
Camilerde Ezan Duasında Yapılan Hata..başlığı ile yazdığımız yazıda ezan okunduktan sonra salavat ardından ezan duasının okunması gerektiğini belirtmemize rağmen bir çok kişinin ve müezzinlerin buna riayet etmediğini görüyoruz.
Oysa bu konuda kainatın efendisi Hz. Muhammed aleyhisselam'ın emri vardır.
Müezzinler ezan sonrası bilhassa akşam namazında dahi yine peygamber efendimizin emrine aykırı olarak ("Hz. Peygamber (asm), ezan okunduktan sonra evinden çıkar mescide gelirdi. Mescide gelen cemaatin az olduğunu görünce, halk mescitte tamamen toplanıncaya kadar oturur, sonra da namazı kıldırırdı.” (Ebu Davud, Salat, 45; Beyhaki, es-Sünenü’l-kübra, h.no: 2283)) ve Diyanet'in de emrine aykırı olarak cemaati hemen namaza davet etmektedir.
Bu davette salavat getirilerek yapılmaktadır ki, genelde cemaat Ahzab süresi ayet 56'de Allah-uTealanın "Şüphesiz Allah ve melekleri, Peygamber'e çokça salât ederler. Ey mü'minler! Siz de ona salât edin ve tam bir teslîmiyetle selâm verin".emrine muhalif ederek salavat getirmeden namaza durmaktadır ki, peygambere salavat getirmeyenin en büyük cimri olduğu da bizzat peygamberimiz tarafından “Asıl cimri, yanında ismim anıldığı halde bana salâvat getirmeyendir.” (Tirmizî) şeklinde bildirilmiştir.

Aslında ezan sonrası bir müddet bekleyecek olan müezzin akşam namazı haricinde cemaati namaza "’es-Salâh! es-Salâh! Yâ musallîn’, ’Ey namaz kılanlar, namaza, namaza’ diye seslenerek teşvikte bulunması müstehab olarak kabul edilmiştir.. (Şurunbülâlî, Nûru’l-Îdâh, s.22)
Müezzin salavat getirerek vakit namazlarında ilk önce sünnet kılınacaksa cemaati namaza kaldırabilir. "Allahumme salli ala Muhammedin ve ala ali Muhammed" "Allahım! (peygamberimiz) Hz. Muhammed’e ve aline (evladu iyaline) rahmet eyle.". Bunda bir beis olmasa da cemaatin salavat getirmemesi de hata olarak kabul edilir. Buna imkan tanımamak lazımdır.
Bu arada, camilerde yapılan ezan duasında gerek müezzinlik görevi ile yapanlar olsun gerekse meraklı, hevesli kimselerin ezan okunur okunmaz mikrofonu kaparak hemen akabinde yaptığı ezan duası sünnet olan bir uygulama değildir. Diyanet İşleri Başkanlığı fetva kurulu bu konuda net bir açıklama yapmış olsa da uygulamada bundan vazgeçmeyenlerin sayısı giderek artmaktadır.
Ezan duası ezanı duyan herkesin kendi başına yapması gereken dualardandır. Fetva Kurulu bu konuda "İbadet ve zikirlerde aslolan tevkîfîliktir. Yani Kur’an ve Sünnet’te nasıl belirtilmişse o şekilde uygulanır. Ezan duasında da sünnet olan, kişinin sesini yükseltmeden dua etmesidir. Ancak insanların öğrenmesi için camilerde bazen açıktan okunmaktadır. Bu şekilde insanların öğrenmesi için Hz. Peygamberden nakledilen duaları açıktan okumakta bir sakınca yoktur. Fakat öğrenme gerçekleştikten sonra açıktan okumaya devam etmek uygun olmaz (el-Fetâva’l-Hindiyye, V, 393)." demesine karşın (bakınız) camide ezan duası meraklıları bundan vazgeçmemektedir.
