
Hazreti İdris Aleyhisselam
Bismillahirrahmanirrahim (Rahman ve Rahim olan ALLAH'ın Adıyla)
"Kitab'da İdris'i de an. Çünkü o çok sadık bir peygamberdi. Biz onu pek yüce bir yere yükselttik." (Meryem, 19/56-57).
Kur’ân-ı kerîm’de ismi geçen peygamberlerden. Şit aleyhisselamın torunlarındandır. Asıl ismi Ahnûh veya Hanûh’tur. Kur’ân-ı kerîm’de İdrîs diye bildirildi. Kendisine peygamberlik, hikmet ve sultanlık verildiği için “Müselles bin-Ni’me” (kendisine üç nîmet verilen) de denilmiştir. Babasının adı Yerd, annesinin adı Berre veya Eşvet’tir. Bâbil’de veya Mısır’da Mûnif denilen yerde doğduğu rivâyet edilmiştir. Kendisine otuz suhuf (forma) kitap verildi. Diri olarak göğe kaldırıldı.
Âdem aleyhisselamdan ve Şît aleyhisselamdan sonra insanlar madden ve mânen bozuldular. İdrîs aleyhisselam, içinde yaşamış olduğu, Kâbil’in evlâdından bir topluluğa peygamber olarak gönderildi.
Göğe yükseltilen peygamber kimdir? diye sorsalar hemen hemen hepimiz Hazreti İsa Aleyhisselam'ın olduğunu söyleriz. Oysa , Allah-u Teala hazretleri İdris ve İlyas (aleyhisselam) isimli
iki peygamberi de ölmeden göğe yükseltmiştir. Bu iki peygamberin göğe yükseltilerek yüce bir makam sahibi olmaları Allah-u Teala'nın takdiri ile olmuştur.
Ne yazık ki, bir çok kaynakta buna muhalif olanları gördüğümüz ve İslami dini kitapların kaynaklarını genellikle tahrif edilmiş Tevrat ve İncil'den aldıkları için ve hatta şöyle diyelim bazı akılların kabullenemesi nedeniyle bu olay tereddütte bırakılmış, göz ardı ettirilmek istenmiş, sadece Hz. İsa aleyhisselam'ın göğe yükseltildiği fikri sabit kalmıştır.
İdris Aleyhisselam Kur’an’da sadece iki yerde doğrudan zikredilmektedir. Bunların birinde, “Kitapta İdrîs’i de an; çünkü o çok sadık bir peygamberdi. Biz onu yüce bir makama yükselttik” (Meryem 19/56-57), diğerinde, “İsmâil’i, İdrîs’i, Zülkifl’i de hatırla. Bunların hepsi sabredenlerdendi. Onları rahmetimize kabul ettik. Onlar hakikaten iyi kimselerdendi” (el-Enbiyâ 21/85-86) denilmektedir.
Kur’an’da İdrîs’le ilgili olarak “ağlayarak secde etme, doğruya ulaştırılma, seçkin kılınma” (Meryem 19/58); “şanının ve mekânının üstün ve yüce olması” (Meryem 19/57); “sabredici olma” (el-Enbiyâ 21/85); “sıddîk ve nebî olma” (Meryem 19/56) gibi nitelikler de yer almaktadır (Fîrûzâbâdî, VI, 51).
Hadislerde İdrîs’ten (a. s) sadece mi‘rac hadisesi dolayısıyla bahsedilir. Hz. Peygamber onunla bazı rivayetlere göre ikinci, hadislerin çoğunluğuna göre ise dördüncü kat semada karşılaşmıştır (Buhârî, “Ṣalât”, 1; “Enbiyâʾ”, 4, 5; Müslim, “Îmân”, 259, 263, 264). ( Kaynak : İslam Ansiklopedisi)
Yahudilikte, Hz. İdris ve Hz. İlyas’ın yani iki peygamberin göğe yani Allah katına çekildiği inancı varken, Hıristiyanlar da sadece Hz. İsa’nın göğe ç=ekildiği yani bir peygamberin Allah katına alındığı inancı vardır. Ancak Kur’an, açık bir şekilde sadece Hz. İsa’nın Allah katına çekildiğini tasdik eder.
