Sitemizde aramak istediğiniz konuyu
                                      "

DiniErk - Doğru Dini Bilgi

Kuran ve Hadislerle İslamda Müzik


Kur'an ve Hadislerle İslam'da Müzik

Müziğin İslam'da haram olduğu yaygın bir görüştür. Âlimler, bazı müzik türlerinin ibadetten alıkoyduğunu ve müziğin başka aşırılıklara ve günahlara yol açan bir ayartma kaynağı olduğunu belirtmek için hadislere veya Hz. Muhammed'in (s.a.v.)  sözlerine atıfta bulunurlar. Ancak bazıları, şarkının amacının faydalı olması ve şarkıda kullanılan sözlerin izin verilen konuşma sınırları içinde kalması koşuluyla Hz. Muhammed'in (s.a.v.) şarkı söylemeye izin verdiğini gösteren hadislere atıfta bulunurlar.
Din alimleri müzikal ifade hakkında ne söylemiş olursa olsun, günümüzde dünyadaki Müslümanlar arasında sayılan her kültürel ve etnik grubun kendine özgü müzikal gelenekleri ve ifadeleri vardır.
Bu gelenekler, manevi fikirleri ve İslami temaları bir araya getirerek İslami ideallere uyarlanmıştır. Evlilik, doğum ve bayram gibi İslami geçiş törenlerinin ve etkinliklerinin bir parçası haline gelmişlerdir. Birçok grup, yerel müzik aletlerini kültüre getirmiş, korumuş ve başkalarına aktarmıştır. Davul ve diğer ritim çalgıları, telli ve yaylı çalgılar, korno ve flütler, Müslüman halkların müzik gelenekleri ve halk sanatları arasında yer almaktadır. İnsan sesi sanatının ortak noktası, Arapça ve Farsça, Türkçe, Urduca ve yüzlerce başka Asya, Afrika ve Avrupa dili gibi diğer dillerde de görülmektedir.
İslam alimleri genel olarak müziği önce Kur'an-ı Kerim ve Hadis-i Şerifler açısından ele almış sonra da bunun icra biçimi yanında faydaları ve zararları üzerinde de durarak yorumlar yapmışlardır. 
Unutmayın, İslam'da sizi harama iten şeyler de haramdır. Müziğin ve müzik aletlerinin statüsü İslam'da oldukça tartışılan bir konu olduğundan , zaman içinde ortaya atılan tüm delilleri ve argümanları incelememiz gerekiyor. Ancak öncelikle birkaç noktayı açıklığa kavuşturmalıyız:
1. İslam'da her şey,  Kuran'da aksini söyleyen bir şey veya Peygamber Efendimiz'den bir söz bulana kadar caiz kabul edilir. Bunun tersi kesinlikle doğru değildir ve  tamamen mantıksızdır.
2. Herhangi bir zayıflığı olan bir hadisi kullanmak  kabul edilemez ve elimizde her zaman Peygamber Efendimiz'e dayanan sahih, doğrulanmış bir hadis bulunmalıdır. Aksi takdirde, söz konusu hadisi rivayet eden kişinin hata yapıp yapmadığını bilmemizin bir yolu yoktur.
3. Kişisel görüşler bizim için önemli değil; bir şeyin izin verilebilir/yasak olması gerektiğini düşünmeniz tamamen önemsizdir.

Kur'an-ı Kerim'de Müzik
Tirmizî'nin Ebu Ümâme el-Bâhilî'den naklettiğine göre Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: "Şarkıcı kadınların alım ve satımı, onlar üzerinden para kazanmak ve onların karşılığında alınan ücretler helal değildir. Allah Teâlâ'nın şu sözü onlar hakkında nazil olmuştur: 
"İnsanlardan öyleleri vardır ki, halkı fark ettirmeden ve hiçbir bilgiye dayanmadan Allah yolundan saptırmak ve dini alaya almak için boş söz ve eğlendirici sözler (lehve'l-hadîs) satın alırlar. işte onlar için hor ve hakir edici bir azap vardır.[Lokman 6]
Buradaki "lehve'l-hadîs"den maksadın kimi alimler şarkı, bir rivâyette "Davul" "çalgı aletleri", "batıl olan herşey" ve "darbuka" diyen olmuştur. Genelde alimler "Lehve'l-Hadis"ten maksadın "batıl olan herşey" olduğunu savunmuşlardır. Buna göre ayette geçen eğlendirici sözü batıl adet ve geleneklerdir, müzik kast edilmemiştir.
Muhamed Hamdi Yazır (ö. 1361/1942) ise konuyu şöyle özetlemektedir: "Tefsir alimlerinin bir çoğu "Lehve'l-Hadis"i şarkı ile tefsir etmişlerse de araştırmacıların tercihi ayetin zahiri gereği genel bir mana ifade etmesidir. Bununla beraber burada asıl azarlamanın hikmeti şununla anlatılmıştır: "Bilmiyerek Allah yolundan saptırmak ve onu alaya almak". Yani saptırdığını hissettirmeden, yaptığı işin akibetini sezdirmeden dini ve ahlakı bozmak ve Allah yolu ve onun hak diniyle eğlenmek için.[Hak Dini Kur'ân Dili, V, 3839]
Ayetin müziğin haramlılığına delil olarak ileri sürülmesine karşı çıkan İmam Gazzâlî bu konudaki görüşünü şöyle ifade etmektedir: "Din karşılığında, Allah yolundan saptırmak için "Lehve'l-Hadis" satın almak haramdır. Bu konuda tartışma yoktur. Her çalgı, dinin karşılığında satın alınmıştır ve Allah yolundan saptırıcıdır da denilemez. Ayetten maksat da budur. Bir kişi Kur'an-ı Kerim'i dahi Allah yolundan saptırmak için okusa haram işlemiş olur.[Gazzâlî, ihyâ, VI, 164]