İşin Özü, Ezan okunduktan sonra ezanı okuyan kişi cami içine geçer, Ezan duası yapacaksa önce salavat getirir ardından ezan duası okur ve onun ardından cemaati namaza davet eder. Eğer ezan duası okunmayacaksa müezzin yerine geçtikten sonra direk cemaati namaza davet der.Cemaatte o arada salavatı getiri, ezan duası okur ve namaza kalkar. Akşam namazlarında ise ezan okunduktan sonra yerine gelen müezzin beş dakika sonra kamet okuyarak namaza davet eder. ( Doğrusu Allahın bildiği şekildedir ) ( Diyanet Genelgesi)
*****
Ezanı okuyan kişinin, ikameti de okuması sünnettendir. Bunun dayanağı şu hadîs-i şerîftir:
Ziyâd b. el-Hâris es-Sudâî’den rivayet edildiğine göre şöyle demiştir: Sabah ezanının ilk (vakti) olunca -Nebi (s.a.v.)- bana emretti de ezan okudum. Akabinde: ’İkamet getireyim mi yâ Rasûlallah?’ demeye başladım. Bunun üzerine doğu tarafına, fecre bakmaya başladı ve (her seferinde) ’Hayır’ buyurdu. Nihayet fecr doğunca (bineğinden) indi, abdest bozdu, sonra bana doğru geldi ki Ashâbı da toplanmıştı. -Yani abdest aldı-. Bu sırada Bilâl ikamet getirmek istedi, (ancak) Allah’ın Nebisi (s.a.v.) ona: ’Muhakkak ki Sudâı’n kardeşi ezanı okudu. Her kim ezanı okursa ikameti de o getirir.’ buyurdu. (Ravi devamla) şöyle dedi: ’Bunun üzerine ikamet getirdim.’ (Ebû Dâvûd, Salât, 30)
Malumunuz, bugün müezzinden çok müezzinlik yapma sevdası içinde olanlar müezzinin gelmesi beklemeden mikrofonu kaparak hemen ezan duasını yalan yanlış yapmaya çalışmaktadır. Bu uygulamanın cami görevlisi imam ya da müezzinler tarafından engellenmesi gerekirse de, onlarında umurunda olmamaktadır. İşin esasında müezzin mahfili yol geçen hanı değildir. Oranın saygınlığı ne yazık ki günümüzde kaybedilmiştir.
Derleme . Erol Kara /
Oysa bu konuda kainatın efendisi Hz. Muhammed aleyhisselam'ın emri vardır.
Müezzinler ezan sonrası bilhassa akşam namazında dahi yine peygamber efendimizin emrine aykırı olarak ("Hz. Peygamber (asm), ezan okunduktan sonra evinden çıkar mescide gelirdi. Mescide gelen cemaatin az olduğunu görünce, halk mescitte tamamen toplanıncaya kadar oturur, sonra da namazı kıldırırdı.” (Ebu Davud, Salat, 45; Beyhaki, es-Sünenü’l-kübra, h.no: 2283)) ve Diyanet'in de emrine aykırı olarak cemaati hemen namaza davet etmektedir.
Bu davette salavat getirilerek yapılmaktadır ki, genelde cemaat Ahzab süresi ayet 56'de Allah-uTealanın "Şüphesiz Allah ve melekleri, Peygamber'e çokça salât ederler. Ey mü'minler! Siz de ona salât edin ve tam bir teslîmiyetle selâm verin".emrine muhalif ederek salavat getirmeden namaza durmaktadır ki, peygambere salavat getirmeyenin en büyük cimri olduğu da bizzat peygamberimiz tarafından “Asıl cimri, yanında ismim anıldığı halde bana salâvat getirmeyendir.” (Tirmizî) şeklinde bildirilmiştir.

Aslında ezan sonrası bir müddet bekleyecek olan müezzin akşam namazı haricinde cemaati namaza "’es-Salâh! es-Salâh! Yâ musallîn’, ’Ey namaz kılanlar, namaza, namaza’ diye seslenerek teşvikte bulunması müstehab olarak kabul edilmiştir.. (Şurunbülâlî, Nûru’l-Îdâh, s.22)
Müezzin salavat getirerek vakit namazlarında ilk önce sünnet kılınacaksa cemaati namaza kaldırabilir. "Allahumme salli ala Muhammedin ve ala ali Muhammed" "Allahım! (peygamberimiz) Hz. Muhammed’e ve aline (evladu iyaline) rahmet eyle.". Bunda bir beis olmasa da cemaatin salavat getirmemesi de hata olarak kabul edilir. Buna imkan tanımamak lazımdır.
