Sitemizde aramak istediğiniz konuyu
                                      "

DiniErk - Doğru Dini Bilgi

Altın Günleri ve Altın Günlerindeki İkramlar Caiz mi ?



Altın Günleri ve Altın Günlerinde İkram Yapmak Caiz midir?

Geleneksel komşuluk ilişkileri içerisinde ailelerin bir arada olması dışında kadınların zaman zaman bir araya gelmek için günler düzenledikleri bilinen bir komşuluk olayıdır. Zaman içerisinde şehirleşme, kadınların dışarda çalışmaları her ne kadar bu günlü toplanmaları azaltsa da halen çalışmayan kadınların bir araya gelerek bu tür toplantılar yaptıklarını görüyoruz. Komşuluk ilişkilerinde olmazsa olmaz olan misafirlik her ne kadar yabancılaşmaya gitse de bu tür ilişkileri sürdürenler de bulunmaktadır.
İnsan ihtiyacının şehirlerde köylere oranla farklılıklar göstermesi, geçim sıkıntısı içerisinde dişten bile artmaya güç yetişmeyen ekonomik durumların ortaya çıkması komşular arasında destek/yardım amaçlı "altın günü" olarak şekillenmeye başladı.
Altın günlerinde kadınlar/erkekler veya aileler bir araya gelerek sırasıyla her hafta birinin ihtiyacının giderilmesine sebep olan altın alıp verme olayı dini açıdan bir sorunu da beraberinde getirmektedir. Altın günlerinin caiz olup olmadığı hatta bu günlerde hangi evde toplanılıyorsa durumu olsun olmasın ev hanımlarının bütçelerine göre sofralar hazırlaması da , altın günlerinde yapılan ikramların de varlığı dini yönden soru sorulmasına yol açmaktadır.
Bu tür girişimde bulunanlardan bazıları da altın günü ile ilgili dini yönden hassas duygular içinde  yapılan ikramların helal ve haramlığını da konuşmaktadırlar.
Sorular temelde bu iki konu üzerinden çoğalsa da genelde eksik ya da yanlış veyahut mezhebi anlayışların ve geleneksel bilgilerin farklılıkları kafa karıştırmaya devam etmektedir.
Aslında soru net , Altın Günü yapmak caiz midir. ? Bu günlerde yapılan ikramların helal ya da haram olması söz konusu mudur ?
Aşağıda yer verdiğimiz, faydalandığımız kaynaklardan da görebileceğiniz gibi şöyle olursa şu olur, böyle olursa bu olur tarzı yaklaşımlarla altın gününe caizdir diyenler olduğu gibi caiz değildir diyenler de olmaktadır. 
Sonuç olarak dini kaynaklarda bu konular benzer ayet, hadis, icmal veya kıyas diyebileceğimiz bir olay, bir bilgi, bir kesin kaynak bulunmadığı kesindir. Hal böyle olunca altın günü yapmak, altın gününe katılmak vicdani bir sorumluluktur. Katılımcıların sözünde özünde güvenilir olması, yarı yolda bırakmaması, alıp kaçmasının düşünülmemesi, verilen sözlere sadık kalınması, saatlerce süren ve kabaca incir çekirdeğini doldurmayacak muhabbetlerin, gıybetlerin, dedikoduların, haram ve mekruh gibi olaylara sebep vermeyecek toplantıların olması, ikramların israf boyunda olmaması önem arz etmektedir.
Bu yüzden altın günü yapmak birbirlerine destek amaçlı olacaksa, başkaca bir menfaat beklenmiyorsa, sırasıyla ya da kura olarak sonuçta herkesin borç verdiğini sanmadan bu tür girişimlerde bulunmasında sakınca yok. Bu girişimlerde katılanlardan birinin yarı yolda bırakmasına göz yumulmak zorunluğu vardır.
-----------------------------
Diyanet İşleri Başkanlığı Fetva Kurulu
Kadınların kendi aralarında yaptıkları “gün” adı verilen toplantılarda topladıkları paraları dönüşümlü olarak almaları caiz midir? sorusuna Din İşleri Yüksek Kurulu "Kadınlar arasında tertip edilen toplantılarda her bir katılımcının toplanan meblağı dönüşümlü olarak her ay içlerinden birine vermeleri şeklindeki uygulamada bir sakınca yoktur. Çünkü bu, sonuçta bir borç verme işlemidir." cevabını vermektedir. (Kaynak )
Müftülüklerden yapılan açıklamalarda da bu cevaba destek olacak tarzda şunlar ifade edilmektedir.
"Kadınlar arasında düzenlenen toplantılarda her bir katılımcının toplanan meblağı dönüşümlü olarak her ay içlerinden birine vermeleri şeklindeki uygulamada bir sakınca yoktur. Çünkü bu, sonuçta bir borç verme işlemidir. Kendi aralarında bir araya gelip birbirlerine para veya altın olarak sırasıyla yapılan altın günü, her ay veya her hafta dönüşümlü ve sırasıyla yapıldığı gerçekleştiği için herhangi bir sakıncası yoktur. Çünkü birbirlerini kandırma söz konusu değildir. Sırasıyla bir araya gelen kadınlar ayda bir kere ev sahiplerine altın veya belirli bir ücret veriyorlar. Yılda 12 kere bir araya gelen kadınlar toplamda 12 altın verdilerse yılsonunda tekrar 12 altın sahibi oluyorlar bu durumda altın günü caiz olmuş oluyor"