2- "Yoksa bu haberi tuhaf mı buluyorsunuz? Ağlayacağınıza gülüyorsunuz! Ve gaflet içinde oyalanıp duruyorsunuz. (sâmidûn)." [Necm 59-61]
Ayette geçen "Sâmidûn" kelimesi İbn Abbas (ö. 68/687) ve ikrime (ö. 105/723)'ye göre şarkı manasındadır. Çünkü Yemen ve Hımyer lugatında "Sümûd" şarkı (gınâ) manasına gelmektedir.[Taberî, Câmiü'l-Beyân, XI, 541-543] Mekkeliler Kur'ân dinledikleri zaman ona kulak vermemek için şarkı söyler, eğlenirlermiş.
İbn Kayyım el-Cevziyye ayette geçen "Sâmidûn" kelimesini şarkı olarak yorumlamasından hareketle müziğin haram olduğunu ifade etmiş ve "Sâmidûn" kelimesinin diğer manalarının da müziğin birer fonksiyonu olması münasebetiyle hangi noktadan ele alınırsa alınsın bu ayet-i kerimenin müziğin haramlılığını ifade ettiğini iddia etmiştir. 
İmam Gazzâlî ayet-i kerime'nin bu şekilde değerlendirilmesini şöyle tenkit etmiştir: "Sâmidûn" kelimesinin manasının şarkı olduğu kabülüne binaen eğer ayetteki sitem haramlılık ifade ederse, bundan önceki âyetlerde zikredilen gülmenin ve ağlamamanın da haram olması gerekirdi. Buna göre ayette müzik değil, Mekkelilerin muhtelif şeylerle dalga geçmesidir. 

3- "Onlar yalan yere şahitlik (zûr) etmezler, faydasız birşeye rastladıkları zaman yüz çevirip vakarla geçerler". [Furkân, 72]
Mücâhid (ö. 104/722) bu ayette geçen "ez-Zûr" kelimesini şarkı (gınâ)[106]; İbn Hanefiyye (ö. ) de şarkı (gınâ) ve eğlence (lehv) şeklinde tefsir etmişlerdir
İbn Kayyım el-Cevziyye ve bazı Hanbeli fukahası, Muhammed b. el-Hanefiyye'nin ayette geçen "ez-Zûr" kelimesini "şarkı" (ginâ) şeklinde açıklaması ile ayette geçen "Lağv" kelimesinin, "terkedilmesi gereken her türlü batıl ve yanlış şey" manasına gelmesinden hareketle müziği batıllar arasında sayarak haramlığını ifade etmişlerdir.

4- "Onlar, boş söz işittikleri zaman ondan yüz çevirirler. "Bizim işlediğimiz bize, sizin işlediğiniz sizedir. Size selam olsun. Cahillerle ilgilenmeyiz derler" [Kasas, 55.].
İbn Kayyım'a göre bu ayet-i Kerime her ne kadar özel bir sebeb üzerine inmişse de ifade ettiği mana umumidir. Her türlü gereksiz ve faydasız şeyi (Lağviyyat) kapsar. Müzik de gereksiz ve faydasız olduğuna göre o da bu ayetin hükmüne dahildir. [110]

5- "De ki, Hak geldi batıl zail oldu. Zaten batıl ortadan kalkmaya mahkumdur." [İsra 81]
Birisi, İbni Abbas'a: "Şarkı hakkında ne dersiniz? Helal mıdır, Haram mı? "diye sorduğunda İbni Abbas (r.a.) "Ben ancak Allah'ın kitabında haram dediğine haram derim" cevabını vermiştir.
Adam: "O helal mıdır?" diye sorduğunda İbni Abbas: "Öyle bir şey diyemem. Sen hak ile batılı bilir misin? Kıyamet günü geldiğinde şarkının yeri neresi olur?" diye sormuş.
Adam: "O batıl ile beraber olur" diye cevaplayınca, İbni Abbas: "Şimdi git, sen kendi fetvanı verdin" demiştir.
İbni Kayyım el-Cevziyye bu görüşlerden hareketle şarkının haram olduğunu ifade etmiştir.