Bu arada, camilerde yapılan ezan duasında gerek müezzinlik görevi ile yapanlar olsun gerekse meraklı, hevesli kimselerin ezan okunur okunmaz mikrofonu kaparak hemen akabinde yaptığı ezan duası sünnet olan bir uygulama değildir. Diyanet İşleri Başkanlığı fetva kurulu bu konuda net bir açıklama yapmış olsa da uygulamada bundan vazgeçmeyenlerin sayısı giderek artmaktadır.
Ezan duası ezanı duyan herkesin kendi başına yapması gereken dualardandır. Fetva Kurulu bu konuda "İbadet ve zikirlerde aslolan tevkîfîliktir. Yani Kur’an ve Sünnet’te nasıl belirtilmişse o şekilde uygulanır. Ezan duasında da sünnet olan, kişinin sesini yükseltmeden dua etmesidir. Ancak insanların öğrenmesi için camilerde bazen açıktan okunmaktadır. Bu şekilde insanların öğrenmesi için Hz. Peygamberden nakledilen duaları açıktan okumakta bir sakınca yoktur. Fakat öğrenme gerçekleştikten sonra açıktan okumaya devam etmek uygun olmaz (el-Fetâva’l-Hindiyye, V, 393)." demesine karşın (bakınız) camide ezan duası meraklıları bundan vazgeçmemektedir.
İşin Özü, Ezan okunduktan sonra ezanı okuyan kişi cami içine geçer, Ezan duası yapacaksa önce salavat getirir ardından ezan duası okur ve onun ardından cemaati namaza davet eder. Eğer ezan duası okunmayacaksa müezzin yerine geçtikten sonra direk cemaati namaza davet der.Cemaatte o arada salavatı getiri, ezan duası okur ve namaza kalkar. Akşam namazlarında ise ezan okunduktan sonra yerine gelen müezzin beş dakika sonra kamet okuyarak namaza davet eder. ( Doğrusu Allahın bildiği şekildedir ) ( Diyanet Genelgesi)
*****
Ezanı okuyan kişinin, ikameti de okuması sünnettendir. Bunun dayanağı şu hadîs-i şerîftir:
Ziyâd b. el-Hâris es-Sudâî’den rivayet edildiğine göre şöyle demiştir: Sabah ezanının ilk (vakti) olunca -Nebi (s.a.v.)- bana emretti de ezan okudum. Akabinde: ’İkamet getireyim mi yâ Rasûlallah?’ demeye başladım. Bunun üzerine doğu tarafına, fecre bakmaya başladı ve (her seferinde) ’Hayır’ buyurdu. Nihayet fecr doğunca (bineğinden) indi, abdest bozdu, sonra bana doğru geldi ki Ashâbı da toplanmıştı. -Yani abdest aldı-. Bu sırada Bilâl ikamet getirmek istedi, (ancak) Allah’ın Nebisi (s.a.v.) ona: ’Muhakkak ki Sudâı’n kardeşi ezanı okudu. Her kim ezanı okursa ikameti de o getirir.’ buyurdu. (Ravi devamla) şöyle dedi: ’Bunun üzerine ikamet getirdim.’ (Ebû Dâvûd, Salât, 30)
Malumunuz, bugün müezzinden çok müezzinlik yapma sevdası içinde olanlar müezzinin gelmesi beklemeden mikrofonu kaparak hemen ezan duasını yalan yanlış yapmaya çalışmaktadır. Bu uygulamanın cami görevlisi imam ya da müezzinler tarafından engellenmesi gerekirse de, onlarında umurunda olmamaktadır. İşin esasında müezzin mahfili yol geçen hanı değildir. Oranın saygınlığı ne yazık ki günümüzde kaybedilmiştir.
Derleme . Erol Kara /
Hoş geldiniz. Fikirlerinizi paylaşmanızdan mutluluk duyarız