******
İsmailağa Cemaatinin verdiği cevap
Kadınlar arasında gerçekleşen altın günü caiz midir?
Dinimiz borç verip borç almayı karz-ı hasen namıyla güzel ve yardımlaşmanın gereği olarak görmüştür. Nitekim Enes b. Malik (Allah ondan razı olsun) tarikiyle rivayet edildiğine göre Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) miraç gecesinde cennetin kapısında; “Verilen bir sadakaya on kat, verilen bir borca ise on sekiz kat sevap vardır.” ibaresinin yazılı olduğunu haber vermiştir. İbn Mace; kitabu’s-sadaka, babu’l-karz no:2431
Karz/borç; bedeli iade edilmek şartıyla altın, gümüş, nakit para veya bir malın ödünç olarak verilmesidir.
Maddi karşılığın gözetilmediği bir iyilikten ibaret olan borç akdinde borç olarak verilen şeyin para/nakit veya misli mal olması gerekir. Herhangi bir menfaat sağlayan borç verme işleminin faiz olacağı yönündeki rivayetler borç vermenin sadece Allah için yapılan bir iyilik olduğunu ortaya koymaktadır. Bu sebeple borç verilirken borç veren kişiye herhangi bir fayda sağlayacak şartın koşulmaması hususiyetle belirtilmiştir. Buna göre kadınlar arasında düzenlenen bu uygulamayı iki şekilde görebiliriz;
a- Güne katılan kişiler her hafta ödemekle sorumlu tutulmadan ister öder ister ödemez, hatta alacaklı olan kişi alacağını haftası ve zamanı gelmeden isteyebilmelidir. Şayet gün sistemi bu şekilde icra edilecek olursa karz-ı hasen ve teavün kabilinden görülür ki bunun caiz olduğunu izah etmeye bile gerek yoktur.
b- Fakat güne katılan kişilerin düzenli olarak her hafta vermesi gerekenleri vermesi talep edilir adeta mecbur tutulursa bu karz-ı hasen ruhuna aykırı olur. Zira borç veren kişi bir dahaki ay veya haftada her kez kendisine borç versin şartıyla bu borcu verdiğinden “(veren kişiye) menfaat sağlayan her borç verme işlemi faiz işlemlerinden bir işlemdir” (El-Beyhakî; Sünenu’l-Kubrâ, kitabu’l-buyu’ bab:99 no:11252) hadis-i şerifi doğrultusunda faizli muamelede bulunmuş olur.
Bu sisteme fetva verenler tarafından dillendirilen bu sistemin ivazlı/karşılıklı hibe olarak değerlendirilmesi de mümkün değildir. Zira ivaz/karşılık şartıyla verilen hibe, satış akdi konumunda olacağından içerisinde akit şartları aranır. Buna göre cinsin cinsi mukabilinde yapılan vadeli satışlar fasit ve faizdir.
Şafii mezhebinde “el-Buceyremî” nam âlimin böylesi bir düzenlemeye caiz demesi ise anlatılan birinci şık için olsa gerektir. Allah-u âlem. (Kaynak)

