"Allah'ın adıyla, O'na hamd eder, O'ndan yardım diler ve O'ndan bağışlanma dileriz. Allah kimi hidayete erdirirse onu saptıracak yoktur; kimi de saptırırsa onu doğru yola iletecek yoktur."
Rivayet olunduğuna göre, bir bedevi Resulullah (s.a.v.)’e gelerek: “Ey Allah’ın Resulü, bana cennete girmemi sağlayacak bir amel göster.” dedi. Bunun üzerine Resulullah (s.a.v.): “Sen Allah’a ibadet eder, O’na hiçbir şeyi ortak koşmazsın, namazı dosdoğru kılarsın, sana farz olan zekâtı verirsin ve Ramazan orucunu tutarsın.” buyurdu. Bedevi: “Canım elinde olan Allah’a yemin ederim ki, ona ne bir şey eklerim ne de ondan bir şey eksiltirim.” dedi. Bedevi arkasını dönünce Resulullah (s.a.v.): “Cennetliklerden birini görmekten hoşlanan kimse, onu görsün.” buyurdu.
Yukarıdaki hadisten, kişinin sadece farz ibadetlerden sorumlu tutulacağı açıktır . Dolayısıyla, kişi sadece farz namazları kılarsa günahı yoktur. Ancak, sünnet namazlarını kılmanın büyük sevabını idrak ederse, onları terk etmez, aksine vitir ve kuşluk namazlarını kılmaya özen gösterir. Nafile namazları kılmak ve düzenli olarak kılmak, Allah'ın sevgisini kazanmanın en büyük vesilelerinden biridir ve cenneti ve ilahi rahmeti getirir.
Ebû Hüreyre (r.a.) anlatıyor: Resûlullah (s.a.v.) buyurdular ki: "Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur: "Kim benim bir velime düşmanlık ederse , ben ona harp ilan etmişimdir. Kulum, kendisine farz kıldığım farzlardan daha sevimli bir şeyle bana yaklaşmamıştır. Kulum bana nafile ibadetlerle yaklaşmaya devam eder, ta ki ben onu severim. Onu sevdiğim zaman, ben onun işiten kulağı, gören gözü, tutan eli ve yürüyen ayağı olurum. Eğer benden bir şey isterse, mutlaka ona veririm. Eğer bana sığınırsa, mutlaka ona sığınma hakkı veririm." ( Buhari, Müslim )
Hoş geldiniz. Fikirlerinizi paylaşmanızdan mutluluk duyarız