Type Here to Get Search Results !

DiniErk - Diyanet Dünyasından

Yolda Namazlar Birleştirilerek Kılınır mı ?





Geçtiğimiz günlerde şehirlerarası yolculukta yaşadığım bir olayı inanıyorum ki herkes yaşıyordur. İkindi namazına 10 dakika kalmıştı. Otobüsün kalkacağına dair duyuru yapılınca şoföre, 10 dakika sonra "İkindi namazının vakti girecek. Kıldıktan sonra gitsek olur mu?", dediğimde "cem edersin" dedi. "Nasıl", diye sorduğumda "durduğumuz yerde, ikindi ile akşamı bir kılarsın" dedi.
Hanifi olduğumu, bu şekilde yapmamın caiz olmadığını, yapanlar varsa da mezhepleri taklit ettiğini, mezheplerin öyle hemen her şeyde kolaylıkla taklit edilemeyeceğini, ikindi ile akşamın cem edilemeyeceğini, söylediğim de bir imam yakını ile telefon bağlantısı kurdu. İmam olduğunu söyleyen kimse, cem etmenin "Hanefiler için zorunlu bir neden olması lazım" , dedi. "Seferde iseniz cem edersiniz" diyerek sözü tamamladı. İmama mezhebini sorduğumda "Şafiyim", diye cevap verdi. "Hanifiler de sadece Hac esnasında, Arafat'ta iken biz cem ederiz" dedim ve "Zorunlu neden denir, diye sorduğumda sustu. "Sesiniz gelmiyor", diyerek kapattı.

Sözün Özü, Hanifi biri namazları hangi hallerde cem eder ?
İlk kaynağımız her zaman olduğu gibi Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu'nun cevabı.. Öğrendiğimize göre;
"Belirli şartları taşıyan her Müslüman’a günde beş vakit namaz farzdır. Her namaz kendi vakti içinde edâ edilmek üzere farz kılınmıştır. Nitekim Kur’ân-ı Kerîm’de, “Namaz, müminler üzerine belli vakitlerde edâ edilmek üzere farz kılınmıştır.” (en-Nisâ, 4/103) buyrulmaktadır. Bu itibarla normal şartlarda her namazın vaktinde kılınması gerekir. Ancak geçerli bir mazeretin olması durumunda namazlar birleştirilerek (cem’ edilerek) kılınabilir.
“İki namazı birleştirmek” anlamına gelen “cem” öğle ile ikindi namazlarının öğle veya ikindi vaktinde; akşam ile yatsı namazlarının da akşam veya yatsı vaktinde birlikte kılınmalarını ifade eder.
Hanefî mezhebine göre cem sadece hacılar için söz konusudur. Arefe (arife) günü Arafat’ta ikindi öne alınarak öğle vaktiyle birlikte (cem-i takdim sureti ile) kılınır. Aynı gün akşam namazı geciktirilerek, Müzdelife’de yatsı vaktinde birlikte (cem-i te’hir) kılınır. Bunun dışında namazları cem ederek kılmak caiz değildir (Kâsânî, Bedâî’, 1/127).
Diğer mezheplerde (aralarında bazı konularda ihtilaf olmakla birlikte) sefer, yağmur, fırtına gibi mazeretlerle öğle ile ikindiyi veya akşam ile yatsıyı cem-i takdim ya da cem-i tehir yoluyla kılmak caizdir. Bu görüşün delillerinden birisi İbn Abbâs’ın verdiği "Resûlullah (s.a.s.) Tebûk seferinde öğle ile ikindi, akşam ile yatsı namazlarını birleştirerek kıldı." (Müslim, Salâtü’l-müsâfirîn, 51-53 [705-706]) haberidir.
Hanefîler bu ve benzeri hadislerde söz konusu olan cemin, sûrî (bir namazı vaktin sonunda, takip edeni de vaktin başında peş peşe kılarak, şeklen bir birleştirme) olduğunu söylerler (Muvatta’, Salât, 203 [Şeybânî Rivâyeti, Bâb: 59]; Tahâvî, Şerhu me‘âni’l-âsâr, 1/162 [978-980]; İbn Rüşd, Bidâyetü'l-müctehid, 1/173-174).
Önemli mazeretlerin bulunduğu durumlarda Hanefî birisi de diğer mezhepleri taklit ederek anılan namazları cem ederek kılabilir. Mesela seferde olmak, imtihan saatiyle çakışmak, doktorun ameliyatta iken namazı vaktinde kılamaması gibi zarûret ve ihtiyaç hâllerinde öğle ile ikindi, akşam ile yatsı namazları, cem-i takdim veya cem-i te’hir ile kılınabilir.
Namazları birleştirerek kılacak kişi, bu namazları peş peşe ve sırasına göre kılar; iki farz arasındaki sünnetleri kılmaz, başka bir şeyle meşgul olmaz. Öğle ile ikindinin farzları, öğle veya ikindi vaktinde; akşam ile yatsının farzları, akşam veya yatsı vaktinde peş peşe, ara vermeden kılınır. Sabah namazı ne yatsı ne de öğle ile birleştirilemediği gibi ikindiyle akşam veya yatsı ile sabah da birleştirilemez.
Din İşleri Yüksek Kurulu 12.07.2017 )
*****
Sık sık eleştirilerimize uğrayan, bir çok konuda yanlış dini bilgiler içeren yayınların olduğunu tespit ettiğimiz Işıkçılar cemaatinin yayın organı olan "dinimizİslam" adlı web sitesinden edindiğimiz bilgide de, fotoğrafta gördüğünüz gibi, aynı yerde farklı cevaplar görmemiz şaşırtmadı.


