Sitemizde aramak istediğiniz konuyu
                                      "

DiniErk - Doğru Dini Bilgi

İcralık Malı Hangi Fiyattan Almak Dinen Uygundur ?

İcradan satılan malların hukiki boyutu kadar vicdani ve dini boyutu çok tartışılan bir konu. İcra nedeniyle satılan malların alınmasının 'dinen bir sakıncası var mı?'

 İcra yolu ile satışa sunulan malların satın alınması caiz midir?

Alacaklının hakkının korunması açısından borçlunun mallarının satılması gerekebilir. Peygamberimiz (s.a.s.), borcunu ödeyemeyen Muaz b. Cebel’in malını borcu karşılığında satmıştır (Beyhakî, es-Sünenü’l-Kübrâ, VI, 80). Halife Hz. Ömer de hac yolunda ticaret yaparken iflas eden bir kimsenin kalan mallarının, alacaklıları arasında taksim edilmesine hükmetmiştir (Muvattâ, Vasiyet, 8).
Piyasa değerinde veya ona yakın bir fiyatla satılan hacizli malları satın almakta bir sakınca yoktur. Ancak haczedilen mal, değerinin çok altında satılır ise; Hanefilerden İbn Âbidîn akdin fasit olacağını (İbn Âbidin, Reddü’l-muhtâr, VII, 247), Şâfiî âlimlerden Nevevî ise geçerli olmakla birlikte bu malın satın alınmasının mekruh olacağını söylemişlerdir (Nevevî, Ravdatü’t-tâlibîn, III, 420). Zira icradaki malların, değerinin çok altında satılması, borçlunun mağduriyetinden yararlanmak anlamına gelir. Bu sebeple hacizli malı satın almak isteyen kimsenin fiyatlandırmayı mümkün mertebe borçlunun mağduriyetini azaltacak şekilde gerçekleştirmesi hakkaniyete uygun olur.
Kaynak : Diyanet Din İşleri Yüksek Kurulu

İcradan hacizli malı almak caiz midir? Böyle durumlarda hangi konulara dikkat etmeliyiz?