6- "Ama kim Rabbinin azametinden korkup ta kendini hevadan (kötülükten) alıkoymuşsa, varacağı yer şüphesiz cennettir." [İsra 81]

7- "Kabedeki tapınmaları sadece ıslık çalmak ve el çırpmaktan başka birşey değildir." [Enfal 8]
Kurtubî, "Bu âyyette rakseden, el çırpan ve bağıran cahil sufilerin bu davranışlarına reddiye vardır" derken; İbni Kayyım el-Cevziyye, toplu zikir halakalarında el çırparak ilahi, kaside ve zikir çekenlerin bu halini Mekke'li müşriklerin hallerine benzeterek tasavvuf mûsikîsinin haram olacağını ifade etmiştir. 

8- "Sesinle, gücünün yettiğini yerinden oynat, süvarilerinle, yayalarınla onları yaygaraya boğ, mallarına ve çocuklarına ortak ol, onlara vaadlerde bulun." [İsra 164]]
İbn Abbas ve Mücâhid bu ayette geçen sesi, "şarkı", "çalgı aletleri" ve "eğlence" olarak tefsir etmiştir. Dahhâk'a göre ise "çalgı aletlerinin sesi" (savtü'l-mezâmîr)'dir.

9- "Allah, ayetleri birbirine benzeyen ve yer yer tekrar eden Kitabı sözlerin en güzeli olarak indirmiştir." [Zümer 23]
"Sözlerin en güzeli Kur'an olduğuna göre dinlenilmesi gereken şey de Kur'an olmalıdır. Nitekim bu aynı zaman da bütün peygamberlerin sünnetidir" diyen İbn-i Teymiyye (ö. 728/1328), Kur'an-ı Kerim'deki dinlemek ve okumakla ilgili ayetlerle, mü'minlerin Kur'an dinlerken duydukları coşkuyu anlatan ayetleri de zikrederek "okunması, dinlenilmesi ve coşulması gereken tek şey varsa o da Kur'an'dır. Dolayısıyla aynı fonksiyonları icra etmek maksadıyla şarkı gibi başka şeylerin kullanılması caiz değildir" görüşünü ileri sürmüştür. 
Sonuç olarak türü ve muhtevası ne olursa olsun her çeşit müziğin haramlılığı konusunda delil olarak sürülen bu ayetlerin bu iddiaya doğrudan delil teşkil etmesi mümkün gözükmemektedir.
Şöyleki bu hususta en fazla baş vurulan ayet olarak Lukman suresi 6. âyeti, İmam Gazzâlî ve Muhammed Hamdi Yazır'ın da ifade ettiği gibi, Allah yolundan saptıran şeyleri yasaklanmaktadır. Bu ise sadece müziğe mahsus bir özellik değildir. Üstelik müziğin her çeşidinin insanı Allah yolundan saptırdığı da idda edilemez. 
Zikredilen âyetler müzik konusuna doğrudan ve açık olarak değil, dolaylı ve ihtimalli olarak delalet etmektedirler. Bu yorumlarda üzerinde durulan gerekçeler, özel tabirler olmaktan çok genel kural mahiyetindedirler. Müzik konusuna delalet ettikleri gibi başka şeyleri de kapsamaktadırlar. Buna göre ilgili âyetleri, müziğin helal ya da haram olması yönünden şu şekilde özetlemek mümkündür:

1- Müziğin, insanları Allah yolundan alıkoymaması.
2- Din ve dince mukaddes kabul edilen şeyleri alay konusu etmemesi.
3- Dini sorumluluk ve görevleri ihmal edecek seviyede olmaması.
4- Dini değerlere aykırı konularda propoganda özelliği taşımaması.
5- Söz veya icrâsında yalan, iftira, zinaya teşvik gibi dince yasaklanan hususların yer almaması.
6- Müziğin ibadet gibi telakki edilmemesi.
7- Kur'ân okuma ve dinleme zevk kültürünün önüne geçmemesi.
8- İnsanları nefsânî arzularına esir edecek bir şekil, muhteva ve seviyede olmaması.
9- İnsanları dini ya da dünyevî faydalardan tamamen uzak bir şekilde faydasız şeylerle meşgul etmemesi.

Bu prensipleri en kapsamlı bir şekilde A'râf (7) 32. âyet-i kerimesinde bulmak mümkündür:
"De ki: Benim rabbim ancak, açık ya da gizli yüz kızartıcı çirkin işleri (fuhş), günahı (ism), haksız yere başkalarının hakkına tecavüzü (bağy), Allah'a hiçbir delil indirmediği şeyi ortak koşmanızı (şirk) ve Allah'a karşı bilmediğiniz şeyleri söylemenizi yasaklar."

