“Bazı ulemanın rivayet ettiği, Şeyh Ebu Mansur Sabbağ’ın “Şamil” adlı tefsirinde zikrettiği Utbi’den nakledilen meşhur bir kıssa vardır:
“Utbi anlatır:
“Bir gün Allah Rasulü’nünﷺ kabrinin yanında oturuyorduk. Bir bedevi geldi ve kabre yönelerek şöyle dedi:
“Esselamu Aleyke Ya Rasulallahﷺ!
İşittim ki Allah (celle celâluhu);
“Biz her hangi bir Peygamberi gönderdikse ANCAK Allah'ın izniyle itaat edilmek için gönderdik, eğer onlar nefislerine zulmettikleri zaman sana gelseler de günahlarına mağfiret dileseler, Peygamber de kendileri için istiğfar ediverse idi elbette Allah'ı tevvab (tevbeleri kabul edici), rahîm (merhamet edici) bulacaklardı...” (Nisa 64)
diye buyurmaktadır.
Ben de günahlarımdan istiğfar ettiğim halde ve senden Rabbime benim hakkımda şefaatçi olmanı dileyerek huzuruna geldim.”
Bunları dedikten sonra bedevi şu şiiri okumaya başlar:
"يا خيرَ مَن دُفِنَت في القاع أعظُمُه
Ey toprakta yatanların en hayırlısı
فطابَ مِن طيبِهنَّ القاعُ والأكَمُ
Senin naaşın ile tüm ovalar ve dağlar şeref kazandı
نفسي الفِداءُ لقبرٍ أنتَ ساكنُهُ
Senin metfun bulunduğun kabre benim canım feda olsun
فيه العفافُ وفيه الجُودُ والكَرَمُ.
Ki o kabirdedir iffet cömertlik ve şeref
ثم انصرف الأعرابي، فغلبتني عيني فرأيت النبيﷺ في النوم، فقال : ياعتبي، الحق الأعرابي فبشره أن الله قد غفر له.
Bunları söyledikten sonra bedevi çekip gitti. O gidince bana birden geçginlik hali geldi ve uykuya dalıverdim. Rüyamda Rasulullah’ıﷺ gördüm. Bana şöyle buyurdular:
“Git o bedeviye yetiş ve Allah’ın onu bağışladığını müjdele”
İmam Nevevi “el-İzah s:498" adlı eserinde, Hafız İmadüddin İbni Kesir de meşhur tefsirinde (Nisa Süresi 64) ayetini tefsir ederken bu kıssayı aynen nakletmişlerdir.
Bu kıssayı aynı zamanda Şeyh Muhammed İbni Kudame “Mugni 3/556" adlı meşhur eserinde, Şeyh Ebu’l-Ferec “Şerhü’l-Kebir 3/495" adlı eserinde, Şeyh Mansur bin Yunus el-Behuti’de Hanbelî mezhebinin en meşhur kitaplarından biri olan “Keşşafu’l-Kına 5/30" adlı eserinde nakletmişlerdir.
Utbi’nin Efendimiz'inﷺ kabri başında okuduğu biraz önce naklettiğimiz şiiri, şu anda Rasulullah’ı hücre-i saadetlerinin dibindeki sütunların üstünde yazılıdır.
Yüzyıllardır onu herkes görmektedir. Hatta merhum kral Abdülaziz, kral Suud, kral Faysal, kral Halid, Kral Fahd zamanında da oradaydı. Şimdi de Kral Abdullah zamanındayız ve bu şiirler hala Mescidi Nebevi’de muhafaza edilmektedir.
Son satır:
لَقَدْ جَاءكُمْ رَسُولٌ مِّنْ أَنفُسِكُمْ عَزِيزٌ عَلَيْهِ مَا عَنِتُّمْ حَرِيصٌ عَلَيْكُم بِالْمُؤْمِنِينَ رَؤُوفٌ رَّحِيمٌ
"Andolsun, size kendi içinizden öyle bir peygamber gelmiştir ki, sizin sıkıntıya düşmeniz ona çok ağır gelir. O, size çok düşkün, mü’minlere karşı da çok şefkatli ve merhametlidir.
(Tevbe Süresi 127)
“Git o bedeviye yetiş ve Allah’ın onu bağışladığını müjdele”
İmam Nevevi “el-İzah s:498" adlı eserinde, Hafız İmadüddin İbni Kesir de meşhur tefsirinde (Nisa Süresi 64) ayetini tefsir ederken bu kıssayı aynen nakletmişlerdir.
Bu kıssayı aynı zamanda Şeyh Muhammed İbni Kudame “Mugni 3/556" adlı meşhur eserinde, Şeyh Ebu’l-Ferec “Şerhü’l-Kebir 3/495" adlı eserinde, Şeyh Mansur bin Yunus el-Behuti’de Hanbelî mezhebinin en meşhur kitaplarından biri olan “Keşşafu’l-Kına 5/30" adlı eserinde nakletmişlerdir.
Utbi’nin Efendimiz'inﷺ kabri başında okuduğu biraz önce naklettiğimiz şiiri, şu anda Rasulullah’ı hücre-i saadetlerinin dibindeki sütunların üstünde yazılıdır.
Yüzyıllardır onu herkes görmektedir. Hatta merhum kral Abdülaziz, kral Suud, kral Faysal, kral Halid, Kral Fahd zamanında da oradaydı. Şimdi de Kral Abdullah zamanındayız ve bu şiirler hala Mescidi Nebevi’de muhafaza edilmektedir.
Son satır:
لَقَدْ جَاءكُمْ رَسُولٌ مِّنْ أَنفُسِكُمْ عَزِيزٌ عَلَيْهِ مَا عَنِتُّمْ حَرِيصٌ عَلَيْكُم بِالْمُؤْمِنِينَ رَؤُوفٌ رَّحِيمٌ
"Andolsun, size kendi içinizden öyle bir peygamber gelmiştir ki, sizin sıkıntıya düşmeniz ona çok ağır gelir. O, size çok düşkün, mü’minlere karşı da çok şefkatli ve merhametlidir.
(Tevbe Süresi 127)
Hoş geldiniz. Fikirlerinizi paylaşmanızdan mutluluk duyarız