Hz. İsa’nın Allah katına çekildiği Kur’an’da çok açık ve çok net bir şekilde anlatılır. Nisa Suresi 158. Âyet’in de “Bilakis Allah (İsa’yı) kendi (nezdine, kendi katına kaldırmıştır)” buyuran Cenabı Allah, bu olayı tasdik etmektedir. Ayrıca Allah Teâla Hz.İsa’nın ölmediğini de ayetlerde açıklamaktadır. “Ve Allah, elçisi Meryem oğlu İsa’yı öldürdük demeleri yüzünden onlar lanetlendi. Hâlbuki O’nu ne öldürdüler ne de astılar. Fakat öldürdükleri, onlara İsa gibi gösterildi. Ve kesin olarak, O’nu öldürmediler.” (Nisa-157) Bu Âyet-i Kerime’lere göre Hz. İsa ölmemiştir ve Allah katına çekilmiştir.
"Biz onu yüce bir makama yükselttik” ayetindeki ifadeyi göz önüne alan bazı müfessirler, İsrailiyat kaynaklarına da uyarak, İdris Peygamberin ölmediğini ve Allah katına yükseltildiğini savunurlar. İslâm ulemasının büyük çoğunluğu da bu görüşü paylaşır. Meselâ Ahmet Hamdi Aksekili de tefsirinde, “Dört zat vardır ki hâla hayattadır. Bunlardan Hızır ve İlyas yerde, Hz. İsa ve Hz. İdris de gökte hayat sürmektedir.” diyerek bu görüşü paylaşanlar arasında yer alır. Ancak bu görüşe katılmayanlar da vardır.
Taberî’nin naklettiğine göre Allah ona peygamberlik verdiğinde Hz. Âdem 622 yaşında idi. Âdem (aleyhisselam) ve Şît’ten (asm) sonra âdemoğlundan ilk peygamber odur. Allah ona otuz sahîfe vermiştir. Kābiloğulları’na peygamber olarak gönderilmiş, kavmine tebliğde bulunup hak yola davet etmiş, onlardan Allah’a itaat etmelerini, şeytana karşı çıkmalarını istemiş, fakat kavmi onu dinlememiştir.
Hz. İdrîs’e ilâhî bilgileri ihtiva eden otuz sahîfe indirilmiştir. O, Âdem’in ve Şît’in sahîfelerini de kalbinin üzerinde taşırdı. Remil ilmi, hey’et, nücûm, hesap, tıp, nebatların sırları, garip sanatlar, yazı yazmak, dikiş dikmek, terazi kullanmak gibi meslek ve sanatları İdrîs icat etmiştir. Sahîfelerinde semavî sırlar, rûhânîlere hükmetmenin yöntemleri, varlıkların özellikleri gibi konulara dair bilgiler vardı. Çok sayıda talebesi olan İdrîs, yeryüzünde ilk defa demiri keşfedip ondan aletler yapmış, ziraatı geliştirmiş, deri ve kumaşlardan elbise dikmiştir (İbnü’l-Esîr, I, 54; Nişancızâde, I, 124-128). Yıldızlar ve hesap ilmiyle ilk meşgul olan kişi olduğu için Yu7nanlı hakîmler ona “Hermesü’l-hakîm” (Hermesü’l-Herâmise) demişlerdir (İbnü’l-Esîr, I, 54-55, 59-60; İbn Kesîr, el-Bidâye, I, 99-100).
Hz. İdrîs’in terzi olduğu, her iğne saplayışında “sübhânallah” dediği, akşam olduğunda yeryüzünde ameli ondan daha üstün hiç kimsenin bulunmadığı da İbn Abbas’tan rivayet edilmiştir (İbn Kesîr, Tefsîrü’l-Ḳurʾân, V, 236).
Birçok alim, O'nun gökyüzüne çekildiğini kabeellenemmiş olsa da peygamberimizi aleyhisselam'ın Mirac hadisesinde aktarılan şu olay, ölmeden Allah'ın katına çekildiğini net olarak ifade eder.
