Type Here to Get Search Results !

DiniErk - Diyanet Dünyasından

Şevval Ayı, Hikmeti, Özellikleri, Altı Gün Orucu

Kim Ramazan orucunu tutar ve Şevval’den de ona altı gün daha eklerse bütün seneyi oruç tutmuş gibi olur”. (Müslim, siyam; Tirmizî, savm; İbn Mâce, siyam; Ahmed b. Hanbel, III, 308, 324, 244, V, 417, 419; Dârimî, savm 44.)

ŞEVVAL (الشوّال)
Hicrî yılın onuncu ayı.
Sözlükte “yukarı kalkmak, yükselmek; kaldırmak” anlamlarındaki şevl kökünden türeyen şevvâl kelimesi kamerî yılın ramazandan sonra ve zilkadeden önce gelen onuncu ayının adıdır.
Bu ayın İslâm’dan önce Arab-ı bâide (Âd ve Semûd) döneminde dâbir, Arab-ı âribe döneminde vâğıl (vağl) diye adlandırıldığı nakledilmektedir. Şevval adı Arab-ı müsta‘ribe devrinde kullanılmaya başlanmış ve İslâmiyet’ten sonra da kullanımı devam etmiştir.
Şevval kelimesinin onuncu aya ad olması değişik şekillerde açıklanmıştır. Araplar kamerî ayların eski adlarını değiştirirken bu ay yaz mevsiminde havanın sıcak olduğu bir döneme rastladığı için bu adın verildiği rivayet edilmektedir. Develerin çiftleşme mevsiminde kuyruklarını kaldırmalarından dolayı bu şekilde isimlendirildiği ya da havanın çok sıcak olması sebebiyle develerin sütünün azalması yüzünden bu adla anıldığı şeklinde açıklamalar da mevcuttur.
Araplar şevval ayını uğursuz kabul ettiklerinden bu ayda nikâh kıymazlardı. Resûl-i Ekrem, Hz. Âişe ile şevval ayında evlenerek bu inancın yanlış olduğunu göstermiştir. Ramazan bayramının birinci günü olan şevval ayının ilk gününde oruç tutmak haramdır.
Hz. Peygamber’in, “Ramazanı oruçla geçirip buna şevvalden altı gün ilâve eden kimse bütün yılı oruçlu geçirmiş gibi olur” meâlindeki hadisi (Müslim, “Śıyâm”, 204) dikkate alınarak bu ayda altı gün oruç tutmanın müstehap olduğu kabul edilmiştir.
Bu orucun bayramın hemen ardından ara verilmeden tutulması daha faziletli sayılmakla birlikte aralıklarla tutulması da mümkündür. 
Şevval aynı zamanda hac aylarının ilkidir.
İslâm tarihinde şevval ayında meydana gelen bazı olaylar şunlardır:
Benî Kaynukā‘ Gazvesi (2/624),
Uhud Gazvesi (3/625),
Huneyn Gazvesi (8/630),
Tâif Gazvesi (8/630),
bir rivayete göre Hz. Peygamber’in oğlu İbrâhim’in vefatı (10/632).
Osmanlı Devleti’nde memurların tayinleri (tevcîhat) Tanzimat’tan önce şevval ayında yapıldığı için bu tayinler “şevval tevcîhatı” diye isimlendirilirdi. “Mükerrem” sıfatıyla da anılan şevval Osmanlı belgelerinde “ل” kısaltmasıyla gösterilmiştir. ( Kaynak : DİB İslam Ansiklopedisi)

Şevval Ayı Orucu Mekruh mudur ? Sünnet midir ? Altı Gün Orucunun Hikmeti Nedir ?