Müziğin genel manada mübah olduğunu ifade ettiği söylenen ayetlerin başlıcaları şunlardır:

Kur'ân-ı Kerim'de müziğin bir cennet nimeti olduğu ifade edilmiş ve mü'minler buna özendirilmişlerdir. Dolayısıyla genel olarak müzik helaldır. Rûm (30) 15'de şöyle buyurulmaktadır:
"iman edip salih amel işleyenler, bir bahçede nimetlenir ve neşelenirler (yuhberûn)."
Benzer bir yaklaşım Yasin 55'de yer alan "Doğrusu bugün, cennetlikler eğlenceyle meşguldürler" mealindeki ayet-i kerimenin yorumunda sergilenmiştir.
"O Allah yeryüzündeki herşeyi sizin için yaratmıştır."[Bakara 29]
"Allah size haram kıldığı herşeyi açıklamıştır."[Enam 119] mealindeki ayet-i kerimeler.

B-Hadis-i Şerifler
Her tür ve çeşidiyle müziğin haramlılığını savunanlar bu hususta bir çok hadis ileri sürmüşlerdir. Bunlardan bir kısmı sahih, bir kısmı zayıf diğer bir kısmı da uydurmadır. Zayıf ve uydurma hadisler fıkhi konulara temel teşkil edemeyeceklerinden burada bunlardan sahih olanların başlıcaları üzerinde durulacaktır.
1- Hâkimin bir rivâyeti şöyledir: "Bu ümmetten bir topluluk sabahlara kadar yiyip, içip ve eğlenecekler, sabaha ise domuz olarak çıkacaklardır.. Orada bir takım kabile ve yerleşim yerleri sabaha kadar darmadağın edilecek ve sonra da "bu gece falancalar, falancaların evleri tarumar edilmiş" denilecektir. Onların üzerine, Lut kavminin üzerine gönderildiği gibi taş yağdırılacak ve köklerini kesen rüzgar gönderilecektir. içki içmeleri, faiz yemeleri, ipek giymeleri, dansöz-şarkıcı kadınlar edinmeleri ve akraba ile ilişkileri kesmelerinden ötürü bu rüzgar, öncekileri köklerinden söküp attığı gibi onları da köklerinden söküp atacaktır"[Hâkim, Müstedrek, el-Fiten ve'l-Melâhim, 280/ 8572; Ahmed b. Hanbel, Müsned, V, 259; Beyhakî, Şuab, 5614.].
Hâkim bu hadis hakkında, "Müslim şartına göre sahihtir" demiş, Zehebî de aynı kanaatte olduğunu belirtmiştir. Cüdey', Hâkim ve Zehebî'nin, hadisin sahih olduğu yönündeki değerlendirmelerini geniş olarak yorumlayıp tenkit etmiş ve sonuç olarak, râvîlerden Ferkad (?)'ın zayıf râvî olması ve senette çelişki "Izdırap" bulunması sebebiyle hadisin "Zayıf" olması gerektiğini belirtmiştir[Hâkim, Müstedrek, el-Fiten ve'l-Melâhim, IV, 560-561; Cüdey', Ehâdîs-ü Zemmi'l-Gınâ, s., 112-115.].

2- Ebu Hureyre (r.a.)'den rivâyet edilmiştir: "Peygamber (s.a.s.) köpek ticaretini ve şarkıcı kadının (Zemmâre) kazancını yasaklamıştır."[Beyhakî, Sünen, VI, 126; Beğavî, Şerhu's-Sünne, VIII, 22-23.]
Hadisin isnadı sahihtir.[134]
"Zemmâre" zina eden kadın demektir. Ancak Ezherî'ye göre bundan maksat şarkıcı kadınlar da olabilir. Çünkü Arapça'da "Gınâ-u zemîr" (güzel şarkı) tabiri bulunmaktadır. Aynı zamanda zinakâr kadınlar da şarkı söylerlerdi. [Beğavî, Şerhu's-Sünne, VIII, 23.]

3- Ebu Amir veya Ebu Malik el-Eş'arî'nin peygamberimizden şunu işittiği rivayet edilmiştir: "Ümmetimden öyle topluluklar çıkacak ki, zinayı, ipeği, içkiyi, ve çalgı aletlerini helal sayacaklar. Yine bazı topluluklar, büyük bir koyun sürüsüyle dağın başında konaklayacak, onlara bir fakir ihtiyacı için geldiğinde "yarın gel "diyecekler. Allah-u Teâlâ da onları bir gece ansızın helak edecek, dağı başlarına yıkacak. Diğer bir kısmını da domuz ve maymun sûretine çevirecektir. Bu uygulama kıyamete kadar sürecektir"[136].
Hanefî fakihlerinden Fahreddin Zeylaî bu hadisi şarkının haramlılığına delil olarak zikretmiştir.[Tebyîn, VI, 13.]

