İntihar edenin cenaze namazı kılınır mı kılınmaz mı tartışması yıllardan beri İslam Dünyasında en fazla tartışılan konulardan birdir. Kimileri şu şu nedenler olursa kılınır şu şu nedenler olursa kılınmaz diyerek farklı iki cephede yuvarlama ve tartışmaya her zaman açık olan fikirlerle konuya bir türlü cevap vermektedir.
İntihar edenin cenaze namazı kılınmayacağı yönünde peygamber efendimiz Hazreti Muhammed aleyhisselam'ın emri gereği kılınmayacağının söylenmesi üzerine laf söylemek haddi aşmak olarak düşünebiliriz. Resullullah aleyhisselam'ın bir sözünü baz alarak helal ve yasakları şekillendirmekte yanlıştır. Bu da sonraki dönemlerde bazı alimlerin yaşadığı beldeye, olayın şekline, gelenek ve göreneklere göre fetva vermeleri bir çok yanılgıyı da beraberinde getirmektedir.
Resullulah böyle söyledi deyip, olayın derinliğini , hangi aşamada, ne için onu söylediğini bilmeden lafzın bir ucunu tutarak fetva vermek her zaman için yanlıştır. Kuran-ı Kerim'de Allah-u Teala'nın her emri kayıtsız şartsız harfiyen uygulanmak zorunluluğunda iken Kur'an dilini bilmeyenlerin kendilerince ayetlerden hüküm çıkartması da böyledir.
Hal böyle olunca peygamber efendimizin Bir hadîs-i şerîf`te "Kendini boğarak öldüren kimse, Cehennem için boğmuş olur. Kendini vuran kimse, Cehennem için vurmuş olur." demesiyle cehennemlik olduğu bildirilen kimsenin cenaze namazı kılmak neye yarar.
Mesela, peygamber efendimiz "Anne veya babasını haksız yere, taammüden öldürenin namazı kılınmaz." diyorsa "kılınır" demek doğru mudur ?.
Her iki olayda da "Kılınır" diyenler aslında olayın "cinnet geçirdi, kendinde değildi, aklını kaybetti" tarzı yaklaşımlarla karar vermektedirler. Zaten aklı başında olan keyfen ne canına kıyar, ne ana babasına zulüm edip öldürmeye yeltenir.
Neden cinnet geçirmişti, neden can kıymıştır, imansızlık mıdır değil midir?.
Sabır, tevekkül, kanaat vs gibi duygularını yitirenlerin Allah'tan korkusu olmadığını bilmek gerekmez mi ?
İmanlı insanlar gelip geçici şeylerin verdiği sıkıntıların imtihan olduğunu bilir. "Bu da geçer yahu" diyerek sabır gösterirler, sabrın sevabını kazanmaya çalışırlar. Böylece o musibetli hâli haklarında rahmete çevirirler. Bir gün gelir o sıkıntı ve ezaları unutur giderler.
Bazı kaynaklarda savaş sırasında kadınların yaşadığı olaylar üzerine namuslarını koruyamadıkları için intihar etmiş olmaları nedeniyle cenaze namazlarının kılınabileceğini söylemleri yönünde verdikleri hükümlerde haklılık payı bulunsa da, bu kişiler düşmana sır vermemek için başını seve seve veren yiğitler gibidir. Bunları maddi sıkıntılar, toplum içinde "kendilerince verdikleri sıkıntılar nedeniyle bunalım geçirdi, cinnet geçirdi" diyerek can verenlerle bir kefeye koymakta doğru değildir.
Şunu da belirtelim ki, Dinimizin bir çok kurallarında getirilen esnetmeler(!) "olsun" "yapsa da olur" "yeter ki bir ucundan tutsun" denilerek verilen fetvalara bakarak şunu da diyelim ki, "isteyen kılsın". Bu o kişiyi sevenler için bir teselli olur. Bunun günahı vebali ne olur, muhakkak ki kim ne derse desin o kişinin gerçek durumunu Allah c.c. bilir. O, ona göre karar verir. İnsanlar istedikleri kadar bir kişiye iyi desin gerçeğini Allah c.c bileceği için hayrıyla şerriyle hesabı verecek olan kendisidir. Bu yönde Allah c.c insanların lafına bakmaz.