Peygamberimiz Aleyhisselâm, Miraç Gece’sinde, Cebrail Aleyhisselâmla birlikte dördüncü kat göğe yükseldiği zaman, orada, İdris Aleyhisselâmla karşılaştı. Cebrail Aleyhisselâma: “Kim bu?” diye sordu.( ibn.İshak, İbn.Hişam-Sîre c.2,s.48, Buharî-Sahih c.4,s.1O7) Cebrail Aleyhisselâm: “Bu, İdris (Aleyhisselâm)dır! Selâm ver ona!” dedi. Peygamberimiz, selâm verdi. O da, Peygamberimizin selâmına mukabele ettikten sonra: “Hoş geldin, safa geldin sâlih kardeş, sâlih Peygamber!” dedi ve hayır dua etti. ( Ahmed b.Hanbel-Müsned c.4,s.2O9, Buharî-Sahih c.4,s.1O7)
İdris Aleyhisselam Peygamberin Göğe Yükseltilmesi
İdris Aleyhisselâm; göğe yükseltilmeden önce, oğlu Mettu Şelah’ı, kendisine Halef ve ev halkına Vasi tayin etti. Yüce Allah’ın; Kabiloğullarını, onlarla düşüp kalkanları ve onlara meyl edenleri azaba uğratacağını bildirdi ve kendilerini, onlarla düşüp kalkmaktan nehy etti.(Taberî-Tarih, I/85, 86, 87; İbn Esîr-Kâmil, I/59-62.) Allâh’a ibadette ihlaslı olmalarını, doğruluk ve yakîn üzere amel etmelerini tavsiye etti.(Yâkubî-Tarih, I/11.) Bundan sonra, Yüce Allah, İdris Aleyhisselâmı, pek yüce bir yere kaldırıp yükseltti.(Meryem, 18/57.) O zaman kendisi, yüz altmış beş yaşında idi.(İbn Habîb-Kitabülmuhabber s.3.) Ona ve gönderilen bütün peygamberlere selâm olsun! (M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları: 1/80-81.)
Dünyâda yaşadığı ömrünün sonuna doğru ölüm meleği Azrâil aleyhisselam, İdrîs aleyhisselamı ziyârete geldi. İdrîs aleyhisselam, Azrâil’e: “Bir anlık benim rûhumu al.” dedi. Bunun üzerine Allahü teâlâ, Azrâil aleyhisselama; “Onun rûhunu al!” diye vahyetti. Azrâil aleyhisselam rûhunu aldı. Allahü teâlâ, İdrîs aleyhisselamın rûhunu tekrar iâde etti. İdrîs aleyhisselam, Azrâil aleyhisselama; “Beni semâlara götür. Cennet’i ve Cehennem’i göreyim.” dedi. Allahü teâlâ, Azrâil’e onu semâya götürmesini, Cehennem’i ve Cennet’i göstermesini vahyetti. İdrîs aleyhisselama Cehennem gösterildi. Cennet’e götürüldü. Cennet’e girince, çıkmak istemedi. Kendisine; “Niçin çıkmıyorsun?” diye sorulunca; “Allahü teâlâ, «Her nefis ölümü tadacaktır.» buyurdu. Ben ise ölümü tattım. Yine Allahü teâlâ, «Herkes Cehennem’e uğrayacaktır.» buyurdu. Ben oraya uğradım. Allahü teâlâ, «Onlar oradan (Cennet’ten) çıkmayacaklardır.» buyurdu. İşte ben bunun için Cennet’ten çıkmak istemem.” dedi. Bunun üzerine Allahü teâlâ, Azrâil’e vahyedip, İdrîs aleyhisselamın Cennet’te kalmasını bildirdi. İdrîs aleyhisselam böylece Cennet’te kaldı. Bu husus Kur’ân-ı kerîm’de Meryem sûresi 57. âyet-i kerîmesinde meâlen; “Biz onu yüksek bir mekâna kaldırdık.” buyrulmak sûretiyle bildirilmiştir.
Hz. İdris (as)’in de Hz. İsa (a.s) gibi göklere yükseltildiği ve hayatta olduğu kabul ediliyor. Nitekim bir rivayette “Dört zat vardır ki hala hayattadır. Bunlardan Hızır (as) ve İlyas (as) yerde, Hz.İsa (as) ve Hz. İdris (as) de gökte hayat sürmektedirler.”(Bilmen, Ömer Nasuhi, Tefsir, 4/2034) denilmektedir.
İdrîs aleyhisselamın hikmetli sözlerinden bâzıları şunlardır:
“Akıllı kimsenin rütbesi yükseldikçe, tevâzûsu (alçak gönüllülüğü) artar.”
“Câhil, mertebesi yüksek olsa da, basîret ehlini hakîr ve aşağı görür.
“Dostlar arasındaki hakîkî sevgi, içinde bir menfeat temin etme ve kendisinden bir zararı def etme düşüncesi olmayan sevgidir.”
“İnsanda bulunan en fazîletli cevher, akıldır. Sâhibini pişman ettirmeyen en kıymetli şey sâlih ameldir.”
“İyi hasletlerin en üstünü; kızgınlık hâlinde doğruluk, sıkıntı hâlinde cömertlik, cezâ vermeye gücü yettiği hâlde affetmektir.”
Derleme Muhtelif kaynaklardan esinlenerek hazırlanmıştır..
@erolkaranet - 24.09.2021



Hoş geldiniz. Fikirlerinizi paylaşmanızdan mutluluk duyarız