Faruk Beşer'in şevval Ayı orucu ile ilgili yazısından ( Kaynak için tıklayınız ) 
Ancak bu hadisi şerifin hem sıhhatinde hem de nasıl uygulanacağı konusunda farklı değerlendirmeler vardır. Hadisin Hz. Peygamber’in sözü değil¸ sahabe sözü (mevkûf hadis) olduğunu söyleyenler bulunduğu gibi¸ (ki¸ Ahmed b. Hanbel bu kanaattedir)¸ senedinin sahih olmadığını söyleyenler de vardır. (Bkz. İbn Recep el-Hanbelî¸ Latâifu’l-ma’ârif¸ s. 389) Hadisi şerifteki bu tereddütlü durumdan ötürü İmam Sevrî¸ Ebu Hanîfe ve İmam Ebu Yusuf bu orucun mekruh olduğu kanaatindedirler.
İmam Malik de böyle düşünür ve fıkıh ve hadis ehlinden bu orucu tutan hiç kimseyi görmediğini söylermiş. Ama kendisinin kimseye sezdirmeden bu orucu tuttuğu da söylenir. Mutlaka tutulması gereken bir oruç olduğu zannedilmesin diye böyle yaparmış. (Bkz. İbn Recep¸ age. s.390) Ama alimlerin çoğu bu hadisi şerifi böyle bağlayıcı olmayan bir konuda amel etmeye elverişli görmüşler ve bu orucu tutmanın müstehap olduğu kanaatine varmışlardır.
Bu bilgilerden çıkan sonuç şudur: Şevval’de tutulan altı gün orucunun¸ Ramazan’ın hemen peşinden ve Ramazana denk bir değerde tutulması bazı alimlere göre mekruhtur. Çünkü bu uygulamada bu orucun Ramazan orucuna benzetilmesi anlamı vardır.
Oysa Ramazan orucu bununla kıyaslanamayacak kadar önemlidir. Ama meseleyi bilen insanların Şevval ayında altı gün oruç tutmaları müstehaptır. Çünkü bu haberden en azından böyle bir anlam çıkar.
Nasıl tutulacağına gelince¸ bazıların göre hemen Ramazanın peşinden tutulması daha güzeldir¸ çünkü zayıf da olsa yukarıdaki hadis bir başka rivayette: “Kim hemen bayramın ardından altı gün oruç tutarsa…” diye nakledilmiştir. (Agk.)
Bazıları da bu orucu anlatan hadiste bir ayırım sözkonusu olmadığına göre¸ Şevval içerisinde tutulduktan sonra nasıl tutulursa tutulsun farketmez kanaatindedirler.
Bazıları da Ramazan'ın devamı sanılmasın diye aralıklarla tutulmasının daha evla olduğu görüşündedirler. (Bkz. İbn Recep¸ age. s.390 vd.) Bunlardan çıkan sonuç da şudur:
Müstehap olan bu altı gün orucunu tutmak isteyenler bunu peşpeşe tutabilecekleri gibi aralıklarla da tutabilirler. Bunların birini diğerine üstün kılacak dini bir delil yoktur.
Kadınların borçlarına gelince: Meseleyi şöyle anlayanlar vardır: “Kim Ramazan orucunu tutar ve ona Şevvalden de altı gün eklerse…” dendiğine bakılırsa¸
Ramazan tamamlanacak ve ayrıca Şevval’den ona altı gün eklenecektir. Öyleyse kadınlar eğer varsa Ramazan’da tutamadıkları oruçlarını kaza edecekler sonra altı gün daha tutmuş olacaklar ki¸ Ramazanı tamamlamış ve ona Şevval’den eklemiş olsunlar. Mesele elbette böyle anlaşılabilir. Ama bize göre şöyle de anlaşılabilir:
Ramazan orucu farzdır ve asıl tutulması gereken oruç budur. Başka hiçbir oruç buna denk görülmemeli ve denkmiş gibi tutulmamalıdır. Ancak Ramazan orucunun insanları fazla yormaması ve en rahat tutulabilmesi için dinin sahibi bizi teşvik ederek Recep ayından oruca alıştırmaya başlar. Şaban’da oruç biraz daha çoğalır¸ böylece Ramazana birden ve aniden girilmemiş¸ hazırlıklı ve alışmış olarak girilmiş olur.
Ramazan bitince de oruç yine birden bırakılmış böylece beslenme alışkanlıkları keskin zikzaklarla değiştirilmiş olmaz. Belli aralıklarla bir altı gün daha tutularak¸ hem ameller bire on karşılık göreceği için sevap katlanmış¸ hem de sağlığın korunmasına dikkat edilmiş olur.
Bunun bir hikmeti bu olsa gerektir. İkinci bir hikmeti de kadınların Ramazan’da tutamadıkları oruçlarının vakit kaybetmeden hemen Ramazanın ardından tutulmasına teşvik edilmiş ve bu oruçta kadın erkek ayrılmadan erkeklerin de tutmaları¸ böylece kadınlara destek olmaları sağlanmış olur. Şevval’in altı gün orucunun eğer böyle bir hikmeti varsa o zaman bu orucu peş peşe tutmak yerine¸ önce daha az¸ sonra daha fazla aralıklarla tutmak daha uygun olmalıdır. Tıpkı arabayla bir tünele girerken gözleri alıştırmak için önce ışığın yavaş yavaş azaltılması¸ çıkarken de yavaş yavaş çoğaltılması gibi.
Yine böyle bir hikmetin var olduğunu kabul ettiğimizde¸ kadınlar Ramazan’da tutamadıkları oruçlarını Şevval’de kaza ederlerse¸ hem borçlarını ödemiş¸ hem de Şevval’de altı gün oruç tutmuş olurlar diyebiliriz. Bütün bunlar birer anlama çabasından ibarettir. Altı gün orucu hakkında söylenecek son ve kesin söz ise şudur:
Ramazan’dan sonra¸ Şevval ayı içerisinde altı gün oruç tutmak müstehaptır. Bu orucu Ramazana denk gibi görmek ve bu özenle tutmak uygun değildir. Peşpeşe¸ ya da aralıklarla tutulması konusunda dini bir tercih sebebi yoktur. Kaza borcu olanın öncelikle kazasını tutması uygundur. Ama kazasını bu aya denk getiren de Şevval’de altı gün oruç tutmuş olur. Kadınlar da Ramazan’da tutamadıkları orucu bu ayda tutup altı günlere sayabilirler. Çünkü bu orucun müstakil bir oruç olmama ihtimali vardır ve bu ihtimale göre önemli olan bu ayda altı gün oruç tutmaktır. Zaten altı gün olmasının bir hikmeti de normal bir adetin altı gün olmasıdır. Ama kazalarını tutup¸ ayrıca altı gün daha tutmalarında da bir sakınca yoktur. Çünkü bu orucun müstakil bir oruç olma ihtimali de olabilir. Bütün bu tercihlerden birini seçmek insanların kendisine bırakılmıştır. Allahü alem.
*****
Hadislerle İlgili Açıklama: ( Kaynak : Fetva.net)