Okuduğumuza göre, soru ve cevaplar şöyle;
Sual: Hanefi’de seferde iken, iki namazı birleştirmek caiz mi?
CEVAP
Hanefi’de seferde iken iki namazı birleştirmek asla caiz değildir. Ancak ihtiyaç ve zaruret olunca diğer üç mezhepten birini taklit ederek kılar. Seferde bir harac yani zorluk yoksa iki namazı birleştirmek haramdır.

Sual: Otobüs yolcuğunda namazların kaçmaması için birleştirmek caiz olur mu?
CEVAP
Evet.  ( editörün notıu : Üstteki soruda caiz değil, altta caiz - Sizce de çelişki değil mi ?

Sual: Seferi olan, seferde Şafii veya Maliki’yi taklit ederek iki namazı cem edebilir mi?
CEVAP
Şafii veya Maliki’yi taklit ederek iki namazı takdim ve tehirle, yani öğle ile ikindiyi öğle vaktinde veya ikindi vaktinde, akşam ile yatsıyı akşam veya yatsı vaktinde kılabilmek için bir ihtiyaç hasıl olması gerekir.
Gerek yolda ve gerekse seferde ihtiyaç hasıl olmadan takdim ve tehir ile namaz kılınmaz. Çünkü, kolay hükümleri toplamaya telfîk denir ki, caiz olmaz.

Bu konuda aynı cemaate ait bir başka kaynakta da bu konuda birbirinden çelişkili cevaplar bulmanız mümkündür. İncelemek için tıklayınız 
Bu sitenin bir sayfasında da konu ile ilgili şunlar yazıldır
Seferî durumunda öğlen ve ikindi namazı cem edilebilir / birleştirilebilir mi?
Değerli kardeşimiz,
“... Namaz müminlere vakitli olarak farz kılındı.”(Nisa, 4/103)
ayet-i kerimesi gereğince, her namazın vaktinde kılınması farz-ı ayındır. Bu sebeple iki vakit namazını bir vakitte kılmak Hanefi mezhebine göre caiz olmaz. Zira, iki vakti bir arada kılmak, ya birini vakti girmeden kılmak veya vakti çıktıktan sonra kılmak yoluyla olur. İkisi de sahih değildir. Vakti girmeden namaz kılınmaz. Namazı vaktinden sonraya da bırakmak caiz değildir; eda yerine geçmez.
Bu kaidenin yalnızca hacılara özel olmak üzere iki istisnası vardır. Biri Arafat’da takdim cem’i, diğeri Müzdelife’de tehir cem’i. Çünkü Peygambe Efendimiz (asm) buralarda namazlarını iki vakti birleştirerek kılmışlardır.
Arefe günü Arafat’da ikindi olmadan öğlenin farzından sonra ikindi namazı kılınır. Büyük bir cemaatle imamın arkasında kılınan bu namaz için, tek ezan ve biri öğle, diğeri ikindi için olmak üzere iki kamet okunur. İki namaz arası böyle ayrılmış olur. Arada nafile ve sünnet namazları da kılınmaz.
Bu namazı büyük cemaatle, imam arkasında kılmak zarureti İmamı Azama göredir. İmameyn, hacının tek başına da cem yapabileceği görüşündedir.
Müzdelife’de ise, o günün akşam namazı yatsı namazı ile birlikte yatsı vaktinde, tek ezan ve tek kametle kılınır. Burada her iki namazın vakti de girmiş olduğundan ikinci namaza başladığını bildirmek için ikinci kamete ihtiyaç görülmemiştir.
İmam-ı Şafii ye göre, yolculukta öğle ile ikindi ve akşam ile yatsı namazları hem takdim ve hem de tehir etmek suretiyle kılınabilir.
Cemaatin bir sayfasındaki bilgi de çok önemlidir. Doğru bir cevap olarak dikkate alınmalıdır.
Sonuç olarak, hac farizası dışında normal yolculuk, hastalık ve benzeri darlık zamanlarında öğle ve akşam namazlarını son vakitlerinde, hemen arkasından da ikindi ve yatsı namazlarını ilk vakitlerinde kılmak mümkündür. Böylece iki namaz birlikte, fakat kendi vakitlerinde kılınmış olur. Bu uygulama, İslâm'ın Müslümanlara getirdiği bir kolaylıktır.