4- Nâfi'den rivâyet edilmiştir: "İbn Ömer bir gün zurna sesi işitti. Parmaklarıyla kulaklarını tıkayarak yoldan çekildi ve "Ey Nâfi' bir şey işitiyormusun?" dedi. Ben "Hayır" dedim. Bunun üzerine parmaklarını kulaklarından kaldırdı ve "Ben Peygamber (s.a.s.) ile beraberdim. Bunun gibi birşey işitti ve aynen böyle yaptı"dedi
Ebû Dâvud bu hadisin "Münker" olduğunu söylemiş ancak Sehârenfûrî bunu şu şekilde reddetmiştir: "Ebu Davud bu hadisin münker olduğunu söylemektedir. Ancak bunun münker yönüne rastlamadım. Bunun ravileri güvenilir kişilerdir. Hadis de bunlardan daha güvenilir kişilerin hadislerine aykırı değildir. Muhammed b. Tahir, ravilerden Süleyman b. Musa ile bazı tenkitler ileri sürmüşse de birçok hadisçi onu güvenilir kabul etmiştir."

Hanefi fakihlerinden İbn Abidîn[140] ile Hanbelî fakihlerinden İbn Kudâme[141] bu hadisleri çalgı aletlerinin haram olduğuna delil olarak zikretmiş; bir kısım ulema ise, iki sebepten dolayı bu hadislerin bu yönde değerlendirilmesini yanlış bulmuşlardır. Birincisi hadisi nakleden Ebu Dâvûd'un, hadisin senediyle ilgili olarak "Bu hadis Münker'dir" demesi; ikincisi de Peygamber (s.a.s.)'in kendisinin kulaklarını kapamasına karşın İbn Ömer'in kulaklarını kapamaması. Çünkü böyle bir sesi dinlemek haram olsaydı Rasulullah (s.a.s.) İbn Ömer'in, İbn Ömer de Nâfi'in dinlemesine müsade etmezdi. İbn Kudâme ve onun paralelinde olanlar ise bu tenkitleri şu şekilde cevaplandırmışlardır:
- Hallâl bu hadisi iki senetle nakletmiştir. Ebu Dâvûd bu senetlerden ancak birine vakıf olabilmiş ve onu nakletmiş olabilir. Dolayısıyla O'nun "Münker" ifadesi, kendi rivayetinde yer alan râvîlerle ilgilidir.
- Peygamber (s.a.s.) kendi kulaklarını kapayıp, İbn Ömer'e kapattırmamıştır. Çünkü haram olan kulak kesilerek dinlemektir. Yoksa bir şeyi istemeyerek dinlemek haram değildir. Ayrıca bu olay hicretten önceki dönemde gerçekleşmiş olabilir. Bu dönemde ise insanları kötülüklerden engellemek (Nehy-i ani'l-Münker) vacip değildi. İbn Ömer'in kulaklarını tıkaması ise, bu sesin haram olmasından değil, sadece Pegyamber (s.a.s.)'i taklit içindir. Ayrıca bu olay olduğunda Nafi henüz büluğ çağına ermemiş olabilir ki çocuklar için haram söz konusu olmaz.

5- İbn Abbas (r.a.)'dan nakledilmiştir: "Abdülkays heyeti Rasulullah (s.a.s.)'e gelerek "Yâ Rasulallah! Hangi kaplardan içelim?" diye sordular. Rasulullah (s.a.s.) şöyle buyurdu: Ziftlenmiş kaplar, toprak kaplar ve su kabağından yapılan kaplardan su içmeyin, ancak su kaplarına şira saklayın". Sonra şöyle buyurdu: "Şüphesiz Allah bana (veya ümmetime) içkiyi, kumarı, davulu yasaklamıştır. Her sarhoş eden de haramdır"
Yusuf b. Cüdey' bu hadisin isnadının "Sahih ve "Muttasıl", ravilerinin de güvenilir kişiler olduğunu ifade etmektedir. 

6- İbn Abbas (r.a.) Peygamber (s.a.s.)'in şöyle buyurduğunu rivâyet etmektedir: "Şüphesiz Yüce ve Ulu Rabbim, size içki, kumar ve davulu yasaklamaktadır."[Beyhakî, Sünen, X, 221.]
Hadisin isnadı sahihtir.[Cüdey', Ehâdîs-ü Zemmî'l-Gınâ, s., 46.]

7- Başka bir rivâyet de şöyledir: "Şüphesiz Allah ve rasulü, içki, kumar, davul ve tambur'u yasaklamışlardır."
Hadisin isnadı sahih, ravileri güvenilir kişilerdir.

8- Kuteybe (r. a) peygamber (s.a.s.)'in şöyle buyurduğunu rivayet etmektedir: "Zil şeytanın müzik aletidir."
Zil'in yasaklanmasının sebeplerinden birisi de sesidir. Çünkü bu hadiste onun sesi şeytan düdüğüne benzetilmiştir. Şafii mezhebine göre mekruhtur. Mâliki ve diğer mezheplere göre ise tenzihen mekruhtur"[Nevevî, Şerh-u Müslim, XIV, 95.]

