Sitemizde aramak istediğiniz konuyu
                                      "

DiniErk - Doğru Dini Bilgi

Hacca Umreye Gidiyorsak Gidiyoruz, Size Ne..


Her yıl Türkiye’den 85 bin kişi, dünyadan 3 milyon kişi heyecanla hacc ibadetini yapmak için akın akın Suudi Arabistan’a doğru yola çıkmaktadır. Bunun yanında on binlerce kişi akın akın umre yapmak için gidiyor.
Hepsi birbirinden farklı kadınlı erkekli milyonlar, farklı yollardan farklı araçlarla her yılın belirli dönemlerinde aynı hedefe doğru heyecanla gitmektedirler.
Hepsi farklı dilde, farklı renkte, farklı milliyette, farklı gelir guruplarında insanlar. Ama hepsinde aynı amaç…
Yaş gurupları farklı, kalp atışları aynı. Yüz şekilleri farklı gözyaşları aynı, kimi sağlam kimi hasta… Kimi dimdik yürüyor kiminin beli bükülmüş ama hepsi aynı duygularla o muhteşem yere Haremeyn’e gidiyor.
Dillerinde aynı cümle “Lebbeyk” “Buyur Allah’ım buyur” nidaları…
Yaradan, dünyada tüm kullarına rahman, bağışlayan, Ahirette mümin kullarına rahmet edici esirgeyen, BİR olan rablerinin davetine icabet etmekte yarışan ve gelen ilahi davete “Lebbeyk” “Buyur Allah’ım buyur” diye cevap veren milyonlar…
Nereye gidiyorlar? Gözlerinde sevinç ve mutluluk gözyaşları, gönüllerinde sevgiliye kavuşma arzuları, üzerlerinde ölmeden örtündekileri kefenle nereye gidiyorlar?
Bir giden bir daha bir daha gitmek istiyor. Neden?
Ya da kısaca neden Hacc?
Aslında imanımız gereği neden hacca gidilir demememiz lazım. Bu aziz ve celil olan Allah’ın emridir. Yüce kitabımız Kuran_ı Kerim’de açık ve seçik olarak Allah-u Teâla şöyle buyurmaktadır “İnsanlar arasında Hacc’ı ilan et ki, gerek yaya olarak, gerekse nice uzak yoldan gelen yorgun argın develer üzerinde, kendilerine ait birtakım yararları yakinen görmeleri, Allah’ın kendilerine rızık olarak verdiği kurbanlık hayvanlar üzerinde belli günlerde Allah’ın ismini anmaları (kurban kesmeleri için) sana (Kabe’ye) gelsinler. Artık ondan hem kendiniz yiyin, hem de yoksula fakire yedirin.” (Hac 27-28)” ( Bu ve diğer ayetler için bakınız ) Ve verilen bu emri, neden diye karşılık vermeden yapmamız gerekmektedir. Bu emir neden verilmiştir? diye Allah aziz ve celilin buyurduklarına aykırı şekilde karşılık verirsek maazallah dinden dahi çıkmamız mümkündür. Oysaki Müslümanlar gelen ilahi emirlere kayıtsız şartsız uymak zorundadırlar ve bunun yorumunu yapmaları bir yana değiştirme ya da zamana uydurma gibi düşüncelerle eleştiri hakkına dahi sahip değillerdir. Bu ilahi emir gelmiştir. Uymak zorunluluğu da insanlara düşmüştür. Hem Kâlu Belâ da verdiğimiz söz üzere hem de imanın şartları doğrultusunda Kuran-ı Kerim’de yazılanlara uymamız gerekmektedir. Bu İslam’ında Müslümanlığında şartıdır. İlahi emirlere neden, niçin, nasıl, niye gibi saçma sorularla yaklaşmak imanı götürür. (Allah korusun)
Bu konuyu fazla geliştirmeden Hacc hakkındaki yazımıza dönelim.
Ayetler açık ve net… Diğer hac ayetlerine ve Kâinatın efendisi Ve Allah azze ve cellenin sevgili Habibi Peygamberimiz Hazreti Muhammed Mustafa sallallahu aleyhi ve sellem efendimizin de buyurduklarına bakarak Hacc ibadeti yapmak zorunludur. Burada ince bir nokta var. Yoksula değil tabii. Yoksul olup ta Hacc ibadetini yapamayan ancak yapmayı arzu edenlere de yüce yaratıcının oruç ve sadakalarla Hacc sevabı verdiği bilinmektedir.
Neden Hacc diye yazdığımız yazımızın başlığındaki soruyu ilahi emirdir diye yanıtlamamızda da bir sakınca olmayacaktır. Yani Hacc ibadeti, şartları yerine gelmiş olan her Müslüman üzerinde zorunlu ibadet şeklidir.