İmam Şafii, Ahmed b. Hanbel, Davud-u Zahirî ve daha bir grup âlim, Şevval ayındaki altı gün orucun müstehab olduğu görüşündedirler.
İmam Ebû Hanife, İmam Malik ve Ebû Yusuf ise Şevval ayında altı gün oruç tutmanın mekruh olduğu görüşündedirler.
İmam Malik’in Muvatta‘daki beyanına göre, bu orucu mekruh saymasına sebep, kendisinden evvel bu orucu tutan hiç kimse olmadığı için bu orucun bid’at oluşudur. İmam Malik ayrıca cahil insanların bu orucu da Ramazandan kabul etme­lerinden korktuğunu söyler.
İmam Malik’in açıklaması şöyledir:
“Ramazan bayramından sonra altı gün oruç tutan hiçbir âlim ve fakih görmedim. Seleften hiçbirinden de bu konuda bir rivayet bana gelmedi. Ancak âlimler, bazı cahillerin bu altı günü Ramazana dâhil etmelerinden ve bir bid’at uydurma­larından korkarak bunu mekruh bulmuşlardır. Şayet âlimler bu konuda ruhsat vermiş olsalardı, onların da bayramdan sonra altı gün oruç tuttuklarını görürlerdi.” (Muvatta, Oruç bahsinin son bölümünde yer alan açıklama)
Bazı Hanefî ve Malikî kitaplarında ise, Şevval ayında altı gün oruç tutmanın mendup olduğu söylenir. Mesela Nuru’l-Îzâh ve Şerh-i Merâkı’l-Felâh‘ta mendup oruçlar sayılırken, Şevval ayında altı gün oruç da zikredilir. Merâku’l-Felâh‘ın haşiyesinde Tahtavî, Bahr’de “Şevval ayında altı gün oruç tutmak, İmam Ebu Hanife’ye göre ister peşi peşine, ister ayrı ayrı olsun mekruhtur. Ancak sonraki âlimler bunda bir mahzur görmemişlerdir” denildiğini nakleder.
İbn Abidin de sonra gelen Hanefi âlimlerinin bu altı günün orucunda bir sakınca görmediklerini söyler.
Yukarıdaki izahtan anlaşıldığı üzere, İslam ulemasının çoğuna göre Şevval ayında altı gün oruç tutmak menduptur. Bu orucun peşi peşine veya fasılalarla olması arasında fark yoktur. (Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Necati Yeniel, Hüseyin Kayapınar, Necat Akdeniz, Şamil Yayınevi, İstanbul, 1989, c: 9, s: 348-349.)