9- Ebu Hureyre (r.a.) peygamber (s.a.s.)'in şöyle dediğini rivayet etmektedir: "Beraberinde köpek veya zil bulunan bir kafileye melekler refakat etmez."[Müslim, Libas ve Zinet, 27; Tirmizî, Cihâd, 25; Ebû Dâvûd, Cihad, 51]

10- Ümmü Habibe (r.a.) peygamber (s.a.s.)'in şöyle dediğini rivâyet etmiştir: "Beraberinde zil bulunan kafileye melekler yoldaşlık etmez"
Heysemî, hadisin râvîlerinin gövenilir kişiler olduğunu belirtmiştir.

11- Müslim, Saîd b. Cübeyr, İbn Abbas tarikiyle rivâyet edildiğine göre Peygamber (s.a.s.) şöyle buyurmuştur: "Allah Teâlâ size içki, kumar, davul, ud ve yahudilerin kutlama günlerini size yasakladı"[İmam Ebu Hanîfe, Müsned, (Aliyyü'l-Kârî şerhi ile beraber), Beyrut, 1985, s. 461.].
Hadisin râvîlerinin güvenilir kişiler olduğu belirtilmiştir.

12- Abdurrahman b. Avf (r.a.) peygamber (s.a.s.)'in şöyle dediğini rivâyet etmiştir: "iki günahkar ve ahmak sesi yasakladım: Musibet anındaki ses, yüz-göz tırmalama, yaka-paça yırtma ve şeytan sesi."[Tirmizî, Cenâiz, 25.]
Tirmizi hadisin "Hasen" olduğunu söylemiştir.

13- Ebu Hureyre (r.a.)'den, Peygamber (s.a.s.)'in şöyle dediğini işittiği rivâyet edilmiştir: "Allah Teâlâ, kıyâmet günü, tevbe etmeden ölen ağıtçılara ateşten bir gömlek giydirir ve onları bütün insanlara teşhir eder."[Heysemî, Mecma', III, 13; Beyhakî, Sünen, IV, 63.]
Heysemî hadisin senedinin "Hasen" olduğunu söylemiştir.

14- Ümmü Atıyye'den rivâyet edilmiştir: "Peygamber (s.a.s.) bizden ağıt yapmamak üzere söz aldı."[161]

15- Ebu Mâlik el-Eş'arî (r.a.)'den peygamber (s.a.s.)in şöyle dediğini rivâyet etmiştir: "Ümmetimde dört şey vardır ki, bunlar cahiliyet adetidir ve bunu terkedemezler: Soy ve şerefle övünmek, neseplere ta'n etmek, yıldızlarla yağmur dilemek ve ağıt yapmak."

16- Ebu Hureyre (r.a.)'den peygamber (s.a.s.)in şöyle dediğini rivâyet etmiştir: "iki şey vardır ki, insanlar onunla küfre düşer: Neseplere ta'n ve ölülere ağıt yapmak."

17- Aişe (r.a.)'den rivâyet edilmiştir: "Birgün Ebu Bekir (r.a.) yanıma geldi. Ensardan iki kız benim yanımda Buas günü ensarın söylediği mersiyelerden söylüyorlardı. Fakat bunlar meslekten şarkıcı değildi. Ebu Bekir (r.a.) "Peygamber evinde şeytan düdükleri mi?" diye çıkıştı. O gün bayram günüydü. Peygamber (s.a.s.):"Ey Ebu Bekir! Her milletin bir bayramı vardır. Bu gün de bizim bayramımızdır" 
buyurdu.

18-Diğer rivayetleriyle hadis şöyledir:
Peygamber (s.a.s.) bizim yanımıza gelmişti.
Benim yanımda (Kurban bayram günlerinden bir gün “eyyam-ı mina” (kurban ya da Ramazan bayramı, 
(Ensar’ın cariyelerinden iki cariye (iki kayne) Buas günü (Ensar’ın karşılıklı söyledikleri –tekavelet- (atışdıkları –tekazefet) (söylenen şarkılardan –tuganniyani bi ginai- )söylüyorlardı. (şarkı söylüyor, def çalıyor ve vuruyorlardı, (Def eşliğinde oynuyorlardı), (şarkı söylüyor ve vuruyorlardı), (def çalıyor ve şarkı söylüyorlardı), (uğultulu seslerle şarkılar söylüyorlardı –teazefet) Cariyeler şarkıcı (muğanniye) değillerdi. 
Peygamber (s.a.s.) yatağına yattı ve yüzünü çevirdi (elbisesine bürünmüş bir halde idi)
Ebubekir (r.a.) içeri girdi, beni (o iki kızı) azarladı ve şöyle dedi “Peygamber (evinde) yanında şeytan mizmarı (ları) mı?” (bunu iki defa söyledi)
İmam Gazzâlî şu değerlendirmeleri katmıştır "Düğün, düğün yemeği, akika, sünnet, yolcu karşılama vb. şer'an sevinilmesi gereken olay ve zamanlarda şarkı, raks, def çalma, kılıç-kalkan oynama gibi eğlenceleri tertiplemek caizdir. Hz. Ebubekir ve Hz. Ömer'in çalınan defi şeytan düdüklerine benzetmelerine rağmen, Hz. Peygamberin buna karşı çıkması, yasaklanan çalgı aletinin bundan başka şeyler olduğunu gösterir. Eğer orada telli aletler (evtâr) kullanılmış olsaydı orada bulunmak caiz olmazdı.