Bu yazdıklarımızda ne kadar haklı ya da haksız olduğumuz da yine Cenabı Allahu Teala takdir eder, yanlış bir yazı yazmaktan da rabbimize sığınırız.
Muhtelif Kaynaklardan Görüşler
* Konu hakkında Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu şunları belirtmiştir. (Bakınız)
"İntihar edenin cenaze namazı kılınır mı?
Can, Allah’ın kula verdiği bir emanettir. Başkasının canına kıymak nasıl günah ise, kişinin kendi canına kıyması da aynı şekilde büyük bir günahtır. Hz. Peygamber pek çok hadisinde intihar etmenin ne denli günah olduğunu ve intihar edenin karşılaşacağı cezayı haber vermiştir. O, bir hadislerinde şöyle buyurmaktadır: “Her kim kendini bir dağdan aşağı atıp intihar ederse, bu kimse cehennem ateşi içinde ebedî olarak kendisini yüksekten aşağıya bırakır olacaktır. Her kim zehir yudumlar da kendisini öldürürse, o kimse de zehri elinde, cehennem ateşi içinde ebedî o zehri içer olacaktır. Her kim de kendisini kesici ve delici bir aletle öldürürse, o da kullandığı aleti kendi karnına vurur ve yarar hâlde ebedî cehennem ateşinde kalacaktır” (Buhârî, Tıp, 56).
Hadiste, intihar eden kimsenin ahirette göreceği şiddetli ve kalıcı azabın kendi fiilinin sonucu olduğu etkileyici bir dille anlatılmaktadır.
İslam âlimleri, hadisteki ebedî azap kaydının, intiharı helal sayarak kendi canına kıyanlar için söz konusu olduğunu veya uzun süreli azap anlamında mecazî bir ifade olduğunu belirtmişlerdir (Aynî, ‘Umde, XXI, 292).
Yüce Allah’ın emanet olarak lütfettiği hayatı O’nun razı olmadığı bir tarzda sonlandırma anlamına gelen intihar eyleminin salim akılla gerçekleştirilemeyeceği açıktır. Ancak kişinin cinnet hâlinde iken canına kıymış olacağı var sayılarak bağışlanması için Allah’a dua edilir. Nitekim âlimler, “Her ‘lâ ilahe illallah’ diyenin cenaze namazını kılınız.” (Taberânî, el-Mu‘cemü’l-kebîr, XII, 447) hadisinin genel anlamından hareketle, kelime-i şehadet getiren herkesin cenaze namazının kılınacağını söylemişlerdir (İbn Kudâme, el-Muğnî, III, 508; Nevevî, el-Mecmû’, V, 211; İbn Rüşd, Bidâye, I, 239)."
* Ebu Yusuf’un kavline göre intihar eden kimse yıkanır; namazı kılınmaz. (İ. Abidin 3. Cilt) Müslim’in sahihinde: “Peygamber (s.a.v.) kendini öldüren bir adamın yanına geldi de onun namazını kılmadı.” denilmektedir. Zahire bakılırsa başkalarını böyle bir işten men etmek için kılamamıştır. Nasıl ki borçlunun cenaze namazını da kılmamıştır. Bundan, onun namazını ashabdan da kimsenin kılmamış olması lazım gelmez. (İ. Abidin 3. Cilt)
*İnsanın kendi canına kıyması, şu veya bu sebepten dolayı intihar etmesi ne aklen, ne dinen hiçbir şekilde meşru karşılanmaz, caiz görülmez. Çünkü, böyle bir teşebbüste bulunan kişi, her şeyden önce Allah tarafından kendisine emanet edilen hayat nimetine tecavüz etmiş, büyük bir vebal altına girmiş olur.Ayrıca böyle bir insan Müslümanların gözünde iyi olarak anılmaz, hakkında iyi düşünülmez. Büyük bir günaha girdiği için âhirette de Cehennem azabını hak eder.1 Bununla beraber Cenab-ı Hak dilerse bu