*****
Şevvâl orucu: Ramazan ayı ve bayramından sonra şevval ayı içinde “altı gün orucu” adıyla bilinen orucu tutmak sünnettir. Şevvâl ayının ilk gününde -ki ramazan bayramının ilk günüdür- oruç tutulması haramdır. Bayramın diğer günlerinde ve şevvâl ayında kaza veya nafile oruç tutulabilir. Oruç ayı ramazanın tamamlayıcısı durumunda olan şevvâl ayında tutulacak altı günlük oruç, bir Müslüman’a bütün bir yıllık oruç sevabı kazandıracaktır. Bu altı günlük orucun bitişik olması, yani hiç ara vermeden tutulması mecburiyeti yoktur; aralıklarla da tutulabilir. Şevvâl ayında tutulacak altı günlük oruçla, bir yıl oruç sevabının nasıl elde edileceği limlerce şöyle ifade edilir: Dinimizde, bir iyilik yapana on sevap verileceği yolundaki hadis esas alındığında, bir Müslüman otuz günlük ramazan orucuna ilâveten şevvâl ayındaki altı günlük oruçla otuz altı gün tutmuş olmaktadır. Bu otuzaltı rakamı, hadiste ifade edilen on sevap ile çarpıldığı zaman 360 gün elde edilir. Böylece kamer ay hesabıyla bütün bir yıl oruçla geçirilmiş gibi olur.
Ramazan ayından sonra Şevval ayında altı gün oruç tutmak sünnet olan bir oruçtur. Peygamber Efendimiz (s.a.a.), “Kim Ramazan orucunu tutar ve ona Şevval ayından altı gün ilave ederse, sanki yılın bütününde oruç tutmuş gibi olur” (Müslim, Sıyam:204; Tirmizî, Savm:53; Ebû Davud, Savm: 58) buyurarak, bizleri Şevval ayında altı gün oruç tutmaya teşvik etmişlerdir. Bu oruç peşi–peşine tutulabileceği gibi, ara verilerek de tutulabilir.
Şevval ayında tutulacak 6 gün orucun ayrı ayrı günlerde haftada iki gün tutulması müstehabtır” (Büyük İslam ilmihali)
Şevval ayının ilk günü Ramazan Bayramı olduğu için oruç tutmak haramdır. (kurban bayramının dört gününde de oruç tutmak haramdır.) Yılın diğer günlerinde isteyen oruç tutabilir. Haram günlerin dışında oruç tutmanın hiçbir sakıncası yoktur. Resûlullah (s.a.a.) “Oruç, cehennem ateşinden koruyan bir kalkandır” (Buhari). Buyurmuştur.
Bu kalkana hayat boyu muhtaç olduğumuza göre, mutlaka oruçtan nasiptar olmanın yoluna bakmalıyız. Şevval ayında tutulan nafile veya kaza oruçlarını, Pazartesi ve Perşembe günleri tutmak daha faziletlidir.
Hadis–i şerifte buyruldu ki:
Ameller, Pazartesi ve Perşembe günleri arz olunur. Ben de amelimin oruçlu iken arz olunmasını isterim” (Tirmizi).
Pazartesi ve Perşembe, günahların affedildiği gün olduğu için oruç tutuyorum.” (Müslim).
Cennetin kapıları Pazartesi ve Perşembe günleri açılır.” (Müslim).
Konumuzu bitirirken, Cuma günü oruç tutmanın hükmüne de değinelim: Oruç tutulması haram olan bayram günleri dışında, oruç tutulurken dikkat etmemiz gereken bir konu da; Cuma günü tek başına oruç tutmamamız gerektiğidir. Sadece Cuma günleri nafile oruç tutmak tenzihen mekruh görülmüştür.
Peygamber Efendimiz (s.a.a.): ‘’Sizden hiç kimse Cuma günü oruç tutmasın. Ancak bir gün önceden veya sonradan oruç tutuyorsa bu takdirde Cuma günü de oruç tutabilir’’ buyurmuştur. (Ebû Davud, Savm, 50).
Cuma günü kaza ya da nafile oruç tutmak istediğimiz takdirde, bir gün önce veya sonrasında da oruç tutulması sünnete uygun olanıdır.
Gücü, kuvveti, sağlığı yerinde olan kimseler, Pazartesi- Perşembe günlerini oruçlu geçirmekle çok ulvi derecelere erişebilirler. Aynı zamanda Peygamber Efendimizin çok önemli bir sünnetini yerine getirmiş olurlar.
Allah (cc) cümlemizin tuttuğu ve tutacağı oruçları kabul eylesin...

@dinierk

Yorum Gönder

0 Yorumlar
* Please Don't Spam Here. All the Comments are Reviewed by Admin.