19-Aişe (r.a.)'den gelen diğer bir rivâyet de şöyledir: "O, bir kadını Ensardan birisi ile evlendirdiği zaman Peygamber (s.a.s.) şöyle buyurmuştu: "Ey Aişe! Düğününüzde eğlence yoktu. Halbuki Ensar eğlenceden hoşlanır".

20- Aişe (r.a.)'den rivâyet edilmiştir: "Peygamber (s.a.s.) bir düğün dolayısıyla Ensar kadınlarının yanına uğramıştı. Onlar şu türküyü söylüyorlardı:
O'na bir teke hediye etti
Ağılında meleyen
Senin eşinse çöllerde
Yarın ne olacağını bilirsin
Bunu duyan Peygamber (s.a.s.) şöyle buyurdu: "Yarın ne olacağını bilen yalnız Allah'tır."

21-Rubeyy'i binti Muavviz b. Afrâ'dan nakledilmiştir."Düğün günümün sabahı Rasulullah (s.a.s.) yanıma geldi; senin şu anda oturduğun gibi yatağıma oturdu. Bizim kızlarımız def çalıyor ve Bedir günü öldürülen aile büyüklerimle ilgili mersiyeler söylüyorlardı. Bir ara birisi:
"Aramızda yarın ne olacağını bilen Peygamber var" dedi.
Bunun üzerine Rasulullah (s.a.s.): "Bunu bırak, diğer söyediklerini söyle!" buyurdu.

22- Tirmizi rivâyeti ise şöyledir: "Nikahı ilan ediniz. Onu mescidlerde yapınız. Nikahda def çalınız."

23- Muhammed b. Hâtıp peygamber (s.a.s.)'in şöyle buyurduğunu rivâyet etmektedir: "Helal ile haram (nikah ile zina) arasındaki fark, ses ve deftir."

24- Enes (r.a.)'den rivâyet edilmiştir: "Peygamber (s.a.s.) bir yolculuğa çıkmıştı. Beraberinde Enceşe adında bir hizmetçisi vardı. Yol boyunca onlara yolculuk türküleri söyler ve develerini sürerdi. Bir ara peygamber (s.a.s.) şöyle buyurdu: "Yavaş Ey Enceşe! Testileri düşünerek kervanı yavaş sür". Bir rivâyette: Enceşe'nin kadınların bulunduğu kafile, Berâe'nin de erkeklerin bulunduğu kafileye şarkı söylediği rivâyet edilmiştir"

25- Seleme b. Ekva'dan rivâyet edilmiştir: "Peygamber (s.a.s.) ile birlikte Hayber'e yola çıkmıştık. Gece gidiyorduk. Kafileden bir kişi Âmir b. Ekva'a -Âmir şairliğiyle bilinen bir kişi idi- "Bize bildiğin şeylerden birşeyler söyle, dinleyelim" dedi. Âmir devesinden inerek şu türküyü söylemeye başladı:
Ey Allahım! Sen olmasaydın biz hidayet bulamazdık.
Sadaka verip, namaz kılamazdık.
Her şeyimiz sana feda olsun, bizi bağışla.
Düşmanla karşılaşırsak, ayaklarımız sabit kıl.
içimize huzur ve güven ver.
Biz, çağrılınca gideriz.
Seslendikçe yardıma erişiriz.
Peygamber (s.a.s.) "Kim bu sürücü?" dedi. "Âmir b. Ekva'" dediler. Peygamber (s.a.s.) "Allah on esirgesin" buyurdu

26- Enes b. Mâlik (r.a.)'den rivâyet edilmiştir: "Peygamber (s.a.s.) Medine sokaklarında gezerken def eşliğinde şu beyitleri okuyan kız çocuklarına rastladı:
"Biz Neccar kızlarındanız
Muhammed gibi bir komşudan dolayı ne mutlu bize"
Bunun üzerine Peygamber (s.a.s.): "Allah biliyor ki ben de sizi seviyorum"dedi.

Müziğin haramlılığı konusunda kaynaklarda pek çok hadis zikredilmiştir. Ancak bunların hemen büyük bölümü zayıf bir kısmının da mevzu (uydurma) olduğu görülmektedir. Bu hadislerin içerisinde sahih olanların başlıcaları bu hadislerdir.
Hadislerin içerdiği konular dikkate alındığında müziğin genelini haram sayma konusunda delil kabul edilen bu hadislerin ana konusunu çalgı aletleri, şarkıcı kadınlar (kayne) ve ağıtın oluşturduğu görülecektir. Zeylai gibi kimi alimler bu hadisleri müziğin genelini yasaklayıcı mahiyette yorumlamışlarsa da, bir kısım alimler bu gibi hadisleri yorumlamışlardır. 