*******
Yine İslami bilgiler içeren bir sitede verilen bir cevabın bir Hanefi mezhebine bağlı olan kişinin sla dikkate almaması gerekir. Bir ihtimal site Hanbelilere ait bir site...
Soru ve verilen cevap şöyledir.
"Soru: Mukimken hangi durumlarda iki namaz cem edilebilir?
CEVAP
Bir harac, yani bir sıkıntı, bir meşakkat olursa, öğleyle ikindi veya akşamla yatsı, Hanbelî mezhebi taklit edilerek cem edilebilir, çünkü İlmihal’de, (Namaz kılmak için işlerinden ayrılmaları mümkün olmayanların, Hanbelî’yi taklit ederek iki namazı cem etmeleri caizdir) deniyor. Namaz kıldığı için maişetine zarar gelmese bile, siciline işlenebiliyorsa veya başka mahzurları varsa, iki namazı, mukimken cem etmek caiz olur.
Caiz olan durumlardan bazı örnekler verelim:
1- Ebe doğumda olup namazı kazaya kalacaksa,
2- Ameliyattaki doktorun namazı kazaya kalacaksa,
3- Öğrenci sınavdayken namaz kazaya kalacaksa,
4- Hasta veya yaşlı abdest almakta ve namaz kılmakta zorluk çekiyorsa,
5- Uçakta abdest alıp namaz kılmak zor olacaksa,
6- Abdest veya namaz için yer bulunmazsa,
7- Abdest ve teyemmüm için zorluk varsa,
8- Güvenlik görevlisinin namaz kılma imkânı yoksa,
9- Dağda, gurbette, kışta kalıp vakitleri anlamak zor olursa,
10- Yağmur, fırtına gibi bir sebeple namaz kaçacaksa,
11- Namazı tuvalette bile kılma imkânı yoksa,
12- Mescidi olmayan otel, restoran, havalimanlarında, uluslararası toplantılarda namaz kazaya kalacaksa,
13- Yeni Müslüman olanın namaz kıldığı görülürse bir zarara uğrama ihtimali varsa,
14- Bir memur, toplantıyı bırakınca işine, maişetine zarar gelecekse,
15- Şehirlerarası yolculukta, otobüs durmayacaksa, yanında hastası varsa yahut ikinci otobüs için parası yoksa,
16- İstanbul gibi trafik problemi olan bir yerde, şehir içinde özel arabasıyla giderken trafik sıkışıp namaz kazaya kalacaksa,
17- Boğulacak olanı kurtarırken namaz vakti çıkacaksa,
18- Düşmanın veya anarşistin bir zarar verme ihtimali varsa,
19- Abdesti bozan özrü olanın, mesela ishalini veya idrarını tutamayanın; çıbanından, yarasından kan akanın; basurundan kan; fistüllerinden, göbeğinden akıntı çıkanın; elde olmadan gaz kaçıranın; ağız dolusu kusanın ve bunlar gibi abdesti bozan bir özrü olanın iki namazı cem etmesi caiz olur.
20- Gayrimüslimlerin de katıldığı iftar yemeklerinde namaz kılmak, fitneye sebep olacaksa, iki namazı cem caiz olur."
DİKKAT .BİR HANEFİ ASLA YUKARIDA YER ALAN MAVİ YAZILI BU BİLGİLERE RİAYET ETMEMELİDİR.