Değerli kardeşimiz,
"Varlıklı olan kimsenin malı, (yani imkânı olduğu halde zamanında borcunu vermeyip tehir etmesi) zulümdür." (Buhâri, Müslim)
"Varlıklı olan kimsenin zimmetindeki borcu erteleyip, temerrüd etmesi, zulümdür. Irzını (haysiyet ve şerefini) ve cezalandırılmasını mubah kılar." (Buhâri-Müslim, Ebû Davud, Nesai, İbn-i Mâce)
Temerrüd edip zimmetindeki borcu vermemek büyük günahlardandır. Bunu yapan kimse fâsıktır, başkasının malını gaspetmek gibidir.
 Kurtubi diyor ki: "Irzını mubah kılmaktan maksad, o kişiyi kınamaktır. Cezalandırmaktan maksat da onu hapsetmektir."
Sanâni, "Sübülü's-Selâm" isimli kitabında şöyle diyor: "Irz ve cezasını mubah kılmaktan maksat; malına haciz konması ve hakimin, borçlunun malını satıp borcunu kapatmasıdır." (Halil Gönenç, Günümüz Meselelerine Fetvalar)
İşte dinde haciz edilen malların tamamen şer'i bir kaide olduğu açıktır. Bu malları almak caizdir. Ancak dikkat edilmesi gereken önemli noktalar vardır.
İcra ile sattırılan malların genelde borca mukabil olduğu bilinen gerçektir. Bu tür satışta artık mal sahibinin yetkisi hükmen kalmamıştır. Buradaki tasarruf yetkisi icra makamına geçmiştir. O da kendi rızası ile satmaktadır. İcra makamının satış yapması da zaruretten dolayıdır. Buradaki zaruret, malın satılarak borcun ödenmesi ve hakkın ehline teslimidir. Bundan dolayı icra yolu ile yapılan satım akdi dinen de geçerlidir. Bu konunun zahiri kısımıdır.
Ancak konunun ahlaki boyutu da vardır. Dinimiz kasıt ve ihmal olmadan olaganüstü sabeplerden dolayı borcunu ödeyemeyen kimseye kolaylık gösterilmesini öngörür. Bu yüzden kaynaklar, darda kalan kimsenin malını satın almanın mekruh olduğunu belirtmektedirler.
Buna göre icra dairelerinde satışa çıkarılan bir malı piyasa fiyatının çok altında almak sureti ile karşı tarafın zorda kalmışlığından faydalanılmamalı ve imkanlar ölçüsünde mal sahibinin mağdur edilmemesi için gayret gösterilmelidir.
Ayrıca, bu konu biraz da vicdanîdir. Malın piyasadaki değerine yakın bir fiyata alınmasına gayret etmek gerekir. Fiyatın daha da düşmesine neden olacak işler yapmak caiz olmaz.
Diğer taraftan, malın satışa çıkarıldığı günde belirlenen fiyatın daha da düşmesi için bilerek teklif vermemek veya teklif vereceklere engel olmak da caiz olmaz. Bunlar zor durumda olan kimselere bilerek zarar vermek anlamına gelir. Hem Allah hakkı hem de kul hakkı çiğnenmiş olur.
Bununla beraber, bilerek zarar vermek gibi bir durum yoksa, piyasa fiyatının altında da olsa, alışveriş her halükarda caiz ve geçerlidir. Bundan elde edilen kâr da helaldır.
Fakat o malların ardından masumların ve çocukların göz yaşı varsa, dini bir mesuliyet olmamakla beraber, hissi ve vicdani bir sıkıntı verebilir. Bu noktadan fetvayı, "müftüler verse de sen vicdanına sor." hadisi şerif gereği size bırakırız.
Özetle söylemek gerekirse, icra gereği haczedilip satışla arzedilen mal er veya geç satılacaktır. Bu malın piyasası farklıdır. Bu piyasa (fiyat) çerçevesinde verilebilecek en fazlayı vererek malı almak, ağlayana zarar değil,  fayda  sağlar.


Diğer Görüşler
İslam Hukuku Profesörü Hayrettin Karaman:
İcraya tabi olan ve olmayan mallar İslam Hukukunda bellidir. Ev eşyaları gibi, olmazsa olmazlar icraya alınmamalı. Tırnak içinde ‘Fazla’ olarak nitelendirilebilecek şeyler icraya alınmalı. İhalelere katılım az olduğunda mülk, değerinin çok altında bir bedelle satılmaktadır. Bundan dolayı ihalelere katılmak gereklidir. Bu işinde bir piyasası vardır. İhalede satılan malın normalde ki değerinden biraz daha aşağıda olduğu doğru ve normaldir. Zaten insanlar bu sebeple ihalelere katılıyorlar.

İlâhiyatçı Yazar Ali Rıza Demircan:
 İcrada mal kişiden alınmıyor. Eğer icra malını ucuza kapatmak için entrika çevrilmiyor ve katılan herkesin özgürce teklif vermesi sağlanıyorsa icradan mal almakta bir sakınca yoktur. Bilakis malın entrikalarla ucuza kapatılması engellendiği için de niyete göre sevap da kazanılabilir…