Hadisler ve fıkıh kaynaklarının genelinde müzik dinlemenin bazı sebepler dolayısıyla ve belirli kurallar çerçevesinde caiz olacağı yönündedir. Ancak bu kaynaklarda belirtilen savaş, düğün, hacı karşılama, yolcu karşılama, bayram vb. sebeplerin dışında normal zamanlarda dinlenme ya da eğlenme amacıyla müzik dinlemenin caiz olup olmayacağı hususuna da yer verilmiştir. Bu hususta Hanefî alimlerinden Haskefî, Kâsânî, Zeylaî, Molla Hüsrev, Dâmâd ve İbn Âbidîn şöyle demişlerdir: "Kişinin gayri meşru eğlence (levh) maksadı gütmeksizin, yalnızlığını giderme gayesiyle, kendi kendine şarkı söylemesinde bir sakınca yoktur."[
Yine İbn Âbidîn, düğün, gazi ve yolcu karşılama gibi gayri meşru eğlence (lehv) şeklinde olmadığı takdirde davul ve def çalmak için davulcu ya da defçi kiralamada bir sakınca olmayacağını ifade etmektedir
Maliki alimlerinden Zürkânî, düğün vb. meşru eğlencelerin dışında, çalgı aleti olsun olmasın, müzikle fazla meşgul olmanın caiz olmayacağını, ara sıra dinlemenin mekruh olduğunu, zaman zaman icra etmenin ise tartışmalı olduğunu ifade etmektedir
Şâfii mezhebinden Sübkî, şarkı söylemeği meslek edinmeksizin, kendi kendine şarkı söylemede bir sakıncanın olmayacağını ifade etmiştir
Yine Şâfii mezhebinden Remlî baştan çıkarıcı (mutrib) çalgı aletleri olmaksızın şarkı söylemenin ve dinlemenin haram olmayıp mekruh olduğunu ifade etmiştir
İmam Gazzâ'lîye göre de zamanın çoğunu eğlence maksadıyla müzik dinlemenin mekruh olduğunu, ancak sadece güzel ses dinlemek maksadıyla şarkı dinlemenin caiz olacağını belirtmiştir

Yapılan yorumlar özetle şöyledir: 
Hadislerin ana konuları içkili, kadınlı, içinde birçok haramın işlendiği meyhâne eğlencelerinden (lehv) oluşmaktadır. Bu da gerek çalgı aletleri gerekse diğer müzik çeşitlerinin haram olması, aletlerin ve müziğin kendileri ile ilgili bir husus olmayıp, bunlarla haram işlenmesi ya da haram işlenen ortamlarda çalınmalarından dolayıdır. Dolayısıyla bu âletler helal ve mübah eğlencelerde, içine başka bir haram karıştırılmadan kullanılırsa caizdir. Beraberinde başka haramlar işleniyorsa, "harama sebep olan şeyin kendisinin de haram olur"kuralı gereği caiz olmazlar.
Ağıt konusunda ise hemen bütün alimler Rasulullah (s.a.s.)'den nakledilen bütün hadislerde saç-baş yolma, yüz göz tırmalama şeklinde icra edilen ve kadere isyan manası taşıyan ağıtların yasaklandığını ifade etmişlerdir.
Bununla beraber, ameller niyetlere göredir. Kim müziği Allah'a isyan etmek için dinlerse o fasıktır. Bu kural müzikten başka şeyler için de geçerlidir. ibâdetini daha rahat edâ edebilmek ve hayır işlerinde daha faal olabilmek için dinlenme maksadıyla müziği dinleyen kişi ise bununla Allah'a ihsan üzere itaat etmiş sayılır. Bu gibi kişilerin müzik dinlemesi ise haktır doğru bir iştir. Kim de ne ibâdet ne de günah maksadı olmaksızın müzik dinlerse o da fayda ya da zararı olmayan bir işle (lağv) meşgul olduğundan Allah tarafından bağışlanır. Bu çeşit müzik dinleme, dinlenmek için bahçeye çıkma veya kapısının önüne oturma, elbiseleri çeşitli renklere boyama gibi bir şeydir."[İbn Hazm, a.g.e., VII, 567.]

Not
Her Müslüman, müzik konusunda yalnızca kendisi için bir karar vermelidir. Allah'ın rızasını en çok neyin hoşuna gittiğine karar verin ve ona göre hareket edin.   Ancak, bu karar sizin kararlı olduğunuz karardır; Müslüman kardeşiniz farklı bir tavır almış olabilir. Kararınıza saygı gösterin ve hayatınıza devam edin
Sözlü müzikler, sözlerin içeriğinin hiçbir şekilde İslami ahlak anlayışımızın genel gidişatına aykırı davranış veya fikirleri tavsiye etmemesi veya teşvik etmemesi için dikkatle incelenmelidir.

Kaynak için tıklayınız





Yorum Gönder

0 Yorumlar
*Yorumlar Editör tarafından incelenmekte olup, spam mesajlar dikkate alınmaz. Engellenir.*