İstanbul’un en güzel hazîrelerinden biri Haliç kıyısında Ayvansaray’daki surların iç tarafında bulunmaktadır. Etrafı sur duvarları ile çevrilmiş bir iç kale görünümündeki bir sahâbî türbesi etrafında yaşlı ağaçların gölgelediği hazîre, buranın ruhaniyetine sığınmak isteyenlerin kabirleriyle doludur. Bizans döneminde Pterion denilen sur duvarları ile âdeta bir iç kale gibi sınırlanmış bu yerde Toklu Dede hazîresi yer almaktadır (*) Hazire'de çok sayıda kabir olmasına rağmen en belirgin olan ve kendine özgü bir yapı içinde bulunan sahâbeden Ebû Şeybe el-Hudrî’nin kabri ve yine sahâbeden Hamdullah el-Ensârî’nin de kabri bulunmaktadır. Bir kaç yıl öncesine kadar Ahgmet El Ensari'nin kabri de yer almakta iken bugün bu kabir nedense görülmemektedir.
"Şeybe el-Hudri, İstanbul'da şehadet makamına erdiği kesin olan sahabedendir. Ebu Şeybe El-Hudri hz’i hicaz ahalisinden olup sebze satmakla geçinirdi. Bir rivayete göre Hz. ebu said el hudri nin kardeşidir.Kaynaklarda, 'Yunus bin El-Haris es-Sakafi şöyle anlattı: Müsris'in babasından bahsederken şunları anlattığını duydum: Resullulah'ın ashabından olan Ebu Şeybe el-Hudri (Radıyallahu anh), Konstantiniyye surlarında beraber bulunduğumuz bir zaman vefat etti. Biz de kendisini oraya defnediverdik' şeklinde yer almıştır. Bu ifadelerden Ebu Şeybe el-Hudri hazretlerinin İstanbul surları yanında şehit olduğu, beraberinde bulunan Müsris adlı oğlunun diğer askerlerle beraber cenaze namazını kılarak, onu vefat ettiği yere defnettiği anlaşılmaktadır. Ebu Şeybe hazretleri, Osmanlı döneminin tanınmış tarihçilerinden Hüseyin Ayvansarayi'ye göre de İstanbul'da şehadet makamına erdiği kesin olan sahabedendir.
Ebu Şeybe El-hudri (r.a.) hazreti Muaviye devrinde İslam orduları ile İstanbul'un fethine katılmış ve sura yakın bir yerde kendisini tanıtarak Sahabilerden Ebu Şeybe olduğunu söylemiş , bir hadis-i şerif rivayet etmiştir : ”Her kim ihlas ile La ilahe İllallah derse cennete girer.Siz kendinize güvenmeyin çalışın.”
İstanbul'da 29 sahabe kabri ve türbesi bulunurken, bunlardan yalnızca Halid bin Zeyd Ebu Eyyüb el-Ensari ve Ebu Şeybe el-Hudri'nin İstanbul'da vefat ettiği ve burada gömüldüğü biliniyor. Diğer 27 türbe ve kabrin ise daha sonradan, ölen bu kişileri anmak adına yapılan "makamlar" olduğuna inanılıyor.
Osmanlı Kaynaklarında bu hazirede İstanbul’un fethine gelen bir çok sahabinin bulunduğu kaydedilmektedir.Bundan dolayı buraya Sahabiler haziresi de denir. Bu hazirede aynı zamanda Fatih Sultan Mehmet han ‘ın mutlu askerlerinden medfun bulunanlarda vardır. Kanun mütercimi Tokatlı Hekim Mustafa Efendi ,Çavuş Sinan İbn İskender gibi ve bu kabri şerifin türbedarı Toklu ibrahim dede’nin kabri şerifi de buradadır.
Ebu Şeybe hz’nin kabrine ilk türbe Fatih Sultan mehmet Han tarafında yapılmıştır. Sultan II. Beyazıd Han türbesinin ihtiyaçlarını karşılamak için kendi vakfından buraya tahsisat ayırmıştır. Türbe yine II. Mustafa zamanında 1696-1697 yıllarında tamir edilmiş tamir kitabesi de şöyledir;
”Tamre yazdı tarih Vasıf görünce bi-pak
Bin yüz sekizde cana pak oldu ravza-i pak”
Daha sonra Çorlulu Ali Paşa 1711 yılında, Hafız Mustafa Efendi isiminde bir hayırseverde 1772 yılında türbe için tamir hayır işleri yapmıştır.
Türbenin 2014 yılındaki hali |
İstanbul'da 29 sahabe kabri ve türbesi bulunurken, bunlardan yalnızca Halid bin Zeyd Ebu Eyyüb el-Ensari ve Ebu Şeybe el-Hudri'nin İstanbul'da vefat ettiği ve burada gömüldüğü biliniyor. Diğer 27 türbe ve kabrin ise daha sonradan, ölen bu kişileri anmak adına yapılan "makamlar" olduğuna inanılıyor.
Osmanlı Kaynaklarında bu hazirede İstanbul’un fethine gelen bir çok sahabinin bulunduğu kaydedilmektedir.Bundan dolayı buraya Sahabiler haziresi de denir. Bu hazirede aynı zamanda Fatih Sultan Mehmet han ‘ın mutlu askerlerinden medfun bulunanlarda vardır. Kanun mütercimi Tokatlı Hekim Mustafa Efendi ,Çavuş Sinan İbn İskender gibi ve bu kabri şerifin türbedarı Toklu ibrahim dede’nin kabri şerifi de buradadır.
Ebu Şeybe hz’nin kabrine ilk türbe Fatih Sultan mehmet Han tarafında yapılmıştır. Sultan II. Beyazıd Han türbesinin ihtiyaçlarını karşılamak için kendi vakfından buraya tahsisat ayırmıştır. Türbe yine II. Mustafa zamanında 1696-1697 yıllarında tamir edilmiş tamir kitabesi de şöyledir;
”Tamre yazdı tarih Vasıf görünce bi-pak
Bin yüz sekizde cana pak oldu ravza-i pak”
Daha sonra Çorlulu Ali Paşa 1711 yılında, Hafız Mustafa Efendi isiminde bir hayırseverde 1772 yılında türbe için tamir hayır işleri yapmıştır.
Bugünkü bina halini II. Mahmut Han tarafından 1835 yılında edilmiştir. Türbenin girişinde Sahaflar Şeyhizade Esad Efendi’nin yazdığı ve Hattat Yeserizade Mustafa İzzet Efendi’nin kaleme aldığı şu dizeler vardır;
” Daver-i ashab-siret Şah Mahmüdü’ş-şiyem
Zatıdır girdar-ı hayr-asar ile her dem elif
Hazret-i Bu Şeybeti’l-Hudri’ye ta’zim eyledi
Türbesin tecdid ile ol şah-ı agah u arif
Gel hulus üzre dua kıl zira tebcilile
Merkad-i pak-i sahabidir bu ne’va-yı şerif
Tasliye zeylinde yad oldukça Ashab-ı Güzin
Nazm-ı ahdi ol şehinşahın ola nusret-redif
Oldu dildade melaik es’ada tarihine
Merkad-i Bu Şeybe’yi Şah-ı cihan yaptı latif
1251(1835) ”
Erol Kara tarafından @Dinierk için derlenmiştir.
Hoş geldiniz. Fikirlerinizi paylaşmanızdan mutluluk duyarız