NEDEN ARABİSTAN… ?

Yıllar önce, bilhassa ilkokul ve ortaokul sıralarında okuduğumuz Tarih derslerinde Yavuz Sultan Selim ile ilgili bilgileri öğrenirken öğretmenlerimiz kafamıza şu bilgileri de sokarlardı. Hilafet Türk’lere geçtikten sonra kutsal emanetleri ve Mekke’nin anahtarını da alan Padişah bunları İslambol’a ( İstanbul) getirirken Kabeyi de getirecekti. O zaman hacc için insanlar Arabistan’a değil İstanbul’a gelecekti.. Büyünce anladık ki öğretmenlerin unuttukları bir şey vardı. Kabe-i Muazzama Beytullah idi. Yani Allah’ın evi idi. Arabistan’ın Mekke şehrinde olması O’nun emri idi ve Hz. Âdem Safiyullah’tan beri de orada idi. Oradan hiç kimse alıp istediği bir yere götüremezdi. Bu Allah’ın emri idi Zamanla kaybolan bu yer (Nuh tufanı ) yine Allah azze ve cellenin emri ile oraya yerleşen Hz. İbrahim Aleyhiselamın tekrar ortaya çıkartması ve ilave yapım ile gün yüzüne çıkmıştır. Ve orada kalacaktır. Kalmaya devam edecektir. Kıyamete kadar…
İşin bir başka boyutu ise çölün üzerinde bulunan bu kutsal mabedin insanlar için ibret olmasıdır. Arafat’ın yanında bulunan Kâbe-i Muazzama’nın Arabistan halkı için bir bereket nedeni olmasıdır. Bildiğiniz gibi çölde hiçbir ürün olmaz. Çölde yaşanmaz diyenlere adeta bir cevap niteliğinde olan Kâbe’nin bereketi düşünülmesi gereken bir ibret vesikasıdır. Mekke ve Medine gibi iki mübarek şehri barındıran ve İslamiyet’in ilk yıllarında bir hayli sıkıntı çekmiş olan bu belde halkının peygamber efendimizin hadisi şerifleri doğrultusunda artık inananların sıkıntı çekmeyecekleri, bolluk ve bereket içinde yaşayacaklarını bildirmiş olmalarındandır. Gerek umre ya da hacc yapmak için akın akın bu ülkeye gelenlerin bıraktıkları servet ve gerekse petrolün varlığı bu ülkeyi refaha erdirmiştir.
Kuru bir ağaca can veren Allah-u Teâla’nın bir çöl halkını da kuru topraktan bereketlendirmiş olması da bir mucize değil midir?

