
Hacca gittiğimiz yıllardı. Kafile başkanımız Mescidi Nebevi'de 40 vakit namaz kılmanın şart olduğunu, bunun için kaldığımız 8 -10 gün içinde peş peşe vakit namazlarında camide olmamızı ısrarla söylemişti. Bunu diğer yıllarda da devam ettirmiştik.
Son yıllarda Medine'de otellerin az olup pahalı oluşundan dolayı tur şirketleri artık minimum 2 gün azami 4 gün kalmak zorunda bırakınca, bu 40 vakitlik namazın da oluşmadığı görülmektedir.
Bu nedenle bilhassa hac ve umreye gidenler bir zamanlar en az 8 gün kalınan Medine'de 2/3 gün kalarak , 40 vakit namaz kılmaktan mahrum kalmakta, böylece bu40 günün fazileti olarak söylenilen imkanlardan yararlanamamaktadır.
Adaletsizlik değil mi...? Değil.
Çünkü, böyle bir durum yok.
Çünkü, böyle bir hadis de yok.
Şunu söyleyebiliriz ki, çok zayıf bir hadis olduğu alimler tarafından dile getirilen, Ahmed bin Hanbel Müsned 3/155, Taberani Mu’cemu’l-Evsad 2/5576 yer alan "Kim benim şu mescidimde, bir tek vakti geçirmeksizin kırk vakit namaz kılarsa kendisi için cehennemden berat ve azaptan kurtuluş yazılır. O kişi, nifaktan da uzak olur.” şeklinde hadis olarak aktarılan kural ne yazık ki yoktur. Kur’an ve sahih hadislerde “40 vakit namaz mutlaka Mescidi Nebevi'de, peygamber mescidinde kılınmalıdır” şeklinde bir emir yoktur.
Hadis olmadığı gibi, sünnet değil, vacip değil, farz değil. O halde Medine'de ne yapacağız.
O bir kaç günü en iyi şekilde değerlendirmenin yolunu bulacağız.
Zaten, bu kutlu şehirde, Mescidi Nebevi'de kılınan namazın Kabe ve Mescidi Aksa dışında bulunan cami ve mescitlerden kılınan namazlardan kat be kat çok üstünlüğü var.
Hadis âlimleri, gerek senet gerekse metin açısından bu rivayetin sıhhatinin tartışmalı olduğunu ifade etmişlerdir. (bk. Elbânî, Silsiletü’l-ehâdîsi’z-za‘îfe, 1/540-541 [364]; Rifâ‘î, el-Ehâdîsü’l-vâride fî fezâili’l-Medîne, 435-436) Fıkıh eserlerinde de hacı adaylarının Mescid-i Nebevî’de kırk vakit namazı ihmal etmemeleriyle ilgili vurgulu hükümler yer almamıştır.
Pekala bu hadis nereden çıktı derseniz, işte esası..
Kırk vakit namaz konusuyla ilgili şu hadisin metin itibarıyla daha sahih olduğu bilinmektedir: Enes bin Malik (r.a.)'den rivayet edildiğine göre Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: "Kim kırk gün cemaatle namaz kılar ve ilk tekbirde her daim hazır bulunursa, iki şeyden emin olmuş sayılır: Ateşten emin olur ve münafıklıktan emin olur." (Elbani, Sahih'inde, Tirmizî, Salât, 64 [241]) ( Kaynak )
Bu hadisin ifade ettiği durum, bu durumun fazileti dünya üzerinde bulunan tüm camilerde geçerlidir. Nerede bulunursanız bulunan, hangi camiye devam ederseniz edin bir caminin farz namazlarında 40 vakit imamla birlikte tekbir alıp, namazınızı kılarsanız "Ateşten emin olur ve münafıklıktan emin olur." faziletine erersiniz...
Durum böyleyken sırf namaz için Mescid-i Nebevi’ye gelen, başka işi olmadığı için diğer vakit namazları bekleyen ve bu şekilde sekiz gününü geçiren kişi diğer mescitlerde namaz kılanlardan farklı olarak ne yapmıştır ki, cehennem ateşinden uzak olmayı, azaptan kurtulmayı ve nifaktan da uzak olmayı hak etsin?
Allahu Teâlâ mescitleri imar eden müminlere böyle bir güvence vermemişken orada sırf namaz kılanlara verir mi?
Allah’ın vermediği güvenceyi onun Resulü nasıl verir?
Burada ne var, Resûlullah aleyhisselamın bildirdiği gibi: “Benim mescidimde kılınan bir namaz, Mescid-i Haram hariç, başka yerlerde kılınan bin namazdan daha hayırlıdır…”
Burada ne var, Resûlullah aleyhisselamın bildirdiği gibi: “Benim mescidimde kılınan bir namaz, Mescid-i Haram hariç, başka yerlerde kılınan bin namazdan daha hayırlıdır…”
Başka bir dua , başka bir vaad yok..
En iyisini Allah (Sübhane ve Teâlâ) bilir.
Derleme : Erol Kara / @Dinierk




Hoş geldiniz. Fikirlerinizi paylaşmanızdan mutluluk duyarız