dönük yıllarca denecek şekilde fahri öğretim görevlisi olarak dönemlik çalışmış olanların adıdır, Kuran Kursu Öğreticileri...
Öncelikle bir türlü "öğretmen" kadar hakları olmayan bu din dersi öğretmenleri yıllardır “öğretmen” unvanı için yasal düzenleme bekliyor. 2013’te dönemin Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, tarafından yapılan “Kur’an Kursu Öğreticilerini kesinlikle öğretmen yapacağız” sözü yalan oldu.
Türkiye genelinde milyonlarca kişiye Kur’an-ı Kerim okumayı, anlamını öğrenmeyi ve hafızlık yapmayı öğreten Kur’an kursu öğreticileri, Diyanet İşleri Başkanlığı bünyesinde eğitimci olarak çalışmasına rağmen, yıllardır “öğretmen” olamadılar.
Bugün hâlâ kadrolu, sözleşmeli, vekil ve geçici statülerde görev yapan Kur’an kursu öğreticileri, kendilerine verilen “öğretici” unvanının değiştirilmesini bekliyor. Öğreticiler, bu unvanın eğitimdeki emeklerini yeterince yansıtmadığını, “öğretmen” olarak tanınmalarının hem mesleki saygınlığı artıracağını hem de özlük haklarını iyileştireceğini ifade ediyor.
Toplu taşıma indirimi, eğitim-öğretim ödeneği ve tayin hakkı gibi birçok sosyal haktan mahrum olan bu insanların bir çoğu, aynı dönem Akademi mezunu olan müezzin kayyım ve imam hatiplerle ortak kaderi paylaşmış, çoğu mezuniyet sonrası atamalarda ülkenin en ücra köşelerine aile birliklerini darmadağın edercesine görevlendirildi.. Çocuklarından, eşlerinden, anne babalarından ayrı 3+1 yıl olarak kanundan üstün(!) sayılan yönetmelikle adeta mahkum ediliyor.
Türkiye’de bütün eğitimcilere öğretmen denirken, Diyanet’te ‘öğretici’ ifadesi kullanılan bu çalışanların statü olarak Diyanet'te hangi birime bağlı oldukları belli bir değil.
Kur'an Kursu Öğretmenleri Neden Eğitim Hizmetleri Personeli Değil
Aslında Diyanet İşleri Başkanlığı Eğitim Hizmetleri Genel Müdürlüğü Yaygın Din Eğitimi Daire Başkanlığına bağlı olarak çalıştırılmaları, denetlenmeleri, gözetilmeleri gerekirken Diyanet İşleri Başkanlığı Kur’an Eğitim ve Öğretimine Yönelik Kurslar ile Öğrenci Yurt ve Pansiyonları Yönetmeliği’ne dayanılarak hazırlanan DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI KUR’AN EĞİTİM VE ÖĞRETİMİNE YÖNELİK KURSLAR İLE ÖĞRENCİ YURT VE PANSİYONLARI YÖNERGESİ'ne göre he nedense Din Hizmetleri Daire Başkanlığı bünyesindeki müftülüklere bağlanmışlardır.
Müftülüklerin sorumluluğunda çalışan Kuran Kursu öğreticilerine de her nedense herkes amirlik taslamaktadır.
Kur'an kursları yöneticileri ve Kur'an kurslarında çalışan eğitim görevlileri olarak il ve ilçelerde Eğitim Hizmetleri Genel Müdürlüğü temsilcileri olmadığı için müftülüklerin sorumluluğuna verilmesi sonucunda da bu güzide eğitimciler küçümsenen, gelen gidenin şamar oğlanına çevirdiği çalışanlar durumuna düşmektedir. Genel bir sorun olarak eğitimcilerin bir amiri olması gerekirken müftü, müftü vekili, şube müdürü, murakıp, veri hazırlama elemanları hatta müftülükteki herhangi bir memur, bir şoför dahi bu güzide insanlara amirlik taslamakta yeri geldiğinde aba altında sopa göstererek, vazifeleri olmayan görevleri yüklemek isteyerek mobing uygulayabilmektedir.
Kur'an kursları yöneticileri ve Kur'an kurslarında çalışan eğitim görevlileri olarak il ve ilçelerde Eğitim Hizmetleri Genel Müdürlüğü temsilcileri olmadığı için müftülüklerin sorumluluğuna verilmesi sonucunda da bu güzide eğitimciler küçümsenen, gelen gidenin şamar oğlanına çevirdiği çalışanlar durumuna düşmektedir. Genel bir sorun olarak eğitimcilerin bir amiri olması gerekirken müftü, müftü vekili, şube müdürü, murakıp, veri hazırlama elemanları hatta müftülükteki herhangi bir memur, bir şoför dahi bu güzide insanlara amirlik taslamakta yeri geldiğinde aba altında sopa göstererek, vazifeleri olmayan görevleri yüklemek isteyerek mobing uygulayabilmektedir.
Sonuç;
Yukarıda sadece bir kısmını ifade ettiğimiz sorunların altında ezilmekte olan Kuran Kursu öğretmenlerini huzurlu çalışma ortamına kavuşturmak, geçmişin yanlışlarını unutturacak şekilde öncelikle Eğitim Daire Genel Müdürlüğüne bağlanmaları, Öğretmenlik statülerinin tanınmasının sağlanmasının, aile bitliklerinin yeniden kurulabilmesi için yönetmeliğin islah edilmesinin yarar getireceği öngörülmektedir.
Bunun için de Diyanet'in yeni yönetimin personeli için hayırlı çalışmalar yapacağı inancıyla..
Bunun için de Diyanet'in yeni yönetimin personeli için hayırlı çalışmalar yapacağı inancıyla..
@Dinierk
Hoş geldiniz. Fikirlerinizi paylaşmanızdan mutluluk duyarız