kulunu affedebilir. Peygamber Efendimiz (a.s.m.) pek çok hadis-i şeriflerinde kendi canına kıyan kimselerin büyük bir günaha girdiklerini, Cehennem azabına uğrayacaklarını bildirmiştir. Zaten toplumda gördüğümüz kadarıyla böyle bir duruma düşen kimse, genellikle dini ve mânevi yönden zayıf olanlardır. İntihar etmek her ne kadar büyük bir günah ise de; intihar eden küfre girmez, kâfir olmaz. Çünkü, ancak iman esaslarından birisini inkâr etmiş olması kişiyi imansız eder. Bunun için, diğer Müslümanlar gibi cenaze namazı kılınır. Başta İmam-ı Âzam ve İmam-ı Muhammed olmak üzere İslâm âlimlerinin ekserisinin görüşü bu şekildedir. İster kazâen, yani elinde olmadan olsun, isterse kasdi olarak olsun cenaze namazı kılınır.Ancak İmam Ebû Yusuf, "Hata veya şiddetli bir ağrıdan kurtulmak maksadıyla olmadıkça kendi canına kıyan kimsenin üzerine cenaze namazı kılınmaz." demektedir. Fakat, cumhur-u ulemânın görüşü, intihar eden kimsenin namazının kılınacağı şeklindedir.2 Kaynaklar:1. Müslim, İman: 175.2. el-Feteva'l-Hindiyye, I/163.
Sorularla İslamiyet
*Cabir İbnu Semûre (ra) anlatıyor: “Resülullah (sav)’e, kendisini öldüren bir adam getirilmişti, üzerine namaz kılmadı.”
Hadis, Resülullah’ın (sav), intihar ederek kendi canına kıyan kimsenin cenaze namazını kılmadığını ifade ediyor. Burada da görüldüğü üzere, Hz. Peygamber (sav), ashabını, intihar eden şahsa namaz kılmaktan men etmemiştir. Üstelik bazı rivayetlerde, “Arkadaşınızın cenaze namazını kılın” dediği de görülmektedir. Resülullah’ın, böylelerinin cenaze namazına katılmaması, Müslümanları intihar ve benzeri fiillerden men etmek içindir.
Her hal ü kârda intihar edenin namazı kılınır mı, kılınmaz mı diye ulema da ihtilafa düşmüştür. Hanefilerden Ebu Yusuf, Ömer bin Abdulaziz ve Evzaî gibi bir kısım müctehidler “kılınmaz” derken; Hasan-ı Basri, Nehai, Katade, Ebu Hanife, Şafii, Malik gibi büyüklerin de yer aldığı cumhur-u ulema intihar edenin namazının kılınacağını söylemiştir." (K. Sitte, c: 9, Akçağ yayınları)
*Cabir İbnu Semûre (ra) anlatıyor: “Resülullah (sav)’e, kendisini öldüren bir adam getirilmişti, üzerine namaz kılmadı.”
Hadis, Resülullah’ın (sav), intihar ederek kendi canına kıyan kimsenin cenaze namazını kılmadığını ifade ediyor. Burada da görüldüğü üzere, Hz. Peygamber (sav), ashabını, intihar eden şahsa namaz kılmaktan men etmemiştir. Üstelik bazı rivayetlerde, “Arkadaşınızın cenaze namazını kılın” dediği de görülmektedir. Resülullah’ın, böylelerinin cenaze namazına katılmaması, Müslümanları intihar ve benzeri fiillerden men etmek içindir.
Her hal ü kârda intihar edenin namazı kılınır mı, kılınmaz mı diye ulema da ihtilafa düşmüştür. Hanefilerden Ebu Yusuf, Ömer bin Abdulaziz ve Evzaî gibi bir kısım müctehidler “kılınmaz” derken; Hasan-ı Basri, Nehai, Katade, Ebu Hanife, Şafii, Malik gibi büyüklerin de yer aldığı cumhur-u ulema intihar edenin namazının kılınacağını söylemiştir." (K. Sitte, c: 9, Akçağ yayınları)
Hoş geldiniz. Fikirlerinizi paylaşmanızdan mutluluk duyarız