
İstanbul’da Unkapanı Köprüsü’nün Beyoğlu yakasındaki Şişhane tarafına doğru giderken köprünün bitiminde sol tarafta bir cami göreceksiniz. Yola bakan cephesinde her ne kadar Sokollu Mehmet Paşa Cami diye bir tabela görseniz de halk arasında Azapkapı Cami olarak da bilinir. Bir çok yerde Sokollu Mehmet Paşa Cami adı ile anılan cami olduğu için burayı diğerlerinden ayırmanın en doğru şekli "Azapkapı Sokullu Mehmed Paşa Camii"
1577 yılında Sadrazam Sokullu Mehmed Paşa tarafından Mimar Sinan'a yaptırılan cami
Azapkapı Camii şehrin en hareketli ve kalabalık yerlerinden birinde bulunmaktadır. Bir yanı Şişhane'ye giden yola diğer yanı Perşembe Pazarına bakan bir cephesi ve diğer tarafları ile Haliç güzellik katan bu caminin bir sırrı var ki, bugüne kadar bu sır aydınlatılamamıştır.
Azapkapı Cami, Haliç kıyısında olmasına rağmen bugüne kadar denizin varlığından etkilenmemesinin nedeni pek bulunmamış olmasına rağmen bir kaynağa göre " zemine çakılmış sağlam ve uzun kazıklarla emniyete alınmış" olacağı tahmin edilmektedir.
Azapkapı Camii’nin değişik ve sır olarak çözülemeyen yeri minaresinin yerleştirilime şeklidir. Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisinde Semavi Eyivce Azapkapı camiinden bahsederken "Son cemaat yerinin kuzey tarafında yükselen bir mekândan, sivri kemerli ve yüksek bir köprüye oturan kapalı bir geçitten minare kürsüsüne geçilir. Sonradan yapılmış olması mümkün olmayan böyle bir mimari çözüme niçin lüzum görüldüğü da anlaşılamamaktadır. Çünkü Evliya Çelebi de minareyi böyle gördüğüne göre en azından XVII. yüzyıl başlarında da bu kemer vardı." demektedir.
1577 yılında Sadrazam Sokullu Mehmed Paşa tarafından Mimar Sinan'a yaptırılan cami
Azapkapı Camii şehrin en hareketli ve kalabalık yerlerinden birinde bulunmaktadır. Bir yanı Şişhane'ye giden yola diğer yanı Perşembe Pazarına bakan bir cephesi ve diğer tarafları ile Haliç güzellik katan bu caminin bir sırrı var ki, bugüne kadar bu sır aydınlatılamamıştır.
Azapkapı Cami, Haliç kıyısında olmasına rağmen bugüne kadar denizin varlığından etkilenmemesinin nedeni pek bulunmamış olmasına rağmen bir kaynağa göre " zemine çakılmış sağlam ve uzun kazıklarla emniyete alınmış" olacağı tahmin edilmektedir.
Ancak yüzyıllarca hiç bir doğal etkenden etkilenmeyen caminin Haliç Metro köprüsü yapımı sırasında hem kıyıdaki alana, hem de deniz zeminine çok sayıda çelik kazıklar çakılmıştı. Kazıklar çakılırken oluşan şiddetli titreşimlerin Mimar Sinan’ın yaptığı caminin temellerine zarar verdiği ve tarihi yapıyı kaydırdığı basına yansımıştı.
Küçük Selimiye denilen Azapkapı caminin bu şekilde betimlenmiş olmasının nedeni de Mimar Sinan'nın Selimiye projesini küçülterek burada tatbik ettiği söylenir.Azapkapı Camii’nin değişik ve sır olarak çözülemeyen yeri minaresinin yerleştirilime şeklidir. Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisinde Semavi Eyivce Azapkapı camiinden bahsederken "Son cemaat yerinin kuzey tarafında yükselen bir mekândan, sivri kemerli ve yüksek bir köprüye oturan kapalı bir geçitten minare kürsüsüne geçilir. Sonradan yapılmış olması mümkün olmayan böyle bir mimari çözüme niçin lüzum görüldüğü da anlaşılamamaktadır. Çünkü Evliya Çelebi de minareyi böyle gördüğüne göre en azından XVII. yüzyıl başlarında da bu kemer vardı." demektedir.






Hoş geldiniz. Fikirlerinizi paylaşmanızdan mutluluk duyarız