*******

Konu hakkında detaylı bir araştırma yazısına yer veren Pamukkale Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi'nde Öğretim Görevlisi Ramazan Korkut tarafından ele alınan "Namazları cem etmeye dair bazı güncel problemlerin usul açısından analizi" başlıklı yazıda detaylarıyla konunu incelendiğini görüyoruz. Yazı incelendiğinde günümüzde meşhur edilen, adeta dinin kurallarıyla alay edercesine yapılan cem etme olayının nasıl istismar edildiğini görebilirsiniz. Korkut, makalenin sonunda özetle şunları belirtmektedir.
"Savaş durumunda bile namazın mümkünse cemaatle, değilse imayla kılınmasının emredilmesi meşakkatin namazları cem etmek için bir sebep, illet ve gerekçe olmadığı,  ihtiyaç, meşakkat, sıkıntı, günümüz çalışma koşulları, kısa süreli meşakkatli yolculuklar, sınav veya görev saati esnasında namazları hakiki manada takdim-tehir yoluyla cem‘ etmenin caiz olmadığı, ancak mecbur kalınca bir namazı son, diğer namazı ilk vaktinde kılmak ve iki namaz arasındaki sünnetleri terk etmek suretiyle cem‘-i sûrî yoluyla kılmak caizdir.
Namazı mevcut şartlara feda etmek yerine, mevcut şartları düzeltmeye zorlamanın ve imkân oluşturma çabasına girmenin, buna imkân yoksa mevcut şartları namaza feda etmenin daha isabetli olacağı anlaşılmaktadır. Sahabenin (editörün notu: Ebû Talha el-Ensârî ) namaza mani olan bahçesini kefaret babından sadaka olarak verdiğine dair rivayetler bulunmaktadır. Ameliyat esnasında ise hastanın canını kurtarmak, tedavi etmek için çaba göstermek farzdır. Can kurtarmak şartıyla ( her ameliyat için geçerli değil) namazı ertelemenin caiz olduğu anlaşılmaktadır.
Yolculuk esnasında dini hak ve sorumlulukları eda etme güvencesini sağlayacak tedbirlerin alınması gerekmektedir. İbadetleri şartlara feda etmek yerine, gerekli önlemleri alarak mevcut şartları dinin mecrasına uygun bir şekilde tanzim etmek isabetli olacaktır. Yolculuklarda talep ve ısrar edilmesine rağmen imkân yoksa namaz imayla kılınır ve bilahare sonra kaza edilebilir. "

*******
Sonuç ;
Mezhepleri taklit etmenin gömlek değiştirmekten daha kolay hale getirildiği, hemen her önüne gelenin kendince fetvalar çıkardığı, kılınsın da nasıl kılınırsa kılınsın diye dini, dünya işlerin oyunu hale getirenlerin, zevzeklerin, siyasi dincilerin, maaş aldıkları kuruma karşı kendilerini borçlu hissedenlerin, "ben söyledim oldu" diye ortaya çıkanların, dini bilgisi eksik din görevlilerinin, sadece Kuranı Kerim'in anlamını bilmeden hafız oldukları için imamet görevi ile memur edilenlerin, birbirlerine bakarak, takliden, "o söylemişse", "bu söylemişse" gibi dine aykırı olup olmadığı kanaatine varmadan, alel usul  söyleyenlerin sözlerini iyi bir mümin kabul etmemelidir.
Mümin diyoruz, Müslüman demiyoruz.
Çünkü, mümin Allah'ın kitabını, Resullulah aleyhisselamın sözlerini dikkatle takip eder. Öğrenir. İlmine vakıf olur. Taklit etmemiştir. 
Yukarıda birbirleriyle çelişkili bir çok makaleden ve kaynaklardan çıkan en keskin sonuç, Şafii, Maliki ve Hanbeli içtihat imamlarının fikir birliği ile daha isabetli kararların çıkartan ve kabul edilen İmamı Azam Ebu Hanife hazretlerinin "cem etmek, peygamber efendimizin, sadece Hac yaparken Arafat'ta, Müzdelife'de  uyguladığı ve başka hiç bir yer yapmadığı bir eylem olduğu için bunun dışında yapılmasının caiz olmadığına vardığı hem fikir bir nastır..
Zaruret, mecburiyet, harac, meşakkat ve sıkıntı denilerek, şoförün izin vermemesi, sınava girmek, ameliyatta olmak, işverenin izin vermemesi, yolcuların tepkisi gibi abes durumları bunlara tevdi etmek, "bunlar meşakkattir, sıkıntıdır" diyerek namazı sudan sebep sayılan bu halleri bahane ederek cem etmeye kalkmak asla caiz olmayan davranışlardır. Dini dünya işlerine usurmak değil, dünya işlerini dine uydurarak yerine getirmek bir mümin için olmazsa olmazdır. 
Öz olarak, yolculuklarda veya başka sebeplerle namazları cem etmek yoktur. Arafat'ta dahi olsa İkindi ile akşam asla cem edilemez. Sabah namazı ne yatsı ile ne öğle ile cem edilemez. 
Mezhepleri işine geldiği gibi kullanmak, bir mezhebi taklit ederken o mezhebin şartlarını yerine getirmemek asla caiz değildir. Telfik haramdır, diyoruz bu konuyu da bir başka yazımıza inşaallah bırakıyoruz.
Şüphesiz en doğruyu Allah-u Teala bilir..

Erol Kara - @dinierk

Yorum Gönder

0 Yorumlar
* Please Don't Spam Here. All the Comments are Reviewed by Admin.