İlâhiyatçı Araştırmacı Yazar İsmail Nacar:
İcra çok derin bir konu birkaç cümle ile açıklama yapmak zor. Eğer borçlu bilerek borcunu ödemiyorsa tabii ki borcu icraya girmelidir. Fakat kişi bir iş yapmak istemiş bunun sonucunda iflas etmişse, elinde olmayan bir takım sebeplerden borçlanmışsa asgari geçimini sağlayacak şeylere ya da evinde kullandığı eşyaya icra koymak pek insanca değil. Örneğin buzdolabı gibi zaruri ihtiyaç eşyalarının icralık olmasını doğru bulmuyorum. Ama zaruri eşyalar dışında başka mal varlığı varsa elbette o mal varlıklarından borcuna karşılık gelecek kadarı icraya verilebilir.
Ben çok kez şahit oldum, bazı avukatlar veya birileri eşine dostuna ‘icrada ucuz mal var yarın gel’ diyor. İcra ihalelerinde kişiler aralarında böyle bir işbirliği yapıyorlarsa bu doğru olmaz. Böyle yapılınca borçlunun malı ölü fiyatına gidiyor ve yazık oluyor. İcraya düşen mallar değerine en yakın satılmalı, borçluya zarar vermemeli. Borçlunun malı tabii ki satılmalı ama değerinin çok altına satılmamalı gerekirse bunu devlet kendisi ödemeli sonra o mülkü değerine en yakın fiyata satmalı. Ev ve araba gibi mülkler icradan alınabilir. Fakat ben ev eşyasının icradan satılmasını doğru bulmuyorum. Temel ihtiyaçlar dışındaki varlıklara icra konulabilir ve bu varlıkların yok pahasına gitmemesi için ne yapılması gerekiyorsa yapılmalıdır.
Anlaşmalı istismar şebekeleri olmadığı sürece icra ihalelerine katılmakta bir sakınca yoktur. Asgari ihtiyaç dışında kalan mal varlıklarının icradan alınması caizdir.

İlâhiyatçı Prof. Doktor Mehmet Erkal:
Ticari kurallara uygun ve içinde aldatma olmadığı sürece ihaleye girmek caizdir. Borçlunun mülkünün, değerine en yakın satılmasını sağlamak için yapılan her şey mübahtır. Bunun ferdi veya kurum aracılığı ile olması bir şeyi değiştirmez. Eğer mal değerinin altında satılır, borçlu borcunu ödeyemezse, hem borçlu mağdur olur, hem de alıcıya haksızlık olur. Adaletli olunması gerekir. İki taraflı düşünmek gerekir. Dolayısıyla herkesin kendi kanaatiyle, aldatma olmadan bu ihalelere girmesi ‘caiz’ olmasının dışında yararlı bir şeydir.

********

Hacizli malı almak caiz midir?

" Varlıklı olan kimsenin malı, (yani imkânı olduğu halde zamanında borcunu vermeyip tehir etmesi) zulümdür. (Buhâri Müslim)
- Varlıklı olan kimsenin zimmetindeki borcu erteleyip, temerrüd etmesi, zulümdür. Irzını (haysiyet ve şerefini) ve cezalandırılmasını mubah kılar. (Buhâri-Müslim-Ebû Davud-Nesai-İbn-i Mâce)
- Temerrüd edip zimmetindeki borcu vermemek büyük günahlardandır. Bunu yapan kimse fâsıktır, başkasının malını gaspetmek gibidir.
- Kurtubi diyor ki : "Irzını mubah kılmaktan maksad, o kişiyi kınamaktır. Cezalandırmaktan maksat da onu hapsetmektir."
Sanâni, "Sübül'üs-Selâm" isimli kitabında : Irz ve cezasını mubah kılmaktan maksat ; malına haciz konması ve hakimin, borçlunun malını satıp borcunu kapatmasıdır, diyor. " (Halil Gönenç, Günümüz Meselelerine Fetvalar)

İşte dinde haciz edilen malların tamamen şer'i bir kaide olduğu açıktır. Bu malları almakta da dinen bir sakınca yoktur. Fakat bu mallar çoğu kez değerinin çok altında satılmaktadır. Bunları değerinde almak şartıyla dinen bir sakınca olmadığını rahatlıkla söyleyebiliriz. Mal sahibinin de sizde herhangi bir kul hakkı yoktur. Fakat o malların ardından masumların ve çocukların göz yaşı varsa, dini bir mesuliyet olmamakla beraber, hissi ve vicdani bir sıkıntı verebilir.

Bu noktadan fetvayı, "müftüler verse de sen vicdanına sor''. Hadisi şerif gereği size bırakırız

Yorum Gönder

0 Yorumlar
*Yorumlar Editör tarafından incelenmekte olup, spam mesajlar dikkate alınmaz. Engellenir.*