*******
Nur Cemaatine Göre
Altın günü ya da para günü olarak bilinen toplumdaki uygulama, esasen bir yardımlaşma sandığı uygulamasıdır. Anlaşmaya göre aylık veya haftalık periyotlarla toplanan altınlar veya paralar, üyelerden birisine verilmektedir. Bu karşılıklı gönüllü bir borç verme işlemidir.
Borç verme İslâm’da teşvik edilen bir husustur. İnsanların muhtaç olan kişilere borç vermeleri sadaka sevabı olan bir davranıştır.[İbn Abidin, Reddu’l-muhtar, VII, 388, 396] Borç vermede önemli olan, borç karşılığında herhangi bir fazlalığın şart koşulmaması, Allah rızasından başka bir menfaatin beklenmemesi, borç verenin ya da alanın zarara uğratılmamasıdır.(Kasani, Bedai’, VII, 394-396)
Nafile ibadetten daha hayırlı kabul edilen borç vermede en önemli husus, borç verenin yalnızca Allah rızası için vermesi, bundan herhangi bir menfaat gözetmemesi esasıdır. Eğer borç veren kişi bir menfaati gözetecek olursa (velev ki bu menfaat kendisine ulaşsın veya ulaşmasın), İslâm dini bu borç vermeyi faiz olarak nitelendirmiştir ve yasaklamıştır.
Bu durumda altın ya da para günü uygulaması ile alakalı olarak iki durum söz konudur.
1. Altın ya da para gününe katılanlar, sadece ve sadece Allah rızası için birbirlerine borç verip başka bir menfaat gözetmiyorlarsa,
Bu katılımcılar borç verebildikleri gibi belli bir zaman sonra ben vermiyorum ya da veremiyorum deme hakkına sahiplerse,
Yine katılımcılar, alacaklarını belirlenen gün ya da ay gelmeden önce isteme ve alma haklarına sahiplerse,
Ve bu şekilde hareket ettiklerinde herhangi bir baskı ve tepki görmüyorlarsa, o zaman bu uygulama gerçek anlamda bir yardımlaşma örneğidir, caizdir ve güzeldir.
2. Eğer bu altın /para günü uygulaması katılımcılar arasında bir ahitleşme, anlaşma ve vaatleşme tarzında ise, yani periyodik olarak belli zamanlarda belirlenen miktarda borç verilip katılımcının vermeme durumu ve tercihi söz konusu değilse,
Katılımcı, istediği zaman alacağını talep edemiyorsa,
Kişi bu altın günü uygulamasından ayrılmak istediğinde, maddi ve resmi olarak bir yaptırıma uğramasa da psikolojik olarak levm edilip kınanıyorsa, kötüleniyorsa, bir çeşit mahalle baskısına maruz kalarak O şahısla konuşulmuyor ve ona kötü gözle bakılıyorsa,
O zaman bu altın günü uygulaması bir borç alıp verme uygulaması değildir. Katılımcıların kendi menfaatlerini gözeten bir ahitleşme yani anlaşma tarzında olacağından bu şekilde bir altın günü uygulaması dinimizce caiz olmaz.
Yani borç veren şahıs Allah rızası için değil de ‘bir dahaki sefere herkes bana borç verecek’ diye verdiğinden ve burada menfaatini gözettiğinden, hadis-i şerif gereğince bu usul caiz görülmeyip yasaklanmıştır. Çünkü borç vermedeki hasbîlik, samimiyet ve Allah için olması hususlarına zarar gelmiş olacaktır.
Netice itibariyle; altın günü ve benzeri günleri yapanlar, eğer bu işi İslâmî usullere göre bilinçli bir şekilde yaparlarsa, katılımcılara herhangi bir zorlama ve şart koşulmazsa, isteyen borç verir isteyen vermez ve vermeyen asla kötülenip kınanmazsa, kişi istediği vakit alacağını talep etme hakkına sahip olup alacağını belirlenen vakitten önce talep ettiğinde O şahsa kötü gözle bakılmayıp dışlanmazsa, o zaman bu uygulama İslâmın borç alma-verme hukukuna uygun olduğundan caizdir ve tavsiye edilmiştir.
Yoksa günümüzde daha çok uygulanan tarzıyla bir ahitleşme ve sözleşme tarzında olup menfaat merkezli olarak yapılıyor ve katılımcı bu şartlara uymaya zorlanıyor, uymadığında dışlanıp yaptırım uygulanıyorsa, o zaman bu uygulama İslâm fıkhına göre doğru bir uygulama olmayıp caiz değildir. (Kaynak)

