Type Here to Get Search Results !

DiniErk - Diyanet Dünyasından

Karısı Ölen Kişi Karısını Gömebilir mi?


Karısı Ölen Kocanın Nikâhı Düşer mi?

Bismillahirrahmanirrahim..
Karı koca ilişkisi içerisinde en çok sorulan, sorulduğu kadar da kafa karıştıran bu meselede doğru nedir? Kocası ölen kadınının nikahı 4 ay 10 gün gibi bir sürede (iddet süresi) düşmüyor, ancak kadın ölünce nikah düşüyor" denilerek insanları bir çıkmazın içerisinde sokma konusunda çelişkiler, karmaşıklıklar ve çaresizlikler peş peşe geliyor.
Üç mezhepte karısı ölen erkeğin "nikahı düşmez" denilerek ortak bir düşünce alınırken Hanefi mezhebi fıkhına göre hanımı vefat eden beylerin, cenaze töreninde eşine yaklaşması, dokunması, görmesi “dinen caiz değil” denilerek (zorunlu bir neden olmadıkça ) yasaklanıyor. Gerekçe “nikâhın dinen düşmesi”.
İnsan düşünüyor. Yıllarca beraber olmuşlar, Acıyı tatlıyı birlikte yaşamışlar. Evlat, torun sevgisini yaşamışlar, arada boşanma da olmamış, erkek karısını red etmemiş. Ölüm onları ayırıyor. Kocanın eşine karşı son görevi yapacağı zaman, "sen dokunamazsın, sen bakamazsın, mezara indiremezsin " yasağı ile karşılaşmak ne kadar acı olur değil mi ?
Oysa, zaman zaman duyarız ki, Kuran-ı Kerim'e ve peygamberimizin (sav) yaşantısına aykırı olan fiiller dine uygun değildir. Öyle ise, yıllardır söylenen "karısı ölen kocanın nikâhı düşer " sözünün gerçekliği ne kadar doğrudur.
Hanefilerin en önemli fıkıh kaynaklarından biri olan Reddü’l Muhtar’da “Bizim için Hz. Âdem döneminden günümüze kadar meşru olmuş, daha sonra ve cennette de devam edecek nikâh ile imandan daha sürekli ibadet yoktur.” (Bk. Prof. Dr. H. Döndüren, Delilleriyle Aile İlmihali, C.1, S.189). sözünden ne anlamalıyız. Bununla birlikte, "Çocukları yoksa zevcelerinizin, kalan mallarının yarısı sizindir.." (Nisa 12) ayeti ile nikahı düşen koca karısının mirasına nasıl sahip olur.
Nikah, dünya üzerinde geçerli olan evliliğin meşru sayılması için düzenlenmiş bir kurallar bütünüdür. Hatta, bir kadın ve erkek arasında olabilecek meşru bir ilişkinin ( karı-koca hayatı) varlığını herkese duyurmaktan ibaret olduğu da bilinmektedir. Bu işin dinisi, tresmisi yoktur. Özde duyurmak önemlidir. İddet bekleme olayı farklı bir nedene dayanır. İddet süresi, kocası ölen kadının ölen kimseden hamile kalmışsa çocuğunun nesebinin sabit olması içindir. Bu süre geçtikten sonra kadın evlenirse, işte o zaman nikah düşer. Kocası ölse dahi, ömür boyu kocasının ardından evlenmeyen kadın nikahlı sayılır. Eğer, iman edenlerden iseler ahirette, Allah c.c izniyle de cennette beraber olurlar. Buradaki ince nokta, her ikisinin imanlı olmasıdır. Mesela, Kurân-ı Kerim ve hadis-i şeriflerin beyanına göre; dünya hayatında kurulan aile hayatları, eşlerin her ikisi de - Cennete layık olmaları halinde - sonsuza kadar birliktelikleri Cennette devam edecektir. Hazret-i Nuh aleyhisselam ve Lût Aleyhisselâmların kadınları ve Hazreti Asiye'nin kocası olan Firavun gibi cehennem ehli olanlar asla imanlı eşleriyle bir arada olamayacaklardır.
Hemen hemen, eşinden memnun olan ve yolları ölümle ayrılan her kişi ölen kişinin arkasından hayır yapmak ister, mevlit okutur. Mezara gidip kabrini ziyaret eder. , Burada, "nikahım düştü, ben onun için bir şey yapmam" denilmesi doğru mudur ? Ra’d, 13/23-24 süresine bakalım ...“O güzel son, babalarından, eşlerinden ve çocuklarından lâyık olanlarla birlikte girecekleri adn cennetleridir; melekler de “Sabretmenize karşılık elde ettiğiniz esenlik daim olsun! Dünya yurdunun ardından ulaştığınız sonuç ne güzel oldu!” diyerek her kapıdan onların yanına girerler. 

Şimdi, bir de şu rivayetlere bakalım..
  • Fahr-i Kâinat Sallallahu aleyhi ve sellem efendimiz, Hazreti Hatice validemizi ( Allah ondan razı olsun) kendi mübarek elleriyle yıkanması ve hazırlanmasında kendisi eşlik ediyor ve defn eylemiştir.
  • "Peygamberimiz (asm), Hz. Aişe’ye “Sen benden önce ölürsen, seni ben yıkarım.” buyurmuştur.  (Müsned, 6/228; İbn Mace, Cenaiz, 9)
  • Hz. Fatıma validemiz vefat ettiğinde kocası Hz. Ali onu yıkamış ve sahabeden herhangi bir itiraz olmamıştır. (Hâkim, Müstedrek, 3/179 - hadis no: 4769) 
  • Ölümünden sonra vücudunu kimsenin görmemesi için vasiyeti üzerine onu Hz. Ali ile Hz. Ebû Bekir’in hanımı Esmâ bint Umeys’in yıkadığı da zikredilmektedir (a.g.e., II, 129). 
  • Şâfiî mezhebine göre ise nikâhın doğurduğu sonuçların bir kısmı, ölümle son bulmadığından koca, ölen eşini yıkayabilir (Şirbinî, Muğni’l-muhtâc, 1/334-335). Ayrıca Mâlikî ve Hanbelî mezheplerine göre de kocanın hanımını yıkaması caizdir (İbn Kudâme, el-Muğnî, 2/394).
Sonuç olarak, çoğunluk kanaatine göre ve peygamberimiz aleyhisselam ve sahabenin yaptıklarıyla kanaat edilmesi gereken, erkek olsun kadın olsun eşin, ölen eşinin eline ve yüzüne bakabileceği gibi gerektiğinde bedenine de bakabileceği ve cenazesini yıkayabileceği görüşü ile amel edilebilir. Zaten ölünün yıkanırken edep yerlerine bakılmadığı da bilinmektedir. Nasıl ki, bir takım durumlarda mezhepler zorunluluktan taklit edilebiliyorsa, aile mahremiyetine göre de bir eşin, sevdiği, ömrünü verdiği , hayatı birlikte yaşadığı, bir ihtimalde cennette bir olacağı eşini neden yıkamasın. Onun vücudunun başkaları tarafından görülmesine imkan tanısın. 

Her şeyin en doğrusunu Allah c.c bilir.

Derleme Erol Kara - 2023 - @erolkaranet


Yorum Gönder

0 Yorumlar
* Please Don't Spam Here. All the Comments are Reviewed by Admin.