NEDEN BİR DAHA
Tadına bakılmayan yemek hakkında kimse yorum yapamaz. Yapsa da bir tahminden öteye gitmez. Böylesine basit bir örnekleme ile hacc yapmayan bir insanında “neden bir daha gidiyorlar” demesi de aynı şekildedir. Haccı yaşamayan bir insanın defalarca hacca giden ya da gitmek isteyenlere bu kelimeyi sarf etmeden önce bir kez onun tadına varmaları tavsiye olunur. Gidin görün ibadetleri yapın ve gelin. O zaman sizinle konuşalım. Hacı olmanın zevkine ve mutluluğuna varmadan ahkâm kesmek bekâra eş boşamak kadar basit bir düşünce tarzıdır.
Hacc ile ilgili bilgileri öğrenirken şekilciliğin dışında neyi nasıl yapmamız gerekenleri, hangi duygular içinde bulunmamız gerektiğini öğrenerek bu ibadeti yaparsak zevkine doyulmayacağını özellikle belirtmek isteriz.
Nasıl ki namaz kılmakla namazı eda etmek arasında fark varsa hacc yapmakla hacc ibadeti yapmak arasında da fark vardır.
Bu yazdıklarımı biraz daha açarsak şunları ifade edebilirim. Abdest alıp namaza durursunuz. Ancak namazla birlikte dünyevi birçok olayın sürekli sizi meşgul etmesiyle ne okuduğunuzun ne de hangi varlığın huzurunda olduğunuzu bilmeden yatmak kalkmakla bir ibadet yapmışsınızdır. Ve çok çok namazın borcunu ödemiş olursunuz. Bir de adabına uygun abdest aldınız. Ve Allah-u Ekber deyip namaza durduğunuz zaman sizi yaratan ve her şeyinizle muhtaç olduğunuzu bildiğiniz bir YÜCE VARLIK karşısında olduğunuzu bilerek mükâfatlandırılmayı beklediğinizi düşünerek, ayağınızın altında harıl harıl yanan ateşe düşmemek için yalvarmak zorunda kaldığınızı düşünerek ibadet ettiğinizde ödediğiniz borcun yanında edineceğiniz rahmeti de kazanmanız mümkündür. Rahmete nail olduğunuz ibadetin de tadına doyum olmaz haliyle…
İşte tekrar yineliyoruz, hacca gitmeyenlerin “nedir bu bir daha bir daha gidiyorlar” sözü aslında haklı bir itiraz değildir. Ve buna aldırmamak gerekir.