****
Işıkçılar Cemaatine Göre
Bazı semt hanımları komşularla birlikte altın veya döviz günü ilan ediyorlar. Bazen haftanın, bazen de ayın belli gününde sözleştikleri komşuya misafir oluyor, komşuluk ve dostluklarını pekiştiriyorlar. Bu arada misafir oldukları eve de birer altın hediye ediyorlar.
Bazıları bunun caiz olmayacağını söylemişse de bizim tespitlerimize göre bunda caiz olmayacak taraf yoktur. Çünkü kimse mağdur olmuyor. Herkes sırası gelince verdiği altını aynen geri alıyor. On kişilerse on defa altını götürüyor, ama on kişi bir defa kendisine geliyor, onunu birden veriyor. Böylece bir mağduriyet ve mahrumiyet söz konusu olmuyor. (Kaynak)

*********
Nureddin Yıldız / Fetva Meclisi
Bir grup insan ALTIN GÜNÜ adı ile yardımlaşan bir çalışma içinde oluyorlar. Mesela her ay birinin evinde toplanılıyor. Sırası gelen eve bir altın alınıyor.
Bu ise kastınız, kadınların bu faaliyetinin dinimizin emrettiği iyilikte yardımlaşma kalitesinde olmadığını düşünüyorum. Kendisine de sıra geleceğini düşünerek bir insanın yardım etmesi dinimizin emrettiği yardım değildir. Bacılarımızın bu tür işlerle kendilerini oyalamamalarını tavsiye ederiz öncelikle. (Kaynak)
Dinimiz yardımlaşmayı, sıkıntıları gidermede birbirine destek olunmasını önemseyen bir dindir. Altın günü gibi günler de birbirine yardım gibi dursa da aslında hiç kimsenin bir fayda sağlamadığı, kendi parasının kişiye geri döndüğü bir sistemle yapılmaktadır. Bu da ihtiyaç olmayan bir sistem anlamına gelmektedir. Aynı zamanda bir araya geliş tarzı, oluşan gündemler, edilen muhabbetler kişiye ne kadar fayda sağlıyor; bu durumda uzaktan hassas bir şekilde incelenip katılım durumuna karar vermek sağlıklı olacaktır. En temelinde de malayani kısmını doldurur bir beraberlik olup olmamasına da dikkat edilmesi gerekmektedir. Belirlenen miktarın altın/para türünden olmasında bir sıkıntı yok, hangi altın türü belirlendi ise onun alınmasında veya para isteyene paranın verilmesinde ilke olarak sakınca olmayabilir. Şunu da unutmamak gerekir ki para toplamanın getirdiği sıkıntı, her ne kadar direkt haram olarak vasıflandırılacak durumda değilse de riskli bir iş olarak durmaktadır. İnsana fayda vermeyen, bazı durumlarda tereddütlü pozisyonda durmaya sevk edebilecek bu gibi işlerden de uzak durulması gerektiğini tavsiye ederiz. Rabbim yardımcımız olsun. (Kaynak)
Böyle bir uygulama için haramdır diyecek açık bir belgemiz yoktur ama kadınların bu tür faaliyetlerle en azından vakit israf ettiklerini, Allah rızası için olmayan işlerle ömür tükettiklerini düşünüyoruz. Yapılmamasını, yapılanına katılmamayı tavsiye ederiz. (Kaynak)
*********
Prof. Dr. Ekrem Buğra Ekinci
Altının altınla, paranın para ile veresiye mübadelesi faizdir. Bu gibi para ve altın günleri de caiz değildir. Eminevim tarzı sistemlerle ev almak da böyledir. (Kaynak)

*********
halisece. com
Gram ya da miktarı/sayısı belli olmak şartıyla, kura ile altın günü yapmakta bir mahzur olmaz, caizdir. Bunu yasaklayan sarih bir delil yoktur. Bu bir nevi borç verme ya da yardımlaşma ve dayanışma örneğidir. Borç verme, yardımlaşma ve dayanışma ise malumunuz, dinimizce teşvik edilen bir haslettir, yasaklar arasında değil. Binaenaleyh bazılarının dediği gibi bu uygulama ribe'n-nesîe (veresiye fâizi şumûlüne) de girmez. Çünkü bu bir alış-veriş değil, ödünç vermedir. Ödünç vermelerde alınıp verilenin eşit olması yeterlidir, peşin olması gerekmez. Alış-verişlerde ise aynı cins malların alım-satımı, hem eşit hem de peşin olmalıdır.
Ancak cevabımızın başında da belirttiğimiz gibi, diğer kişilerden alınan altına karşılık, kişinin, geri verdiği altının aynı gramajda veya sayıda olması gerekir. Zira borç vermede önemli olan, borç karşılığında herhangi bir fazlalığın şart koşulmaması, borç veren ya da alanın zarara uğratılmamasıdır.
Sonuçta bu bir borç verme işlemidir. Lakin, katılımcılardan bir kısmına sıra gelmesi için beklenmesi gereken süre zarfında parada meydana gelebilecek değer kaybından doğabilecek zararı önlemek bakımından, borçlanmanın altın gibi sabit değer (ya da bir başka ifadeyle az değişken bir değer üzerinden) olması daha uygun olur.
Çünkü paranın değerinin artması halinde sırası önce gelenler; eksilmesi halinde sırası sonra gelenler zarara uğramış olacaktır. Değer kaybı durumunda borçların misliyle değil kıymetiyle (borçlanıldığı gündeki alım gücüyle) ödenmesi esastır. Hanefîlerde İmâmeyn’in (İmam Ebu Yusuf ve İmam Muhammed rahımehumallah) içtihadı bu yöndedir ve müftâ bih olan kavil budur. (Lûgatte "kendisiyle fetvâ verilen" manasına gelen “müftâ bih” terkibi, dinî bir mefhum olarak, bir mezhebin imamları arasındaki farklı görüşlerden, daha sonraki âlimlerce delil bakımından tercih edilmiş olanı demektir… Veya bu görüşlerden belirli bir zaman için geçerli ve fetvâ vermeye daha uygun olduğu kabul edilen görüş anlamına gelir.)
Bir de bu gibi toplantılarda dinimize aykırı bir takım uygulamaların bulunmaması icap eder. Mesela;
- İkramlarda haram olan yiyecek ve içeceklerin bulunmaması,
- Yasak olan oyun ve eğlencelere yer verilmemesi,
- İsraftan kaçınılıp iktisada riâyet edilmesi,
- Toplantının meşru sınırlar çerçevesinde gerçekleşmesi gerekir.
Bu takdirde kadınların kendi aralarında, erkeklerin de kendi aralarında ‘altın günleri’ tertiplemelerinde herhangi bir sakınca söz konusu olmaz. (Kaynak)

Yorum Gönder

0 Yorumlar
*Yorumlar Editör tarafından incelenmekte olup, spam mesajlar dikkate alınmaz. Engellenir.*