HARCANAN PARANIN HESABINI TUTMAK

Halkın arasında çokça tartışılan bir başka konu da hacc ibadeti yapmak için harcanan paralardır. Ve bunun hesabını yapanların çokluğudur. Öncelikle şunu belirtmek isterim. Yazımızda sadece Türkiye hacıları için geçerli olan pahalı hacc yolculuğu meclis gündeminde dahi tartışılmalıdır. Diğer sayfalarımızda görülecek mukayeseli seyahat tarifelerine baktığınızda durum daha net görülecektir. Hacc seyahati için istenen ücretler, verilen hizmetler, rehberlerin durumu, bilgi ve davranışları, kalınacak yerlerin tartışılır olması, ibadethaneler ile oteller arasındaki ulaşım diğer seyahat türlerinde rastlanılmayacak şekilde olumsuz bir durumdadır. “Hacc sabırdır, hacc eziyettir” gibi gerçeği yansıtmayan sözlerin arkasına sığınmak bile büyük bir vebalin omuzlara yüklenmesidir. Diğer sayfalarımızda yer yer değindiğimiz bu konuda yazdıklarımızı incelerseniz haccın sıkıntısı ibadet aşkıyla katlanmak zorunda kaldıklarınızdan ( tavaf, kalabalık, Arafat, Müzdelife ve Mina’da ) ve olması gerekenlerin dışında başka bir şey olmamalıyken, olmaması gerekenlerin olması üzüntü vermektedir. Bunları diğer sayfalarımızdan okuyabilirsiniz. En pahalı haccı yaşayan Türkiyeli Müslümanlar hiç gereği yok iken bir de kendisine özgü sanayi ve endüstri üretimi olmayan Arabistan’dan eşya getirmeleri bu paraların konuşulmasına daha çok sebep olmaktadır. Arabistan’da hacc ibadeti yaptığım sırada birinden öğrendiğim şu sözler aklıma geldikçe bana üzüntü verir. O kişi bana şunları söylemişti.
“- Haccın 3 çeşit olduğunu biliyoruz. Kıran haccı , İfrat haccı ve Temettü Haccı.. Ancak siz Türkler için bu dört çeşittir. Dördüncüsü alışveriş haccıdır.”
Aslında bu sözde doğruluk payı çok var. Arabistan’da en çok alış veriş edenler Türkler olmaktadır. Hatta olmaması gerekirken dahi tavaf sırasında bile “nereden aldın, kaça aldın, pahalı aldın, ucuz aldın” tarzında ibadet dışı sohbetlerde bile bulunmaktadır. Eğer Türkler Hacca sadece ibadet amacıyla giderlerse harcanan paralarda büyük bir azalma olacaktır. Tekrar değinmek istiyorum. Hacc alış verişiniz temel ihtiyaçlarınız ( yemek, seyahat gibi ) zemzem ve hurma için para harcayın. Bu doğal hakkınız. Ancak seccade, tespih, battaniye, oyuncak, elektronik eşya gibi malları neden alıyorsunuz. Türkiye’de daha bol daha kaliteli.. Ve yıllardır hasretiyle tutuştuğunuz Haremeyn sevdası bunlar mı olmalı… Alışveriş esnasında harcadığınız zamanı en basitinden Kâbe-i Muazzama’yı seyretseniz büyük sevap alırsınız. Ve siz bunun için ordasınız.
Hacc seyahati için paranın çok harcanması sadece alışveriş etmekle hacı adayından kaynaklanmamaktadır. Az öncede değindiğimiz gibi Diyaneti fiyat politikası, buna paralel özel firmaların nedensiz fark koyması, hacc malzemesi satan Türkiye’deki esnafın hacıyı yolunacak kaz görecek şekilde fahiş fiyatla satış yapması bunlara etkendir.
Harcanan paraların hesabı söz edilirken “canım hacca gideceğine ülkende milyonlarca fakir var, okulsuz yerler var, onlara versen hac sevabı alırsın” diyenlerin de çokluğu göz ardı edilmemelidir. İslam’ın beşinci şartı olarak bildiğimiz hacc ibadeti Allah’ın emridir. Bu yapılması zorunlu olan ibadet şeklidir. Bu söz o kadar mantıksız ve akıl dışı bir düşünce şeklidir ki resmen adamı dinden çıkartır. Ne demek bu kardeşim. Hacc farzdır. Yapılacaktır. Bunu engelleyemezsin ve tartışamazsın bile. Şartları taşıyan her Müslüman’ın üzerine farzdır. Siz hiç namaz kılana jimnastik yap diyebiliyor musunuz? Hayır. Namazın bile şartları vardır. O halde üzerine farz olan birine nasıl hacca gitme paranı oraya buraya harca dersin. Ancak şu olabilir. Müslüman farz olanı yapmıştır. Haccı bir kez yapan üzerindeki sorumluluğu bitirmiştir. Nafile hacc ibadeti yapacaktır. Ona tavsiyede bulunabilinir. Ama tadına doyamamışsa yapacak bir şey söz konusu değildir.
Sonra vatandaş her yıl yaz tatiline gidiyor. Bırakın yurt içi gezilerini yurt dışı gezilerine gidenler var. Harcadığı paranın hesabını yapan olmaz. Neden bu öneriyi onlara yapmıyorlar. Bunu sorgulamak lazım. Hem de çoğu fuhşa ve alkolün batağına saplanırcasına ahlak dışı turlara çıkarken.. Hiçbir dini kesim bu eleştiriyi yapmaz. Bilir ki herkes istediği gibi yaşar. Bunun hesabını kulun kendisi verir. Ama dindar olmayanlar bu hakkı kendilerinde rahatça bulur ve inananların kurbanına da haccına da namazına da ezanına da dil uzatır. Ama onlara ölüm var demekten başka bir sözümüz olmaz.

ALLAH AZZE VE CELLE HERKESE KOLAY VE KABUL EDİLMİŞ HACC İLE UMRE İBADETLERİ NASİP EYLESİN. (AMİN)

Erol KARA

Yorum Gönder

0 Yorumlar
*Yorumlar Editör tarafından incelenmekte olup, spam mesajlar dikkate alınmaz. Engellenir.*